İlim Talebesinin Ehemmiyeti

İlim Talebesinin Ehemmiyeti

İlim talebesinin ehemmiyeti her insan tarafından hakkıyla idrak edilemez. Eğer edilebilseydi insanlar fevç fevç ilim yolunda talebe olurlardı. Nitekim eğer ilim ehli olmasaydı, dinde bugünlere gelemezdi. Allah ilim ehlini sebep kılarak İslam dininin bozulmadan, üstelik sürekli gelişerek bugünlere kadar gelmesini sağlamıştır.

Hak bâtıldan, güzel çirkinden, hayır şerden, iyi kötüden, doğru ise eğriden ancak ilim ile ayrılır. Eğer ilim olmazsa insanlar bâtıla saplanır, çirkine saplanır, şerre saplanır, kötüye saplanır, eğriye saplanır!

Zümer Suresi 9. Ayette Allah şöyle buyuruyor:

“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”

İlim Talebesinin Desteklenmesinin Fazileti

Enes İbn Malik Hazretleri (radiyallahü anha) buyurdu:

Peygamber Efendimiz (Aleyhisselam) zamanında iki kardeş vardı. Kardeşlerden biri Peygamber Efendimizin yanına gelir ondan istifade ederdi (sohbetinde bulunur, ilim öğrenerek vakit geçirirdi), diğeri ise iaşe için çalışır, zanaat ile meşgul olurdu. Zanaat ile meşgul olan kardeş Peygamber Efendimize gelerek sohbetine gelen kardeşini (Peygamber Efendimizin sohbetine ve ilim meclisine devam ettiği için çalışmamasını ve kendi kazancından kardeşinin yemesini) şikayet etti. Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Umulur ki sen onun vesilesi ile rızıklanıyorsundur.” (Sünen-i Tirmizi Kitab-Zühd 85)

Bu hadisten bizlerin ders çıkarması lazımdır. Eğer ailemizden bir fert ilim yoluna talip olmuşsa onu bir külfet olarak görmemek lazımdır. Onun mali olarak destekçisi olmak lazımdır. Allah nasıl insanın ruhundan evvel rızkını yaratıyorsa ve o insan dünyaya geldiği zaman rızkıyla geliyorsa, ilim yolunda olan talebenin rızkınada Allah kefildir.

Eğer bir kimse, ilim yolunda olan ailesinden birisine veya yakınına veya bir yabancıya mali olarak sponsor olursa, Allah’ta onun bu ameline karşılık onu rızıklandırır. Rızkına ve kazancına bereket yağdırır.

Tevbe Suresi 41. Ayetinde Allah şöyle buyuruyor:

“Kolayda olsa zorda olsa sefere çıkın ve mallarınızla canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Bilirseniz, bu sizin kendi iyiliğinizedir.”

İlim yolunda olan bir talebe ilerde alim olduğunda ilmi cihada memur olacaktır. Nasıl ki Allah yolunda cihad eden bir kimseyi teçhizatlandırmak mali cihad olarak büyük bir sevap ise, aynı şekilde ilmi cihada hazırlanan bir talebeyi mali olarak desteklemekte bu kabildendir.

İlim Ehlinin Savaştan Muaf Tutulması

Cenab-ı Hakk Kuran-ı Kerim’in Tevbe Suresi 122. Ayetinde ilmin, alimin ve ilim talebesinin ehemmiyetini şöyle ifade eder.

“Bununla beraber müminlerin hepsinin toptan savaşa çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminden bir grup dinde yeterli bilgi sahibi olmaya çalışmak ve seferden dönen topluluklarını uyarmak üzere geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar.”

Alimler ümmet için, her müslüman için farz olan savaş meydanlarında cihat etmekten, ilmi cihad etmek vazifesi sebebi ile muaf tutulmuştur.

Alimler ve ilim ehli bu ümmetin tuzudur. İnsanoğlu hayatının hiç bir alanında tuz olmadan yaşayamaz. Yemeklerde hatta vücudun varlığını sağlıklı şekilde devam ettirebilmesi için bile tuza ihtiyacı vardır. Ümmetin üzerinden   ilim öğreten rabbani ve müstağni alimlerin gölgesinin çekilmesi, ilim ehlinin seslerinin kesilmesi; ümmetin hayattan ve maneviyattan zevk alamamasına, uhrevi tadını kaybetmesine, şeytanın ve nefsin sevk edeceği dalalet ve sapkınlığa düşmesine sebep olur.

Dini ilimlerin tahsili ve ihyası niyeti ile ilim okuyan talebelere, ilim öğreten alimlere maddi, manevi ve psikolojik olarak hizmet etmek, desteklemek, hürmet göstermek ve sahip çıkmak ümmetin geri kalanları üzerine farziyet ifade eden bir vücup ve  rızkımızın, hayatımızın, nesillerimizin ilahi ve dünyevi bereketlere ulaşmasına bir vesiledir.

Alim Yetiştirmenin Ehemmiyeti

Yukarıda Enes İbn Malik Hazretlerinden nakledilen hadis-i şerif; ilim ehlinin rızkın bereketine vesile olduğuna, ilim ehline sahip çıkmanın lüzumuna işaret ettiği gibi, ümmetin ilim ehlini dünyevi bir meşguliyet ve gaile muhatap kılmamak ile yükümlü olduğunada işaret eder.

Rabbani ve müstağni bir alim ümmetin ve milletin faydası için sıfırdan bir komutan, bir doktor, bir mühendis ve devlet idarecisi yetiştirebilir. Ancak bunların tamamı bir araya gelse sahip oldukları ile ümmeti irşad ve talim edecek bir alimi yetiştirmeye güç yetiremez.

Hadis-i Şerifi Doğru Anlamak Gerek!

Peygamber Efendimiz (Aleyhisselam) başka bir hadis-i şerifinde: “Sizin en hayırlınız Kur’an-ı Kerim’i öğrenen ve öğretendir.” Buyuruyor. Yıllarca bu hadis-i şerifi, Kur’an-ı Kerim’in okunuşu olarak anlattılar ve öyle anladık! Ama takdir edersiniz ki bu hadisin ilk muhatapları Ashab-ı Kiram idi ve onların zaten ana dilleri Arapça olması hasebi ile Kuran-ı Kerim’i okumak ve anlamak gibi bir problemleri yoktu.

Hadis şarihlerinin ekserisi bu hadisin delaletinin şer’î ilimleri öğrenen ve öğretenler olduğunda ittifak etmiştir. Cenabı-Hakk Kuran-ı Kerim’i kendisinin inzal ettiğini ve yine kendisinin koruyacağını vaat etmiş ve bu mesuliyeti ümmetin alimleri ve hafızlarına lütfetmiştir. İlim ehlini gözetmek ve onlara sahip çıkmak bu ilahi lütfa mahzar olmaktır.

Cenabı-Hakk, hakkı ile tabi olanlardan olmayı nasip etsin!

Yazan - Yusuf Yiğit

Avatar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir