Darül Harp’te Faiz Mübah mı? İslam fıkhı; Darül İslam, Darül Harp olmak üzere temelde ikiye ayrılmaktadır. Nitekim Darül İslam’da kesinlikle yasak olan şeyler, Darül Harp’te belli şartlara istinaden mübah olabilmektedir. Ayrıca Darül Harp, ismide üstünde harp bölgesidir. Kaldıki bazı yasaklar Darül Harp’te mübah olsa bile, aslında cihad sahasıdır. O yüzden Darül Harp’te yaşayan Müslümanlar, bulundukları Darül Harp bölgelerinde Allah’ın dininin hakim olması için, Gayr-i Müslimlerin Müslümanlıkla şereflenmeleri için mücadele etmek mecburiyetindeler. Bu onlar için farzdır.
Bu makale, Derin Tahkik sitesinin admini Yavuz ŞAHİN ve Derin Tahkik sitesinin değerli yazarı Yusuf YİĞİT Beyefendi tarafından hazırlanmıştır.
Darül Harp’te Faiz Mübah mı? Başlıklı bu makaleyi yazma sebebimiz, Hüseyin ÇEVİK isimli sosyal medya vaizliğine soyunmuş ve herhangi bir icazeti ve hocalığı olmadığı halde fetva verme cüretini kendinde görmüş bir Youtuberin kendi kanalında Süleymanlı Cemaati hakkında söylediği yalan yanlış bilgilere ve iftiralara istinadendir. Süleymanlı Cemaatinin Avrupa Darül Harp olduğu için orada faize cevaz verdiğini, Kuranın hükümlerinin bu devirde geçerli olmadığını söylediğini iddia etmiş ve Süleymanlı Cemaatinin, Avrupa’da tıpkı FETÖ gibi yuvalandığını söylemiştir. Birçok sıkıntıları olduğunu söylemiş ve en sonunda da anne babalara seslenip, çocuklarını o yurtlarda okutmamalarını, eğer okutuyorlar ise de almalarını söylemiştir.
İlgili videoyu izleyebilirsiniz:
Darül Harp’te Faiz Mübah mı?
Darül Harp’te faizin belli şartlara istinaden mübah olduğunu, sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden Youtuber Hüseyin ÇEVİK’in iddia ettiği gibi Süleymanlı Cemaati uydurmamıştır. Bu fetva, mezhebine mensup olmakla bahtiyar olduğumuz İmam-ı Azam Ebu Hanefi Hazretlerine (rahmetullahi aleyh) ve onun talebesi İmam Muhammed Hazretlerine (rahmetullahi aleyh) aittir. Hanefi Mezhebinde, Darül Harp’te faizin caiz olduğunu savunanlar şu üç delile dayanmışlardır.
Birincisi: “Darül Harp’te Müslüman ile Gayr-i Müslim arasında faiz yoktur.” Hadis-i Şerifidir.
İkincisi: Henüz Mekke Devrinde iken Bizanslılar ile İranlılar arasında savaş yapıldı. Bu savaşta İranlılar galip geldi. Bunun üzerine Mekke Müşrikleri sevindiler ve tıpkı İranlıların, Bizanslılara galip geldiği gibi, bizde size galip geleceğiz dediler. Sahabe bu savaşta Bizanslıların yenilmesine üzüldü. Bunun üzerine Rum Suresinin ilk ayetleri indi ve bu ayetlerde 3 ile 9 yıl arasında Bizanslıların İranlılara galip geleceği, önce olduğu gibi sonrada Allah’ın dediğinin olacağı yazıyordu. Sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden Youtuber Hüseyin ÇEVİK’in videosunda: “Bugün tövbe haşa! Hazreti Ebubekir mezarından kalksa böyle bir şey dese (Darül Harp’ta faize cevaz verse), onun bile affı yok!” Dediği Hazret-i Ebubekir-i Sıddık (radıyallahü anha), Ümeyye bin Halef ile 3 yıla eğer Bizanslılar kazanırsa sen bana 10 deve vereceksin, eğer İranlılar kazanırsa ben sana 10 deva vereceğim diye bahse girdi. Allah Resulüne (sallallahü aleyhi ve sellem) durumu anlatınca, Allah Resulü (sallallahü aleyhi ve sellem); 3 ile 9 yıl arasında Bizanslıların galip geleceğini, o yüzden bahis süresini uzatmasını ve develerin sayısını ise artırmasını tavsiye etmiştir. Bunun üzerine Hazreti Ebubekir-i Sıddık (radıyallahü anha), bahis süresini 9 yıla ve develerin sayısını da 100’e çıkarmayı teklif etti ve Ümeyye bin Halef bu teklifi kabul etti. Dokuz yıl sonra da Bizanslılar, İranlılara baskın verip galip oldular. Bahsi kazanan Hazreti Ebubekir-i Sıddık (radıyallahü anha), Resulü Ekrem Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) tavsiyesi üzerine bahisle kazandığı 100 deveyi aldı ve sadaka olarak dağıttı.
Hatta Hazreti Ebubekir’in (radıyallahü anha) bu bahis hadisesinden yola çıkarak eğer kesin kazanılacaksa, kaybetme ihtimali yoksa, Darül Harp’te kumara dahi cevaz verilmiştir. Ancak şartları; kaybetme ihtimali olmayacak, Darül Harp olacak ve Gayri Müslim ile olacak! Hazreti Ebubekir-i Sıddık (radıyallahü anha), ayet-i kerime ile sabit olduğu üzere Bizanslıların, 3 ile 9 yıl arasında İranlılara galip geleceğinden zerrece şüphe duymadığından, kesin kazanacağını bildiğinden dolayı 100 deveye bahse girmiştir ve en nihayetinde bahsi kazanmıştır.
Ey sosyal medyanın icazetsiz vaizi ve fetva verme cüretini kendinde görmekten haya etmeyen Youtuber Hüseyin ÇEVİK! Sözlerin nereye gidiyor farkında mısın? Senin sözlerin Allah Resulüne (sallallahü aleyhi ve sellem) kadar gidiyor!
Üçüncüsü: Mekke-i Mükerreme henüz Darül Harp iken, Medine-i Münevvere’de Darül İslam iken; Hazreti Abbas (radıyallahü anha), faizli muamelelerine devam etmiştir. Ancak Mekke-i Mükerreme fetih edilip Darül İslam olunca faizli muamelelerine son vermiştir. Hazreti Abbas’ın (radıyallahü anha) Mekke-i Mükerreme fetih edilene kadar faizli muamelelerine Resulü Ekrem Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından yasak konulmaması, Darül Harp’te faizin caiz olduğuna delalet eder.
Bu üç delile istinaden Hanefi Mezhebinde Darül Harp’te faizli muamele ve hatta kumar bile caizdir. Ancak buradaki kıstas, Müslümanın fayda sağlamasıdır, kârlı çıkmasıdır ve karşı tarafın Gayr-i Müslim olmasıdır. Ancak bu görüş sadece Hanefi Mezhebinde İmam-ı Azam Ebu Hanefi Hazretlerine (rahmetullahi aleyh) ve onun talebesi İmam Muhammed Hazretlerine (rahmetullahi aleyh) göre geçerlidir. İmam Ebû Yusuf Hazretlerine (rahmetullahi aleyh) göre faiz ve kumar hiçbir suretle caiz değildir.
Sünnet-i Seniyye’nin tanımı; Allah Resulünün (sallallahü aleyhi ve sellem) mübarek sözleri, işledikleri ve başkaları tarafından yapılan işlerde o işi tasvip mahiyetindeki sükutlarıdır. Darül Harp’ta faize ve hatta kumara belli şartlara istinaden cevaz verilmesine dair fetvalarda Sünnet-i Seniyye’ye dayanmaktadır.
Edille-i Şer’iyye, dini ve şer’i hükümlerin çıkarıldığı ve dayandıkları kaynaklardır. Bu kaynaklar ise Kitap (Kuran-ı Kerim), Sünnet-i Seniyye, İcma-i Ümmet ve Kıyas-ı Fukaha olarak dörttür. Sosyal medyanın icazetsiz vaizi Youtuber Hüseyin ÇEVİK, İnşallah bu temel ilmihal bilgilerinden bîhaber değildir.
Faize Sadece Hanefi Mezhebinde mi Cevaz var?
Eğer bir kimse Hanefi mezhebinden ise, İmam-ı Azam Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) ve İmam Muhammed Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) görüşüne uyarak Darül Harp’ta, kârlı çıkmak ve fayda sağlamak amacıyla faizli muamelede bulunabilir. Ancak yine İmam Ebû Yusuf Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) görüşüne göre hiçbir surette faiz caiz değildir. Hakeza diğer hak olan Şâfi, Hanbeli ve Maliki mezheplerinde de hiçbir surette Darül İslam veya Darül Harp ayırt etmeksizin faiz caiz değildir.
