Gittikçe Artan İslamofobi Tehlikesi mevzuna dikkatleri çekmek ve bu mevzuyla alakalı bir an evvel çözüm üretmek zaruridir. Bu topraklar, Allah Allah nidalarıyla şehadete yürüyen ecdadımız tarafından bizlere emanet edilmiştir. Onların cihad aşkı olmasaydı, bugün bu topraklar bizlere vatan olamazdı. Ancak onların kanlarıyla suladıkları bu topraklarda, ne yazık ki yine onların neslinden gelen din düşmanı, dine hakareti meziyet zanneden, dine saldırmaktan zerrece çekinmeyen “Nereden çıktı bu kadar veledi zina!” Diye isyan ettiren bir nesil türedi.
Bu neslin türemesine sebep olan nedir? İhsan ŞENOCAK Hocaefendi bir tweet atmıştı. Milli Öğütüm sistemi, ne zaman Milli Eğitim olacak? Diye yetkililere bu tweetinde soruyor. Bu Milli Öğütüm, ancak Laik bir devlet olmaktan çıkıp İslam devleti haline geldiğimiz zaman, Müslümanlık ruhu ile hareket ettiğimiz zaman Milli Eğitim haline gelecektir.
Laiklik sadece din ve devlet işlerini birbirinden ayırmıyor, Müslümanların nesillerini de gün geçtikçe daha da dinden ayırıyor. Yani Laiklik, Müslüman bir milletin dinsiz bir millet haline geçişinde bir köprü görevi görüyor.
Hiç şüphesiz ki İslamofobi tehlikesinin ana kaynaklarından birisi de eğitim sistemidir. Çünkü eğitim sistemi tamamen Kemalizm üzerine kurulmuştur ve bu milletin gerek dininden ve gerek tarihinden son derece kopuktur. Hatta dinine ve tarihine düşmandır. Zaferlerle, fetihlerle ve adaletle dolu olan destanlaşan tarihimiz iki satırla geçiştirilirken, mevzu Atatürk olduğunda beyin yıkama stratejisi uygulanmaktadır.
Her yerde Atatürk putu, Atatürk resmi, Atatürk’e yazılan insanı dinden çıkaracak şiirler ve methiyeler, putun önünde secdeye kapanan öğrenciler…
Bir kimse Kemalizm girdabına girdiği zaman, kaçınılmaz olarak İslam karşıtı ve düşmanı oluyor. Çünkü Kemalizm Eğitim Sisteminden murat edilen, kendi dini ve tarihi değerlerini topyekun reddedip düşman olan bir nesil yetiştirmektedir.
Ben Kemalist olup ta tarihini ve dinini seven bir kimseye rastlamadım. Hepsinin ortak noktası, din ve tarih konularında sonuna kadar eleştiren ve sorgulayan bu at gözlüklü güruh, mesele Atatürkleri olduğunda toz bile kondurmuyorlar. Atatürk hakkında olumsuz tek bir cümleye dahi tahammülleri yok! Tam bir yobazlık!
İslamofobi Tehlikesinin Başlıca Sebepleri
Bu ülkede İslamofobi tehlikesinin başlıca sebepleri arasında her şeyden evvel Kemalizm zihniyeti temelleri üzerine bina edilen Milli Öğütme sistemi gelmektedir. Bunun yanında diğer önemli sebep ise, Siyasal İslamcılardır. Siyasal İslamcılar her ne kadar Müslümanları temsil etmeseler bile, birçok gafil Müslüman kesim onların hilafet ve şeriat sloganlarına aldanıp adam yerine koydu ve yanıldı.
Diğer yandan Kemalist zihniyetle yetişen yeni nesilde Siyasal İslamcıları Müslüman zannetti. Onların gayri İslami, gayri ahlaki ve gayri insani her türlü cürmünü İslam diniyle ilişkilendirdiler.
Zaten dinini öğrenmekten mahrum ve Kemalizm sistemi üzerine yetişen yeni nesiller, Siyasal İslamcılara ve onların yularına takılan gafil Müslüman kesimlere bakarak İslam dini hakkında daha da olumsuz düşüncelere sahip oldular. Sonunda ise, İslam dini böyle ise ben Müslüman değilim! Deyip önce mürtet oldular ve İslam düşmanı oldular.
Siyasal İslamcıların yularına takılan gafil Müslüman kesimler İslam dinini iyi temsil edemediler. Onlara bakan her ne kadar kabul etmediğim bir tabir olsa da Z Kuşağı denen nesil, İslam’da ve Müslümanlarda bir ışık göremediler. Işığı olan Müslümanlar elbette ki on binlerce, yüz binlerce gencin yolunu İslam nuruyla aydınlattılar. Ama diğer yandan milyonu aşkın genç İslam dininden uzaklaştı. Bunların yüz binlercesi İslam dinine ve Müslümanlara düşman oldu.
Ateizm, Deizm ve Agnostisizm yeni nesil arasında moda oldu. Öyle ki Orta Okullarda dahi Ateist, Deist ya da Agnostik olduğunu söyleyen öğrencilere rastlamak mümkün hale geldi. Liseler ise zaten Ateizm, Deizm ve Agnostisizmin beşiği haline geldi.
Eğer Siyasal İslamcıların yularına takılan gafil Müslüman kesimler bunu yapmak yerine, ölçüleri İslam olan bir muhalefet stratejisi geliştirselerdi ve yeni nesil gençliğe hitap edebilselerdi, eminim ki bugün bu kadar din düşmanı pespaye bir gençlik ortaya çıkmazdı.
Milli Öğütüm Sistemi Milli Eğitim Olmalıdır!
Sorunları dile getiriyoruz ama çözüm nedir? Dile getirdiğimiz her sorunun elbette çözümleri de vardır. Ancak bu çözümleri söylemek yeterli değildir. Bu sorunları çözecek makamlar, bizim ürettiğimiz çözümleri acaba değerlendirecekler mi? O yüzden sorunları dile getirirken, bazı insanların saçma bir şekilde, Sorunları söylüyorsun ama çözümün ne? Şeklinde çıkışları acebül acayiptir.
Ancak her ne kadar uygulanacak olmasa bile, bendeniz burada çözümleri de söyleyeceğim. Belki bir gün birileri uygulamak şerefine nail olur!
Çözüm üretilmesi gereken en önemli meselelerin başında, milli öğütüm sisteminin bir an evvel milli eğitim sistemi haline getirilmesi gelmektedir. Kemalist beyin yıkama sisteminin yerine, öğrencilere dinini ve tarihini daha doğru öğrenip anlamasını sağlayacak bir müfredatın şimşek hızıyla hazırlanması gerekmektedir.
Öğrenciler beş gün okula gidiyorlar. Bunun yerine Orta Okul ve Lise seviyesindeki öğrenciler 3 gün okula gitmeliler, diğer 2 gün ise camiye temel dini ilimlerini öğrenmeye gitmeliler. Cami imamlarının işi sadece 5 vakit namaz kıldırmak olmamalıdır! Velilerin bazıları, çocuklarının din eğitimi almasını istemeyeceklerdir.
Bu eğitim zorunlu olmamakla beraber teşvik edilmelidir. Eğer öğrenci kendisi dini eğitim almak istiyorsa velinin izni aranmamalıdır. Eğer veli, çocuğunun dini eğitim almasını istiyorsa da öğrencinin onayı alınmamalıdır.
Benim evladıma kimse din eğitimi veremez şeklinde gelen itirazlara ise şu şekilde cevap vermek istiyorum. Peki benim evladım neden Kemalist beyin yıkama sistemi üzerine zorunlu eğitim alıyor? Ben Elhamdülillah Müslümanım, İbrahim Aleyhisselam Hazretlerinin milletindenim ve Kemalist değilim.
Kemalist olmaktan ise Allah’a sığınırım. Evladımın da Müslüman bir şahsiyet olarak yetişmesini arzu ederim. En son isteyeceğim şeylerden birisi de, evladımın Kemalist bir din düşmanı olmasıdır. Kemalist eğitim sistemine göre benim evladımın yetiştirmesinin zorunlu olmasını destekliyorsunuz ama din eğitimin zorunlu olmasına karşısınız!
İslam Dini Yasal Korumaya Alınmalıdır!
Bu milletin ekseri kahiri Müslümandır. İslam dinine hakaret etmek, bu millete ve bu milletin manevi değerlerine hakaret etmek demektir. O sebepten İslam dini yasal düzenlemelerle koruma altına alınmalıdır. Bu milletin milli ve manevi değerlerine, tarihine ve dinine düşmanlık yapan kimselere hafif cezalar verilmemelidir. Bu kimselerin devlet memuru ve siyasetçi olmalarına engel kanunlar çıkarılmalıdır.
Nasıl ki memurluk ve askerlik şartları arasında belli suçları işleyen ve belli miktar hapis cezası yapanlar memur ve asker olamaz şartı varsa, buna İslam dinine, milletin milli ve manevi değerlerine karşı işlenen suçlarda eklenmelidir. İslam dinine saldıranların ise cezaları artırılmalıdır.
Kuran-ı Kerim’e röveşata atan o cibiliyetsiz öğrenci ne ceza alacak? Öğrenciye soruşturma açılmış. İşlediği suçun tanımı, Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek. Cezası ise 6 ayla 1 yıl arası hapistir. Ancak son yıllarda, 2 yılın altında hapis cezası alanlar hapse girmiyorlar. Cezaevine götürülüyorlar ve girdi çıktı yapılıyor. Yani herhangi bir ceza almıyorlar. Bu öğrenci de ceza almayacak.
İslam dini hakkında aşağılayıcı konuşanlar ise zaten fikir özgürlüğü maskesiyle bunu yapıyorlar. Toplumdan hiçbir zaman dini değerlere saldıranlara karşı etkili bir karşılık gelmiyor. Bu da İslam aleyhinde hakaret ederek konuşanları daha da cesaretlendiriyor. Hukuki olarak ise aldıkları bir ceza zaten yok.
İslam dini ile milletin milli ve manevi değerleri ancak yasalarla koruma altına alınırsa, gittikçe artan İslam aleyhine sözlü ve fiili saldırıların önüne geçmek mümkün olabilir. İslam dinine saldıranların yaptıkları yanlarına kâr olarak kaldığı sürece bu gidişat artarak devam eder. Bir caydırıcılık şarttır!
Müslümanların Fikir Kardeşliğine İhtiyacı Var!
Bütün Müslüman kesimlerin, Siyasal İslamcıların çıkardıkları fitneler sebebiyle aralarında soğukluk meydana gelmiştir. Bu soğukluk bir an evvel ortadan kaldırılmalı ve ortak inancımız olan İslam, ortak itikadımız olan Ehli Sünnet ve Cemaat kardeşliği gölgesinde tek vücut olmalıyız.
Ortak bir manifesto yayınlamalıyız. Ortak çalışmalar, seminerler, eserler ortaya koymalıyız. İslamofobi tehlikesine karşı etkin stratejiler geliştirmeliyiz. Hatta Ehli Sünnet ve Cemaat Müslümanların hepsini temsil eden siyasi ve toplumsal bir organizasyonun fitilini ateşlemeliyiz.
İhtiyacımız olan en önemli şey uhuvvet-i efkâr, yani fikir kardeşliğidir. Allah ayetinde (Hucurât Suresi, 10. Ayet) bizleri din kardeşi ilan etmiştir. Ancak din kardeşi olan bizler fikirde birbirimize ayrı düştük. Dinde kardeş olduğumuz gibi fikirde de kardeş olduğumuz zaman tek vücut olabiliriz ve o zaman Müslümanların önünde hiç kimse duramaz!
Eğer ki Müslümanlar din kardeşleri olduklarını hatırlayıp aralarındaki soğuklukları da giderirlerse ve fikirde de kardeş olurlarsa o zaman İslam dini kuvvet bulur. Müslümanlar madden ve manen kuvvet bulur. Müslüman ne ediyorsa kendine ediyor.
Müslümanların (yani bizlerin) ölçüsü İslam olmadığı sürece hiçbirimizden bir halt olmaz. İslamofobi her geçen gün daha da artar ve sonunda ecdadın şehit kanlarıyla sulanan bu topraklarda yine kendi nesillerimiz tarafından yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.
Bugün Kuran-ı Kerime röveşata atan zındık, yarın eline fırsat geçtiğinde Müslümanlara neler yapmaz? Böyle bir tehdidin önüne ancak tek vücut olmakla, iyi organize olmakla ve bu düzenle gidişatı değiştirecek gücü bir an evvel elde etmekle mümkün olur. Allah bütün Müslümanlara uhuvvet-i efkâr nasip eylesin!