HAARP ile Rüzgar ve Yağmur Mümkün mü? Ne yazık ki komplo teorisyeni olarak vasıflandırılan bir takım kimseler akla ve bilime ters olan bir takım varsayımlar ve akıl yürütmeler üzerinden böyle iddialarda bulunuyorlar. Tabi bu komplo teorisyenlerinin iddiaları sadece HAARP ile Rüzgar ve Yağmur meydana getirmek ya da rüzgarları ve yağmurları yönlendirmek gibi iddialardan ibaret değildir. Ancak ben bu yazımda onların sadece bu iddiaları üzerinde duracağım. Diğer iddialarına da başka yazılarımda değineceğim.
Bilginin çeşitleri vardır. Yâkin, Zann-ı Galip, Zan, Şek, Vehm olarak beş çeşide bölebiliriz. Yâkin, kesin olan bilgidir. Zann-ı Galip, kesin değil ama %50’nin üzerinde doğru olma olasılığı olan bilgidir. Zan, doğru olma olasılığı %50 olan bilgidir. Şek, doğru olma olasılığı %50’nin altında olan bilgidir. Vehm ise, uydurma yahut doğru olma olasılığı çok düşük olan bir bilgidir.
Komplo Teorileri ise ya vehm, ya şek ya da zandan ibarettir. Hatta büyük çoğunluğu vehm veya şektir. Vehm, şek ve zan ile düşünenler asla isabetli ve doğru düşünemezler. Müslüman böyle kategoride olan bilgilere itibar etmemelidir. Bir bilgi Yâkin olduğu zaman kabul edilebilir. Zann-ı Galip olan bilgilere de itibar edilir ve üzerinde çalışılır. Buyrun HAARP ile Rüzgar ve Yağmur Mümkün mü? Dini açıdan birlikte ele alalım!
Rüzgar ve Yağmur Kimin Emrindedir?
Bakara Suresi 164. Ayet-i Kerime de Allah Celle Celâlüh meâlen şöyle buyurmaktadır:
“Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişmesinde, insanlara fayda veren yüklerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökten indirerek onunla ölü haldeki toprağa can verdiği ve orada her çeşit canlının yetişmesini sağladığı yağmurda, rüzgârları ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutları evirip çevirip yönlendirmesinde aklını işleten bir topluluk için elbette nice deliller vardır.”
İtikatta mezhep imamımız olan İmam Mâturidi Hazretleri (rahmetullahi aleyh) “Te’vîlâtü’l Kur’an” isimli tesfir/tevil eserinde:
“Rüzgarları yönlendirmesinde, yönlendirmenin iki manaya ihtimali vardır. Birine göre rüzgarlar bazen afet için (kasırga), bazende çeşitli faydalar için yönlendirilir. Çünkü Allah, rüzgarlarla yaratılmışlar için birçok fayda icat etmiştir: Gemiler denizlerde rüzgarlar sayesinde gider, bulutlar havada onunla dağılır, bazı şeyler rüzgarlarla ayıklanıp temizlenir, insanlara ait olan tane, hayvanlara ait olan saman onunla ayrılır. Bu örneklerde olduğu gibi rüzgarın pek çok faydası mevcuttur. Şu da var ki havayı, ne kadar hafif olursa olsun hiçbir şeyin orada tutunup kalamayacağı özellikle yaratmasının Allah’ın büyük lütuflarından biri olduğu bilinmektedir. Bulutları yönlendirmesinde, şeffaf, yumuşak ve ince olmasına rağmen havayı, katı ve yoğun bulutların yerleştiği bir mekan yapmıştır ki bu konuda Allah’tan başka birinin söz sahibi olmadığı bilinsin. Diğer bir yoruma göre ise yaratıcı rüzgarları çeşitli faydalara binaen bazen doğuya, bazen batıya, bazen güneye -tatlı ve hafif- bazen sağa, bazende sola yönlendirmiştir. Ayetin bu kısmına rüzgarın araz değil, cisim olduğuna işaret vardır. Çünkü aziz ve celil olan Allah, rügarı, yönünde duranları sadece sersemleten değil, dokunan ve engelleyen bir varlık olarak ta yaratmıştır. Bu ise arazların değil, cisimlerin özelliğidir. Ancak rüzgar, şeffaflığından dolayı görülemez. Bu da onun cisimlerden olduğunu kanıtlar. Bazı cisimler vardır ki ne gözle görülür ne de elle dokunulur. Tıpkı hava gibi, hava gözle görülmeyen ve elle dokunulamayan bir cisimdir. Bir de belli açıdan yansıyan güneşteki zerreler var, görülür fakat elle dokunulamaz.”
“… Tekrar belirtmek gerekir ki tefsirini yaptığımız ilahi beyanda Allah’ın gökleri, yeri, gece ve gündüzü, rüzgar ve bulutları yaratmasının sebebi O’nun birliğine ve rububiyyetine tanıklık etmeleridir.”
Tabi İmam Maturi Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) tefsirinden ilgili kısımları aldım sadece. Bu tefsirde konuyla alakalı en can alıcı noktanın şu olduğunu düşünüyorum:
“Şu da var ki havayı, ne kadar hafif olursa olsun hiçbir şeyin orada tutunup kalamayacağı özellikle yaratmasının Allah’ın büyük lütuflarından biri olduğu bilinmektedir. Bulutları yönlendirmesinde, şeffaf, yumuşak ve ince olmasına rağmen havayı, katı ve yoğun bulutların yerleştiği bir mekan yapmıştır ki bu konuda Allah’tan başka birinin söz sahibi olmadığı bilinsin.”
Yani rüzgarları ve bulutları Allah dilediği gibi yönlendirmektedir. Aşağıda ki ayetlere de dikkat etmek gerekmektedir.
“Allah odur ki, rüzgârları gönderir; o rüzgârlar da bulutları kaldırır. Sonra Allah o bulutları gökte dilediği gibi yayar ve parça parça dağıtır. Derken bulutların arasından yağmurun boşaldığını görürsün. Allah, o yağmuru dilediği kullarına ulaştırınca, onlar hemen sevinir, yüzleri gülüverir.” (Rûm Suresi, 48. Ayet)
“Görmez misin ki, Allah bulutları sevk ediyor, sonra açıklarını giderip onları bir araya getiriyor, sonra onları üst üste yığıp sıkıştırıyor. Bir de görürsün ki bunların arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlar büyüklüğünde bulutlardan dolu indiriyor da onunla dilediğini vuruyor, dilediğinden de onu öteye çeviriyor. O bulutlarda çakan şimşeğin parıltısı ise nerdeyse gözleri alıverecek!” (Nûr Suresi, 43. Ayet)
Bakara Suresi 164. Ayetin tefsirine dönelim. Ama bu sefer Rûh’ul Beyân tefsirinden alıntı yapmak istiyorum. İsmail Hakkı Bursevi Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh) tefsirinde İbn Abbas’ın (radıyallahü anh) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Allah’ın ordularının en büyüğü rüzgar ve sudur.”
Tefsirin devamında:
“… Yeryüzünde Allah’ın emrine âmâde ve O’nun istediği yöne akıp giden bulutların döndürülüp dolaştırılmasında da bakıp düşünürek ibret alacak kimseler için Allah’ın yüce kudretine, üstün hikmetine, geniş rahmetine delâlet edecek ve onun tek ilah olduğunu gösterecek pek çok deliller vardır.”
Burada, “tek bir ilah olduğunu gösterecek pek çok deliller vardır.” Kısmı da oldukça önemlidir.
Allah’a Denk Tanrı Edinenler
İmam Mâturidi Hazretleri (rahmetullahi aleyh) Bakara Suresi 165. Ayet tefsirinde şöyle yazmıştır:
” … İnsanların içinde Allah’tan başkasını O’na denk tanrılar diye kabul edenler vardır. Burada birkaç yorum yapılmıştır. Denildi ki Allah’tan başkasını O’na denk tanrılar edinir, yani onlara tapınır. Yine denildi ki Allah’tan başkasını O’na denk tanrılar edinir, yani “Allah’a denk tanrı” diye isimlendirir. Tanrı edinir demek bazı maddeleri döküm yapmak veya yontmak suretiyle tanrı edinir demektir, yahut da insan eliyle oluşmayı andıran biçimde. Her nimeti verene ve her türlü hayrı nasip edene kulluk etmeyi bırakıp kendi elleriyle yontup tanrı edindikleri şeylere kullukta bulunmaları sebebiyle, Allah, onları tutarsız olmakla nimetlendirmektedir. Bütün güç ve kudret Allah’a aittir.”
Enbiya Suresi 22. Ayet-i Kerimeye dikkat çekmek istiyorum. Allah Celle Celâlüh meâlen şöyle buyurmaktadır:
“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı kesinlikle yerin göğün düzeni bozulurdu. Demek ki arşın rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.”
Tabi bu ayeti kerimeyi delil getirdiğimde, komplo teorisyenlerini putperest ilan ettiğim anlaşılmasın. Ancak sadece Allah’ın kudretiyle mümkün olabilecek olan şeyleri, kullarında teknolojiyle yapabileceğine inanmak, farkına varmadan kula Allah’ın kudreti gibi kudret vasıflarını yüklemek ve onları Allah’a denk kudret sahibi yapmak gafletine düşüyorlar. Oysaki rüzgarlar ve bulutlar Allah’ın rubibiyyetinin ispatıdır.
Rububiyet kavramı; Allah’ın yaratıcı olduğunu, mutlak hakimiyet sahibi olduğunu ve her canlıya rızık verici olduğunu ifade eder. Burada şöyle bir itiraz olabilir. Allah, Kainatı yoktan yaratmıştır. Dünya’da çeşitli hadiselerin gerçekleşmesi için Allah sebepler yaratmıştır. İşte burada Allah, kafirlerin teknolojinin gücüyle böyle bir kudrete ulaşması mümkün değil mi?
Ben zaten aslında cevap olarak rubibiyet kavramına vurgu yaptım. Sebepler yaratması meselesine gelince de, dört büyük melek vardır ve bunların görevleri vardır. Bu meleklerden birisi de Mikail Aleyhisselam’dır. Onun görevi ise, kainattaki tabii olayları ve canlıların rızıklarını idare etme görevidir. Yağmurlar, rüzgarlar, depremler… bütün doğa olayları ve doğal afetlerde Mikail Aleyhisselam vazifelidir ve sorumludur. Yani Allah zaten sebep olarak onu vazifelendirmiştir. ABD, Allah’a ve onun sebep olarak vazifelendirdiği Mikail Aleyhisselam’a rağmen mi rüzgarları ve bulutları yönetecek? Depremleri tetikleyecek? Komlo teorisyenleri işte bu şekilde bilmeden, farkına varmadan yaratılana tanrılık vasıfları yüklüyorlar.
Zaten farkına varmadan tanrılık vasfı yükledikleri Küreselciler de, kendilerine tanrılık vasfı yüklüyorlar. Ancak bu konularda farklı bir başlık açmayı gerektireceği için, bu yazımda ele almayacağım. Eğer ABD gerçekten de rüzgarları ve bulutları kontrol edebiliyor olsaydı, o halde ilk kendi ülkesinde her sene gerçekleşen kasırgalara ve hortumlara engel olmaz mıydı? Zira bu doğa olayları, ABD’ye her yıl çok ciddi maddi zayiatlar vermektedir. Ey Müslüman aklını kullan ve uyanık ol! Vehmden öteye geçemeyen zırvalara mutlak hakikatmiş gibi inanma! İnanmayanı da akılsızlıkla itham etme!