Kıtlık olacak mı? Sorusunun herkesin gündeminde olduğu bugünlerde, Gıda Güvenliği Neden Önemli? Sorusunun cevaplanması önem arz etmektedir. Fakat insanların çoğunluğu bu konunun ehemmiyetinin farkında değildir. Eğer bugün Kıtlık Olacak mı? Diye bir endişe yaşanıyorsa bunun en önemli sebebi insanların, Gıda Güvenliği Neden Önemli? Sorusunun cevabını bilmemesidir.
Burada benim bahsetmek istediğim gıda güvenliği, tarım ve gıda üretiminde ülkenin kendi kendine yetebilmesi, dışa bağımlı olmaması, üretici ile tüketici arasındaki tedarik zincirinin aksamaması, savaş durumunda yeterli gıda stokların olmasıyla açlık riskinin olmamasıdır.
Tarihte gıda stoku şehirler ve kaleler için oldukça önemli ve stratejik bir meseleydi. Eğer bir şehir veya kale kuşatılsa bile, gıda stokları aylarca yetecek kadarsa o şehir ve kale teslim olmazdı. Aylar süren kuşatmadan da ya düşman umudu keserdi, ya kış gelirdi artık kuşatmayı devam ettirmek mümkün olmazdı, ya da kuşattıkları şehre veya kaleye destek kuvvet gelirdi.
Bugün de durum pek farklı sayılmaz. Eğer bir ülkede tarım ve gıda krizi yaşanırsa, bir savaş sırasında koca bir ülke açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Eğer açlık tehlikesi yaşanırsa da, ülkenin düşmana teslim olması kolay olur. Açlık başka hiçbir şeye benzemez. Bir ülkenin en öncelikli politikalarından birisi, tarım ve gıda güvenliğini sağlamak olmalıdır.
Büyük İskender Tiros Şehrini Nasıl Aldı?
Tiros Şehri, Pers İmparatorluğunun en güçlü şehirlerinden birisiydi. Büyük İskender’in kuşatmasına karşı çok sert bir şekilde direniş göstermişti. Büyük İskender, şehrin muhkem ve gıda kaynaklarının depolanmış olduğunu görünce kuşatmayı sonlandırdı. Ancak şehri almak için çok farklı bir yol izledi.
Şehre tüccar kılığında adamlarını gönderdi. Bu adamlar yanlarında mallarla şehre girdiler. Bu tüccarlar şehirde ne kadar mal varsa değerinden yüksek fiyatlarla halktan satın alıp toplamaya başladılar. Sonra topladıkları bütün malları müsait bir yerde yakıp şehirden kaçtılar.
Büyük İskender, tüccar kılığındaki adamlarının bu görevini tamamlamasından sonra şehrin etrafındaki küçük köyleri yağmalattı. İnsanlar erzak bulmakta zorlanır oldu. Bu işler sürerken aradan 5-6 ay zaman geçti. Artık şehrin açlıktan kırılmaya başlamasıyla, Büyük İskender şehri kolayca aldı.
Büyük İskender’in, Tiros Şehri kuşatmasından büyük dersler çıkarmamız lazımdır. Çünkü günümüzde sermaye belli bir azınlığın elinde toplandığı gibi; tarım, gıda ve ilaç sektörünün de kontrolü aynı azınlığın eline geçmektedir. Oysa bu durum gerek ülkemiz gerek dünya açısından ciddi bir tarım ve gıda güvenliği tehlikesini meydana çıkarmaktadır.
Her Şeyimizi Kontrol Ediyorlar
Üretici ve tüketici arasında bulunan tedarik şirketleri, tedarik zincirinde istedikleri zaman kopuş meydana getirebilirler. İstedikleri ülkede tedarik zincirini bozarak arzı düşürüp yüksek enflasyon, hatta kıtlık oluşturabilirler. Çünkü günümüzde küresel olarak neredeyse bütün tedarik zinciri belli bir azınlığın kontrolüne geçti.
Bu azınlık, GDO olan tohumları ise küresel olarak ihraç ediyorlar ve neredeyse bütün ülkeler bu GDO olan tohumları satın alıyorlar. Gıda sektörünün tekeli belli bir azınlığın elinde bulunuyor. Gıdalarla insanların sağlığıyla oynanıyor. Sağlık demişken, ilaç sektörü de yine aynı azınlığın elinde! Gıda terörü estiren bu azınlık hem insanların sağlığını bozuyor hem de insanları yine kendi ürettikleri ilaçlarla tedavi ediyorlar. Eğer buna tedavi denirse!
Bütün ülkelerde adeta bu küresel azınlığa teslim olmuş durumda. Onlar gittikçe zenginleşiyor, onlar zenginleştikçe diğerleri olan insanlık fakirleşiyor. Hatta devletlerde fakirleşiyor. Çünkü bütün ipleri elinde tutup mutlak hakimiyeti elinde bulundurmak isteyen o küçük azınlık bütün planlarını tıkır tıkır işletiyor.
Türkiye’ye baktığımız zaman savunma sanayinde oldukça önemli başarılar gerçekleştiriyor. Ancak buna karşılık ise gıda güvenliği, tedarik zinciri ve üretimde kendi kendine yetebilme noktasında ciddi zafiyetler baş göstermiştir.
Olası bir savaş durumunda askeri olarak ülkemizi en etkin şekilde savunabiliriz. Ancak tedarik zincirinde kopma, üretimde yetersizlikten dolayı kıtlık tehlikesi baş gösterirse, direnç kırılır. Çünkü kıtlık krizi hiçbir şeye benzemez!
Tohumu ve tedarik zincirini kontrol eden azınlık güçler, savaş zamanında bunu caydırıcı güç olarak kullanacaklardır. Çünkü savaş zamanında gıda tedarik edilemezse millet ve ordu kıtlık krizi tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Kıtlık krizi mücadelenin bitmesine ve düşmanın ülkeyi kolayca işgal etmesine sebep olur.
Türkiye’nin acilen tarım ve gıda sektöründe gerekli atılımları gerçekleştirmesi ve kıtlık krizine karşı tedbirler alması gerekmektedir. Tarım, gıda, tedarik, ilaç… sektörlerini kendi tekellerine alan büyük şirketlere dur demesi gerekmektedir. Büyük İskender’in Tiros Şehrini ele geçirmesinden önemli dersler çıkarılması gerekmektedir.