Eğer, Libya konusunda Rusya bizimle mi? Diye sorulacak olursa, buna cevabım kısaca, tabiki de hayır! Çünkü en başta bilinmesi gereken hususlardan biriside; Rusya, Hafter Rejimine bağlı Tobruk Temsilciler Meclisini desteklemektedir. Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye ’ye karşı olan neredeyse bütün devletler Hafter Rejimini desteklemektedir. ABD, Yunanistan, BAE, Suudi Arabistan, Mısır ülkeleri Halife Hafter Kuvvetlerine bağlı olan Tobruk merkezli Temsilciler Meclisini desteklemektedir. İtalya ve AB ülkeleri ise Türkiye ve Katar gibi Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümetini desteklemektedir. Tüm bunlara karşılık BM, Libya’nın meşru hükümeti olarak Trablus merkezli olan Ulusal Mutabakat Hükümetini tanımaktadır. Lakin, ülkenin 3/2’si, Hafter güçlerinin kontrolündedir. Sadece başkent olan Trablus ve çevresi, Ulusal Mutabakat Hükümetinin kontrolündedir.
Her ne kadar Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti, BM tarafından Libya’nın meşru hükümeti olarak gözüküyor olsada, Hafter güçlerine bağlı olan Tobruk merkezli Temsilciler Meclisinin arkasındaki uluslararası destek göz önünde bulundurulduğu zaman, BM’nin Trablus hükümetini meşru olarak tanıması bir anlam ifade etmemektedir. Bu durumun yakın gelecekte değişme durumuda kuvvetle muhtemel gözükmektedir. Ya da Libya, tıpkı Suriye gibi sonu gelmeyen bir iç savaş bataklığına sürüklenebilir.
İtalya ve AB ise, ülkede yaşanan iç savaştan dolayı olası bir göç dalgasından endişe etmektedirler. Bu sebepten dolayıda Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümetini desteklemektedirler. Diğer bir sebep ise, Rusya’nın bölgede petrol arama çalışmaları yaparak enerji ve petrol sektöründe söz sahibi olmasını istememeleridir.
Rusya Neden Halife Hafter güçlerini desteklemektedir?
Rusya, Kaddafi döneminde Libya ile yaptıkları enerji anlaşmalarının korunması açısından ve petrol arama çalışmalarının yapılması sebebiyle Halife Hafter kuvvetlerini desteklemektedir. Ayrıca 27 Kasım 2019 tarihinde Trablus hükümeti ile Türkiye arasında yapılan Doğu Akdeniz mutabakatından Rusya oldukça rahatsız olmuştur.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de elinin güçlenmesini en son isteyecek, hatta hiç istemeyecek ülke Rusya’dır. Çünkü Rusya, Avrupa’nın en büyük doğalgaz ihracatçısıdır. Rusya ekonomisinin en önemli kolonlarından birisi, Avrupa’ya ihraç edilen doğalgazdır. O yüzden Doğu Akdeniz’de keşfedilen ve keşfedilecek olan doğalgazların, Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç edilmesi, Rusya ekonomisine büyük bir darbe olacaktır. Heleki Türkiye kıta sahanlığı konusundaki ihtilafları ortadan kaldırıp, kendi kıta sahanlığında doğalgaz bulursa, Rusya için ciddi bir sıkıntı hasıl olur.
Şu anda ABD öncülüğünde Mısır, Yunanistan, GKRY, İsrail ülkelerinin Doğu Akdeniz’deki doğalgazı denizin altından döşenecek borularla Yunanistan üzerinden Avrupa’ya ihraç etme projeleri çok maliyetli gözüküyor ve denizdeki canlılarının neslinin devamlılığını ayrıca tehdit ediyor. Bu sebepten ilerleyen dönemlerde Türkiye üzerinden doğalgazın Avrupa’ya ihracı konusu gündeme gelebilir.
Avrupa ise doğuda birinci tehdit olarak gördüğü Rusya’ya karşı enerji ve doğalgaz bağımlılığından kurtulmak istemektedir. Öte yandan Türkiye’nin kendilerinden uzaklaşıp, Rusya’nın stratejik ortağı ve müttefiki haline gelmesini istememektedir.
Diğer yandan Yunanistan ve GKRY, ayrıca İsrail ve Mısır; Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin koz sahibi olmasını, enerji koridoru haline gelmesini, en kötüsü ise doğalgaz rezervleri bulup enerjide dışa bağımlılığına son verip ihraç eden bir ülke haline gelmesini istememektedir. Bunu Rusya’da istememektedir. Belkide en çok Rusya istememekte, sonrada Yunanistan ve GKRY istememektedir. Rusya bu sebepten Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin elini güçlendirecek hiçbir şeyi destekleyemez. Bu kendi çıkarlarına terstir.
Sonuç
Rusya’nın Libya konusunda bizimle birlikte ortak hareket etmesi mümkün değildir. Ülkemizde iktidara yakın olan medyanın ve sözde akademik dünyasının bu yönde yanlış algı oluşturması kabul edilemez! Yazıda dediğim gibi, Rusya Avrupa’nın en büyük doğalgaz ihracatçısıdır ve Doğu Akdeniz’deki doğalgazların Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihracı, Rusya ekonomisine büyük bir darbe olacaktır. Heleki Türkiye, Doğu Akdeniz’de kendi doğalgaz rezervlerini bulursa; bu Rusya için tam bir felaket senaryosudur! Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin diplomatik olarak kendi çıkarlarını başarı bir şekilde koruyabilmesi Rusya’nın asla işine gelmeyecektir. Bu sebepten dolayı Türkiye ve Rusya asla ortak değildir. Rusya’nın tüm politikaları ise tamamen Türkiye’yi Batıdan ve NATO ittifakından her geçen gün uzaklaştırma ve yalnızlaştırma üzerinedir. Nihai amaç ise tıpkı Orta Asya gibi Türkiye’yide, Rusya’nın arka bahçesi haline getirmektir!
Avrupa ise yakın gelecekte hem Rusya’ya olan enerji ve doğalgaz bağımlılığından kurtulmak için; hemde Türkiye’nin Rusya ile her geçen gün yakınlaşmasını sabote etmek için; Türkiye ile anlaşmaya varabilir. Bu anlaşma neticesinde Doğu Akdeniz’deki doğalgazlar, Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç edilebilir. Tabi yakın gelecekte Türkiye’de bir seçim olur ve iktidar değiştirse, muhtemelen gerçekleşecek senaryo bu şekilde olacaktır. Kim bilir? Belkide Rusya’nın, (bir önceki paragrafta bahsettiğim) Türkiye üzerindeki planları suya düşebilir!
Türkiye, Libya’da Trablus hükümetini desteklerken; Rusya, Hafter Rejimine bağlı olan Tobruk temsilciler meclisini destekliyor. Hal böyle iken; “Türkiye ve Rusya, Libya’da ortak hareket ediyor!” Diye kim diyebilir? Bunun akılla bağdaşan bir yanı yoktur! Aynı şey Suriye içinde geçerlidir. Suriye’de Rusya, Esed Rejimi’ni destekliyor. Ama Türkiye Esed Rejimine düşman ve sözde Suriye Milli Ordusu ismini verdiği yapıyı destekliyor. Ayrıca Türkiye, Suriye’de bir sözde Kürt devleti adı altında terör devleti kurulmasına karşıyken, Rusya bırakın PYD/YPG’yi terör örgütü olarak tanımayı, PKK’yı dahi terör örgütü olarak tanımamaktadır! Sonuç olarak Türkiye ve Rusya ne Libya’da, nede Suriye’de hiçbir şekilde ortak değildirler! Rusya asla bizimle değildir!