O yüzden bir kişi Darül Harp’te yaşasa bile eğer Hanefi Mezhebine mensupsa biz ona bu konuda cevaz olduğunu ve bu cevazın şartlarını söyleyebiliriz. Ancak diğer üç mezhepten birine mensupsa kesinlikle caiz olmadığını söyleriz. Kumar içinde aynı şey geçerlidir.
Usul-ü Fıkıh’ta; Eğer İmam-ı Azam Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) bir görüşü, hem İmam Muhammed (rahmetullahi aleyh) ve hem de İmam Ebû Yusuf (rahmetullahi aleyh) tarafından kabul ediliyorsa bu görüşle amel edilir. Eğer İmam Muhammed (rahmetullahi aleyh) ve İmam Ebû Yusuf”tan (rahmetullahi aleyh) birisi kabul edip diğeri kabul etmiyorsa yine İmam-ı Azam Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) görüşü kabul edilir. Ancak Hem İmam Muhammed (rahmetullahi aleyh) ve hem de İmam Ebû Yusuf (rahmetullahi aleyh), İmam-ı Azam Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) görüşünü kabul etmiyorsa; o zaman İmam-ı Azam Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) değil de, İmam Muhammed (rahmetullahi aleyh) ve İmam Ebû Yusuf’un (rahmetullahi aleyh) görüşlerine göre amel edilir. Hanefi Mezhebinde bu şekildedir. Allah hepsinden razı olsun.
İsmailağa Cemaati’de Darül Harp’te Faize Cevaz Olduğunu Belirtmektedir!
Görüldüğü gibi, Süleymanlı Cemaati, sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden olan Youtuber Hüseyin ÇEVİK’in iddia ettiği gibi kafalarına göre fetva uydurmuyorlar, yeni bir din icat etmiyorlar, Tarihselciler gibi “O günkü (Selef-i Salihin devrindeki) hükümler bugün geçerli değil!” Demiyorlar, dinde reformistlik yapmıyorlar. Bunlar tamamen sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden olan Youtuber Hüseyin ÇEVİK’in ya kasıtlı olarak ya da cahilliğinden dolayı attığı iftiralardır.
Ayrıca kendisinin de mensubu olduğunu iddia ettiği İsmailağa Cemaatinden değerli yetişmiş fıkıh hocaları da, Süleyman Hilmi TUNAHAN Efendi Hazretlerinin (kuddise sirruh) talebeleriyle aynı görüştedir. Misal olarak İsmailağa Cemaatinden Ömer Faruk KORKMAZ Hocaefendi, kendi kişisel web sitesinde aynı görüşleri beyan etmiştir. İlgili makalesine ulaşıp okumak için bağlantıya tıklayınız!
Hatta İsmailağa Cemaatinin resmi Youtube Hesabında da; Hanefi Mezhebinde, Darül Harp’ta faize cevaz olduğuna dair fetva vardır. Kendileri hiçbir surette faize cevaz vermediklerini belirtmekle beraber, belli şartlara istinaden Hanefi Mezhebinde İmam-ı Azam Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) ve İmam Muhammed Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) görüşüne göre cevaz olduğunu ve bu cevazında dört şartı olduğunu anlatmaktadır.
İlgili video:
Yine İsmailağa Cemaatinin yetişmiş fıkıh hocalarından olan Fatih KALENDER Hocaefendinin de İsmailağa Cemaatinin resmi Youtube kanalında Darül Harp’te eğer Müslümanın menfaatine ise faize, eğer kesin olarak Müslüman kazanacaksa kumara; Hanefi Fıkhında İmam-ı Azam Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) ve İmam Muhammed’in (rahmetullahi aleyh) görüşüne göre cevaz olduğunu belirtmektedir. Ancak İsmailağa Cemaatinin, ne Darül Harp’te ne de Darül İslam’da kesinlikle faize ve kumara cevaz vermediğini, bu konuda İmam Ebû Yusuf’un (rahmetullahi aleyh) görüşüne uyduğunu belirtmektedir.
İlgili video:
Süleymanlı Cemaati Müslümanları Faize mi Teşvik Ediyor?
Yukarıda, Darül Harp’te faize ve hatta kumara dahi belli şartlara istinaden Hanefi fıkhına göre cevaz verildiğini belirttik. Bu cevaz, insanları faize ve kumara teşvik mahiyetinde anlaşılmamalıdır. Süleymanlı Cemaati’de hiçbir zaman insanları faize veya kumara hiçbir surette teşvik etmemiş, bilakis men etmiştir. Darül Harp ile sorulan bazı sorulara fıkhın gerektirdiği şekilde cevap vermekle, insanları faize veya kumara teşvik edildiği hükmü çıkarılamaz. Böyle bir şey hiç kimse de yapmaz.
Süleyman Hilmi TUNAHAN Hazretlerinin (kuddise sirruh) damadı olan ve aynı zamanda Süleyman Hilmi TUNAHAN Hazretlerinin (kuddise sirruh) ahirete irtihalinden sonra Süleymanlı Cemaatinin lideri olan Merhum Kemal KACAR’ın (rahmetullahi aleyh), faiz ile alakalı verdiği fetva naklini aktarmadan evvel, Merhum Kemal KACAR’ın (rahmetullahi aleyh) kim olduğuna kısaca değinmekte fayda vardır.
Merhum Kemal KACAR (rahmetullahi aleyh) soy olarak,1794-1925 yılları arasında İran’da devlet olarak hüküm süren Kacar Hanedanlığına mensuptur. Babası Halil BEY ise, cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul’da ticaretle uğraşan çok zengin bir tüccardır. Zengin olmakla birlikte asil bir Türk soyuna mensuptur. Allah demenin bile yasak olduğu Cumhuriyetin ilk devirlerinde Süleyman Hilmi TUNAHAN Hazretlerinin (kuddise sirruh) İslâmi ilimleri öğretme ve yaşatma mücadelesinde, Müslümanlıkla yoğrulan bu topraklardan Din-i Mübin-i İslam’ın silinmemesi yolundaki mücadelesinde en büyük destekçisi ve yardımcısı olmuştur. Yıllarca fıkıh, kelâm, usul-ü fıkıh, akaid, feraiz dersleri okutmuş; insanların cenazelerini dahi yıkayacak imam bulamadıkları ve kimsenin bu vazifeyi dahi göğüsleyecek cesareti olmadığı devirde, adeta hoca yetiştirme fabrikasının imalatçısı gibi Ümmet-i Muhammed’e, yok edilmeye çalışılan Din-i Mübin-i İslam’ı öğretecek kadroları yetiştirmiştir.
Kabataş ve Galatasaray Lisesi Mezunu olup; Arapça, Fransızca ve Almanca dillerini bilmektedir. İslâmi ilimlerde ehliyetli olduğu kadar, modern dünyanın kültür ve bilgi birikimine haiz münevver bir şahsiyettir. Merhum Kemal KACAR’ın (rahmetullahi aleyh) manevi yönü ise sayılan maddi evsafından fersah fersah daha derin olup sohbetine nail olanların ve hususi hallerine vakıf olanların malumudur. Yani sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden olan Youtuber Hüseyin ÇEVİK, konuşmadan evvel kime çamur attığını bilmelidir.
Merhum Kemal KACAR Bey (rahmetullahi aleyh) 09.12.1989 tarihinde Tercüman Gazetesine vermiş olduğu bir röportajında kendisine sorulan “Türkiye Darül İslam mı?” sorusuna, Türkiye’nin Darül İslam olmadığı cevabını vermiştir. Röportajı yapan Nazlı ILICAK ise bu soruyu, şeriatta memnu olan bazı işlerin Darül Harp’te caiz olduğunu bildiği için sorduğunu belirtmiştir. Merhum Kemal KACAR Bey (rahmetullahi aleyh) Darül Harp’te harbi ile Müslüman arasında yapılan faiz mudarebesine faiz denilemeyeceğini belirtmiştir. İslam’a karşı olan bir kadın olan Nazlı ILICAK bile, Darül Harp’te faizin caiz olduğunu; Resul-ü Ekrem Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) Sünnet-i Seniyyesinden ve mezhep imamlarımızın içtihatlarından biliyor iken, sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden olan Youtuber Hüseyin ÇEVİK’in bunları bilmiyor oluşu hayret verici acebül acayip bir durumdur.
