Deve İdrarı Hadisi Sahih mi? Din reformistleri, Kur’an Müslümanları, Hadis İnkarcıları ve günümüz çakma filozofları olan deist, ateist, agnostik kimseler… hepsi özellikle bir hadis-i şerif üzerinden demagoji yapıp duruyorlar. Deve idrarı hadisi üzerinden, gereken ilmi cevaplar verilmiş olduğu halde inkara devam ediyorlar. Deve İdrarı Hadisi Sahih mi? Sorusu üzerinden, Kur’an-ı Kerim’den sonraki İslam dininin en önemli kaynağı olan Sahih-i Buhari hakkında Müslümanların şüpheye düşmesini amaçlıyorlar.
Özelliklikle ilk dönem muhaddis alimler başta olmak üzere, müteahhirin hadis ulemasının hiçbirisi, deve idrarı hadisine; “böyle bir şey olamaz, bu hadis uydurmadır…” Gibi şeyler söylememişlerdir. Üstelik bu hadis ulemalarının en mühim vazifeside, uydurma hadisleri tespit ettiklerinde uydurma olduklarını belirtmektir.
Eğer ki Deve İdrarı Hadisi Sahih mi? Sorusunun cevabı, uydurma şeklinde olsa idi, hadis uleması bunun uydurma olduğunu söylemekten kesinlikle imtina etmezdi. Zira hadis uleması, bütün hadisleri ravi silsileleri ve metinleri ile birlikte titizlikle tahkik etmişlerdir. Bir hadisin uydurma olduğunu söylemeye en layık kişilerde o yüzden hadis ulemalarıdır.
Hadis alanına bakıldığı zaman, muhaddis alimlerin eserleri incelendiği zaman, bütün muhaddis alimlerin hadisler üzerindeki titiz çalışmaları net bir şekilde gözükecektir. Hadisler üzerinde bu kadar titiz çalışılmasının sebebi ise, Sünnet-i Seniyye’nin, Kur’an-ı Kerim’in tefsiri ve Müslümanların itikat, ahkam ve hayatının her noktasında rehber olmasından kaynaklanmaktadır. Dine sonradan bid’at-ı seyyie karışmaması ve Sünnet-i Seniyye’nin unutulup gitmemesi içindir.
Hiçbir ilmi alt yapısı olmadan, sadece kendi noksan akıllarıyla ve hiçbir ilmi metodu da uygulamadan, tamamen zan ile; şu hadis uydurmadır, şu hadis akılla çelişmektedir… Demek acaba ne kadar ilmidir? Bu şekilde hadis-i şeriflere, noksan akılla zan üzerinden yaklaşımda bulunmak bilime bile aykırıdır. Çünkü ne bilimde, ne de dini ilimlerde zanna yer yok yoktur.
Zan ile alakalı, Kur’an-ı Kerim’de En’âm Suresinin 116. Ayetinde, Allahü Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Eğer yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, onlar seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar yalnız zanlarına göre hareket eder ve sadece asılsız tahminlerle yalan söylerler.”
Deve İdrarı Hadisi
Sahih-i Buhari’de geçen ve dini yıkmak isteyenlerin mal bulmuş mağrib gibi üzerine atladıkları meşhur sahih hadis-i şerifin üzerinde duralım. Özellikle çakma filozof tayfası bu konuda kendi kitlelerini aldatmaktadır. Güya deve idrarı hadisinin tamamını Müslümanlar gizliyormuş. Çünkü açıklama yapamıyorlarmış. Bu yalan, en başta kendi kitlelerine hakarettir. Ben evvela hadis-i şerifi sizlerle paylaşayım.
Enes bin Mâlik’ten (radıyallahu anh) rivayetle:
Ukl veya Ureyne kabilesi halkından sekiz kişilik bir grup Medine’ye gelip Hazreti Peygamber’e (sallallahu aleyhi ve sellem) biat ederek Müslüman oldular. Bir müddet sonra Medine’nin havası onlara dokundu ve hasta oldular. Şikâyetleri üzerine Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), çobanlarıyla birlikte Medine’nin dışına çıkıp, develerin sütlerinden ve sidiklerinden içmelerini öğütledi. Adamlar bir müddet develerin süt ve sidiklerinden içtiler ve sağlıklarına kavuştular. Derken, çobanları öldürüp develeri önlerine katıp götürdüler. Olaydan haberdar olan Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) birkaç adam peşlerine taktı ve nihayet onları bir yerde yakalayıp getirdiler. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara hakkettikleri ağır bir cezayı tatbik etti. Ellerini, ayaklarını kesti, gözlerine mil çekti ve güneşin altında ölüme terk etti…”
Ayrıca hadis-i şerifte Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), deve sütü ve idrarını içmelerini tavsiye etmiştir. Yani burada kimsenin bu gerçeği gizlediği yok. Cevap verilemeyecek bir durumda yok.
Üstelik hadis-i şerifte, iyileşen bu kimselerin çobanları öldürüp develeri çalmaları üzerine yakalanıp, ellerinin ve ayaklarının kesildiği de yazmaktadır. Bu ise Allahü Teâlâ’nın şeriatına uygundur ve canilik değildir.
Allahü Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de, Mâide Suresinin 33. Ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“Allah’a ve peygamberine karşı savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri veya asılmaları yahut el ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları aşağılayıcı cezadır. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır.”
Öyle ya! Hem gelip Müslüman olduk deyip biat ediyorlar, hem de çobanları katledip develeri çalıp kaçmaya kalkıyorlar. Bunlar hainlik ve bozgunculuk ettikleri içinde cezalarını buldular. Eğer ağır suçların cezaları da ağır olmazsa, tıpkı bugün olduğu gibi suç oranları, ihanetler, bozgunculuklar artar. İnsanların can, mal ve namus emniyeti zaafa uğrar. O yüzden, zalime merhamet mazluma zulümdür.
Deve İdrarının Faydalarının Bilimsel Kanıtları
Aklını ve mantığını tatile çıkaran çakma filozoflar ve diğer hadis inkarcısı modernist sözde Müslüman tayfanın, yalanlayıp uydurma dedikleri deve idrarı hadisini bilimsel muvaceheden de ele aldığımız zaman bu hadis-i şerif değil, kendilerine aklı ve mantığı rehber edindiğini iddia eden tayfanın uydurmacı ve yalancı olduğu açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Deve İdrarının faydalarının bilimsel olarak kanıtlandığıyla alakalı başka makalelerde yeteri kadar doyurucu kaynaklar ve bilgiler paylaşılmıştır.
Bunlardan benim için en dikkat çekici olanı, sağlık alanında kitaplar yazan Herald W. Tietze’nin, 1996 yılında yazmış olduğu The Holy Water yani Kutsal Su İdrar isimli kitabının 44. Sayfasında deve idrarının, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarına iyi geldiğini yazmasıdır.
Hava değişiminin yan etkilerinden birisi de, dolaşım sistemi etkilenince tansiyon sorunlarının ortaya çıkması, basınç değişimi ile de kalp krizlerinin ortaya çıkmasıdır. Hadis-i şerife tekrar baktığımız zaman, gelen sekiz kişinin hava değişimi kaynaklı rahatsızlandığı ve deve sütü ile sidiği içerek şifa bulduğu yazmaktadır.
İşte biz buna mucize diyoruz. Ama aklı mead ile düşünüp tefekkür edenler, hakikati kabul ederler. Aklı maaş ile düşünüp inkar edenler ise asla doğru yolu bulamaz. Hem kendileri dalalet yoluna saparlar, hem de başkalarını saptırırlar.
Bakara Suresinin 175. Ayetinde Allahü Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Bunlar, hidayeti sapıklıkla; mağfireti azapla değiştirenlerdir. Ateşe karşı ne kadar da sabırlılar/dayanıklılar!”
Deve İdrarı Hadisi Sahih mi? Sorusunun cevabı aklı mead ile düşünen, aklını ve mantığını tatile çıkarmayan her insan için sahihtir. Akla ve mantığa da pekâlâ uygundur. Bu hadis-i şerifi her türlü ilmi ve bilimsel hakikate rağmen inkarda ısrar edip çamur atanlar ise samimiyetsiz ve iki ruhludurlar.
Deve İdrarı Hadisi üzerine hakikatları güneş gibi parlak bir şekilde ortaya koyan iki tane makaleyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Birincisi; ➡️ Deve Sidiği Hadisi; Uydurma Değil, Adeta bir Mucizedir ⬅️ Makalesidir. Bu makale, Kadir Çandarlıoğlu tarafından yazılmıştır. Okumak için başlığın üzerine tıkyalabilirsiniz.
İkincisi; ➡️ Deve İdrarı Hadisinin İzdüşümü: Klinik mi Hadarılık mı? ⬅️ Makalesidir. Bu makale, Ayşe Merve Yönet tarafından yazılmıştır. Okumak için başlığın üzerine tıklayabilirsiniz.