Cemaat ve Tarikat Düşmanlığı ile Laiklik

Cemaat ve Tarikat Düşmanlığı ile Laiklik

Cemaat ve Tarikat Düşmanlığı ile Laiklik her ne kadar birbiriyle özdeşleştirilmiş kavramlar olsa bile, aslında birbirlerine zıt kavramlardır. Ancak kendilerinin Laik olduğunu söyleyen ve Laikliğin en şiddetli savunuculuğuna soyunan bir takım kimseler var. Bunlar Laiklik vurgusu üzerinden sürekli olarak cemaatlerin ve tarikatların aleyhinde propaganda yapıyorlar. Cemaatlere ve tarikatlara olan düşmanlıklarının altında yatan asıl sebep ise, İslam dininin kendisine olan düşmanlıklarıdır.

Laikliğin en şiddetli savunuculuğuna soyunan bu kimseler, her ne hikmetse sadece Müslüman cemaatlerin ve tarikatların aleyhinde propaganda faaliyetleri icra ederler. Bu cemaatlerin ve tarikatların devletin bekası, bağımsızlığı için tehdit olduğu masallarını sürekli anlatırlar. Sanki devlet denetimine tabi değillermiş gibi, sürekli olarak Müslüman cemaatlerin ve tarikatların devlet tarafından sıkı bir şekilde denetlenmesinin önemine vurgu yaparlar.

Ama bu Laiklik kisvesine bürünmüş olan İslam düşmanları, en gizli ve üstelikte kökü dışarıda olan Mason Locaları hakkında tek kelime dahi etmezler. Aleviler ve Cemevleri hakkında tek kelime dahi etmezler. Devletin cemevlerini de sıkı bir şekilde denetlemesi gerektiğini söylemezler. Ülkemizde ki Hristiyan ve Yahudi cemaatleri içinde aynı endişelerde ve aynı taleplerde bulunmazlar. Velhasıl hem Laikliği savunurlar, hemde devletin, milletin inancına ve değerlerine müdahale etmesi gerektiğini savunurlar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

Laiklik İlkesi Nedir?

Öncelikle kavramları yerli yerine koyarsak, o zaman meseleleri idrak etmek mümkün olur. Ülkemizde Laiklik dendiği zaman ilk akla gelen şey din ile devlet işlerinin birbirinden ayrı olmasıdır. Sonra akla gelen şey ise cemaatlerin ve tarikatların, Laik devlet düzenine aykırı olduğu safsatasıdır. O halde buyurun Laiklik İlkesi Nedir? Birlikte kısaca ele alalım!

Laiklik, din ile devlet işlerinin birbirinden ayrı olmasıdır. Laik bir devlet düzeninde herhangi bir inancın hükümleri kanunlaştırılamaz. Din ve din adamları devlet üzerinde bir otorite teşkil edemez. Devletin herhangi bir dini olmaz ve devlet herhangi bir dini topluma empoze etmez. Laik bir düzende devlet, bütün inançlara eşit mesafede yaklaşır.

Devlet bir din uydurup o dini millete zorla kabul ettirmez. Laik bir devlette belli bir inanca mensup olan insanlar kendi varlıklarını özgürce devam ettirebilirler. Kendi varlıklarını devam ettirmek için dernekler, vakıflar, federasyonlar vesaire kurabilirler. Bu en temel insan haklardandır. Devlet kurumları ile din kurumları birbirinden ayrışmış olması lazımdır.

Laik Devlete Bağlı Din Kurumu Olur mu?

Eğer bir devlet, Laiklik davası güdüyorsa hiçbir şekilde dine müdahale etme hakkı ve yetkisi yoktur. Çünkü Laik bir devletin en önemli ilkesi, devlet kurumları ile din kurumlarının birbirinden ayrı olmasıdır. Bu ilkeye dayandığımız zamanda şu gerçek ortaya çıkmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, devlete bağlı bir din kurumu olmasından dolayı Laikliğe aykırıdır. Cemaatler ve tarikatlar ise devletten ayrı din kurumları olmasından dolayı Laiklik ilkesine uygundur.

Ancak Türkiye’de Laiklik kavramı ciddi şekilde yanlış tevil edilmiştir ve bir baskı, dayatma aracı olarak kullanılmaktadır. Devlet hem Laik olup, hem de resmi bir ideoliji sahibi de olamaz. Resmi bir idelojik dini millete empoze edemez. Kendisine bağlı bir din kurumuna sahip olamaz. Devletten bağımsız olan din kurumlarına düşmanlık yapamaz. Herhangi bir inanca mensup olan insanlara, öz vatanında parya muamelesi yapamaz.

Bizim ülkemizde ki en büyük tenakuz, Laiklik kisvesi altında yapılan Laiklikle uzaktan yakından alakası olmayan işlerdir. Anayasa’da, ilgili kanunlar da, devletin rejimi de Laiklikle çelişmektedir. Tabiri caizse oyun kurallarına göre oynanmamaktadır. Laiklik, ülke nüfusunun çoğunluğu olan Müslümanlar üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmaktadır.

Resmi devlet dini olan Kemalizm, millete eğitimde ve hayatın her safhasında beyin yıkama metoduyla empoze edilmektedir. Yani devlet hem Laik hem de resmi bir dine mensuptur. Din kurumu devlete bağlıdır ve devlete bağlı olmayan din kurumlarını tehdit-düşman olarak görülmektedir. Tam bir çelişkiler yumağı!

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir