Bu ülke temelde Muhammediler ve Kemalistler şeklinde olmak üzere ikiye ayrılır. Merhum Kadir MISIROĞLU fevkalede güzel ifade etmiş. Kemalist laikler için Mustafa Kemal Paşaya ait fikirler, devrimler, sözler, hatta her inkılap doğruluğu ve faydası tartışılamaz, üzerine söz söylenip fikir inşa edilemez kesinlikte ve yücelikte bir bütündür.
Her zor durumda, her çıkmazda hatta geniş kapsamlı doğal afetlerde bile çareyi onun inkılap ve ilkelerinde, sözlerinde ve dünya görüşlerinde ararlar.
Onlar için namaz kılmayan birinin şer’an tazir cezası olarak dövülmesi çağ dışı iken, 10 Kasım 09.05 esnasında sirenler öterken ayağa kalkıp 60 saniye kalkmayanı toplanıp canını çıkarırcasına dövmeyi en tabii hak olarak görülür. Akıl ve mantık ile alışverişi kesmiş bu zihniyetin bu tür zorbalık ve saçmalık dolu hareketleri saymak ile bitmez.
Ve bu akıl dışı saçmalık ve ritüellere, kanun ve zorbalıklara kayıtsız şartsız canı gönülden toplumun tamamının uymasının gerekliliğine, sorgulamaması gerektiğine ve saygı duyması gerektiğine iman ederler. Kemal Paşa ve Kemalizm, müntesipleri için bu derece mühimdir.
İğneyi Başkasına, Çuvaldızı Kendine Batır!
Bu atasözü işareti ile iğneyi Kemalist zümreye, çuvaldızı ise Müslümanlara batırmak gerek! Kemalistler Kemal Paşa ve ardında bıraktığı külliyyata bu derece sadık ve inançlı iken ekmeğini, aşını, istikbalini, hayatını idame için maaşını Allah’ın dininden, Peygamberinin sünnet-i seniyyesinden ve selef-i salihin’in muhafaza ve nakil ettiği İslami İlimler müktesebatı üzerinden kazanan hocalarımızı, akademisyenleri hatta affedersiniz anlı şanlı unvanları ile Profesör alimlerimizi yakından incelemek ve üzerine düşünmek gerekir…
Kemalist paradigma ve Kemal Paşa devrim, inkılap ve icraatlarının aleyhine tek bir laf etmekten hazer edip böyle bir şeyi akıldan dahi geçirmekten Allah’a sığınan alimler, öğretim üyeleri, diyanet işleri yüksel kurulu üyeleri velhasıl şunlar veya bunlar kısacası İslam adına nefes harcayan ve tabiri caizse din sektörüne yön veren din baronları…
Bırakın inandığı dini yaşamayı, bırakın savunmayı akademi kürsülerinde, televizyon kanallarında, köşe yazılarında vahyi, vahyin sahibi Cenab-ı Hakkı, vahyin muhatabı Peygamber Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) ve sünnet-i seniyyesini sorgulamayı, eleştirmeyi, üzerine eklemeyi, fazla ve haşa çağ dışı gördüğünü çıkartıp hafifletmeyi ve Batı’nın, oryantalistlerin fikirleri ışığında kendine nefes ve tutunacak zemin bulan Protestan bir İslam anlayışını tebliğ etmeye baş koymuş durumdalar.
İslami Değerlere Çekinmeden Saldırıyorlar!
Hatta meydanı boş bulup, Müslümanların pısırıklığından cesaret ve cüret bulanları işin cılkını çıkartıp ayetleri inkara, peygamberlere hakaret ve iftiraya, hakaret edenlere saygı duymaya ve savunmaya hatta Cenab-ı Hakk’ın ayetlerinden yola çıkarak haşa psikolojik analizini yapmaya ve “bozuk bir psikoloji” teşhisi koyacak kadar küfür ve rezillik noktasına dahi erişebiliyorlar.
