İslami İlimler Tahsilinin Maksadı Nedir? Günümüz Dünyasında İslami ilimler eğitim ve öğretimi ile bu ilimlerin yaygınlaştırılmasının ülkemiz ve insanlık adına ehemmiyeti ve gerekliliği hususunu sizlerin takdirine sunmaya çalışacağım.
Bilgi çağı, modernlik sonrası toplum ve pek çok adlandırmalarda bulundukları ortamda, insana ve topluma dair tüm kavramların (aile, din, hatta cinsiyet) bizzat kendilerinin ve anlamlarının birbirlerine karıştırıldığı kafaların ve gönüllerin türlü fitnelerle bulandırılmaya bu derece müsait olduğu bir ortamda, Elbette ben Müslümanım diyen kişi için imanını, itikadını, dinini, nefsini ve neslini muhafaza etmek her zaman olduğundan daha zor bir hale gelmiş bulunmaktadır.
Bu denli açık bir ifade kullanmaktan sakınmıyor oluşumun sebebi, belirttiğim durumun açık şekilde çoğunluğumuz tarafından anlaşıldığını düşünüyor olmamdan kaynaklanmaktadır.
Burada imanımızı ve bizzat kendi kimliğimizi muhafaza etmede çok büyük bir yeri olan, genel manada Kuran ve Sünnet eksenli birçok faaliyeti kapsayan İslami İlimler eğitimi nedir? Asli hedef ve gayesi nedir? Salt Eğitim için eğitimi amaçlayan hayata ve yaşadığımız dünyaya dair bir iddiası bulunmayan salt entelektüel bir faaliyet alanı mıdır? Yahut mesleki-dünyevi kaygılarla alınacak bir eğitim, uğraşı alanı mıdır?
Örneğin son yıllarda çoğunlukla tercih edildiği üzere Diyanet personeli olarak din hizmetlerinde vazife almak, yahut adeta bir hobi ve meraklısına hitap eden bir uğraş mıdır? Bu soruları gayet tabi arttırabiliriz, şimdilik misaller vermek adına bu kadarını ifade etmeyi kâfi buluyoruz.
Şer-i İlimlerin Tahsilindeki Asıl Gaye Nedir?
İşleme gayreti içerisinde olduğumuz İslami Eğitim faaliyetinin bizce mutlak manada asli hedefi bu yazılanlar değildir. Tabi ki yerine ve zamana göre belirtilen hususlar da toplumun sağlıklı işleyişi açısından gerekli olmakla beraber, Kuran ve Sünnet merkezli Şer-i İlimlerin tahsilindeki asli gaye, belirtmeye çalıştığımızın çok ötesinde ulvi ve yüksek bir gayeyi önceleyen kutsal bir misyona sahiptir.
En kısa ifade ile özetleyecek olursak İslam’ın Talebesi tüm insanlığın kurtuluşu için çalışan kimsedir ve böyle olmak zorundadır. Keza bizler iman etmiş kimseler olarak dünyevi ve uhrevi kurtuluş ve saadetin ancak ve ancak yüce dinimizin esaslarının, hayatın her alanında tatbik edilmesiyle elde edilebileceğine canı gönülden inanıyoruz. Tabi olarak da bir şeyi tatbik edip fiiliyata geçirmeden önce o şey hakkında yeterli bilgi ve donanıma sahip olmanız gerekmektedir.
Fayda Vermeyen İlimden Rabbim’e Sığınırım!
Bizler salt eğitim için eğitim anlayışını reddederek, Hazreti Peygamber (sallahu aleyhi ve selem) Efendimizin, “Fayda vermeyen ilimden Rabbim’e sığınırım!” Hadisi Şerif’i mucibince ilim öğrenme ve öğretme uğraşısının neticesinde tüm insanlığa faydalı salih (hayırlı) ameller ile iştigal eden bir nesil yetiştirmeyi tahayyül ve ümit ediyoruz. İslamiyet’in değiştirici ve dönüştürücü aksiyoner mücadele ruhunun kazandırılması ve bu temelde işleyen iyiliğin ve adaletin egemen olduğu bir toplumun inşası asli gayemiz olmak zorundadır.
Belki burada yazılanlar birçoğuna ilk anda fazla keskin cümleler gelecektir. Lakin işin hakikatine indiğiniz takdirde, öncü ve örneklerimiz olan Sahabe-i Kiram Efendilerimiz (rıdvanullâhi teâlâ aleyhim ecmâin), o yüce örnek insanların yaptıkları işler ve kurdukları medeniyet ortadadır.
O kutlu tabakayı ve sonraki ilayi kelimetullah yolunda cehdü gayretle mücadele eden nesilleri harekete geçiren ana itici kuvvet olan imanları ve adanmışlık hallerini kendimize kıyas etmek oldukça zordur. Buna rağmen hakikat boyutuna bakıldığında onlarda, bizlerde bu davaya baş koyma iddiasında bulunan kimseleriz. Şayet okuduğumuz ilim, öğrendiğimiz bilgiler kalbimize inmeyip bizlerde de o ateşin yanmasına sebebiyet vermiyor veya veremiyor ise kanaatimce bir yerde veya yerlerde sıkıntılı bir durumun varlığından kolaylıkla söz edebiliriz!