Asgari Ücret Neye Göre Belirlenmelidir?

Asgari Ücret Neye Göre Belirlenmelidir?

Günümüzün önemli gündem maddelerinden biride hepinizin bildiği gibi asgari ücretin belirlenmesidir. Peki asgari ücret neye göre belirlenmelidir? Bendeniz bütün eleştirileri ve dedikodulardan sıyrılarak sadece kendi tavsiyemi dile getireceğim. Takdiri de yine siz değerli takipçi ve okurlara bırakacağım.

Bugünkü Asgari Ücretin Değerlendirilmesi

Herkesin malumudur ki, günümüzde bir ailenin tek asgari ücretle geçinmesi imkanı gayri kabildir. Asgari ücret 2825 TL’dir ve İstanbul gibi bir metropolü ele alacak olursak 2+1 ev kiraları ortalama fiyatı 1500-2000 TL’dir. Ev kirası ödendikten sonra geriye 825 ya da 1325 TL kalmaktadır. Bu kalan para ise, evin faturalarını ödemeye bile zor yetmektedir hatta kışın doğalgazların yakılmasıyla hiç yetmemektedir. Doğalgaz, Elektrik, Su, İnternet, Telefon faturaları toplam aylık ortalama 1000-1500 TL etmektedir. Ailelerin çocukları olur. Bu çocukların eğitim ve okul masrafları var. Beslenme masraflarını saymıyoruz bile! Eğitim çağı gelince ise zaten ayrı masraflar çıkıyor.

Yani bir çocuk iş hayatına atılana kadar aile için aylık ortalama masrafı 1500-2500 TL civarlarındadır. Evin birde kaçınılmaz olarak yeme-içme masrafları ve ihtiyaçları vardır. Bu masraflarda duruma ve aileye göre değişmektedir. Hiçbir istatistik kuruma bakmadım ama kendi hayat tecrübemden yola çıkarak diyebilirim ki, bir ailenin aylık yeme-içme masrafları da ortalama 1500-2000 TL civarlarındadır. Birde zaten asgari ücretle evini geçindiremeyenlerin en korkulu kabusu vardır. Bu da ani ihtiyaçlardır. Aileden birisi hastalanabilir, evde aniden bir eşya kırılabilir ya da bozulabilir… böyle durumlarda ise ailenin zaten çukurda olan ekonomisi hepten dibe vurur. Adeta Mariana Çukuruna döner. Birde çocuklar büyüyecek ve evlenme çağına gelecekler. O zaman zaten ölmek belki de daha iyidir bazı insanlar için. Ama yanlış anlaşılmasın intiharı kastetmiyorum.

Şimdi bu duruma göre bir ailenin aylık ihtiyacı en minimum ne kadardır?

  • 2000 TL ev kirası
  • 1500 TL tüm faturalar
  • 1500 TL yeme-içme masrafı
  • 1500 TL tek çocuğun masrafı
  • 500 TL ekstra masraflar

Ortalama olarak böyle bir tabloya baktığımız zaman bir ailenin masrafı aylık 7000 TL’dir. Ayrıca daha eklenmemiş olan masraflarda vardır. Eğer bir ailenin kira derdi yoksa, en azından kira masrafını çıkabiliriz ama her halükarda şu anki mevcut asgari ücret yine bu masrafları karşılamıyor. Hatta yarısını bile karşılamıyor.

Neredeyse Her Ailenin Düştüğü Durum

Evlilik yoluyla bir aile kurulur. Erkeğin maaşı yetmediği için kadında çalışır ve eve çift maaş girer. İlkte her şey iyidir. Birazcık birikimde yapılır. Sonra kadın hamilelikten dolayı çalışamaz. Bu süre zarfında erkek maaşıyla evin masraflarını yetiremediği için yapılan birikimi kullanmaya başlar. Sonra düğünde takılan takılar kullanılmaya başlanır. Kadın doğum yapar ve masraflar artar. Aynı zamanda birikim ve düğün takıları eriyip gitmiştir. Kadın yeniden çalışmaya başlayana kadar erkek evi bu sefer borçla idare etmeye başlar.

İlkte çözümü kredi kartında arar. Kredi kartı yetmeyince ve kredi kartı borcu ödenemez duruma gelince mecbur gidilir kredi çekilir. Çekilen kredi geçici olarak aileye nefes aldırır ama birkaç ay sonra krediyle çekilen para suyunu çekince tüm masraflara ilaveten birde kredi borcu eklenir. Kira, faturalar, kredi borcu ödenememeye başlar. Sonra maddi sıkıntılar beraberinde manevi sıkıntıları getirir. Eşler birbirlerine soğuk olmaya başlarlar. Evde geçimsizlik baş gösterir. Çocuklar ise bu geçimsizlikten nasibini alır. Bu durumda ki bir aile ise dine ve vatana hayırlı, dindar ve güzel ahlaklı nesiller yetiştiremez. Sonra en büyük felaket ise nesiller ifsat olur, aile müessesesi çöker ve bozuk bir nesil ortaya çıkar.

Tüm bunlara dayanarak diyebiliriz ki, asgari ücretin az olması, aynı zamanda dini ve milli bir güvenlik tehdididir. Bu tehdidi ortadan kaldırmak ise devletin en mühim ve göz ardı edilemez görevlerinden birisidir.

Sonuç

Bu ülkenin yarıya yakını asgari ücretle çalışmaktadır. Bu da otomatik olarak ülkenin yarısının fakir, hatta yoksulluk sınırının altında olduğunun kanıtıdır. Asgari ücret artması da tek başına çözüm değildir. Zaten enflasyondan dolayı piyasa pahalıdır. Asgari ücretin artmasıyla birlikte piyasa daha da pahalı bir hale gelecektir. Dolayısıyla asgari ücretin artması yine çözüm olmayacaktır. Öncelikle vergi ve borçlanmaya dayalı olan ekonomik düzeni değiştirmek lazımdır. Asgari ücretle çalışan ailelere vergide ciddi indirimler yapılmalıdır. Kirada yaşayan aileler vergiden muaf tutulmalıdır. Kiracı olan fakir aileler için TOKİ konut yapımları hızlandırılmalı ve en kısa sürece bu fakir ailelerin ev sahibi olmaları sağlanmalıdır… buna benzer birçok reform ve düzenleme ile bu mesele halledilebilir.

İnsanların alım gücüde artar, refah seviyesi de artar, enflasyonda düşer, dövizde düşer, üretim ve tüketim dengesi de sağlanır, faizde düşer, istihdam oranı da yükselir, ithalat azalır ve ihracatta artar… ancak tek yapılması gereken, işe yarar ve vergi, faizli borçlanma üzerine bina edilmeyen bir yol üzerinde hareket edilmesidir. Çünkü bu milletin belini büken en önemli iki faktör, faizli borçlanma ve aşırı vergidir! Tüm bunlarla birlikte asgari ücret ancak adaletli bir şekilde belirlenebilir. Aksi takdirde bugün asgari ücret birden 4000 TL bile olsa, zaten şu an üzerimizde enflasyon kırbacı var, hem enflasyon daha da artacaktır, hem de faizler daha da artacaktır… bunun yerine asgari ücrete zam yapmakla birlikte asgari ücretlilerden vergiler minimum alınmalıdır. Asgari ücretli olup kiracı olarak yaşayan ailelerden vergi tamamen kaldırılmalıdır. Fatura vergileri kaldırılmalıdır. Asgari ücretten alınan vergiler indirilmelidir… bunlar gibi bir sürü şey… tek başına asgari ücrete zam yapmak çözüm değildir!

Daha önemlisi ise tarım ve hayvancılık konusunda en önde gelen ülkelerin belki de başında olmamız gerekirken, ne hikmetse gıda enflasyonu denen bir belaya müptela oluyoruz. tarım ve hayvancılık başta olmak üzere, Türkiye’de gıda sektörü üzerinde de ciddi bir strateji belirlenmeli, gıda enflasyonuna sebep olan bütün unsurlara karşı tedbir alınmalı; gıda, tarım ve hayvancılık sektörüne devlet hem ciddi destekler verip, hem de verdiği desteklerin doğru şekilde değerlendirilmesi için takibini yapması gerekmektedir. Aksi takdirde asgari ücretin zamlanması da çözüm değildir.

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir