İslam Coğrafyası Neden Bu Halde?

İslam Coğrafyası Neden Bu Halde?

Müslümanlar olarak en büyük dertlerimizden biri de, Ümmetin birlik ve kardeşlik şuurunu kaybetmiş olmasıdır. Bu makalede ise İslam Coğrafyası Neden Bu Halde? Konusunu işleyeceğim. Böylece içinde bulunduğumuz vaziyetin asıl sebebini hep birlikte daha iyi idrak edeceğiz.

Nasıl oluyor da, dini ve mezhebi aynı olan bir buçuk milyar civarında Müslüman bu şekilde zelil ve parça parça olabiliyor? Müslüman milletlerin hepsi birbirinden kopuk, hepsi birbirine rakipler. Hatta birçokları birbirine düşmanlar. Müslümanlar arasında birbirini çekememezlik, haset, iftira, su-i zan… had safhada! Ancak ne hikmetse, bütün İslam Coğrafyasını işgal eden küffar ile daha dostane ilişkiler yaşanıyor.

Küffar, bu İslam Coğrafyasına ne yaptı? Nasıl oldu da İslam Coğrafyası birbirine dost olamıyorken, İslam Coğrafyasını bu hale getirenlerle halen sıkı bir şekilde dost olunabiliyor?

Bunun cevabı aslında çok basit. Elbette ki içimizde ki kuklaları ile İslam Coğrafyasını tahakkümleri altında tutuyorlar. Bu kuklaların tek vazifesi ise, İşgalci küffarın bölgedeki çıkarlarını korumak ve adeta küffar devletlerin bölgedeki birer valileri gibi hareket etmektir. Küffar olan işgalci düşmanın İslam Coğrafyasında nasıl bir oyun tertip ettiğini anlayabilmek için tarihe bakalım.

Aristo’nun Büyük İskender’e Tavsiyesi

Makedonya Kralı Büyük İskender, tahta geçtikten sonra kısa sürede Anadolu, Suriye, Irak, Mısır, İran, Hindistan’ın bir kısmı olan toprakların tamamını fethetmiştir. Büyük İskender en uzun savaşını İran ile yapar. İran’ın tamamını ele geçirdikten sonra hocası olan Aristo’ya mektup yazar. Mektubunda:

“Farslılar arasında ileri görüşlü, kararlı, kahraman, görkemli ve soylu kimseler var. Onlara devletten pay ayırarak elimde tutuyorum. Fakat şimdi kendi başlarına bırakıp sefere çıkmak beni korkutuyor. Onları ortadan kaldırıp yok etmeyi düşünüyorum.”

Aristo’dan gelen cevap ise, Büyük İskender’in hiç beklemediği şekildedir:

“Senin Farslı adamlar hakkında ne demek istediğini anladım. Onları öldürme konusuna gelince bu, akıbetinden korkulan ve emin olunmayan bir bozgunculuk ve azgınlık sayılır. Eğer onları öldürecek olursan, ülke halkı onların yerine başkalarını karşına çıkarır ve savaş dışında öldürdüğün için bütün Farslılar, hem sana hem de senden sonrakilere düşman olur. Onları askerleri arasından sürüp çıkarman ise hem senin hem de askerlerin açısından tehlikeli olur. Şimdi sana onları öldürmekten daha tesirli bir yol söyleyeceğim.

Önce, hükümdar çocuklarını ve hükümdarlığa layık olanları çağır. Onları çeşitli bölgelerin başına idareci tayin et. Ayrıca onların her birini müstakil hükümdar yaparsın. Böylece onların birliğini bozmuş olursun. Neticede onlar birbirine düşerler ve kendi varlıklarını senin eserin kabul edeceklerinden seni sevmek ve sana itaat etmek zorunda kalırlar.”

Büyük İskender, hocası Aristo’nun bu tavsiyesini uygulayıp bölgeden ayrıldıktan sonra İran ve civarı uzun yıllar sürecek bir dağılma dönemine girer.  Bu dağınık yaşama dönemine ise tarihte Tevaif-i Mülük (Bölge Hükümdarları) dönemi denir.

İslam Coğrafyasında ki Vaziyet!

İslam Coğrafyasında ki vaziyete baktığımız zaman da durum aynıdır. Büyük İskender’in Farslılar üzerine uyguladığı stratejinin bir benzerinin küffar tarafından İslam Coğrafyası üzerine oynandığını görüyoruz.

Küffar evvela bütün İslam Coğrafyasını işgal etti. Ancak bu kadar geniş bir coğrafyayı uzun süre kendi askerleriyle elinde tutması mümkün değildi. Eninde sonunda Müslümanlar tekrar bu işgale son verecekti. Küffar ise, tıpkı Büyük İskender’in tarihte Farslılara yaptığı gibi, İslam Coğrafyasındaki her milletin başına, hükümdarlığa layık olan kuklalar tayin etti.

Her birini İslam milletlerinin başına müstakil hükümdar yaptı. Bu müstakil hükümdarların hepsi birbirine düştü ve birbirini tehdit olarak gördü. Varlıklarını ise küffar devletlerin eseri olarak bildiler. Bu yüzdende küffarı sevmek ve onlara itaat etmek zorunda kaldılar.

İşte bütün vaziyet özetle bundan ibarettir. İslam Coğrafyasında büyük bir uyanışın gerçekleşmesi içinde, varlıkları küffardan olan ve onlara itaat edip onları seven Rüveybida Adam olan yöneticilerden kurtulmak gerekmektedir. Yani Müslüman milletlere yeni liderler lazımdır. Bu devir Rüveybida Adam devridir. Bütün İslam Coğrafyasında Müslüman milletlerin başında Rüveybida Adam olan kimseler vardır. Rüveybida Adam ile alakalı hadis-i şerif şu şekildedir:

“İnsanlar üzerine (yağmurun bolluğu, fakat veriminin azlığıyla) aldatıcı öylesi yıllar gelecek ki, (o zamanda) yalancı adam doğrulanacak, doğru adam yalanlanacak, hain adama güvenilecek, güvenilir adam da hainlikle itham edilecek. Yine (o devirde) kamu işlerinde “RUVEYBİDA ADAM” söz sahibi olacaktır. “RUVEYBİDA ADAM nedir?” diye sorulunca, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)“önemsiz, basit, bilgisi kıt, aciz, fâsık ve sefih adamdır” diye cevap verdi.”

(İbn Mâce, Fiten, 24; Ahmed, II/291, 338; III/220; vd. Çeviri, İbn Mâce metninden yapılmıştır).

Allah cümlemizi bu devirden kurtarsın. Müslümanlara uhuvvet-i efkâr (fikir kardeşliği) nasip etsin! Yeniden Sünni Diriliş nasip etsin! Rüveybida Adam Devrinde miyiz? Başlıklı yazmış olduğum makalemi okumak için, başlık üzerine tıklayınız.

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir