Bu yazımda, Kötü Alimlerin Açtığı Dalalet Yolu konusunu işleyeceğim. Bu öyle bir dalalettir ki, bazı Müslümanlar başka bazı Müslümanlara düşman ediliyor. İnsanlar bu kötü alimlerin şaşırtmaları sebebiyle bâtılı hak, hakkı ise batıl zannediyor. Hakiki İslam davası unutuluyor, bâtıl dava sanki hakmış gibi benimseniyor. Birçok hakikatin üzerine perde çekiliyor. Oysaki onlar kötü alimleri açtığı dalalet yolu üzerindeler de haberleri yok!
Hak yol dediğimiz şey, Allah’ın dinine hizmet etmektir. Allah’ın dinine hizmet için yapılan her şeye cihad denir. İlmi alanda hizmetlerde bu kabildendir. Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadisi şerifinde şöyle buyurdular:
“Alimler, peygamberlerin varisleridir.”
Başka bir hadisi şerifte ise şöyle buyurdular:
“Benim ümmetimin alimleri, Benî İsrail’in nebileri gibidir.”
Resul, kendisine şeriat verilen peygamberlere denir. Nebi ise, kendisinde önceki Resule tebliğ edilen şeriatı ümmetine tebliğ eden, kendisine şeriat verilmeyen peygamberlere denir. İşte bu noktadan hareketle, bu ümmetin alimleri, Benî İsrail’in nebileri gibi oluyor. Çünkü alimler, Resulullah Efendimiz’e (sallallahü aleyhi ve sellem) gönderilen şeriatı insanlara tebliğ ediyorlar. Tıpkı nebilerin, resullere gönderilen şeriatı kendi ümmetlerine tebliğ etmeleri gibi.
Ancak her alim, Resulullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) varisi değildir. Benî İsrail’in nebileri gibi değildir. Bazı alimler vardır ki, onlar ilmiyle insanları delalete sürüklerler. Ümmet-i Muhammed içerisinde fitne ve bozgunculuk çıkarmaktan başka bir iş yapmazlar. Hazret-i Allah böyle alimlerin şerlerinden bizleri muhafaza eylesin!
İhyâu Ulûmid-din’de Kötü Alimler
Kötü Alimleri anlamak için, Hüccetül İslam İmam-ı Gazali Hazretlerinin (rahmetullahi aleyh), İhyau Ulûmid-din eserinden de iktibaslar yapmak istiyorum. İlim Bölümünde geçmekte olan Fena alimleri anlatan kısımdan iktibaslar yaptım. Hadisi şerifte Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:
“Âhir zamanda cahil âbidler ve fâsık alimler olur.”
Bu hadisi şerif Enes bin Malik tarafından rivayet edilmiş olup Hâkim’de geçmektedir. Günümüze baktığımız zaman, ne kadar da çok cahil âbid ve fâsık alim yok mu? Hal böyle iken Müslümanların çok daha fazla dikkat etmesi gerekmektedir.
Yine başka bir hadisi şerifte Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyorlar:
“Sizin için Deccal’den ziyade Deccal olmayanlardan korkarım! ‘Onlar kimlerdir? Kimleri kastediyorsunuz?’ Sualine cevaben: ‘Sapıtan imamlardır.’ buyurmuştur.”
Bu hadisi şerifte Hanbeli Mezhebinin imamı, İmam Ahmed bin Hanbel (rahmetullahi aleyh) Hazretlerinin Müsned eserinde geçmektedir ve Ebu Zer (radıyallahü anh) tarafından rivayet edilmiştir.
Hazreti İsa Aleyhisselam kötü (fena) alimi şöyle tarif etmiştir:
“Fena alim, suyun ağzındaki taşa benzer. Kendisi suyu içmediği gibi bahçelere suyun akmasına da engel olur. Yine kötü alim pislik üzerinde biten ota benzer. Dışarısı parlak, fakat içerisi pislik kokar. Yine fena alim mezara benzer; dışarıdan çiçekli türbe fakat içerisi kemiklerle doludur.”
Ebu Davud ve İbn Mace’de geçen bir hadisi şerifte Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:
“Kendisiyle Allahü Teala’nın rızası kazanılacak olan bir ilmi, dünyalık için arayanlar kıyamette cennet kokusunu alamazlar.”
Seleften Bazı alimler diyor ki:
“Alimler, peygamberler arasında haşr olacaklar. Kadınlar ve bilgisiyle dünyalık isteyen fakihler ise, padişahlar arasında haşr olacaklardır.”
Ebû-d Derdâ (radıyallahü anh) Resulullah Efendimiz’den (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle rivayet etmiştir:
“Aziz ve celil olan Allahü Teala, peygamberlerden birisine vahy ederek buyurdu ki: ‘din uğrunda olmayıp başka maksatlar için fakih olanlara, amel gayesi olmayan ilim öğrencilerine, ahiret ilmiyle dünyalık isteyenlere, dışarıdan koyun derisine bürünmüş içleri kurt gibi olanlara, dilleri baldan tatlı fakat kalpleri sabır otundan acı olanlara, bana hile edip benimle eğlenenlere söyle; onlara, onlara öyle bir bela kapısı açarım ki, hâlim insanları da hayrette bırakır!”
Kötü alimler bu hadisi şeriften korkmalıdır!
Mektubat-ı Rabbani’de Kötü Alimler
Mektubat-ı Rabbani’de, Hacı Molla Muhammed Lahori’ye, Müceddid-i Elfi Sani İmam-ı Rabbani (kuddise sirruh) Hazretlerinin yazmış olduğu 33. Mektupta kötü alimlerden şöyle söz etmektedir:
“Tedris ve fetva işleri ancak şu şartlar altında faydalı olur: Allah rızası için halis; makam ve baş olma düşkünlüğü, mala ve yükselmeye karşı tamah şaibesinden temiz olursa.
Fetvanın ve tedrisin, anlatılan kötülüklerden temiz olmasının alameti şudur: Dünyaya karşı zahid gönüllü olmak ve onun geçici şeylerine gönül bağlamamak.
Bazı alimler anlatılan belaya müptela olmuş, dünya muhabbetlerine esir düşmüşlerdir, işte bunlar, kötü alimler olup, insanların şerlileri ve din hırsızlarıdır. Bu halleri ile onlar, kendilerini halkın iktida ettiği ve tüm halkın en faziletlileri sanırlar. Şu ayet-i kerime onların durumunu anlatır:
‘Onlar, kendilerini bir şey üzere sanırlar. Dikkat edin, onlar yalancıdırlar.
Şeytan bunları istila etmiştir; Allah’ı anmayı da unutturmuştur. Bunlar şeytan grubudur. Dikkatli olun, asıl kayba uğrayanlar, şeytan grubundan olanlardır.’ (Mücadele Suresi, 18-19. Ayetler)
Büyüklerden biri şeytanı gördü. Azdırmak ve saptırmak işinden geçmiş boş oturuyordu.
Şeytana böyle boş oturmasının sebebini sorunca, Lain şöyle dedi:
‘Bu zamanda kötü alimler, işimde bana çok yardımda bulunuyorlar. Azdırmak ve saptırmak işinde yerimi aldılar. O kadar ki, beni böyle boş bıraktılar.
İmam-ı Rabbani Hazretleri (kuddise sirruh) aynı mektubunun devamında:
Şu bir hakikat ki, bu zamanda şeriat işlerinde her ne gibi bir zaaf, savsaklama vaki olduysa, İslam dininin ve şeriatın yürürlüğünde her ne gibi bir duraklama zuhur ettiyse, ancak kötü alimlerin uğursuzluğu ve kötü niyetleri dolayısı ile oldu.
Evet…
Eğer alimler, dünyadan gönül alıp, makam, baş olma sevgisinden, mal tamahı, üstün tutulma arzusunun esaretinden kurtulan hür sınıfına girmiş olsalardı; o zaman bunlar ahiret alimleri olurlardı. Peygamberlerin dahi varisleri olurlardı. Bu gibi zatlar, halkın en faziletlileri durumundadırlar. Yine bu zatlar şu hadis-i şeriflerde haber verilen gruptan olurlardı:
‘Kıyamet günü bunların mürekkepleri, Allah yolunda şehid olanların kanları ile tartılacak ve bunların mürekkepleri ağır gelecektir.’
‘Alimin uykusu ibadettir.’
Bu manalar, onların hakikatleri için bir hakikattir.
Kötü Alimler Her Zaman Olacaktır
Prof. Dr. Hamdi Şahin’ın yazmış olduğu, Emeviler ve Emevi Tarihi isimli eserinin 48. sayfasında dünya menfaatlerinden uzak ilmiyle amil alimler olduğu gibi, devlete taraf olup ilmiyle onun bakışını desteklemeye başlayan, devletin de bol mal ihsan ettiği kişiler de olduğunu anlatmaktadır. Eserdeki ilgili sayfada ki ibareler şu şekildedir:
“İyi bilinmelidir ki bazı alimler, Abbasilerin elinden baskı ve eziyet görmüştü. Abbasilerde bu alimlerin hayatlarına ve hürriyetlerine çeşitli şekillerde müdahale ediyorlardı. Bunun örnekleri çok olup belki en meşhuru, üç imamın; Ebu Hanife, Malik ve Ahmed b. Hanbel’in Abbasilerin bazı görüş ve fikirlerine aykırı düşünceleri ve tavırları sebebiyle, dövülüp eziyete uğramalarıdır. Benzer şekilde o devir, nahiv, fıkıh, edebiyat ve şiir ilimlerine de müdahaleye şahit olmuştur.
Bazı alimlerden gelen mükemmel örneklere rağmen alimlerin tümü, her zaman ve her ümmette beklentiden uzak, mala ve makama aldanmayan kişiler değillerdir. Aralarında hakka sımsıkı tutunup devletin emirlerine ve meyillerine karşı çıkan ve bu yüzden işkenceye maruz kalanlarda vardır. Devlete taraf olup ilmiyle onun bakışını desteklemeye başlayan, devletin de bol mal ihsan ettiği kişilerde vardır.”
Her devirde hidayete ve hak yola davet eden, haktan taviz vermeyen ilmiyle amil alimler olduğu gibi; koyun derisine bürünmüş içleri kurt gibi olan, dilleri baldan tatlı ama kalpleri sabır otundan acı olan, ahiret ilmiyle dünyalık isteyen, insanları dalalete ve fitneye sürükleyen, zalim ve hain olan devlet yöneticilerini adil ve kahraman gösteren, hakkı bâtıl ve bâtılı ise hak olarak gösteren alimlerde olacaktır.
Nitekim günümüzde de böyle olanlar vardır. Onlara karşı Müslümanları ikaz ediyorum. Tefrikaya düşmeyiniz! Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadisi şerifinde şöyle buyurdular:
“Zandan sakının. Çünkü zan, yalanın ta kendisidir. Birbirinizin konuştuğuna kulak kabartmayın, birbirinizin özel hâllerini araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!” (Müslim, Birr, 28)
Daha evvel yazmış olduğum Sünni Diriliş Önündeki İç Engeller
başlıklı yazımı okumak için başlığın üzerine tıklayınız!