Karbon Ayak İzi Vergisi ne anlama geliyor. Çoğu insan bu meselenin hakikatına vakıf değil. Gelişmelerden çoğu insan tam anlamıyla haberdar değil. Medya başta olmak üzere hem medya hem sosyal medya, tamamen kitlelerini manipüle etme, hakikatten soyutlama aracı olarak güç sahibi karanlık odaklar tarafından kullanılmaktadır. Bu da insanların hep sûni gündem ile kendilerini oyalamalarına sebep olmaktadır. İnsanların çoğu neden hakikatten bu kadar koparıldılar ve kolayca zihinleri nasıl manipüle edilebiliyor?
Bunun çok fazla sebebi var. Beslenme ve eğitimsizlik bunun bana göre en önemli iki sebebidir. Malum olduğu üzere beslenmekle doymak arasında ciddi farklar vardır. Eğer bir insan sağlıklı beslenemiyorsa, o insan sağlıklı da düşünemez, sağlıklı da yaşayamaz. Eğer bir insan doğru ve yeterli şekilde eğitim almamışsa, o insan asla araştırmaz ve sorgulamaz. Yaşadıkları hadiselerden asla ders çıkarmaz. Kitap okumaz, okusa da okuduğunu ya anlamaz ya da az anlar yahut yanlış anlar. Medya ve sosyal medyadan ne duyarsa, o duyum olan propaganda bilgilerle zihni manipüle edilir. Nerede yararsız, boş meşgaleler varsa onlarla ömrünü çürütür.
Modern eğitim sistemi dediğimiz şey; insanlığın hayrına olan, meslek sahibi olan, hem fikir hem sanat üreten, fazilet ve ahlak sahibi, dindar insan yetiştirmeyi amaçlamamaktadır. Modern eğitim sistemi; mevcut küresel sisteme ve devletin rejimine itaat eden, en iyi şekilde maaşlı işçi (modern köle) olmayı öğrenen, fazilet ve ahlaktan yoksun olan, dinine yabancı olan, asla küresel sistemi ve rejimi sorgulamayan mankurtlaşmış bireyler yetiştirmektir.
Sağlıklı beslenmek kasıtlı olarak maliyetli hale getirildi ve modern eğitim sistemi de, yukarıda belirttiğimiz amaca hizmet etmektedir. Bakara Suresi 204. ve 205. Ayetlerde buna işaret vardır:
“İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı konusundaki sözleri senin hoşuna gider; o, hasımların en yamanı olduğu halde kalbinde olana Allah’ı şahit de tutar.”
“Hâkimiyeti ele aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara Suresi 204. ve 205. Ayetler)
Bakara Suresinin 205. Ayetinde ise biz Maturidilerin itikatta imamı olan İmam Ebu Mansur Muhammed Maturidi rahmetullahi aleyh, Te’vîlâtü’l Kur’ân isimli dirayet tefsirinde şu şekilde tefsir etmiştir:
“…Denildi ki ekini yok eder, kadınları öldürür demektir. Çünkü onlar, ‘Kadınlarınız sizin için neslin üreme kaynağıdır.’ mealindeki ayet-i kerimede görüldüğü üzere insan neslinin üreme mahallidir. Kadınların yok edilmesi neslin tükenmesini sonuçlandırır.” (Burada ek olarak benim yorumum; eğer ayete bu manayı verecek olursak kadınlar öldürülmüyorlar ama kadın üzerinden aileler yıkılıyor, evlilikler azalıyor, boşanmalar artıyor. Bu durum da kadını öldürmekle aynı etkilere sebep olabilmektedir.) tefsir devamında. “… Yine denildi ki Cenab-ı Hak ‘hars’ kelimesi ile ziraattaki ekinin kendisini kastetmiştir, nesil ise hayvanlar demektir. Buna göre bozguncu kimse ekini yakar ve bütün hayvanları kısırlaştırır.”
İtikatta mezhep imamımız İmam Maturidi rahmetullahi aleyh, resmen bugünleri görerek yazmış değil mi? Allah-ü Teala, ayetinde münafık bozguncuları nasıl da bize anlatmış değil mi? Çünkü bu münafık bozgunları 204. Ayette Allah Azze ve Celle; “İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı konusundaki sözleri senin hoşuna gider; o, hasımların en yamanı olduğu halde kalbinde olana Allah’ı şahit de tutar.” Diye buyurmaktadır.
İnsanoğlu tüm bunlara rağmen hakikat arayışı içinde kendini mankurtlaşmaktan kurtarabilir. Tabi dalaletten kurtulup hidayete kavuşmak ancak Allah’ın yardımıyla mümkündür. Bunun en iyi hatta tek yolu araştırmak, sorgulamak ve hakikate teslim olmaktan geçer. Ama günümüzde İslam araştırılıp sorgulandığı ve eleştirildiği kadar ne yazık ki küresel sistem ve devlet rejimi araştırılıp sorgulanmıyor. Çünkü modern eğitim sistemi insanları Dünya’da kurulu olan sisteme ve devletin rejimine bağlı mankurt haline getirirken, dinine yabancı ve düşman haline getirmektedir.
Halbuki araştırıp, sorgulayıp, sığ mankurt akılla bilinçsizce eleştirdikleri İslam; bugün insanlığın içinde bulunduğu tehditlerden, adaletsizliklerden kurtaracak tek seçenektir. Ama Müslümanlar zayıf olduklarından bunu gösteremiyorlar. Onun yerine Bakara Suresi 204. Ayette ve daha nice ayetlerde de işaret edilen Münafıklar, İslam kisvesi altında hoş sözlerle Müslümanları aldatarak yaptıklarıyla İslam dininin ve Müslümanların yanlış anlaşılmasına sebep oluyorlar. Ancak yazımızın konusu bu olmadığından, farkındalık oluşması açısından bu kadar ile iktifa ediyorum.
Karbon Ayak İzi Nedir?
Öncelikle Karbon Ayak İzi Nedir? Bunu öğrenip anlamamız lazımdır. Ancak o zaman Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, “… Fosil yakıt sponsorlarının azaltılması ve tamamen kaldırılması gerekiyor. Karbon salımınının ayak izinin vergilendirilmesi gerekiyor.” Açıklamasının künhüne vakıf olabiliriz.
Karbon Ayak İzinin ne olduğunu elbette ben biliyorum lakin yapay zeka Chat GPT’ye bunun ne olduğunu bana bir paragrafla özetlemesini istedim. O da bana bir paragrafla şu şekilde özetledi:
Karbon ayak izi, bir kişinin, organizasyonun veya etkinliğin doğrudan veya dolaylı olarak neden olduğu toplam sera gazı emisyonlarının ölçüsüdür ve genellikle ton cinsinden karbondioksit (CO2) eşdeğeri olarak ifade edilir. Enerji kullanımı, ulaşım, gıda tüketimi ve atık yönetimi gibi faaliyetlerden kaynaklanabilir. Karbon ayak izini azaltmak, çevresel etkileri en aza indirmek için enerji verimliliğini artırmayı, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmayı ve sürdürülebilir yaşam biçimlerini benimsemeyi içerir.
Tabi bu özet tanım üzerinden mevzuyu açmamız lazım. Karbon Ayak İzi ve bunun vergilendirilmesi bizim için neden bu kadar önemli ve büyük bir tehdittir?
Karbon ayak izi tanımından da anlayacağımız üzere, insanın yapmış olduğu her türlü etkinlik ve hatta nefes alma dahil sera gazı emisyonuna sebep olmaktadır. Zira Chat GPT’ye, “Nefes almak karbon salınımına sebep olur mu?” Diye sorduğumda evet cevabını verdi. Amaç ise sıfır karbon ayak izidir. Tabi tamamen bilimden uzak ama bilimin arkasına sığınan uydurma bir şeydir. Bu hususa da başka bir yazımda İnşallah değineceğim.
Sıfır Karbon Ayak İzi Amacı Nedir?
Peki sıfır karbon ayak izi amacı ne anlama geliyor? Aslında manası çok derin. Yine yapay zeka Chat GPT’den bana bunu bir paragrafla özetlemesini istedim:
Sıfır karbon ayak izi amacı, bir bireyin, organizasyonun veya ülkenin faaliyetlerinden kaynaklanan net sera gazı emisyonlarını sıfıra indirmeyi hedefler. Bu, üretilen emisyonların azaltılması ve geri kalan emisyonların tamamen dengelenmesi anlamına gelir. Dengeleme, genellikle karbon kredileri satın almak, ağaç dikmek veya yenilenebilir enerji projelerine yatırım yapmak gibi yöntemlerle gerçekleştirilir. Sıfır karbon ayak izi, iklim değişikliğini yavaşlatmak ve gezegenin sürdürülebilirliğini sağlamak için kritik bir hedeftir.
Bu tanımdan anlaşılacağı üzere Dünya’da dengeyi insan bozuyor ve bu dengenin sağlanması ancak sıfır karbon ayak izi ile mümkündür. Sıfır karbon ayak izi amaçları ise ancak insan neslinin tamamen yok edilmesi ile mümkün olur. Aslında yine mümkün olmazda, bu küresel güçlerin hizmetkarı olan sahte bilimcilerin tabiriyle ancak bu sonuca varabilir. Kaldı ki onların anlattığı şekilde Dünyada dengeler bozulmakta değildir.
İklim Krizi, Küresel Isınma, Karbon Ayak İzi, Sıfır Karbon Ayak İzi gibi söylemler tamamen bilimden uzak ama bilimin arkasına sığınarak Küresel Güçler tarafından insanlığın kandırılmasıdır. Güç kimde ise, bilim adına da onların borusu ötüyor. Gerçek bilim insanları ise asla medyalara çıkartılıp konuşturulmuyor, asla meşhur edilmiyor. Onlara ancak hakikati arayanlar ulaşabilir! Onlar ancak hakikati arayanlar arasında meşhurdur.
Amaçlanan İnsan Nüfusunun Çoğunu Yok Etmek mi?
İnsan nüfusunun yüzde doksanının yok edilmesinin amaçlandığını söylediğimiz zaman, bu söylemin bir komplo teorisi olduğu sakın zannedilmesin. Zira bu konuda elde oldukça somut kanıtlar vardır. Tunuslu ilim adamı ve karşılaştırmalı dinler ve güncel inanç ekolleri uzmanı Dr. Sami Amiri tarafından yazılan ve Mehmet Ali Kılınç tarafından tercüme edilip İnsan Yayınları tarafından basılan Ateizm Kendi Paradigmasıyla Yüzleşiyor isimli eserin 49. Sayfasında şunlar yazmaktadır:
“Texas Bilimler Akademisin’nin Lamar Üniversitesinde düzenlenen 109. toplantıda, Texas Üniversitesi tarafından özel onur ödülüne layık görülen evrimci ekolojist Dr. Eric Pianka, 400 kişinin katıldığı konferans verdi. Bu konferansın girizgah kısmında, dinleyici şok edici bazı bilgiler duyabilecekleri konusunda ikazlarda bulundu. Söz konusu konferansta, insanın bakterilerden herhangi bir surette üstünlük arz etmediğini vurguladı ve canlılar aleminde herhangi özel bir yerinin olmadığından bahsetti. Bunların akabinde, çevre açısından bakıldığında, yeryüzü kaynaklarının sadece yüzde onluk bir bölüme yetmesi hasebiyle insanlığın yüzde doksanının yok edilmesi gerektiğini ortaya koydu. Bu katliamın başarılı olabilmesi adına, birkaç günde işini tamamlayacağı için Ebola virüsünün atmosfere yayılmasını önerdi.”
Bu satırlar sizlere bir şeyleri çağrıştırıyor mu? Ebola virüsünün atmosfere yayılması fikriyle, uçaklardan atmosfere ne olduğu belirsiz püskürtülen maddeler arasında acaba bir bağlantı olabilir mi? Eminim bilmeyen insanlar uçaklardan çıkan o püskürtmelere de komplo teorisi diyerek kesip atacaklardır. Ama bu şekilde araştırıp sorgulamadan insan nasıl hakikat ile gözlerini açabilir? Ayrıca karşımızda hiçbir dine inanmayan, Darwinizm öğretilerine iman etmiş olan ve insanlığın yüzde doksanının yok edilmesi gerektiğini düşünen sapkın ve zalim bir düşman var! Tabi bu konuda çok fazla somut delilde sunmak mümkündür. Araştırmacı yazar Serhat Arvas tarafından kaleme alınan Dijital İşgal 2 – Tekillik Tehlikesi isimli eserin 109. Sayfasında şöyle yazmaktadır:
“Dünya Ekonomi Formunda, Birleşmiş Millerin Barış Elçisi olarak davet edilen Jane Goodall, küresel nüfusun 450 milyona düşürülmesi gerektiğini söyledi; yani bugünkü nüfustan %95’lik bir azalma olması gerektiğini aleni bir şekilde dile getirdi. Hani bütün bunlar bir komplo teorisiydi? Diye sormandan edemiyoruz.”
Düşünsenize! İnsanlığın aklıyla resmen alay ediyorlar. Bu sözleri alenen sarf eden kişi, BM tarafından Barış Elçisi ilan edilmiş. Zaten bu gibi a’ceb-ül acâib (çok acayip ve gülünç) durumlar, bir bakıma Batı Dünyasının iki ruhluluğunun da bariz göstergesidir.
Deccal’in 10 Emri Nedir?
Ayrıca ABD’nin Georgia Eyaletinde bulunan ve Şeytanın Anıtı olarak bilinen, Deccal’in 10 emrinin yazılı olduğu diye tabir edilen 1979 yılında inşa edilmiş olan granit anıt taşında 10 emir olarak şunlar yazmaktadır:
- İnsan nüfusunu daima doğa ile uyumlu olarak 500 milyonun altında tut.
- Farklılıkların ve uygunluğun, gelişiminin çoğaltılmasını bilgece idare et.
- İnsanlığı yaşayan yeni bir dil ile birleştir.
- Tutku, inanç, gelenek ve her şeyi yönet.
- İnsanları ve ulusları, adil yasalar ve sadece mahkemeler ile koru.
- Bütün anlaşmazlıkları ülkeler üstü bir mahkemeye bağla.
- Küçük yasalar ve kullanışsız protokollerden kaçın.
- Kişisel hakları, sosyal görevler ile dengele.
- Gerçeği, güzelliği, aşkı, sonsuzlukla ahenk kurma arayışını taktir et.
- Dünyada bir kanser olma, doğaya yer bırak, doğaya yer bırak.
Bu granitte yazanlar ile, Küresel Güçlerin kurmaya çalıştıkları yeni dünya düzeni arasında nasıl da paralellik var değil mi? İnsanoğlu bunları görüp hiç mi ibret almaz, hiç mi gözünü açmaz, hiç mi sorgulamaz! Mesela 8. Madde olan, “Kişisel hakları, sosyal görevler ile dengele.” Maddesi ile, Karbon Ayak İzi Vergisi, Sıfır Karbon Ayak İzi hedefi arasında nasıl da paralellik var öyle değil mi? Vatandaşlık puanı sistemi ile getirilmesi amaçlanan dijital diktatörlük projesini nasıl da çağrıştırıyor değil mi?
Vatandaşlık Puanı Sistemi mi Gelecek?
Sıfır Karbon Ayak İzi hedefi doğrultusunda Karbon Ayak İzi Vergisi getirilmesi, paralelinde vatandaşlık puanı sisteminin de gelmesi demek olacaktır. Böyle bir sistemin gelmesi için de insanların anlık olarak takip edilebildiği ve mahremiyetin neredeyse tamamen ortadan kalktığı bir sistem kurulması gerekmektedir. Halihazırda böyle bir uygulama Çin’de gerçekleşmektedir. Bu uygulamanın asıl adı Dijital Diktatörlük olarak isimlendirilmelidir. Çünkü insanoğlunun üzerinden teknolojinin gücüyle bütün hürriyeti, hakları, mahremiyeti elinden alınabilecek. Sisteme ne kadar itaat ederseniz o kadar özgürsünüz. Yani koyun iseniz özgürsünüz, muhalif iseniz bütün haklarınızdan mahrum olacaksınız. Bu dijital diktatörlük sistemini Youtube’de güzel özetleyen webtekno kanalındaki şu videodan izleyerek kavrayabilirsiniz:
İşte Karbon Ayak İzi Vergisi ve Sıfır Karbon Ayak İzi hedefi ile amaçlanan şey vatandaşlık puanı sistemi ile dijital diktatörlük yapmaktır. İnsanın hak ve hürriyetinin gasp edilmesi, her an takip edilmesi, mahremiyetinin ortadan kaldırılması, sindirilmesidir. Böyle bir sisteme geçiş yapıldıktan sonra kurtulmakta oldukça zor olacaktır. Hangi onuru, şerefi, haysiyeti, namusu olan insan böyle bir sistemi kabul edebilir? İnsanlar nereye doğru gidildiğinin şuurunda olmalıdırlar. Ama ne yazık ki o şuur halen maya tutmadı!
Böyle bir sistemin inşa edilme sürecinde savaşlarla, hastalıklarla Dünya nüfusun %90-95’inin yok edilmesi de tabi ki Küresel Güçlerin en önemli amaçlarındandır. Yukarıda bahsettiğim Bakara Suresi 205. Ayetin tefsirinin devamında İmam Maturidi rahmetullahi aleyh şöyle devam etmektedir:
“… Şunu da belirtmek gerekir ki, ekinleri yok etmeye çalışır mealindeki beyan insanoğlunu öldürme manasına da gelebilir. İnsanların öldürülmesinde ise üreme ve türemeye vasıta olan her şeyin ortadan kalkması bahis konusudur. Çünkü tohumu eken ve üreyen onlardır. Nihai gerçeği bilen Allah’tır.”
İmam Maturidi rahmetullahi aleyh, 205. Ayetinin tefsiri burada bitiyor. Küresel Çetelere baktığımız zaman, bir diğer önemli projelerinin de Cinsiyetsizleştirme olduğunu görüyoruz. Bu hususta da LGBTQ+ örgütünü küresel olarak ciddi şekilde finanse ederek desteklemekteler ve bu sapkınlıkları yaygınlaştırmaktalar. Bu şekilde İmam Maturidi’nin rahmetullahi aleyh, tefsirinde işaret ettiği gibi üreme ve türemeye vasıta olan her şeyin ortadan kalkmasına hizmet etmekteler. Sadece insanlar üzerinde değil, GDO’lu kısır tohumlarla ekinlerin devamını, hayvanları aşılamakla hayvanlarının neslinin devamını sonlandırmayı amaçlıyorlar. Nitekim Türkiye gibi tarım ve hayvancılık cenneti ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede tarım ve hayvancılık kasıtlı olarak ifsat ediliyor.
Yazımı, bana her daim geleceğe umutla bakmama vesile olan ve beni motive eden Âl-i İmrân Suresinin 54. Ayetiyle sonlandırmak istiyorum:
“Onlar (Yahudiler) tuzak kurdular, Allah’ta onların tuzaklarını bozdu. Allah en iyi tuzak bozucudur.”
İnşallah Küresel Güçler diye bahsettiğimiz Siyonist Hakimiyetin de tuzaklarını bozacak olan Allah’tır. Hiç kimse kader-i ilahiye meydan okuyamaz. İnanıyorum ki onlar emellerine ulaşamadan Allah Celle Celaluh, biz Müslümanları vesile ederek onların tuzaklarını başlarına geçirecektir. Bize düşen uyanmak, daima hazırlıklı ve güçlü durmaktır.
Uyanmak için size Araştırmacı Yazar Serhat Arvas tarafından kaleme alınan Dijital İşgal 1 – Transhümanizm ile Dijital İşgal 2 – Tekillik Tehlikesi eserlerini tavsiye ediyorum. Birbirinin devam olan bu iki eser sizi meselelerin iç yüzleri konusunda uyandıracaktır. Düşmanı ve tehdidi bildiğiniz zamanda kendinizi nasıl korumanız gerektiğini öğreneceksiniz. Eserleri, Riyaz Yayınevinin resmi sitesi olan ➡️ Riyaz Dükkan ⬅️ adresine tıklayarak satın alabilirsiniz.