Materyalist Batı Medeniyeti ve Batının Kanatsız Melekleri

Materyalist Batı Medeniyeti ve Batının Kanatsız Melekleri

Materyalist Batı Medeniyeti ve Batının Kanatsız Melekleri Fransız Materyalist De La Mettrie, Homme a Machine eserinde insan vücudunun mekanik bir birleşim olduğu ve özündeki cevherin yarattığı kuvvet aktarımı ile ayakta kaldığını savunur. Aynı anda ahlaki davranışlarımızı toplumun beklentilerinin şekillendirdiğini ve insanın bütün davranışlarının yediği ve içtiği gıda maddeleri ile şekillendiğini kabul eder.

La Mettrie’e göre bir maymun, insan ile aynı düşünce mekanizmasına sahiptir. Utanma, paylaşma ve kendisi için faydalı ve zararlı olan şeyleri birbirinden ayırabilir. Bu yüzden toplumun düzgün ve ahlaklı olması için din, yani Allah inancı gereksizdir. İnsanın maymundan evrime uğrayarak bu forma gelmesine Biyolojik Darwinizm denir. Bu doğal seleksiyon içerisinde güçlü olanın hayatta kalmak için zayıf olanı yemesi fıtrat gereğidir ve gayet normaldir.

Bu biyolojik evrim aynı şekilde sosyal alanda karşımıza insanın sosyal olarak evrime uğrayıp bilinmeyen doğa üstü güçleri inkar ederek günümüzün fen ve teknolojisi ile bu doğaüstü olaylara hakim olması olarak karşımıza çıkar.

Materyalist Batı Dünyasına Göre Kötü Olan Her Şeyin Sebebi Din Terörüdür

Materyalist Batı Dünyasına göre insan ve insanın menfaatini ölçü alan her toplum, ilahi kaynakları ölçü alan toplumlardan akıllarını kullanamadıkları için hem biyolojik hem sosyolojik olarak gelişmemiş ve doğal seleksiyona göre yenilmesi, yok edilmesi, maddi ve manevi sömürülmesi ve gelişmiş olan toplumları beslemesi gerekli bir hale gelmiştir.

İnsanı Allah inancına iten şey ise içindeki kuvvetli şekilde cereyan eden sığınma duygusu ve anlam veremediği, sebebini bulamadığı metafiziksel olaylar karşısında aciz kalmasıdır. Fakat günümüzün teknikleri ve insanoğlunun bugün eriştiği zeka seviyesi bu sorunların üzerinden gelmeye muktedirdir.

La Mettrie’e göre Tanrı tanımazlık, insanı merkeze koyan materyalist Ateizm dünyaya egemen olursa din savaşları ortadan kalkacak ve insanlık esas kurtuluşa erecektir. Avrupa’daki Tanrı tanımazlık yahut Tanrıyı dünya işlerinden uzak tutma fikri böyle gelişmiştir.

Bu durumu Fransız Materyalist Hollbach, 1770 yılında yazdığı ve bu ideolojinin yasası olarak sayılabilecek Systema De La Nature eserinde:

“İnsanın mutsuz olmasının tek sebebi doğayı tanımaması ve anlayamamış olmasıdır. İnsanlığın içinde bulunduğu bütün bu kötü durumun tek sebebi yanlış inançlar ve bunun sonucu olan Din terörüdür. İnsanlar akıllarını kullanarak adil, yardımsever ve barışçı olabilirler.” Diye özetler.

İşte Batı’nın daha doğrusu bugün dünyada egemen güç olan Küresel Kapitalizm Oligarşisinin temel gayesi ve hikayeleri böyledir.

Materyalist Batı Dinin Hiçbir Şekilde Hakim Olmadığı Bir Dünya Amaçlıyorlar

Dinin hakim olmadığı ve dünya hayatında salt aklın ve Tanrı tanımaz bir ideolojinin hakim olduğu Batı, bu düşünce ile bizleri II veya III. dünya ülkeleri olarak görürler. Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler ve II. yahut III. dünya ülkelerine yatırımlar, krediler, projeler sağlar ve destek olurlar.

Francis FUKUYEMA isimli Protestan Profesörün, Tarihin Sonu (And of History) makalesinde yazdığı gibi; Batı, kendi nazarında kaydettiği gelişmeler ve kalkınma ile insanlığın erişebileceği son noktaya ulaşmıştır ve artık tarihi seyri bu açıdan kendileri için dikey değil yatay olarak devam etmektedir.

Bu yüzden İdeolojilerinin tüm dünyaya hakim olduğu bir düzen yani dinin, metafiziksel güçlerin ve bu kaynakların dayattığı mesnetsiz, asılsız, ahlak anlayışı ve kuralların olmadığı bir dünya için diğer toplumların kendi seviyelerine gelişerek kendi seviyelerine gelmeleri şarttır.

Bu yüzden toplumları bilim, sanat, moda, müzik, medya ve tüketim alanlarında konsolide ederek Dünya çapında kendi uygun gördükleri seviyeye tedricen ulaştırmayı hedeflerler. Bu amaçları için her toplumda kendi amaçlarına hizmet edecek ve bu trendleri yayacak yerli aparatları kullanırlar.

Bu aparatlar kimi zaman hükümetler, kimi zaman televizyon ve medya baronları, kimi zaman toplumun kanaat önderleri yani hocaları ve öğretmenleri olur.

Dünya Toplumlarının Eğitilerek Batı Medeniyetiyle Aynı Seviyeye Gelmesi Mümkün mü?

