Kanal İstanbul projesiyle, İstanbul ’un küresel finans ve ticaret merkezlerinden birisi ve özellikle bölgesel finans-ticaret merkezi yapılması amaçlanıyor. Yani daha doğrusu öyle amaçladıkları söyleniyor. Peki İstanbul Küresel Finans ve Ticaret Merkezlerinden Birisi Olabilir mi?
Buna hedef diyemeyiz. Keşke hayalden uzak böyle güzel ve yapıcı bir hedefimiz olsaydı! Ama hayat keşkelere ve gerçeklerden uzak hayallere karşı son derece acımasızdır.
Diyelim ki Kanal İstanbul Projesini tamamladık. 2022 yılında TCMB’nıda İstanbul’a taşıdık. Peki ya sonra?
İstanbul Küresel Finans ve Ticaret Merkezlerinden Birisi Neden Olamaz?
Bizim hangi şirketimiz Küresel? Bir THY var, o da Allah’a emanet. Bütün şirketlerimizi toplasak, ABD’nin veya Avrupa’nın öncü şirketlerinden herhangi birisinin tek başına değeri kadar bile etmez.
Hatta değil sadece Türkiye’nin bütün şirketlerini, İslam Dünyasının bütün şirketlerini toplasak; yinede ABD ve Avrupa’nın önde gelen şirketlerinden herhangi birisinin tek başına değeri kadar bir değere yine denk gelmez!
Yani Türkiye ve İslam ülkeleri çok gerilerde kaldılar. Dünyanın bütün büyük finans kuruluşları, bankaları, kredi derecelendirme kuruluşları, dev enerji ve teknoloji şirketleri, dev pazarlama şirketleri, dev yazılım şirketleri, dev hizmet ve turizm şirketleri… hepsi Batı’ya, Çin’e, Japonya’ya ve Güney Kore’ye ait. Hatta Uzak Doğu ülkelerine ait olduğunu zannettiğimiz birçok şirket aslında ABD’ye ait. Çok güçlü pazarlama sistemleri var. Ürettikleri her yeni ürünün alıcıları daha üretim aşamasında, hatta teknoloji ürünleri daha geliştirme aşamasında iken; tüketiciler tarafından yakından ve ilgiyle takip ediliyor. Daha ürünler çıkmadan ön siparişlerle satılmaya başlanıyor. Çıktığı ilk gün satış rekorları kırılıyor!
Böyle bir gerçek karşısında, Türkiye hangi şirketlerle İstanbul’u küresel finans ve ticaret merkezlerinden birisi yapmayı amaçlıyor?
Katma değeri yüksek (yazılım, teknoloji, sanayi, tarım, tekstil…) üretimler yapan kaliteli şirketlere sahip olmadan, asla böyle bir projenin gerçekleşme ihtimali yoktur. Hatta böyle şirketlere sahip olsak bile, onu Dünya’ya ihraç edebilecek (pazarlayabilecek) gücümüz olmadan; asla şirketlerimiz, dev şirketlerle boy ölçüşemez ve onlar izin vermedikçe hiçbir şirketimiz dev şirketler listesinede dahil olamaz. Çünkü o kadar üretip Dünya’ya satmamıza izin vermeyecekler. Hatta küresel pazarda bizim şirketlerimiz kaybolup gidecektir. Zaten onlarda bize bu fırsatı vererek, kendi pazarlarını bize kaptırma riskini göze alacak kadar ahmakta değiller!
Bugün Türkiye ekonomisine, sanayisine, tarımına, üretimine, gelişimine… baktığımız zaman ise, İstanbul küresel finans ve ticaret merkezlerinden birisi olabilir mi? Sorusunun cevabı açık şekilde ortadadır ve mevcut manzarada gerçekleşmesi mümkün olmayan hayal olduğu ortadadır. Lakin insanı hayatta tutan şey hayalleridir. Biz hayallerimizle yaşamaya devam edelim. Umarım bir gün hayallerimiz gerçek olur. Neden karamsar olalım ki? Geçte olsa gerçekleşen hayaller yok mu? Her şey ilk olarak hayallerle başlar.