Bu makalemde Furkan Vakfı Neden Hedefte? Buna değineceğim. Daha önceki yazımda, Furkan Gönüllüleri tarafından düzenlenen Özgürlük Yürüyüşüne ve yürüyüşe yapılan polis müdahalesine değinmiştim. Polis müdahalesinin hukuksuz olduğuna ve müdahale esnasında ise polislerin adeta suç makinesi gibi davrandıklarına değinmiştim. Ancak Alparslan KUYTUL ve Furkan Vakfı neden hedefte? Bizim öncelikle bunu anlamamız gerekiyor.
Aslında baktığımız zaman hedefte olan Furkan Vakfı değildir. Furkan Vakfı üzerinden Türkiye’de cemaat ve tarikat karşıtlığını daha da körüklemek istiyorlar. Müslümanlıkla yoğrulan bu topraklarda, cemaat ve tarikat karşıtlığı üzerinden İslamofobi akımını doğurmak istiyorlar. Tıpkı Avrupa’da olduğu gibi! Nitekim kısmen başardılar da!
Bugün toplumun bir kısmı, belki de önemli bir kısmı tarikat ve cemaat karşıtıdır ya da tarikatlara ve cemaatlere karşı güven sorunu yaşamaktadır. Ama tarikat ve cemaat karşıtlarına baktığımız zaman, meselenin sadece basit bir tarikat ve cemaat karşıtlığından ibaret olmadığını görüyoruz. Tarikat ve cemaat karşıtı olanların önemli bir kesiminin aynı zaman İslam dininin kendisine de karşı olduklarını görüyoruz. Hatta bunların içinde İslam dinine adeta düşman olanlar var. İmkanları olsa Müslümanları bir kaşık suda boğacaklar!
Tarikat ve cemaat karşıtlığı Alparslan KUYTUL ve Furkan Gönüllüleri gibi oluşumlar üzerinden sistemli olarak özünde Müslüman olan bu milletin beynine yerleştirilmektedir. Bu tarikat ve cemaat karşıtlığının bir sonraki aşaması ise İslam karşıtlığı yani İslamofobi olmaktadır!
Tarikatların ve cemaatlerin üzerine ne tür belaların sarılmasının amaçlandığını anlamak için, evvela Furkan Gönüllüleri üzerine kurgulandığını düşündüğüm senaryoyu sizlerle paylaşmalıyım.
Furkan Vakfı Neden Hedefte?
Furkan Vakfı neden hedefte? Neden başka bir cemaat ya da tarikat değil de, Furkan Vakfı bu şekilde hedef tahtasına oturtuluyor? Bunun cevabı çok basit! Çünkü Alparslan KUYTUL; tahrik edilmeye, hata yapmaya, öfkesine yenik düşüp yanlış bir pozisyona düşmeye müsait bir fıtrata sahiptir. Ayrıca İslami hizmet adına izlediği metotta, usulde hiç kimse tarafından tasvip edilmemektedir.
Onun bu profilini çözen ülkemizdeki karanlık odaklar, Alparslan KUYTUL ve Furkan Gönüllüleri ile devleti karşı karşıya getirmek için, onu ve Furkan Vakfı mensuplarını devlete karşı kışkırtmaktadırlar. Furkan Gönüllüleri her geçen gün daha da devlet karşıtı, devlet düşmanı hale getirilmektedir.
Zahirde baktığımız zaman Adana Emniyeti tarafından yapılan müdahale baştan sona hukuksuzdu. Ayrıca yakalanan bir PKK’lı teröriste üşümesin diye battaniye verilerek gösterilen merhamet, Furkan Vakfı’na gösterilmedi. Adana Emniyeti, aldıkları talimatla Furkan Gönüllülerinin o gece isyan çıkarması için elinden geleni yaptı.
Furkan Gönüllüleri, Adana Emniyeti polislerin onca zulmüne rağmen polislere tek bir taş bile atmadı. Tek bir polisin dahi burnu kanamadı. O gece Furkan Vakfı tahrik olup kontrolden çıkmadı. Ancak bu, yarın başka bir yürüyüşte de kontrolden çıkmayacağı anlamına gelmez!
Yarın Furkan Gönüllüleri içinden bir grup provokatör iyi niyetle başlayan yürüyüş ve miting gösterilerini, tıpkı Gezi Olayları gibi toplumsal olay görünümlü terör eylemlerine dönüştürmeyeceğinin kim garantisini verebilir? Olaylar bir kontrolden çıktığı zaman, daha telafisi mümkün olmayan hatalar silsilesi meydana gelir! Olaylarda bir polisin şehit olması, Furkan Gönüllüleri diye bilinen topluluğun, Furkancı Terör Örgütü olması kaçınılmaz olur!
Amaçlanan ise, Furkan Gönüllülerini devlete karşı kışkırtmaktır. Furkan Vakfının bir terör örgütü ilan edilmesi amaçlanmaktadır. Alparslan KUYTUL, bu kafayla devam ederse bu tuzağa düşecek gibi gözüküyor. Eğer böyle bir tuzağa düşerse artık bir kanaat önderi olmayacak. Artık bir terörist ele başı olacaktır. İnşaAllah işler bu noktaya gelmeden kendini frenler ve tuzakların boşa çıkmasını sağlar.
Amaçlanan İkinci Şeyh Said İsyanı mı?
Şeyh Said İsyanı konumuz olmadığından, bu konuya değinmeyeceğim. Sadece isyanın nasıl başladığına ve sonucuna değineceğim.
Palu ilçesine jandarmadan 10 tane mahkum kaçıyor ve Şeyh Said’in bulunduğu bölgede bir eve sığınıyor. Jandarma mahkumları almak için köye geliyor. Şeyh Said, mahkumlar ve jandarma arasında arabuluculuk yaptığı esnada birden silah patlıyor ve jandarmadan iki kişi, mahkumlardan bir kişi ölüyor. Bu olay büyük bir isyan hareketini tetikliyor. Şeyh Sait’in ilkte isyan gibi bir gayesi yoktu.
Şeyh Said yakalandıktan sonra; hükümetin icraatlarından uzun süredir rahatsızlık duyduğunu, fakat Palu’daki olay sonrası gelişen hadiselerle isyan ateşinin bir anda tutuştuğunu, bunun Allah’ın bir kaderi olduğunu… dile getirmiştir.
Şeyh Said İsyanı bastırılmasından sonra CHP genel kurulunda alınamayan bütün kararlar süratle hayata geçirilmiştir. Ülkede demokrasi yaklaşık yedi yıl rafa kaldırılmıştır. Kemalist İnkılapları tehdit eden bütün unsurlar baskı altına alınmıştır. Kemalist İnkılapların önünde artık hiçbir tehdit ve engel kalmamıştır.
Bugün baktığımız zaman Alparslan KUYTUL ve Furkan Gönüllüleri, uzun süredir iktidarın icraatlarından ve kendilerine olan tutumlarından rahatsızlar. İktidara karşı olan öfkeleri ise öyle zannediyorum ki akıllarının önüne geçmiştir.
Yarın öbür gün tıpkı Palu Olayında olduğu gibi Furkan Gönüllüsü birkaç kişinin tutuklanması için polisler Furkan Gönüllülerin bulunduğu ortama gitse, bu ortamda birden karışıklık çıkıp silah patlasa ve bir ya da birkaç polis can verse… sonra olay kontrolden çıkıp bir isyana dönüşse! Allah korusun!
Bendeniz özetle, Alparslan KUYTUL ve Furkan Vakfı üzerinden, ikinci bir Şeyh Said İsyanı planlandığını düşünüyorum. Ancak Şeyh Said din davası güderken, Alparslan KUYTUL esasında din davası gütmemektedir. Onun ve tebaasının iktidara olan öfkeleri, akıllarının önüne geçmiştir. Ehli Sünnet karşı bir topluluk olmasalar bile, Ehli Sünnete uygun olmayan bazı görüşlere sahipler. İlerleyen dönemlerde bu konu hakkında da yazacağım İnşaAllah.
Şeyh Said İsyanının nasıl başladığını ve sonucunu kısaca anlatan makaleyi okumak için bağlantıya tıklayınız!
Furkan Vakfı İsyanı Olursa Ne Olur?
Alparslan KUYTUL’un karakterine, iktidara olan aşırı düşmanlığına ve usul bilmezliğine baktığımız zaman, Furkan Vakfı neden hedefte? Anlarız. Alparslan KUYTUL ve Furkan Gönüllülerine sistematik olarak iktidar düşmanlığı aşılanıyor. Bu şekilde en nihayetinde Furkan Gönüllüleri ve devlet karşı karşıya getirmek isteniyor. Bu topluluğu öyle bir kıvama getiriyorlar ki… yakında en ufak bir kıvılcımla Furkan Gönüllüleri devlete isyan bayrağını çekebilir. Bu isyanınsa kamuoyunda ikinci Şeyh Said İsyanı kalkışması olarak propagandası yapılır.
Tek Parti Devrinde Şeyh Said İsyanı bastırılınca Kemalist İnkılapları tehdit eden bütün unsurlar ortadan kaldırılmıştı ve inkılaplar kanunlarla güvence altına alınmıştı. Mustafa Kemal, Nutuk kitabında demokratik devletlerin, demokrasiyi ve rejimi korumak için sert tedbirlere başvurduğunu ve bunun gerekli olduğunu söylemiştir.
Günümüzde her ne kadar yeniden canlanmaya çalışsada Kemalizm ve inkılapların halk üzerindeki tesiri, Kemalist ruhu nesiller geçtikte etkisini kaybetmektedir. Bugün, tıpkı tek parti devrinde olduğu Kemalist İnkılapların devamlılığı için en büyük tehdit tarikatlar ve cemaatler görülmektedir. Yani Müslümanlar görünmektedir.
Bu tehdidi ortadan kaldırmak içinde, ikinci bir Şeyh Said İsyanı benzeri isyan çıkartmak istiyor olabilirler. Bu isyan üzerinden bütün cemaatlerin ve tarikatların, Türkiye’nin istikbali için büyük tehdit olduğu propagandasına halkı inandırmaya çalışabilirler. Böylece bütün cemaatler ve tarikatlar, sözde Türkiye’nin istikbali için kapatılabilir. Ama özde ise Kemalist dikta rejiminin istikbali için kapatılabilir.
Böyle bir senaryo gerçekleşirse, eğer halk bu zokayı yutmazsa Türkiye’de Kemalizm tarihin karanlık sayfalarında kaybolur. Ancak millet bu zokayı yutarsa tek parti devrinden bile daha zorlu günler bizi bekler.
Devlet Zalimde Olsa İtaat Edilir!
Eğer İslam dinine harfiyen uyulursa, düşmanın hiçbir planı Allah’ın izniyle emeline ulaşmaz. Allah onların planlarını başlarına geçirir. Başımıza ne geliyorsa İslam çizgisinden saparak amel işlediğimizden geliyor. Tahavi Akidesi metinlerinde yazar ki:
“Devlet başkanlarımıza, işlerimizi yöneten yöneticilerimize karşı zulmetseler dahi isyan edip başkaldırmayız. Onlara beddua etmeyiz. Onlara itaatten vazgeçmeyiz. Allah’a itaatten dolayı onlara itaati, bize günahı emretmedikleri müddetçe farz görürüz. Onların salah ve afiyet içerisinde bulunmalarına dua ederiz.”
Alparslan KUYTUL ve Furkan Gönüllüleri, akıllarını başlarına almalıdırlar ve muhtemel böyle bir tuzağın kurbanı olmamalıdırlar. Eğer oyuna gelirlerse, geriye telafisi artık mümkün olmayan bir sürecin sorumluları olmaktan kurtulamazlar.
Alparslan KUYTUL’a sesleniyorum! Öfkene ve kibrine yenik düşme! Ne mücadele vereceksen hukuki olarak ver! Sokaklara çıkıp ortalığı ayağa kaldırma! Bir kere mimlendin! Artık senin yerinde durman lazım! Yoksa hem kendine, hem seni hoca olarak belleyen tebaana, hem de İslam dinine… nice kurtların koyun postuna büründüğü bu dönemde büyük zararlar vermiş olursun! Bunun vebalini ise ne bu dünyada, ne de ahirette ödeyemezsin! Dini ve ilmi hizmetler edeceksen et, talebe yetiştireceksen yetiştir! Devletle anlamsız çatışmaya girme!
İnşaAllah Alparslan KUYTUL, kendisine ve tebaasına düzenlendiğini düşündüğüm komploya kurban gitmezler! İnşaAllah kendilerinin ve Müslümanların zor duruma düşmesine sebep olmazlar!
“Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır!” (Enfâl Suresi, 30. Ayet)
Furkan Vakfı Özgürlük Yürüyüşüne yapılan müdahale hakkında yazdığım, Furkan Vakfı Özgürlük Yürüyüşü başlık makalemi okumak için başlığa tıklayabilirsiniz!