Dünya’nın en iyi eğitim sistemine sahip olmak, Türkiye’nin sahip olması gereken en mühim kriterdir. Bu kritere sahip olmak sadece Türkiye için değil, bütün Müslüman Dünyası için elzemdir. Çünkü eğitim herşeyin anahtarıdır. Eğer eğitim olmazsa, zincirleme olarak hiçbir şey olmaz. O halde bir ülke varlığının devamlılığını sağlamak ve istikrarlı olarak gelişimini devam ettirmek için çok kaliteli eğitim müesseselerine ve ihtiyaç duyulan kalitede bir eğitim sistemine sahip olmalıdır. Eğitim tüm bu sebeplerden dolayı birinci sırada ehemmiyeti haizdir.
Türkiye’nin eğitim durumunun atmosferi kısaca nedir?
Türkiye, kendi tarihi ve kültürel genetiğine uygun bir eğitim sistemine sahip değildir. Aynı zamanda güçlü bir gelecek için belirlenen misyonlara ve vizyonlara uygun, bu misyonların ve vizyonların gerçekleşmesi için gerekli standartları ve ihtiyaçları karşılayan bir eğitim sistemine sahip değildir.
Dünya’nın En İyi Eğitim Sistemine Sahip Olmak için şu soruların cevaplanması gerekir. Lise mezunu bir genç, tarihi ve kültürel bir hüviyete sahip midir? Ya da ne kadar sahiptir? Eğer bu hüviyete sahipse, bunu eğitim aldığı devlet okullarına mı borçludur? Eğer liseye kadar olan müfredatı gözlemlersek, bu müfredatın bize bir hüviyet kazandırma imkanından yoksun olduğunu göreceğiz. Yine lise çağında okunması için belirlenmiş 100 temel esere baktığımız zaman, bu eserlerin ekseri kahirinin bizim milli kültürümüze ve tarihi hüviyetimize uygun olmadığı görülecektir.
Yine bir lise mezunu gencin kelime haznesinin ne kadar geniş olduğu değerlendirilecek olsa, çoğunluğunun kelime haznesinin dar olduğu görülecektir. Yine lise mezunu gençlerin kitap okuma alışkanlıkları gözlemlendiğinde, çoğunluğun böyle bir alışkanlığının olmadığı görülecektir. Kitap okuma alışkanlığı olanlarının ise sadece azınlık bir kısmının tarihi ve kültürel genetiğimize uygun kitapları okuduğu ve geri kalanının ise bizim tarihi ve kültürel hüviyetimize taban tabana zıt kitaplar okuduğu görülecektir. Yine lise mezunu gençlerin ahlaki ve kültürel durumları gözlemlenecek olsa, durumun içler acısı olduğu görülecektir.
Lise mezunu olan gençlere baktığımız zaman görülen en önemli sorunlardan biriside çoğunluğunun boşuna lise eğitimi almış olmasıdır. Yine bu çoğunluk içinde başka bir çoğunluk boşuna üniversite tahsili yapmıştır. Bu sebepten dolayı özellikle lise mezunu gençlerin çoğunluğu meslek sahibi değildir. Meslek sahibi olamadıklarından dolayı da müteşebbis (girişimci) ve üretken değiller.
Daha ortaokul döneminde olan öğrenciler, uzman rehberler ve eğitim görevlileri tarafından öğrencilerin karakterlerine göre meslek dallarına yönlendirilmediği için, ülkemizin eğitim sisteminde böyle bir uygulama olmadığı için, öğrenciler kendilerine doğru bir gelecek hazırlayamıyorlar ve doğru bir meslek seçemiyorlar. Bugün ülkemiz temelde bu sebepten dolayı lise ve üniversite mezunu işsizler ordusuna sahiptir.
Üniversitelerimizi ele aldığımız zaman, bugün hiçbir üniversitemiz kalite bakımından Dünya’nın ilk 500 üniversitesi arasında değildir. Halbuki bizim ilk 500 değil, ilk 50 üniversite arasında olan üniversitelere ihtiyacımız vardır. Hatta ilk 5 üniversite arasında ise mutlaka bir üniversitemizin olması lazımdır.
Yine liseleri ele alacak olursak. Bizim İngiltere’de ki Eton Koleji gibi kaliteli ve köklü liselere (kolejlere) ihtiyacımız vardır. Bu liselerde ise herkes değil, sadece zenginlerin değil; Türkiye’nin en zeki ve kabiliyetli çocukları özel olarak eğitim görmelidir. Tüm masrafları ise devlet tarafından karşılanmalıdır ve ülkenin geleceği bu özel liselerde eğitim gören nesillere emanet edilmelidir.
Nasıl bir eğitim sistemi ve planı olmalıdır?
Bir kere her eğitim herkese verilmemelidir. Öğrenciler yeteneklerine ve karakterlerine göre yönlendirilmeli ve o doğrultuda eğitime tâbi tutulmalıdır. Osmanlı İmparatorluğu; “burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz” prensibiyle, her öğrenciyi standart aynı eğitime tâbi tutmuyordu. Ama bizim ülkemiz tıpkı bir fabrika anlayışı ile herkese aynı standartta eğitim sunuyor ve buda çeşitli arızalar meydana getiriyor. Her insan farklıdır. O halde bu farklılığa tezat teşkil eden standart eğitim anlayışı mantıklı değildir.
Yapılması gereken ise, öğrenciler çocukken temel eğitime tâbi tutulacaklar. Aynı dönemde zekası yüksek olan öğrenciler tespit edilecekler ve onlar devletin geleceği için yine ihtiyaçlar doğrultusunda ciddi bir eğitime tâbi tutulacaklar. Kalanları ise yine yeteneklerine ve karakterlerine göre mesleklere yönlendirilecekler ve o doğrultuda eğitime tâbi tutulacaklar.
Eğitime sadece meslek ve istikbal açısından değil, aynı zamanda ruh açısından da bakmak lazımdır. Eğitim müfredatı, öğrencilere tarihi ve milli bir şuur kazandıracak şekilde planlanmalıdır.
Ayrıca karma eğitim, bizim kültürümüze ve inancımıza zıttır. Karma eğitim hem kaçınılmaz olarak öğrencilerin ahlâki açıdan ifsat olmalarına sebep olmaktadır, hemde beyinlerini tam olarak aldıkları eğitime adapte edememelerine sebep olmaktadır. Bu sebepten karma eğitim sonlandırılmalıdır. Kızlar ayrı erkekler ayrı okullarda ve üniversitelerde eğitim almalıdır.
Mesleki eğitim nasıl olmalıdır?
Ülkemizde mesleki eğitimde de arızalar mevcuttur. Herhangi bir meslek lisesinden mezun olmuş bir genç acaba gerçekten eğitimini aldığı meslek hakkında yeterli seviyeye gelmiş midir? 4 yıl meslek lisesi okuyan bir genç, daha doğrusu dokuzuncu sınıfı saymazsak lisenin son üç yılı meslek eğitimi ağırlıklı oluyor. Meslek lisesi mezunu bir genç mi , yoksa 3-4 yıl bir mesleki alanda çırak olarak çalışan ve kalfa olan bir genç mi daha fazla donanımlıdır? Yani birisi aynı mesleğin 3 yıl tahsilini alıyor, diğeri ise 3 yıl çıraklık yapıyor. Bunların hangisi o meslekte daha vasıflıdır?
Hiç şüphe yok ki çıraklık yapan daha vasıflıdır ve o 3 yıla çoktan kalfalık seviyesine erişmiştir. O halde aynı mesleğin eğitimini alan genç koskoca 3-4 yılını heba etmiş olmuyor mu? Dolayısıyla meslek liselerinin eğitim programı yeniden şekillenmeli ve eğitim boyunca hem ilgili mesleğin bizzat işyerinde uygulamalı olarak eğitimi verilmeli, hemde teorik eğitimi verilmelidir. Bunlar arasından en başarılı olan öğrencilerde ilgili meslek alanlarında üniversite tahsiline yönlendirilmelidir.
Eğitim müfredatı nasıl kriterlerde olmalıdır?
En mühim mesele, eğitim müfredatıdır. Öğrenciler hangi tür eğitimlerden geçmelidir. Yukarıda belirttiğim gibi tarihi ve kültürel genetiğimize uyumlu bir eğitim programı öncelikle şart. Eğer bu olmazsa, nesiller ifsat olur ve zaten ne yazık ki nesiller ifsat olmaktadır.
- Lise mezunu olan bir genç, bu süre zarfına kadar mutlaka öğrenilmesi zaruri olan din ilimlerini öğrenmelidir ve hayatına tatbik etmelidir.
- Öğrencilere mutlaka milli kültür ve İslam ahlakı eğitimi verilmeli ve kazandırılmalıdır.
- Öğrencilere lise döneminde mutlaka aile müessesesi, evlilik, çocuk yetiştirmek üzerine eğitim verilmelidir.
- Öğrencilere mutlaka sağlıklı beslenmek ve tasarruflu, kanaatkâr bir hayatın ehemmiyeti ve güzellikleri hususlarında eğitimler verilmelidir.
- Derin tarih kültürü ve şuuru öğrencilere mutlaka kazandırılmalıdır.
- Lise mezunu bir genç, mutlaka mantık ilmini sağlıklı bir şekilde öğrenmiş olmalıdır.
- Eğitim boyunca din ve vatan hassasiyeti, İslam kardeşliği şuuru öğrencilere mutlaka kazandırılmalıdır.
- Lise öğrencileri mutlaka liderlik ve girişimcilik üzerine eğitim almalıdır.
- Daha ortaöğretimden itibaren tarihimizle bağlarımızı kuvvetlendirmemiz açısından Osmanlı Türkçesi eğitimi öğrencilere verilmelidir.
- Ortaöğretim döneminde öğrenciler karakterlerine ve kabiliyetlerine göre mesleklere yönlendirilmelidir.
- Daha henüz ilköğretim döneminde IQ seviyesi yüksek olan çocuklar, uzmanlar tarafından tespit edilmelidir ve bu çocuklar, tüm masrafları devlet bütçesinden karşılanmak şartıyla devletin bünyesinde önceden hizmete girecek olan özel devlet okullarında ortaöğretimden itibaren eğitime tâbi tutulmalıdır. Bu özel devlet okullarında orta öğretim ve lise eğitimi kesintisiz olarak verilmelidir.
- Özel devlet okullarında en özel şekilde eğitim alan bu öğrenciler; subaylık, siyaset bilimi, istihbarat, mühendislik, doktorluk, hukuk gibi mühim alanlarda üniversite tahsiline yönlendirilmelidir. Özellikle mühendislik, doktorluk ve siyaset bilimi alanlarında eğitim görecekler, yurtdışında en kaliteli üniversitelerde tahsile gönderilmelidir. Tüm eğitim masrafları ise devlet tarafından karşılanmalıdır.
- Ülkemizde, Dünya’nın en kaliteli ve sadece tarım alanında eğitim veren bir Tarım üniversitesi kurulmalıdır. Bu tarım üniversitesi Konya şehrimizde olabilir.
Sonuç
Kısaca ve ana hatlarıyla Dünya’nın en iyi eğitim sistemine sahip olmak için bazı mühim meselelere değindim. İlerleyen dönemlerde bu konu hakkında yeni fikirler üzerine yazmaya devam edeceğim. Burada ana hatlarıyla belirtmiş olduğum prensipler, uzman ekipler tarafından bir program haline getirilebilir ve geliştirilebilir. Yazımız sadece kaliteli bir eğitim için bazı sorunları ele almayı ve buna mukabil yine teferruata girmeden ana hatlarıyla bazı tavsiyelerde bulunmayı amaçlamıştır.