Küfürlerini, iğrençliklerini ifade ve fikir hürriyeti, rasyonel ve pozitif bilim üretmek, aydınlanmak, sanat gibi sınırlarını Kemalizm’in ve Kemalizm’in lisans sahibi otoritelerin çizdiği kavramlar üzerine inşa ediyorlar.
Bunlar Müslümanlar tarafından en ufak bir eleştiriye, hakarete, lince tabi tutulunca şefkati ve teselliyi hatta himayeyi Kemalizm’in kanatları altında buluyorlar.
Müslümanlar Sessiz Kalıyorlar!
Öte yandan Müslüman olmanın, ilmin ve ilim sahibi olmanın vizyon ve misyonuna vakıf olmuş taşıdığı yükün mesuliyet, haysiyet ve izzetinin farkında olan ehli sünnet ve ehli vicdan alimler bu ihanet-i diniyye üzere olan sanatçılara, ilahiyatçılara çattıkları zaman yahut Kemalizm ile çelişen hakikat-ı diniyyeyi haykırınca Kemalizm’in adeta şeytan taşlaması olan linç, hakaret ve hatta tehdidine uğrayıp ya sesleri kesiliyor, ya görevden alınıyor yahut çok yüksek yerlerden kulakları çekiliyor.
Bir avuç ehli sünnet, ehli vicdan ve hakkaniyet sahibi cesur azınlık harici bu mücahitlere sahip çıkan, destek olan bir Müslüman kalmıyor. Terk ettikleri yetmiyormuş gibi birde Kemalizm’in şeytan taşlamasına taş toplayıp dağıtarak destek oluyorlar!
Fakat gelenekçi, bağnaz, yobaz ve bilim, sanat, fikir düşmanı ilan ettikleri ehli sünnet alimler ve hocaların kendilerine en ufak bir tenkidine, karşıt beyanına, ters bir çıkışına ise olağanca güçleri ile mukavemet gösterip şerlerini izhar etmekten geri kalmıyorlar.
Kemalistler Kadar Muhammedi Olmadıkça Olmaz!
Kemalistler kadar Muhammedi olmadıkça, Kemalistlerin, Kemalizm’e bağlılığı kadar İslam dinine bağlı; ilke ve inkılaplarına, söz fikirlerine imanları ve fedailikleri kadar imanlı ve fedai olmadıkça, Ülkenin dört bir yanına camiler, imam hatipler, ilahiyat fakülteleri, İslami vakıf binaları inşa edilse, Devlet kanallarında Kuran-ı Kerim tilaveti müsabakaları tertip edilse, sokaklar İslami kisveli insanlar ile, kamu kurum ve idare makamları sakallı, bıyıklı, alnı secdeli, topuklu ayakkabılı fakat kocaman eşarplı kadın ve erkek Müslümanların kontrolüne geçse bile, Ümmete yapay ve fırıldak liderler tayin edilse, İslam ve ümmet adına afaki ufuklar, kızıl elmalar tayin edilse bile bu korkaklık, pısırıklık, yalakalık, ikiyüzlülük, samimiyetsizlik, fırsatçılık ve hainlik son bulmadıkça halimiz kendini darı ambarında zanneden aç tavuktan öteye gitmez.
Böyle bir zihniyetin götüreceği istikamet hüsrandan, pişmanlıktan başka bir şey değildir.
Zira Kur’an-ı Kerim’in ifadesi ile Hakkın istikameti Allah tarafından apaçık bildirildikten sonra başka bir istikametin götüreceği yer sadece dalalet ve sapkınlıktır.
Bu derdin ilacını gelecek nesilleri, evlatlarımızı pısırıklıktan ve yalakalıktan uzak cesur, hakkaniyet sahibi ve dünya hayatının gelip geçici ve ahiretin baki olduğuna inanan, Peygamberinin (sallallahü aleyhi ve sellem) davasına sahip çıkıp omuz vermeye can atan nesiller yetiştirmek, yetiştirenlere destek olmak ve sahip çıkmak ile elde edebiliriz.