Peki tüm dünya toplumlarının bu seviyeye eğitilerek gelmesi mümkün müdür?

Elbette hayır!

Batının bu seviyeye ulaşması Fransız İhtilalinden öncesi ile beraber toplamda 300-350 yıllık bir zamana yayılmıştır.

Biz ve bizim gibi kendilerinden geri kalan toplumlar için yıllarca mesai ve kaynak harcadılar. Belli bir yere kadar dejenere ve asimile ettiler.

Materyalist Batı Dünyasına Ekonomik, Fiziksel ve Biyolojik Bağımlılık

Terbiye edemedikleri, yahut ehlileştiremedikleri din eksenli düşünen ve yaşayan kitleler için formülleri ise ekonomik, fiziksel ve biyolojik bağımlılık oldu.

Ekonomik bağımlılık çizgisinde silahları kapitalist tüketim modeli, bankacılık sistemi üzerinden global çapta bireylerin krediler ile kişisel borçlanmaları, tüketim çılgınlığı ve sürekli moda diyerek veyahut ihtiyaç algısı ile oynayarak ev, araba, eşya ve gıda gibi tüketim ürünlerini süsleyerek devam ettirme şeklinde bağımlı kıldılar.

Bu yüzden aslında Materyalist Batı için hurda ve çöp olan bir çok madde, materyalist bağımlılık yüzünden ülkemizde ve diğer toplumlarda maddi olarak çok kıymet arz etmektedir.

Fiziksel ve biyolojik bağımlılığı ise ilaçlar kimyasallar, GDO ve kanserojen içerikli maddeler ile bozdukları insan sağlığını endüstriyel ilaç sektörü ile sömürerek bir ilaç + bir hastalık = ölene kadar sonsuz hastalık formülü sağladılar.

Bugün gelinen nokta da insan nüfusu çok fazla ve artık küresel hakimiyetlerini resmiyete dökmek için yeterince masraf ve mesai yaptılar.

Artık sonuç alma ve neticeye hızlıca ulaşma vakti. İlk satırda bahsettiğimiz gibi aklımızı kullanmadığımız ve onların bilim ve tekniğine iman etmediğimiz için onların bizi yemesi, yok etmesi ve köle gibi kullanması inandıkları ideoloji ve materyalist anlayışın onlara verdiği doğal bir haktır. O yüzden bundan zerre çekinmeyecekler.

Tıpkı 1800’lü yıllarda madden ve manen sömürdükleri Hindistan, Filipinler, Diğer pasifik ülkeler ve Afrika örneklerinde olduğu gibi.

Materyalist Batı, Son 200 Yılda Bir Milyar Civarında İnsan Katletti

Sadece 200 yıl içerisinde dünya çapında bir böcek gibi katlettikleri insan sayısı bir milyara yakın veya daha fazladır. Bu rakamlara 1920’li yıllardan günümüze kadar savaşlar, ilaçlar, salgın hastalıklar, ilaç ve aşı denemeleri ile katlettikleri insanlarda dahildir.

Allah, ahiret ve hesap inancı olmayan bu katillerin çekince duyacakları hiç bir şey yoktur.

Velhasıl aşı olmadan önce veyahut pandemi tiyatrosu yalanlarına inanmadan önce bu küresel oyuncuların iki asırlık zaman dilimi içerisinde bu düşünceler ile ne gibi kıyımlar, katliamlar, nesli ve insanlığı ifsat etmek için ne gibi operasyonlar yaptıklarını okumak ve incelemek lazımdır.

Şu an yaşadığımız Koronavirüs ve pandemi tiyatrosu etrafında tabi tutulduğumuz dönüşüm, değişim ve adaptasyon süreci ve bu adaptasyon sürecinde dayatılan zorbalıklar, zalimce uygulamalar, onur ve haysiyeti hiçe sayan sözde yerli ve milli genelgeler ve kanunlar iyice incelenmeli,

kimlerin kimlere nasıl hizmet ettiği ve karşılığında ne aldıkları ve bu değişim, dönüşüm ve adaptasyon süreçlerinin kimleri negatif yönde etkilemediği, aksine pozitif anlamda koruduğu, muaf tuttuğu ve geliştirdiği anlaşılmalıdır.

Yoksa insanlık ve Müslüman Ümmeti, pisi pisine kıyıma tabi tutulacak.

Elbette Allah’ında bir planı var, elbette nurunu tamamlayıp zalimleri boğazlarından yakalayacak.

Fakat siz Allah’ın kurtarmasını evinizde, TV başında her dikta edilene istemeyerek bile olsa iman edip kabul edip beklerseniz kurtulanlardan değil arada kaynayanlardan olursunuz!

Şaka Yaptım

Tüm yazdıklarım kendi kafam da kurduğum bir komplo Teorisi!

Şeytanın yeminine hizmet için elinden geleni yapan küresel oligarşi neden durduk yere insanlığı kıyıma tabi tutsun ki?

Onlar insanlığın mutluluk, huzur ve barış içerisinde güzel güzel müreffeh şekilde yaşaması için çalışan güzel, ponçik ve naif insanlar değiller mi? Onlar Materyalist Batı Medeniyeti ve Batının Kanatsız Melekleri

Bu güzel yol ve amaç karşısında ise bize engel olanlar ise FETÖ ve CHPKK değil mi? Bay Kemal değil mi?

Bir Milletin Medeniyeti Nasıl Tahrif Olur? Başlıklı makaleyi bağlantıya tıklayarak okuyabilirsiniz!

Yazan - Yusuf Yiğit

Avatar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir