Aşı orucu bozar mı? İslam’ın şartlarından farz olan orucu tutmak, Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin beyan ettiği üzere “İbadet niyeti ile yemek, içmek ve cinsi münasebetten uzak durmaktır.” (1) Orucu bozan şeylerden Kuran-ı Kerim’de zikredilen hususlar yemek, içmek ve cinsi münasebettir.
Ağız dolusu kusmak, hacamat yapmak ve yaptırmak ise sünneti seniyye ile sabit olan hususlardır. Bu hususlar dışında dışında orucu bozan hususlar ise mezheb imamlarımızın edille-i şeriyye ışığında ictihad ve kıyas ile serd ettiği hususlardır. Bunlardan biriside aşıdır.
Yazının kaleme alınmasına sebeb olan Covid-19 aşısı ve iğne, serum gibi zerk ve enjekte ile vücuda giren maddelerin veyahut nesnelerin orucu bozması veya bozmaması ile ilgili hususa gelecek olursak, genel kaide ve kesin hüküm olarak vücuda direnç, tedavi kastı ile bir ilaç veya gıdayı iğne, serum yolu ile enjekte etmek orucu bozar.
Fakat genel olarak muteber hiçbir fıkıh kitabında umumi bir kaide olarak halk arasında yaygın olan algı ile “Vücuda giren herşey orucu, vücuddan çıkan herşey abdesti bozar” umumi bir kaide yoktur.
Mezhebimize göre iğnenin orucu bozması noktasında ise iğnenin muhtevasının gıda, tedavi, takviye içermesi veya başka bir gerekçe ile kullanılması arasında fark aranmaz.
Hanefi Mezhebine Göre İğne Bahsinde İki Farklı Fetva Vardır
1. Görüş, İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerinin “Oruç Bozulur” fetvası.
2. Görüş, İmamı Azam Hazretlerinin talebeleri olan İmameyn (İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed) Hazretlerinin “Oruç Bozulmaz” fetvası.
İlk bakışta birbiri ile çelişkili fetvalar gibi gözükse bile,bu çelişki gibi görünen ihtilafın illeti yani sebebini iyi öğrenmek ve hazmetmek gerekir.
Günümüzde kullanılan enjektör, iğne ve serum gibi tedavi ekipmanları elbette İmamı Azam ve İmameyn döneminde kullanılan aletler değildir.Fakat o dönemde tedavi kastı ile vücuda ilaç zerk etmek için yahut cerahat nevinden bir şeyin tahliyesi için kullanılan aletler ve yöntemler vardır. Bu işleme ihtikan, kullanılan şeylerede hukne denilir.
İhtikan’ın orucu bozması konusunda iki farklı görüşün olmasının sebebi bu iki fetvanın iki kriter etrafında şekillenmesinden kaynaklıdır.
Bu İki Kriter Menfezi Tabii ve Vusul Kriterleridir
Menfezi Tabii, Cenab-ı Hakkın insanın yaratılışında var ettiği vücuda bir şeyin dahil edilmesi yahut tahliye edilmesi için yaratmış olduğu 5 fıtri delikdir. (Kulak, Burun, Ağız, Makat ve Erkek ve Kadın için tenasül uzuvları)
Vusul ise menfezi tabii vesilesi vücuda dahil edilen şeyin جوف,امعة، حلق yani mide, ağız ve bağırsağa ulaşmasıdır.
İmamı Azam Hazretlerinin orucu bozar demesinin illeti ihtikan yolu ile menfezi tabii üzerinden bir şeyin vücuda haricen ve cebir (zorlama) olmadan dahil olmasıdır. İmam-ı Azam Hazretlerinin talebelerinden İmam Züfer, İmam Hasan El-Şeybani Hazretleri hocaları ile aynı görüştedir.
İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed Hazretlerinin ihtikan hususunda menfezi tabii olan fıtri deliklerden bir şeyin girmesi hususunda görüşleri hocaları olan İmamı Azam Hazretleri ile aynıdır. Yani İmamı Azam’a göre menfezi tabiiden girmesi sebebi ile orucu bozan her şey İmameyn’e görede orucu bozar.
Bu noktada İmamı Azam ve İmameyn ittifak halinde iken iğne konusunda ihtilafa düşmelerinin sebebi ise İmamı Muhammed Hazretlerinin Kitab-ül Asıl eserinde geçen açık yaralar ile ilgili fetvasıdır.
Sual: “Bir kimsenin kolunda açık bir yara olsa ve o yaraya şifa için ilaç damlatılsa hükmü nedir?
Cevap: İmamı Azam’a göre bozulur, İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre bozulmaz.
Kitab-ül Asıl eserinde geçen sual ve fetva bundan ibarettir. İmameyn’in neden bozmaz görüşüne ulaştığına dair somut bir gerekçe yoktur.
İmam-ı Azam ve İmameyn’den sonra gelen mütekaddimun ve müteahhirun Hanefi fukaha İmam-ı Azam’a göre açık yaraya sürülen ilacın orucu bozması hususunu ittifak ile yorumlamışlardır.
İmam Ebu Hanife’ye göre bir şeyin mide, bağırsak, boğaz ve beyine ulaşması sadece menfezi tabii sayılan fıtri deliklerden olmaz. Açık bir yaraya dökülen veyahut sürülen ilaç vücuda nüfuz ederek boğaz, mide, bağırsak ve beyine ulaşabilir. Bu sebeple oruç bozulur. Fakat bu ilaç yahut merhem bu sayılan yerlere ulaşmıyor ise oruç bozulmaz. Yani İmam Ebu Hanife Hazretleri vusul kriteri ile fetva vermiştir.
İmameyn’e Göre Oruç Bozulmaz Fetvasında Alimler İki Yorum Üzere İttifak Etmiştir
Birinci yorum: Açık yara üzerine sürülen ilaç vücuda ulaşmadığı için vusul yoktur ve oruç bozulmaz.
İkinci Yorum: Açık yara üzerine sürülen ilaç vücuda ulaşsa bile bu yol menfezi tabii olan kulak, burun, ağız, makat ve tenasül uzuvları ile değil menfezi gayrı-tabii ile ulaşmıştır. Bu sebepten oruç bozulmaz. Yani İmameyn menfezi tabii kriterini esas alarak fetva vermişlerdir.
Mebsut sahibi İmam Serahsi, İmam Kerhi gibi fıkıh alimleri bu ikinci yorumu benimsemişlerdir.
Bu sebeb ile iğne ve açık yara üzerine sürülen ilaçların orucu bozup bozmayacağı hususunda fetva mezheb alimlerinin ve sonrasında gelen fukahanın tercih ettiği ve en sahih görüş olan İmam Azam Ebu Hanife Hazretlerinin oruç bozulur fetvasıdır.
Nurül İzah ve şerhi Merakül Felah isimli eserin sahibi Ali Şürün Bilali Hazretleri ve yine Merakül Felah‘dan nakil ise Saadet-i Ebediyye isimli eserde bu fetva:
“Baş veya gövdeye konulan ilacın sıvı olsun katı olsun beyne ve hazım yoluna gittiği bilinirse oruç bozulur. İçeri gittiği bilinmez ise eğer ilaç sıvı ise İmam bozulur dedi, İmameyn ise ister sıvı ister katı olsun bozulmaz dedi.” şeklinde geçer.
Ayrıca iğne ve aşı için besleyici veya gıda özelliği yok demek bu fetvada aslı olmayan modernist ve ve selef alimlerimizin görüşlerine uymayı kendileri için ayıp kabul eden modernistlerin bâtıl yorumlarından ibarettir. Yani vücuda giren maddenin vasfı, niteliği değil bizzat kendisi orucun bozulması için sebeptir.
Oruçlu iken cinsi münasebet yahut yakılan buhur ve başkasının yakmış olduğu sigaranın dumanının burna çekildiği zaman veya kulağa orucun bozulması gibidir. Çünkü İmamı Ebu Hanife ve İmameyn’e göre oruç menfezi tabii olan bir uzuvdan bir şeyin vücuda girmesinden sakınmaktır.
Bir diğer tesbit her ne kadar cevf-mutlak ve bâtın tanımının kapsamı sebebi ile çok fazla ihtilafa mahal olsa bile İmameyn’e göre başkası tarafından vücuda sokulan ve vücudda kaybolan ağaç parçası, ok, yahut demir orucu bozar. Yani vücudunuza giren ve içerde kalan kurşun orucu bozar, fakat sıyırıp geçen kurşun orucunuzu bozmaz.
Zaruret Halinde Müslümanın Nasıl Davranması Gerekir?
Günümüzde diyabetik hastalık sebebi ile insülin, devam eden ağır bir hastalığın tedavisi icabı kullanılan zorunlu iğneler, veya dayanılmaz bir baş yahut vücud ağrısı gibi bir durumda farz olan oruç ile bu tedavilere zaruret halinde bir Müslümanın nasıl davranması gerekir?
Peygamber Efendimiz (Aleyhisselam) hadisi şeriflerinde “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” buyurur. Bu ihtilaf şer üzere olan tefrika ve fitne değil, hayr üzere olan teşvik edici ihtilaflardır.
Bu durumda kalan bir Müslüman bu rahmetten istifade ederek İmameyn’in ruhsat konumunda olan fetvasıyla amel ederek iğne veyahut aşı olabilir. Daha sonrasında kazası icab etmez.
Fakat esas olan ruhsat değil azimet ile ameldir. Yani İmam Ebu Hanife’ye göre orucu bozulduğu için ve bu bozulma mahzurat ile olduğundan dolayı orucun kazası icab eder, keffaret gerekmez.
Fakat azimet var iken ruhsat ile amel etmek zındıklığa açılan bir kapıdır. Müslüman ruhsat avcılığı yapmak yerine şartları zorlayarak azimet ile amel etmelidir.
Covid-19 Aşısına Gelince
Covid-19 aşısına gelince, Covid-19 virüsü dünya çapında icra edilen küresel bir dönüşüm ve operasyonun start tuşudur. Ülkemizde akla hayale sığmayan uygulama tedbir ve zorlamalar ile bu süreç en ağır şekilde işlemektedir.
- Maske, mesafe, sokağa çıkma yasakları, tedbir adı altında kapatmalara rağmen vaka sayılarında artmış olması,
- Kanun çıkaranların ve uygulayanların kendi koydukları kurallardan muaf olması,
- Çelişkili ölüm ve Covid-19 vakaları, doğru sonuç vermeyen hatta meyve, motor yağı, koyun ciğerinden alınan örneklerde bile pozitif sonuç veren PCR testleri,
- Aşıyı üreten ülke ve şirketlerin geçmişleri bu çalışmaları fonlayanların ve aşı propagandası yapanların dünyanın her yerinde kaos, savaş ve terörün hakim olması için çalışan kişi ve ülkeler olması,
- Ülkemizde bu Covid-19 tiyatrosunun yönetmenleri olan küresel güçlerin egemenliği altında olan sözde bilim asılda Bill‘in kurul üyeleri olan kişilerin kirli ilişkileri, embriyo ve hayvanlar dahil aşı propagandası yapmaları,
- Başında Etiyopya’da soykırım ve darbe ile başa gelen Tedros Adhanam isimli teröristin başkanı olduğu DSÖ mafyasının dünya çapında yayın ve algı manipülasyonları,
- COVİD-19’un tiyatro bir pandemi, maske ve diğer tedbirlerin sıfır fayda maksimum zararlı kasten alınan kararlar olduğunu bilimsel, mantıksal ve delilleri ile açıklayan ve yine bilim dünyasına mensup olan profesör, doktor, mikrobiyolog, farmakologların susturulması, konuştukları zaman cezalar verilmesi,
- Yine Küresel Egemen şeytanların kontrolünde olan televizyon, medya sektörlerinde sürekli ekranlardan bugünümüz ve istikbalimiz için korku pompalanması, insanların korkuya boğulmaları,
- Aşı şirketlerinin aşıların yan etkileri ile ilgili sorumluluk kabul etmemesi, aşıların denenmesi için milletimizi bir kaç milyon dolar karşılığında kobay etmeleri,
- Aşı olanların etrafımda çokça duyduğum ve gördüğüm üzere ani ölümleri, felç ve haftalar süren rahatsızlıklara maruz kalmaları,
- Sinovac, BioN Tech ve Mode Rna aşı şirketleri ve Bill Gates iş birliği,
- Hiç değilse bile Corona Bakanı Fahreddin Koca‘nın her şeyin güllük gülistan olduğu 2019 yılı ilk 8 ay ölüm rakamlarının 398.000 küsür, fakat maskeni çıkarırsan ölürsün diye korkuttukları, cenazeleri özel kıyafetler ile tabutu ile namazını bile kıldırmadan, ailesini cenazesine bile iştirak etmekten men edecek kadar, hatta tabutları yakıp mezarlık etrafını kireçleyecek kadar tehlikeli bir virüsün kol gezdiği 2020 yılında ilk 8 ay 403.000 küsür kişinin ölmüş olduğunu söylemesi,
Aklı, fikri, imanı, ruhu ve vicdanı tertemiz kalan hala insanca ve Müslümanca düşünebilen bireyler için Covid-19’un bir pandemi değil plandemi olduğunu anlamaları için çok çok fazla geçerli sebebler var!
Covid-19 Aşısı Orucu Bozar mı?
Covid-19 aşısı orucu bozar mı? sorusundan evvel dini, mezhebi, ırkı, ayırt etmeden her vatadandaşın bu soruları ve sebebleri düşünmesi gereklidir. Orucun fetvası Müslümanlar için bu şekildedir.
Eğer aşı olursanız, Kısa vadede orucunuz, Uzun vadede nesliniz, fıtratınız, fizyolojiniz, kimyanız, hayatınız tüm her şeyiniz telafisi mümkün olmayacak şekilde bozulur.
Akıllarını ve modern bilimin sınırlarını kendilerine ilah ve tek ölçü kabul edinen, geçmiş müktesebatımızdan ve selef alimlerimizden ve görüşlerine uyumaktan utanan modernistlere, tarihselcilere ve akademik kimlikleri, Müslüman kimliğinin önüne geçen ilahiyatçılara, fetva bu kadar açık olduğu halde ya tepkilerden korktuğu için cebren, yahut maslahat icabı hakkı gizleyen, Ehli Sünnet ve Cemaat geçinen, İmameyn’in ruhsat sayılan ictihadını istismar ederek milletin orucuna halel getirmekten çekinmeyen, siyasetin siparişine göre fetva veren kişilere Ahirette başarılar dilerim! Tabi eğer böyle bir şey mümkünse!