Sosyal Konut Projesi Garabeti

Sosyal Konut Projesi Garabeti

Sosyal Konut Projesi Garabeti; AKP İktidarı, seçim arifesinde oy toplamak maksadıyla TOKİ aracılığıyla bir proje başlattı. Projeyide, cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi olarak servis etti. Ancak projeyi incelediğimiz zaman bunun tam bir illüzyon olduğunu ve adeta sosyal konut projesi garabeti olduğunu görüyoruz.

Projenin neresinden tutulursa tutulsun mantıklı bir yanı yoktur. Dar gelirli ailelerle alakası olmadığını, ödeme planının en nihayetinde alan kişileri mağdur edeceğini ve birçoklarının aldıkları evin eninde sonunda haczedileceğini, dinen caiz olmadığını sizler için başlıklar altında ele aldım.

İnşaAllah aklı selim olanlar benim yazdıklarımdan ders çıkarırlar ve ev alma hayaliyle hüsrana uğramazlar. Ölçüsü din olan Allah’ın izniyle aldatılmaz. Ama ölçüsü din olmayanlar, hüsran olmaya mahkumdur. Evim, arabam olsun da nasıl olursa olsun deyip helal-haram hassasiyeti gözetmeyenler hem bu dünya saadetlerini hem ahiret saadetlerini tehlikeye atmaktadırlar.

Proje Dar Gelirlilere Hitap Ediyor mu?

AKP Hükümeti, cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi sloganıyla tanıttığı bu projenin, dar gelirlilere hitap ettiğini söylemektedir. Ancak basit hesaplamalarla, bu projenin dar gelirlilere hitap etmediğini ve hatta aklı selim olan hiç kimseye de hitap etmediğini idrak etmek mümkündür.

3+1 bir daireyi baz aldığımız zaman proje için %10 peşinat istenmekte ve aylık 3250 TL taksitle başlayıp, her ay iki kere memur maaşı zamları dikkate alınarak taksitlerde artırmaya gidileceği söylenmektedir. Evin başlangıç değeri ise 850 bin TL olacaktır. Ancak 240 ay boyunca her altı ayda bir taksit oranları artırılacaktır. Böylece 20 yılın sonunda evi alan şahısların ödediği para 850 bin TL olmayacaktır. Şimdi bunu basit bir şekilde hesaplayalım.

Bir kimse 850 bin TL değerinde bir evi alması için evvela %10 peşinat ödemesi gerekiyor. Bu miktar ise 85 bin TL ediyor. Kalan fiyatı ise 3250 TL gibi bir taksit başlangıcı ile ödemeye başlıyor. Ancak insanların atladığı nokta, bu taksitin 20 yıl boyunca 3250 TL olmayacağıdır. Her altı ayda bir memur maaşları dikkate alınarak taksit oranında artışa gidilecektir.

Biz burada bunun tespiti için en iyi senaryoyu baz alacağız. Taksitlerin her altı ayda bir %10’luk artışı senaryosu üzerinden hesaplamalarımızı yapacağız. Ancak memur maaşlarının enflasyon oranlarına göre arttığını ve enflasyon oranlarının ise %70-80’lere dayandığını, bu sebepten dolayı %10 taksit artışının çok iyimser olduğunu da üstüne basa basa belirtmek isterim.

Her altı ayda bir taksit oranları en iyi senaryoya göre %10 arttığında karşımıza çıkacak olan tablo şu şekildedir:

  • Birinci aydan itibaren ödenecek miktar: 3250 TL
  • Yedinci aydan itibaren ödenecek miktar: 3575 TL
  • On üçüncü aydan itibaren ödenecek miktar: 3932.5 TL
  • On dokuzuncu aydan itibaren ödenecek miktar: 4325.75 TL
  • Yirmi beşinci aydan itibaren ödenecek miktar: 4758.3 TL
  • Otuz birinci aydan itibaren ödenecek miktar: 5234.15 TL
  • Otuz yedinci aydan itibaren ödenecek miktar: 5757.5 TL
  • Kırk üçüncü aydan itibaren ödenecek miktar: 6333.3 TL
  • Kırk dokuzuncu aydan itibaren ödenecek miktar: 6966.6 TL
  • Elli beşinci aydan itibaren ödenecek miktar: 7.663.3 TL
  • Altmış birinci aydan itibaren ödenecek miktar: 8429.6 TL
  • Altmış yedinci aydan itibaren ödenecek miktar: 9272.5 TL
  • Yetmiş üçüncü aydan itibaren ödenecek miktar: 10199.8 TL
  • Yetmiş dokuzuncu aydan itibaren ödenecek miktar: 11219.8 TL
  • Seksen beşinci aydan itibaren ödenecek miktar: 12.341.8 TL
  • Doksan birinci aydan itibaren ödenecek miktar: 13576 TL
  • Doksan yedinci aydan itibaren ödenecek miktar: 14933.6 TL
  • Yüz üçüncü aydan itibaren ödenecek miktar: 16426.9 TL
  • Yüz dokuzuncu aydan itibaren ödenecek miktar: 18069.6 TL
  • Yüz on beşinci aydan itibaren ödenecek miktar: 19876.6 TL
  • Yüz yirmi birinci aydan itibaren ödenecek miktar: 21864.2 TL
  • Yüz yirmi yedinci aydan itibaren ödenecek miktar: 24050.7 TL
  • Yüz otuz üçüncü aydan itibaren ödenecek miktar: 26455.7 TL
  • Yüz otuz dokuzuncu aydan itibaren ödenecek miktar: 29101.3 TL
  • Yüz kırk beşinci aydan itibaren ödenecek miktar: 32011.4 TL
  • Yüz elli birinci aydan itibaren ödenecek miktar: 35212.6 TL
  • Yüz elli yedinci aydan itibaren ödenecek miktar: 38733.9 TL
  • Yüz altmış üçüncü aydan itibaren ödenecek miktar: 42607.3 TL
  • Yüz altmış dokuzuncu aydan itibaren ödenecek miktar: 46868 TL
  • Yüz yetmiş beşinci aydan itibaren ödenecek miktar: 51554.8 TL
  • Yüz seksen birinci aydan itibaren ödenecek miktar: 56710.3 TL
  • Yüz seksen yedinci aydan itibaren ödenecek miktar: 62381.3 TL
  • Yüz seksen yedinci aydan itibaren ödenecek miktar: 68619.4 TL
  • Yüz doksan üçüncü aydan itibaren ödenecek miktar: 75481.4 TL
  • Yüz doksan yedinci aydan itibaren ödenecek miktar: 83029.5 TL
  • İki yüz üçüncü aydan itibaren ödenecek miktar: 91332.5 TL
  • İki yüz dokuzuncu aydan itibaren ödenecek miktar: 100465.7 TL
  • İki yüz on beşinci aydan itibaren ödenecek miktar: 110512.2 TL
  • İki yüz yirmi birinci aydan itibaren ödenecek miktar: 121563.4 TL
  • İki yüz otuz üçüncü aydan itibaren ödenecek miktar: 147091.6 TL
  • iki yüz otuz dokuz ve iki yüz kırkıncı taksitler ise: 161800.8 TL’dir.

Bu şekilde bir taksit tablosuyla kişinin toplam ödeyeceği bedel, 8.825.770,5 TL (Sekiz milyon sekiz yüz yirmi beş bin yedi yüz yetmiş TL 50 kuruş)! Bu miktar ise ilk belirlenen 850 bin TL’nin 10 katı üzerinden bir değer ediyor. Kimi şaşkınlar bu hesaplamaya karşı olabilirler. Altı ayda bir %10 taksit artışı olmaz diyebilirler.

Daha iyi bir senaryo olan %5 üzerinden hesaplasak bile, bu hesabın yarısı eder ve 850 bin TL’nin bu sefer 5 katı üzerinde bir değer etmiş olur. Yani işin özeti neresinden tutulursa tutulsun TOKİ’den ev almanın akılla ve mantıkla izah edilebilecek bir tarafı yok.

TOKİ’den ev almak için başvuran ve ev sahibi olmak isteyen vatandaşlara soruyorum, “Size bu şekilde bir ödeme planı ile ev satış teklifi sunulsa kabul eder miydiniz?” Elbette ki aklı selim olan herkes “Hadi oradan!” Diyecektir. O halde neden TOKİ’den ev almak için bu şartları kabul edip başvurdunuz? Çünkü sizi aldatıyorlar! Size resmen bileşik faiz, diğer bir tabirle mürekkep faiz uyguluyorlar!

Bileşik Faiz Nedir?

Bileşik faizin (mürekkep faiz) ne olduğunu tefecilerden borç alanlar çok iyi bilirler. Bileşik faiz kısaca faizden de faiz geliri elde etmektir. Yukarıda ki sizlerin kafanızı açmak için üşenmeyip yapmış olduğum hesaplama, bileşik faizin ta kendisidir ve faiz illetinin en uç noktasıdır.

Bileşik faizdeki ana mantık, ana paradan tek seferde bir faiz hesaplaması ile ödemenin belirlenmesi değil de, sürekli her ay veya belli aralıklarla faizle artan paranın o anki faizli güncel fiyatı üzerine de eklenen faiz artırım döngüsüdür. Tıpkı TOKİ taksitlerinin her altı ayda bir memur maaşlarının dikkate alınarak belirlenmesi gibi!

Bileşik faiz birçok ülkede ve Türkiye’de de kanunen yasaktır ve suçtur. Ama bu suç bugün TOKİ tarafından (AKP iktidarı tarafından) işlenmektedir. Her altı ayda bir taksitlerde memur maaşlarının dikkate alınarak artırım yapılacak şeklinde bir açıklamayla adeta bileşik faiz gerçeğini örtbas edilmeye çalışılıyor. Ama gerçekte uygulanan şeyin bileşik faiz olduğu açıktır.

3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun 3. Maddesi:

“Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemez.”

Nasıl ki politika faizi belirlenirken belli ekonomik göstergeler dikkate alınarak bir karar veriliyor ve en nihayetinde faiz oranı belirleniyor. Aynı şekilde memur maaşlarına yapılan zam göstergeleri (yani aslında enflasyon verileri) dikkate alınarak, bileşik faiz sistemi ile her altı ayda bir taksitlere uygulanacak olan faiz oranı belirleniyor. Ama bunun adına faiz demiyorlar da, taksit artırımı diyorlar. Bu açıklama, ancak millettin aklıyla alay etmektir. Milletin bir kısmını belki kandırabilirler, ama Allah’ı asla kandıramazlar!

Bu Konutlar Alanlara Yâr Olur mu?

Bu konutlar alanlara yâr olur mu? Bu hesaplamaya göre olmaz! Olur diyende akıl yoktur! Çünkü bu konutları dar gelirlilerin alamayacağı ortadadır. %10 peşinat ödemeye hangi dar gelirlinin gücü yeter? Ödemesi için ya arsası veya arabası varsa onu satar ve peşinat olarak kullanır, ya da bankadan 85 bin TL kredi çeker.

Eğer bankadan kredi çekmek gibi vahim bir hata yaparsa da, 3250 TL olan TOKİ sosyal konut taksitinin yanında 24 ay vade ile 4700 TL civarında kredi taksiti ödeyecektir. Yani ilk iki yıl boyunca aylık 3250+4700=7950 TL civarında para ödeyecektir. İki yıl sonra kredi taksiti bitmiş olsa bile, 3250 olan konut taksiti her 6 ayda bir en az %10 artarak 2 yıl sonra 4758.5 TL olacaktır ve bu artış böyle devam edecektir. Bu ödeme psikolojisini hangi bünye nereye kadar kaldırır?

Eğer 85 bin TL kredi çekme gereği duymayıp elindeki arsasını, arabası ya da başka bir şeyini satıp peşinatı ödeme yolunu tercih ederlerse, ilk etapta işleri kolay gidecektir. Ama bir müddet sonra sonuç yine hüsran olacaktır. Hatta elindeki bulgurdan da olmuş olacaktır.

Kapitalizm denen sistemde zengin daha zengin, fakir ise daha fakir olmaktadır. Dar gelirlilerin ve orta sınıfın parasının alım gücü sürekli olarak azalmaktadır. Enflasyon canavarı karşısında hiç şansları yoktur. Dar gelirli bir aile eğer TOKİ’den bu sosyal konutları alırsa bir yandan alım gücü sürekli zayıflayacak, diğer yandan ise ödediği taksitler sürekli olarak her altı ayda bir artacaktır.

Bu ters orantı birkaç yılda o aileyi bir cendereye sokacak ve taksitleri ödemekte zorlanacaktır. Bir süre sonra artık taksitleri ödemesi imkansız hale gelecektir. En nihayetinde ise taksitlerini ödeyemediği için TOKİ’den büyük hayallerle aldıkları evlerine haciz gelecektir. Bu sosyal konutlar er ya da geç yeniden devlete kalacaktır ve devlet haczettiği bu evleri uygun fiyatlara ihaleler ile zenginlere satacaktır. Bu konutlar alanlara yâr olmayacaktır! Aksine alanların hayatlarını perişan edecektir!

TOKİ Konutları Dinen Caiz mi?

Kendilerini Ehli Sünnet neferleri olarak addeden sosyal medya vaizleri bazı yetersiz hocalar, TOKİ’den ev almanın caiz olduğunu söylemektedirler. Gerekçe olarak ise, bankadan kredi çekip faize bulaşıp ev almaktansa, bu şekilde devletin halkımıza sunduğu hizmetten faydalanmak gerektiğini söylemektedirler. Oysaki bu yetersiz hocalar, faizin ne olduğunu sanırım bilmiyorlar. Bu durum banka faizinden kaçayım derken, tefeciden borç almak gibi bir şey oluyor.

Bu yetersiz hocalar banka faizi olan standart faize haram derken, faizinde faizi olan bileşik (mürekkep) faize caiz diyorlar ama neye cevaz verdiklerinin şuurunda değiller! Bu ise tam bir akıl tutulmasıdır. Diyanet İşleri Başkanlığının ise fetvası zaten dünden hazır!

Gerek Diyanet İşleri Başkanlığı, gerekse bazı ismini şimdilik zikretmeyeceğim bazı cemaatlerin yetersiz hocaları; AKP iktidarının vaizleri olarak çalışmaktadırlar. Ben bunları Ortaçağ karanlığındaki Avrupa’da var olan Kiliselerin papazlarına ve Vatikan’da ki papaya benzetiyorum. Onlarda kralların, prenslerin ve kontların hevalarıyla nefislerine uygun fetvalar çıkarmayı kendilerine vazife edinmişlerdi. Siyasal İslamcılar ve onların yalan propagandalarına aldanan yetersiz gafil hocalarda bugün aynı Avrupa Ortaçağındaki kiliseler gibi görev yapmaktadırlar.

Faiz konusunda İslam fıkhının hükümleri herkesçe malumdur. Arama motorlarına faizin İslam dinindeki hükmünü yazsanız yığınla kaynak karşınıza çıkar. O yüzden faizin haram olduğunu ispatlamaya çalışmayacağım. Zaten faiz helal veya caiz diyende yok! Ben burada sadece, faizin haram olduğunu ve o yüzden TOKİ’den ev almanın bir alternatif olduğunu söyleyen gafillerin düşmüş olduğu hataya vurgu yapmakla iktifa ediyorum.

Bankadan çekilen faizli kredi, TOKİ’nin uyguladığı bileşik faizin yanında çok masumdur. Çünkü bankalar tek sefer faiz uygularken, TOKİ her altı ayda bir faizinde üzerine faiz bindiriyor! Bu ise faizin daniskasıdır! Faizin en uç noktasıdır! Ancak ekonomiden de zerre anlamayanlar ve TOKİ’nin uyguladığı faizin, en has faiz olduğunu idrak edemeyen, hatta burada faiz olduğunu dahi idrak edemeyen yetersiz hocalar hem kendileri gaflete düşüyorlar, hem de kendilerine itibar eden yüz binleri belki de milyonları gaflete düşürüyorlar. Bunun ise vebali ahirette çok ağır olur!

Diyanet İşleri için ise söyleyecek pek bir şey yok! Bozacının şahidi şıracı misali, İktidar partisi kim olursa olsun, iktidarın direktifleri doğrultusunda fetva üretmektedir. Bir Müslüman için Diyanet İşlerinin fetvalarının hiçbir bağlayıcılığı olmaması lazımdır. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı, Osmanlılarda ki şeyhülislamlık değildir. Esasında İslam dinine değil, Laik Rejime bağlıdır. Ölçüsü devleti yönetenlerin uyguladıkları politikalardır. Bu politikalar aleyhinde hakkı haykırmak gibi bir imtiyazı yoktur.

Son sözlerim olarak bu makalede hem Müslümanlara hem de aklını kullanan, aklını kiraya vermeyen bütün millete sesleniyorum. TOKİ’den konut almayın! Maddende manen de kendinize yazık etmiş olursunuz! Hem maddi hem de manevi tokadı yersiniz! Elinizdeki bulgurdan da olursunuz! Allah hakkı hak olarak bilmeyi ve hakkın üzerinde sabit olabilmeyi, bâtılı ise bâtıl olarak bilebilmeyi ve bâtıldan yüz çevirmeyi cümlemize ve cümlenize nasip etsin!

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir