Bu makalemde Komplo Teorisi Nedir? Bu konuyu işleyeceğim. Yaşadığımız yüzyılda bilgiye ulaşmak oldukça kolaydır. Bilgiye ulaşmak kolay olduğu kadar, elde edilen bilgilerden yeni bilgiler üretmekte kolaydır. Ehil olan veya olmayan herkes bilgiye ulaşabiliyor ve herkes kendi dünyasına ve algı kapasitesine göre elde ettiği bilgileri yorumluyor. Bilgiye ulaşmak kolay olduğu kadar, bilgi kirliliği de had safhaya ulaşmıştır. İsteyen herkes her istediği bilgiye erişebildiği gibi, her istediği bilgiyi de paylaşabilmektedir.
Bu paylaşımların hiçbirisi, herhangi bir ilmi veya bilimsel otorite tarafından süzgeçten geçirilmemektedir. Mesela ben şu an yazmış olduğum bu makalemle de bir bilgi üretiyorum. Bu makalede aynı şekilde bir ilmi veya bilimsel otorite tarafından süzgeçten geçirilmemektedir. Ben doğruda yazıyor olabilirim, yanlışta yazıyor olabilirim. Ayrıca kimilerine göre doğru, kimilerine göre yanlışta yazıyor olabilirim.
İnsanların ekseri kahiri doğru bilgi ile yanlış bilgiyi birbirinden ayırt edebilecek kapasiteye sahip değildir. Bilgi günümüzde en çok propaganda aracı olarak kullanılmaktadır. Yani insanların düşüncelerini hacklemek, onları etkilemek ve yönlendirmek amacıyla kullanılmaktadır. Yani aslında edindiğimiz bilgilerin bir çoğu aslında bizi sadece belli bir düşünce dünyasına sokmak, belli bir ideolojiyi veya bir inancı benimsemek için üretilmiş olabilir.
Propaganda; Kara Propaganda, Gri Propaganda, Beyaz Propaganda olmak üzere üç kısımdır. Kara Propaganda, tamamen yalan bilgiler üzerinden gerçekleştirilen propaganda türleridir. Gri Propaganda, yalan ve doğru bilgilerin birbiriyle harmanlanarak gerçekleştirilen propaganda türleridir. Beyaz Propaganda ise, doğru bilgiler üzerinden gerçekleştirilen propaganda türleridir.
Analitik Araştırma ve Komplo Teorisi Arasındaki Fark Nedir?
Komplo Teorisi Nedir? Denildiği zaman insanlar genellikle analitik araştırma ile komplo teorisi tanımını birbiriyle karıştırıyorlar. Oysaki birbirlerinden oldukça farklıdır. Öncelikle bu iki kavramı birbirinden ayırmak lazımdır.
Analitik Araştırma Nedir? Analitik Araştırma, elde edilen verilerin çeşitli yöntemlerle analiz edilerek mevcut durumun, aradaki ilişkilerin veya ileriye dönük muhtemel gelişmelerin ortaya konulmasıdır.
Komplo Teorisi Nedir? Komplo Teorisi, bir olayın veya durumun, diğer açıklamalar daha olanaklı iken genellikle farklı politik güdülere sahip, kötücül ve güçlü grupların komplolarına başvurularak açıklanmasına denir.
Özetle bir analitik araştırma yaparken elde net veriler ve bilgiler olması gerekmektedir. Bu veriler ve bilgilerden yola çıkarak ileriye dönük muhtemel gelişmeler ortaya konur. Bu ortaya konan muhtemel gelişmelerden hareketle, gelecek planlaması yapılır. Ancak komplo teorisi, bu verilerden kendini soyutlayıp olayın daha gizemli yönlerine kendini atar ve verilere rağmen gizemlerden yola çıkarak birtakım varsayımlarda bulunur.
Ayrıca doğruluğunun veya yanlışlığının öngörülmesi zor olan birtakım varsayımlardan hareketle olayları değerlendirir. Hatta bazen olaylar arasında çok saçma ilişkilerde kurulabilir. Hatta yalan bilgi kirliliğinden yola çıkarak ortaya bir iddiada atılabilir.
Arapça Diline Göre Bilginin Sınıflandırılması
Mayıs ayında Diyanet İşleri Başkanlığı, aşı olmayanlar kul hakkına giriyor diye fetva uydurmuşlardı. Buna tepki olarak İslam Hukuku Öğretim Üyesi olan Akif DURSUN Beyefendi, Aşı Olmamak Kul Hakkı mı? Başlıklı makale kaleme aldı. Bu makalede, Arapçaya göre bilginin sınıflandırılmasını yaptı. Bu sınıflandırmayı bu makalemde de tekrar paylaşacağım. Ayrıca Akif DURSUN Beyefendinin makalesini okumak için başlığın üzerine tıklayabilirsiniz.
Arapça Diline göre bilgi; Yakin, Zann-ı Galip, Zan, Şek, Vehim olarak beş sınıfa ayrılır.
Yakin: Kesin bilinen şeydir. Yüzde 100 olarak doğru bilinen bilgidir. Kimse bu bilginin yalan olduğunu iddia edemez. Mesela, TBMM tarafından Paris İklim Anlaşması onaylanmıştır. Anlaşma maddeleri de kamuoyunun görebilmesi için resmi kaynaklarda yayınlanmıştır. Bu bilgiye kimse yalan diyemez.
Zann-ı Galip: Doğru olma olasılığı çok yüksek ihtimal olan bilgidir. Yüzde 75-99 oranda doğru olma potansiyeline sahiptir. Kesine ulaşmamıştır ancak ona yaklaşmıştır. Mesela, ortada bir fotoğraf vardır ve bu fotoğrafta iki kişi yanyana bulunmaktadır. Ancak bu fotoğraf bir fotomontaj mı? Yoksa gerçek mi? Zira fotoğraftakilerden birisi fotoğrafın doğru olduğunu kabul ederken, diğer yalanlıyor.
Ancak yalanlayan kişiye baktığımız zaman beden dili bize yalan söylediğini, doğrulayan kişinin doğru söylediğini gösteriyor. Buradan yola çıkarak bu fotoğrafın gerçek olduğu, fotomontaj olmadığı kanaati daha baskın olabilir. Bu bilgiye zann-ı galip denir. Yakin, yani kesin denmesi için fotomontaj olup olmadığının uzmanlar tarafından incelenmesi gerekmektedir.
Zan: Yüzde 51-75 oranında doğru olma olasılığına sahip bilgi olarak kullanılır. Mesela, iki kişi gündüz birbiriyle kavga ediyor ve akşam olunca kavga edenlerden birisinin cinayete kurban gittiği öğreniliyor. Birinci şüpheli, gündüz kavga ettiği kimsedir. Buna ise zan denir. Çünkü kesin olarak öldürdüğüne dair bir bulgu yok.
Gerekli bulgulara sahip olunamadığı sürece bu kişi zan altındadır. Ama kesin olarak cinayetin faali değildir. Yakin, yani kesin bilgi olabilmesi için, adamın öldürüldüğü yerde, araba lastik izi, bot izi, parmak izi, saç kılı, kamera kaydı, görgü tanığı… gibi delillerin bulunması ve bu delillerin kavga ettiği şüpheliye ait olduğunun kesinleşmesi lazımdır.
Şek: Doğruluğu ya da yanlışlığı hakkında karar verilemeyen, doğru ya da yanlış olma olasılıklarının yüzde 50 olduğu bilgilerdir. Baktığımız zaman Komplo Teorilerinin bir kısmı da bu kategoriye girmektedir. Mesela, bir tünele girdiniz ve çıkışı arıyorsunuz. Karşınızda ise iki tane yol var. Hangi yolun doğru olduğunu bilmiyorsunuz. Bunu ancak deneme yanılma yoluyla tespit edebilirsiniz. Bu bilgiye Şek diyebiliriz.
Vehim: Doğru olma ihtimali yüzde 50’nin altında olan bilgidir. Mesela, 2000 bin yıllık bir Türk Derin Devleti olduğundan ve bu derin devletin asli görevinin, yıkılan Türk Devletlerinin yerine süratle yenisini kurmak olduğundan bahsedilir. Ancak bu konuyla alakalı elle tutulur bir kanıt yoktur.
Zaten gizli olduğu iddia edilen bir yapılanmadan böyle ulu orta bahsedilmesi, böyle bir şeyin aslında olmadığı veya gizliliğinin ortadan kalktığı anlamına gelir. Eğer hiç yoksa bilgi uydurmadır. Eğer varsa da gizliliği ifşa olmuştur. Ancak gizliliğinin ifşa olduğunu varsaysak bile yine bu 2000 yıllık gizli Türk Derin Devleti ile alakalı elle tutulur delil yoktur.
Doğru Bilgiye Nasıl Erişebiliriz?
Analitik Araştırma ile Komplo Teorileri birbirlerine karıştırılmaktadır. Birçok analitik araştırma, komplo teorisi zannedilmektedir. Ayrıca esasında analitik araştırmalar yapan insanların bazıları aynı zamanda ya komplo teorisyeniler ya da komplo teorileriyle de içli dışlılar. Bu da geleceğe yönelik bir takım öngörülerin ya da yaşanan olayların iç yüzlerinin komplo teorisi olarak algılanmasına sebep olmaktadır.
Halbuki Komplo Teorileri akıl yürütmekten yola çıkarak oluşan varsayımlar iken, Analitik Araştırma, elde edilen somut deliller neticesinde oluşan öngörülerdir. Bu iki ayrımı bu şekilde yaparsak, o zaman kendimizi Komplo Teorilerinin kurbanı olmaktan koruyabiliriz.
Ayrıca, akıl yürüterek oluşturulan varsayımların illa yalan olacağı düşüncesi de yanlıştır. Bu varsayımların doğru ve haklı olup olmadığını zaman ortaya çıkaracaktır. Bir Komplo Teorisi, zamanı geldiğinde somut delillerle ortaya çıkan bir hakikat olarak karşımıza çıkabilir.
Bizim bir bilgiyi doğru kabul etmemiz için o bilginin ya Yakin (kesin bilgi) ya da Zann-ı Galip (doğru olma olasılığı çok yüksek ihitmal) bilgi kategorisinde olması gerekir. Zan, Şek ve Vehim ile bir bilginin doğru olduğuna karar verilemez. O yüzden elde edilen her türlü bilginin mutlaka doğru olup olmadığı araştırılmalıdır. Eğer doğruluğu yönünde somut deliller bulunamıyorsa, o zaman o bilgiyi doğru kabul etmek mümkün değildir.
Eğer Zan, Şek, Vehim kategorisindeki bilgileri sanki Yakin ya da Zann-ı Galip imiş gibi benimsersek, o zaman kendimizi komplo teorilerinin kurbanı etmiş oluruz.
Düğme en başta yanlış iliklendiğinde, nasıl ki diğerleri de yanlış oluyor; işte doğruluğu kanıtlanmamış bilgileri doğru kabul edenlerden Dünyayı, hayatı, olayları, gelişmeleri yorumlarken doğruluğu kanıtlanmamış bilgileri benimseyerek onları merkeze koydukları için her zaman yanlış yorumlarlar. Çünkü düğme en başta yanlış iliklenmiştir.
Peygamber Efendimiz (aleyhisselatüvesselam) şöyle buyurdular:
“Fasık size bir haber getirdiğinde onu araştırınız!”
İslam dininde; Zan, Şek ve Vehim üzerine hüküm bina edilmez. Hatta Zann-ı Galip üzerine bile hüküm bina edilmez. Hal böyle iken; Zan, Şek ve Vehim’den başka bir şey olmayan ve komplo teorisi olarak isimlendirdiğimiz bir takım varsayımları nasıl olur da sanki kesin doğrularmış gibi benimseyebiliriz? Nasıl olur da böyle bilgiler üzerinden zihin dünyamızı ve hayatımızı şekillendirebiliriz? Nasıl olur da geleceğe dair öngörülerde bulunabiliriz? Nasıl olur da gelecek planları yapabiliriz?
Hakikatları İnkar Edenler Bunlara Komplo Teorisi Der!
Hakikatları inkar edenler bunlara komplo teorisi der! Komplo Teorisi nedir? Diye sorsanız bunun tanımını bile yapamazlar. Bazı insanlar, Dünyamızda dönen acı gerçekleri ifşa etmek için sürekli araştırma yaparlar ve elde ettikleri delilli bilgileri, yani Yakin olan bilgileri, bazıları da Zann-ı Galip olan bilgileri insanlarla paylaşırlar.
Böyle insanların hakikatı ortaya çıkarma ve kötü olan kimseleri ifşa etme davalarını karalamak için onlara da Komplo Teorisyeni denilmektedir. Neden? Çünkü Dünyaya onların baktığı pencereden bakmadıkları için? Neden? Çünkü hakikatları ifşa ettikleri için?
Bu durum bana dindar olan insanları yobaz diye yaftalayan Kemalistleri hatırlatıyor. İslam’ı ve Müslümanları karalamak için yobaz kelimesini çok kullanıyorlar. Halbuki yobazın kim olduğu bellidir!
Yine bazı hakikatı ortaya çıkarma davasıyla sürekli araştıran ve bilgi paylaşan insanların birçoklarının kendileri de, kendilerini Komplo Teorisyeni olarak tanımlıyorlar. Yani komplo teorisyeni olduklarını kabul ediyorlar ve böyle bir sınıflandırmayı inkar etmiyorlar. Aslında yanlış yapıyorlar. Kendilerini Analitik Araştırmacı olarak tanıtmalıdırlar ve Komplo Teorisyeni yakıştırmasını sert bir dille reddetmelidirler.
Komplo Teorisi Piyasası
Dünyada birçok şey arz ve talep meselesidir. Eğer insanlar hayallere rağbet ederse onlara hayal satmalısınız ki para kazanasınız, eğer insanlar hakikatları talep ederse onlara hakikatları satmalısınız ki para kazanasınız, eğer insanlar gülmek ve eğlenmek isterlerse onları güldürüp eğlendireceksiniz ki para kazanasınız. Eğer insanlar komplo teorilerini talep ediyorlarsa onlara komplo teorisi satmalısınız ki para kazanasınız.
Günümüzde Dünya genelinde özellikle ABD’de, Avrupa’da ve Türkiye’de… komplo teorileri ciddi bir talep patlaması yaşamıştır ve bu talebi karşılayacak kimselerde komplo teorisyenleridir. Bu talep çokluğu sayesinde Dünya’da, Komplo Teorisyenliği diye bir piyasa oluştu. Kitaplar, Dergiler, Seminerler, Web Siteler, Youtube Kanalları ve alternatif kanallar… bu sektördeki komplo teorisyenlerinin adeta ekmek kapısı oldu.
Komplo Teorisyenlerinin yazdıkları kitapları yüz binlere satıyorlar. Hatta başka dillere çevriliyor ve milyonlara satıyorlar. Açtıkları Youtube kanalları çok kez izleniyor, Web Siteler çok kez ziyaret ediliyor ve güzel gelirler elde ediliyor. Uzaylılar, oyuk dünya, düz dünya, gizli deneyler, dünya bir simülasyon, reptillian ve anunakiler, Mısır Piramitleri, Zaman makineleri, Zombiler… gibi çok sayıda konu sürekli gündemlerindedir.
İnsanoğlu sürekli olarak bilinmeyenin ve gizemli olanın peşine gitmeye meraklıdır. Komplo Teorileri de genellikle bilinmeyenleri ve gizemli olanları içinde barındırıyor ve insanları cezbediyor. Bu da bir pazar haline geliyor.
Umarım Komplo Teorisinin ne olduğunu, analitik araştırmanın ne olduğunu, bilginin sınıflandırılmasının ne olduğunu, doğru bilgiye nasıl erişmemiz gerekdiğini anlatmakta muvaffak olabilmişimdir.
Hazreti Allah bizlere hakkı hak olarak görebilmeyi, batılı batıl olarak görebilmeyi ve hakkın üzerinde sabit olabilmeyi nasip eylesin!