Sayılan vasıf ve hallerde Darül Harp’te faize caiz demek ayrı bir şeydir, helal demek ayrı bir şeydir. Lakin sosyal medyanın icazetsiz vaizi olan Youtuber Hüseyin ÇEVİK’in ilmi vukuffiyeti bunu idrak edememektedir.
Ayrıca Süleyman Hilmi TUNAHAN Hazretlerinin (kuddise sirruh) torunu ve Süleymanlı Cemaatinin Merhum Kemal KACAR Bey’den (rahmetullahi aleyh) sonraki lideri olan Merhum Ahmet Arif DENİZOLGUN Hocaefendi (rahmetullahi aleyh); kredi, kredi kartı ve hatta bir kişiden borç dahi almaya tevessül etmeden evvel manevi sebeplere sarılmayı ve özellikle usulüne uygun şekilde okumak şartı ile Vakıa Suresini okumayı tavsiye etmiştir. Vakıa Suresini usulüne uygun olarak okuduğu halde hacetini gideremeyen kimsenin hacetini gidermeyi üstleneceğini dahi ilan etmiştir.
Youtuber Hüseyin ÇEVİK’in İftiraları!
Sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden olan Youtuber Hüseyin ÇEVİK, aksine bir delil getirip ispat edemeyeceği halde nefsine yenik düşüp reddiye yapar mı bilinmez. Ancak şu bir hakikat ki, İslâmi ilimler noktasında tahsili ve vukufiyyeti olmadan; sokak ağzı ile, ilim ve sohbet meclislerine yakışmayan üslup ve tavrı ile bilmelidir ki yapmış olduğu sohbet ve reddiyeler, Allah rızasını celp etmek ve insanları hayra eriştirmek haricinde; insanlar ve Müslümanlar arasında fitneyi ve fitneyi en çok seven şeytanı sevindirecektir.
“De ki; hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl ve iz’an sahipleri bunu anlar.” (Zümer Suresi, 9. Ayet-i Kerime)
İlim yolunun daha henüz en başında olan, belki de temel ilmihal ve itikat bilgileri hariç nasibi olmayan sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden olan Youtuber Hüseyin ÇEVİK’in; ömrünü ilim yoluna adamış, Süleyman Hilmi TUNAHAN Hazretlerinin (kuddise sirruh) tabiri ile oluk oluk Cehennem’e akan Ümmet-i Muhammedi, Cehennem’e kütük olmaktan kurtarmayı dava edinmiş, güneşin doğup battığı her yere Ehli Sünnet ve Cemaat Akaidi üzere Din-i Mübin-i İslam’ı götüren, bütün Müslümanları ve insanlığı ilim ile irşad etme vazifesini göğüsleyen mücessem bir topluluğa önünü ardını düşünmeden iftiralar atması cahilliktir!
Cahil kişiler, ilmi kendisine rehber edinmiş akıllı kişilerden kaçarlar. Çünkü kendini olduğundan büyük görme hastalığına tutulan cahiller, tevazu sahibi bilginlerden hiçbir şey anlayamazlar. Cahil her şeyin dış yüzünü görür ve kabukta kalır. Her şeyi bildiğini sanır ve boş iddialarda bulunur. Ancak görünenin arkasında birde hissedilenin olduğunu fark edemez. Cahilin tedbiri ve düşüncesi, köksüz ve çürüktür. Bundan dolayı cahiller için; “Cahil yaşayan ölüdür.” Denilmiştir.
Hazret-i İsa (aleyhi ve sellem):
“Ben ölüleri dirilttim fakat cahilleri diriltemedim.” Buyurmuştur.
Merhum Kemal KAÇAR Bey (rahmetullahi aleyh) sohbetlerinde çokça şu ifadeyi kullanmıştır:
“Bilmiyorsun tabi… sen öğrenmediğin şeyleri yok mu sanıyorsun? Senin öğrenmediğin daha nice şeyler var Kuran’da… öğreneceksin!”
Youtuber Hüseyin ÇEVİK Hoca Değildir ve İcazeti de Yoktur!
Hiçbir rahle-i tedrisat görmediği halde kendini hoca diye tanıtan ve kendisine hoca dedirten, Daha sonra cemaat tarafından (İsmailağa Cemaati) ikaz edilip hoca olmadığı kendisine hatırlatılan istemeyerek de olsa artık haiz olmadığı hocalık makamını istismar edemeyen ve işgal eden sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden Youtuber Hüseyin ÇEVİK, icazetlide değildir, hocada değildir.
