Hep sorguluyoruz İnsanlar Neden Küreselcilere Teslim Oluyorlar? Böyle kolay olmamalıydı her şey! Yani birileri gelecek bağıra bağıra yeni dünya düzenini inşa edecek, gözümüzün içine baka baka bizi yarım akıllı insan yerine koyup kandıracaklar; ama devletlerde, milletlerde hiçbir şekilde tepki göstermeyecekler! Neredeyse herkes teslim olacak ve uyanıp direnenler ise azınlıkta olacak. Gerçektende hayret verici değil mi? İnsanların, Küreselci dediğimiz grubun planlarına ve uygulamalarına bu kadar çabuk teslim olmasının sebebi nedir? İnsanların çoğu gerçekten kör oldukları için mi, gerçekleri göremedikleri için mi teslim oluyorlar; yoksa gerçekleri görüyorlar ama kendilerini teslim olmak mecburiyetinde mi hissediyorlar?
İnsanların aslın çoğu az ya da çok olup bitenin farkındadır. Birilerinin yeni bir dünya düzeni kurmaya çalıştıklarını ve insanların nüfuslarını azaltmaya çalıştıklarını, insanları tamamen kontrol edilebilir hale getirmeye çalıştıklarını elbette insanların çoğu idrak edebilmektedir. Ama buradaki temel sorun, insanların kolayca bu yeni dünya düzenine teslim olmasıdır. Çünkü insanlar çaresizleştirilmiştir.
İnsanlar Nasıl Çaresizleştirildi?
İnsanlar önce lidersiz bırakıldı, sonrada ekonomik özgürlükleri ellerinden sökülüp alındı ve son olarakta insanlar yalnızlaştırıldı. Böylece insanların teslim olmaya daha meyilli olması sağlandı. Bugün baktığımız zaman hangi toplumun gerçek bir lideri var? Hangi devletin ekonomik özgürlüğü var? Hangi toplumun ekonomik özgürlüğü var? Hangi toplum yalnız değil?
Tarihte imparatorluklar vardı. Çok uluslu devletler diyebiliriz. Güçlü olan millet, diğer milletleride hakimiyeti altına alıyor ve onlarıda yönetiyordu. Böylece imparatorluklar oluyordu. Bu imparatorlar aynı zamanda liderlerdi. Ancak bugün Küresel Elitler dediğimiz grup için, o dönemde imparatorluklar birer tehditti. Bu imparatorluklar, milliyetçilik fitnesi ile tarihi süreçte tasfiye edildi. Böylece görünürde her millet kendini yönetme hakkına sahip oldu. Sonra bu milletler birbirleriyle savaştırıldı ve zayıflatıldı.
Bu savaş sürecinde Küresel Elitler dediğimiz grup, ulus devletlerine yüksek faizli borçlar verdiler. Bu borçlar karşısında ise devletler üstü imtiyazlar kazandılar. Bu imtiyazların en başında ise küresel finansı yönetmek gelmektedir. Ulus devletlerin neredeyse hepsinin bastıkları paralar aslında bu Küresel Elitlerindir. Tabiki parayı basan küresel finans sistemini ve küresel pazarı yönetme gücüne sahip oluyor.
Paranın kontrolünü, küresel finansı, küresel pazarı elinde bulunduranlar zamanla ve hızla bilim ve teknoloji alanında oldukça önemli mesafeler kat ettiler. Bilim ve teknoloji gücü bu Küresel Elitlerin eline geçince insanların hayrına değil, insanları kontrol etmek için kullanılmaya başlandı. Ayrıca tüketim çılgınlığı ile insanlar çok üreten değil, çılgınlar gibi çok tüketen ahmaklar haline getirildi. Küresel Elitler üretiyorlar, insanlarda tüketiyorlar.
İnsanlar tüketmek için yine Küresel Elitlerin finans mekanizmalarından borçlar alıyorlar. Ayrıca tükettikleri ürünler insanları hasta ediyor ve tedavi olmak için yine Küresel Elitlerin ürettikleri ilaçları kullanıyorlar, aşıları oluyorlar. Küresel Elitler, bir çiftçinin koyunun tüyünden, sütünden, etinden, dışkısından faydalandığı gibi insanların her şeyinden faydalanıyor ve insanları adeta koyun sağar gibi sağıyorlar. Küresel Elitler için insanlık sadece müşteridir ve güdülmesi gereken koyunlardır. Ama buna karşılık insanların çoğu bu oyuna geldi ve sonuçta tüketim bağımlısı, borç bağımlısı, kendi dünyasında yalnız kalmış bireyler haline geldi.
İnsanlık Nereye Doğru Gidiyor?
İnsanlar borçlandırıldığı gibi ulus devletleride borçlandırıldı. Yalan algılar üzerine dizayn edilmiş küresel ekonomik düzende devletler yanlış ekonomi politikaları sebebiyle Küresel Elitler’e, tıpkı bireyler gibi bağımlı hale getirildi. Durum öyle bir hale geldiki ulus devletlerin hiçbirisi, Küresel Elitlerin finans ve ticaret ağından bağımsız değildir. Eğer Küresel Elitlerin istediği politikaları uygulamazlarsa, o ülkenin ekonomisi bitkisel hayata girer! Bir atasözümüzde ne güzel özetlemiştir insanlığın içinde bulunduğu durumu:
Borç yiğidin kamçısıdır!
İşte tüm bu sebeplerden dolayı, yani temelde ekonomik kaygılardan dolayı, insanlar finansal köleler haline getirildiği için teslim oluyorlar. İnsanlığın sırtına kamçıyı vuruyorlarda vuruyorlar!
Önce milliyetçilik akımı ile imparatorluklar bölündü, bölünen imparatorluklardan doğan ulus devletleri kukla devletler haline getirildi, insanlar ve devletler aşırıcı borçlandırıldı ve böylece her türlü dayatmaya boyun eğer hale getirildi.
Milletler ve insanlar lidersiz hale getirildi ve tüm insanlık Küresel Elitler için güdülmesi ve sağılması gereken koyunlar haline dönüştürüldü. Şimdi ise Transhümanist Küresel Elitler, bütün insanlığın önce nüfüsunun 1 milyar altına düşmesini sağlayıp, sonra kalan insanları ise Modern ve Dijital Köleler haline getirmeyi amaçlamaktadırlar.
Bilim ve teknolojinin şeytanileştirilmesi ve insanlık üzerinde hakimiyet ve tam kontrol sağlanması için kullanılması, Transhümanist Küresel Elitlerin en büyük hayalidir. Bu şekilde insanlar üzerinde tam kontrol sağlanacak ve insanların gizli hiçbir şeyide olmayacak. İnsanlar öncelikle uyanmalıdır.
Üç kuruşluk borç yüzünden kendisini yeni dünya düzeni dayatmalarına teslim olmak mecburiyetinde hissetmemelidir. Çoğunluk teslim olmazsa oyun bozulur! Gelecek elbette direnenlerin olacaktır! Teslim olanlar ise kendi kendilerini karanlığa sokmuş olacaklardır.