Şeyh Said İngiliz Ajanı mı? Son zamanlarda elindeki tek sermayesi olan Mülteciler Meselesi üzerinden ürettiği propagandayla sürekli gündeme gelen Zafer Partisi başkanı olan Ümit Özdağ, geçen gün attığı tweet ile, Şeyh Said’in Emperyalist ajanı olduğunu iddia etmiştir. Üstelik dedesinin, Şeyh Said’i yakalandıktan sonra Diyarbakır’a getiren birliğin komutanı olduğunu söylemiştir. Ümit Özdağ her ne kadar Emperyalist ajanı dese bile, yalan yazan resmi tarih Şeyh Said’i, İngiliz ajanı olarak tanıtmaktadır.
Ümit Özdağ’ın, Şeyh Said hakkında Emperyalist ajanı yakıştırmasını gayet doğal karşılıyorum. Laik Kemalistlere göre bütün Müslümanlar bir şekilde Emperyalist ajanı olmaktadırlar. Ancak ne acebül acayiptir ki, Emperyalizm çıkarlarına olan bütün inkılaplar, Mustafa Kemal ve evet efendimcileri eliyle hem de cebren yapılmıştır. Bu inkılapların gerçekleştirilmesi için çok kişinin canı alınmıştır. Nice alimler, hocalar, Müslümanlar idam edilmiştir.
Yahu bir insan sarık taktığı için, şapka takmayı reddettiği için hain ve ajan ilan edilip idam edilebilir mi? En temel insan haklarından olan dinini öğretme, yaşama ve yaşama hürriyeti elinden alınıp, bu hürriyeti yaşamak istediği için hain ve ajan ilan edilip idam edilir mi? Ancak Tek Parti Devrinde nice Müslüman ne yazık ki idam edildi! Laiklik bu ülkeye milletin talebiyle getirilmedi!
Laiklik, Emperyalist Avrupa’dan ithal edilen bir düşüncedir. Ancak ne gariptir ki, bu düşünceyi cebren bu devletin sistemi yapanlar ve İslam’ı bu topraklardan kazımaya yeltenenler Emperyalist ve İngiliz ajanı olmuyor, ancak tarihi Batılı küffar ile Allah yolunda cihatla geçmiş, birbirinden şanlı zaferlerle ve fetihlerle geçmiş Müslüman Tebaası Emperyalist ve İngiliz ajanı oluyor! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Şeyh Said’e Neden İngiliz Ajanı Diyorlar?
Laik Kemalistlere göre Lozan’da bir neticeye bağlanamayan Musul Vilayeti meselesi görüşmeleri esnasında Şeyh Said’in isyan etmesi, onun İngilizlere çalıştığına delil olmaya yeterde artar. Ancak hakikat, iç politikanın dış politikaya tabi yansımasından ibarettir. Yani Şeyh Said, İngilizlerle işbirliği yaptı diyenlerin, bu konuda ellerinde delilde bulunmamaktadır.
Ancak diğer yandan Laik ve Kemalist bir Türkiye’nin oluşumunda yapılan bütün inkılapların baştan aşağı Batılı Emperyalist devletlerden derleme olduğu ortadadır. Hilafetin kaldırılması, şeriatın kaldırılması, İslami giyimin yasaklanıp Batılı Emperyalistlerle aynı şekilde giyinmeye bu milletin zorlanması, Medeni Kanununun İsviçre’den ithal edilmesi, çeşitli nice kanunların nice eli kanlı Emperyalist devletlerden ithal edilmesi, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile din eğitiminin tamamen yasaklanıp eğitimin tamamen devlet tekelinde Laik Kemalist ideoloji ekseninde dizayn edilmesi, Eli kanlı Emperyalistlerden olan Fransa’dan ithal edilen Laiklik sisteminin getirilerek din ve devlet işlerinin bıçak gibi kesilip birbirinden tamamen ayrılması, Arapça ezanın dahi yasaklanması… gibi saymakla bitmeyecek sayısız icraata karşı çıkmanın adı Emperyalist ajanlığı oluyor!
Dikkat çekilmesi gereken diğer bir nokta ise, Türkiye ile İngilizler arasında Musul Vilayeti meselesinin çözüme kavuşması mı bu millet için daha fazla önemlidir; yoksa dinin kökünü kazımaya yönelik kurulan bu Laik Kemalist rejimin bir an evvel sonlanması mı bu millet için daha fazla önemlidir?
Sadece bu sorunun cevabı bile, Şeyh Said’in bir İngiliz ajanı olduğu, İngilizlerle işbirliği yaptığı iddialarının ne kadarda mantık dışı olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Din bu ülkeden gittikten sonra, tamamen Batılı Emperyalistlerin ve bilhassa İngilizlerin istedikleri ayarda bir millet haline geldikten sonra, Batılı Emperyalistlerin adeta kuklası haline geldikten sonra; Misak-i Milli gerçekleşse ne, gerçekleşmese ne! Ruh bedenden çıkmışsa bedenin mumyalanması neye yarar?
Şeyh Said Neden İngiliz Ajanı Olamaz?
Diğer bir önemli nokta ise, o dönemde İngilizlerin asla istemediği tek şey hilafettir. Dolayısıyla İngilizler, Türkiye’de henüz tam anlamıyla Laik Kemalist devrimleri gerçekleşmemiş iken, bu devrimleri tehlikeye sokabilecek bir kıvılcımı ateşleyecek kadar acemiler mi?
Şeyh Said İsyanı gayri ihtiyari olarak plansız bir şekilde gerçekleşmiştir ve kısa sürede bölgede geniş kitleleri etkilemiştir. Oysa İngilizler bu işin içinde olsalardı evvelden ciddi bir hazırlık yapılması sağlanırdı ve isyanlar birkaç gün içinde bastırılamazdı. Türkiye ciddi bir güç kaybına uğrardı ve Sevr Anlaşması tekrar gündeme gelirdi.
İngilizler ise böyle tehlikeli bir plan asla kurmazlardı. Çünkü bu plan beklemedikleri sonuçlara, yani Hilafetin ve Osmanlı’nın henüz yeni sonlanmışken tekrar küllerinden doğmasına sebep olabilirdi. Böyle bir ihtimali dahi düşünmek istemediklerini söylemeye gerek yok!
Ancak halk tarafından plansız ve gayri ihtiyari olarak başlayan bu isyan hareketi kısa sürede bastırılmıştır. Bu isyanın bastırılmasından sonra ise Laik Kemalist Rejim daha sert bir şekilde kalıcı olarak tesis edilmiştir. Devlet bugün halen bu rejim üzerine devam etmektedir. Laik Kemalist ideoloji ile devlet adeta etle tırnak gibi birbirine bağlanmıştır. Öyle ki Kemalizm eşittir devlet olmuştur. Oysaki devlet ilk kurulduğunda İslam devletiydi ve hilafette, şeriatta vardı.
Sanırım sadece bu kadarcık bilgi ve sorgulama ile, Şeyh Sait İngiliz Ajanı mı? Sorusuna cevap vermek yeterli olmuştur. Asıl soru ise, Gerçek İngiliz Ajanları Kimler? Olmalıdır! Elbet tarih buna şahittir ve gün gelecek tüm gerçekleri en gür sesle haykıracak!
Gerçek İstibdat Kemalizm Türkçülüğüdür! Başlıklı makalemi okumak için başlığın üzerine tıklayınız!