İcazet olmayınca bir yerde toslamakta kaçınılmaz oluyor. Kaş yapayım derken göz çıkarmak kaçınılmaz oluyor. Kendisini Cübbeli Ahmet Hoca’ya benzetmeye çalışıyor ve onu taklit ediyor. En büyük hayalinin ise şöhret sahibi olmak olduğunu hâl ve hareketlerinden çok rahat gözlemlemek mümkündür. Sadece biz değil, birçok kimsede aynı şeyleri gözlemliyor. Beden dili asla yalan söylemez! Oysaki şöhret afettir ve birçok kimsenin helâkına sebep olabilir.
Süleymanlı Cemaatine attığı iftiralardan dolayı özür dilemelidir ve attığı iftiraları içeren videolarını kaldırmalıdır. Süleymanlı Cemaati Avrupa’da FETÖ gibi yuvalanmıştır diye iftira atmaktadır. Oysaki Süleymanlı Cemaati, Darül Harp’ta Allah’ın dinini yaymak için binlerce medrese kurmuş ve orada Avrupa’yı Ehli Sünnet ve Cemaat akaidi üzere ilim ile irşad etmektedir. Bundan büyük fazilet mi olur? Bundan büyük dine hizmet mi olur?
Kendisi dininin önüne geçirdiği, bâtılı ile hakkı yok etmeye çalışan AKP’yi desteklemediği için mi Süleymanlı Cemaatine iftira atıyor? Süleymanlı Cemaati bugüne kadar kimi ölümle tehdit etmiş ki, kendisini cahilane iftiralarından dolayı ölümle tehdit etsin? Süleymanlı Cemaati; hüvesi hüvesine, milimi milimine Ehli Sünnet ve Cemaattir! Tarihselci değildir ve başkada bir din uydurduğu yoktur. Ne Avrupa’da ne de başka bir yerde FETÖ gibi yuvalanmamıştır. Güneşin doğup battığı her diyarda Süleymanlı Cemaatinin açmış olduğu on binleri aşkın medrese vardır ve güneşin doğup battığı her diyardaki yüz binlerce hocaefendinin her biri birer Süleyman’dır! Ümmet-i Muhammedi ve bütün insanlığı ilim ile irşad etmek gibi faziletli bir vazifeye memurdurlar.
Birde utanmadan Süleymancıların kurslarına kimsenin evlatlarını göndermemelerini ve varsa da derhal almalarını tavsiye etmiş! Hanefi mezhebinde su-i zan haramdır ve kendisi su-i zan besleyerek, binlerce insanında su-i zan beslemesine sebep olarak büyük bir haram işlemiş olup, başkalarının da haram işlemesine sebep olmuştur.
Ayrıca bir Müslümanın, hem dünya hemde ahiret kurtuluşuna vesile olacak İslâmi ilimleri öğrenmesine engel ve sebep olmak; öyle zannediyorum ki bu dine yapılacak ve Müslümanlara yapılacak en büyük ihanetlerden birisidir. Eğer ki sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden olan Hüseyin ÇEVİK’in iftiralarının etkisiyle bir kişi bile evladını Süleymanlı Cemaatinin yurtlarından alsa, onun bu günahın altından kalkması mümkün olmaz!
Ey sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden olan Youtber Hüseyin ÇEVİK! Gözlerini kapat ve sırat köprüsünü düşün! Sırat köprüsünü düşün de İnşallah işlediğin günahın farkına varırsın! Çünkü korkarım ki bu günah senin helakine sebep olur! Her şeyin doğrusunu Allah bilir! Tövbe kapıları ve helalleşme kapıları hep açıktır!
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Süleymanlı Cemaati hakkında attığın iftira ve fitne içerikli videolarıyla insan imandan bile çıkabilir. Çünkü o videolarındaki iftiralarla Dünya genelinde milyonu aşkın mensubu olan Süleymanlı Cemaatini, yani Silsile-i Saadat-ı Nakşibendiyye yolunu resmen tekfir etti! Tekfir etmedim dese yalan atmış olur. Çünkü FETÖ’den de beterler dedi, yeni bir din uyduruyorlar dedi, tarihselcilik iftirası attı. Daha ne desin! Onlara iftira attı ve belki de on binlerce kimsenin su-i zan etmesine, sövmesine, tekfir etmesine, iftira atmasına sebep oldu! Bu kebâir günah kendisinin ahirette felaketine yeterde artar bile!
Kendisini eğer azıcık olsun Allah’tan korkusu varsa bu hatasını telafi etmeye davet ediyorum. Derhal bolca istifâr etmelidir, helallik istemelidir. Yoksa bu vebal kendisini yakar!
Hüseyin ÇEVİK’i Dinleyenleri İkaz Ediyorum!
Sahihi Buhari ve Sahihi Müslim’de Müttefekun Aleyh olarak geçen Hadis-i Şerifte, Abdullah bin Amr Hazretleri (radıyallahü anha) dedi ki:
“Ben Resulllah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
‘Doğrusu Allah, ilmi insanlardan çekip almaz. Fakat ilmi, alimleri almakla kaldırır. Nihayet hiçbir alim bırakmadığı zaman insanlar bir takım cahilleri lider edinirler. Onlara soru sorulur. Onlarda ilimsiz oldukları halde fetva verirler. Bu suretle hem saparlar ve hem de saptırırlar.”
Bugün elbette Elhamdülillah alimler henüz yeryüzünden kalkmış değildir. Ancak alimler yeryüzünde halen varken, ne diye alim olmadığı halde fetva verip hem sapan hem de saptıranlara sorular soruluyor? Ne diye onların sözlerine itibar ediliyor? Umarım sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden olan Youtuber Hüseyin ÇEVİK’i kendisine lider ve rehber edinenler bu hadis-i şeriften çıkarmaları gereken dersi çıkarmışlardır.
Bu makale, başta da belirttiğimiz gibi Derin Tahkik sitesinin admini Yavuz ŞAHİN ve Derin Tahkik sitesinin değerli yazarı Yusuf YİĞİT Beyefendi tarafından hazırlanmıştır.
Sosyal medyanın icazetsiz vaizlerinden olan Hüseyin ÇEVİK’in ve onun gibilerin, Siyasal İslamcıların ve nice reformist tarihselci kafanın… desteklediği ve faizle mücadele ettiğini iddia ettikleri bâtılı ile hakkı yıkmaya çalışan Erdoğan ve AKP’nin Faize nasıl tesettür giydirdiklerini kaleme aldığım Faize Bile Tesettür Giydirdiler! başlıklı makalemi okumak için başlığın üzerine tıklayınız!
Ben şimdi tam anlayamadım. Kemal kacar bey Türkiye darül islam değil dediyse. Şuanda paramızı vadeli hesaba koyup fazini almamız helal midir?
Helal değildir. Caiz olması için Darül Harp olması tek başına yeterli bir sebep değil.
Bir yanlışım varsa ALLAH (c.c) affetsin…İslam üzere olan insan akıllı olmalı..Neymiş efendim kumar bile eğer müslümana kazanç varsa helaldir..Vay anasını.Faiz zaten helal olmuş bunlarda..Şimdi fetöcüler zamanında soruları çalıp ”elin gavuru ALLAH (c.c) kitap bilmeyen geleceğine bizim çocuklarımız gelsin demediler mi?Bu hak mı..Böyle birşeyi islam kabul edermi?Etmezz?..Peygamder efendimiz (s.a.v) işi ehline verin derken ”soruyu çalın bizimkiler kazansın bizimkilere verin” mi demek istemiş…Böyle bir şey yok..Şerefli müslüman kardeşim.Bu bir kanser gibidir.Parayı faize yatır ye iç çalışmana gerek bile yok.Müslümanı ticaretten de çalışmadan da uzaklaştıracaklar..Ayrıca bu kanser hücresi giderek büyüyecek ve vicudu öldürecek.Yapmayın kardeşlerim.
Dostum burada milleti faize ve kumara teşvik durumu yok. Sen yazıyı biraz daha iyi okumalısın. Bu konudaki fetva da İmam Ebu Hanife’ye rahmetullahi aleyh aittir. FETÖ ile, Süleymanlılar ile, ya da başkalarıyla alakası yoktur. Evet faize her ne olursa olsun bulaşmamak lazımdır. Faiz haramdır. Bu konuda bir ihtilaf yok. İhtilaf teferruatta sünnet-i seniyyeden getirilen deliller üzerine oluşan fetvadan kaynaklıdır. Konuları saptırmamak, karıştırmamak lazımdır.