Sünni Diriliş Kadro İşidir

Sünni Diriliş Kadro İşidir

Sünni Diriliş Kadro İşidir. Müslümanlar yaşadığımız son yüzyıl boyunca hem ilmi otorite olarak, hemde siyasi otorite olarak resmen yıkıldılar. Ne siyasi bir lider olarak halife var, nede ilmi otoritenin başı olan şeyhülislamlık makamı var. Halife esasında sadece siyasi değil, aynı zamanda dini bir liderdir. Şeyhülislamlık makamı ise, halifenin dini otoritesini temsil etmektedir.

Bu düzen Osmanlı İmparatorluğunun zayıflamaya başladı, akabinde Tanzimat Fermanı ile zaafa uğradı. Osmanlı İmparatorluğunun tarih sahnesinden silinmesiyle birlikte ise hem ilmi otorite, hem siyasi otorite yıkıldı. Tüm İslam Coğrafyası küffar devletleri tarafından işgal edilip tarumar edildi. İslam Coğrafyasını hem ilmi, hem siyasi olarak yeniden ayağa kaldıracak bütün kadrolar saf dışı edildi.

Kadrolar saf dışı edildikten sonra, yeni kadroların ortaya çıkmaması için tedbirler alındı. Bu tedbirlerin en etkili olanı ise sahte kahramanlar oluşturmaktır. Bu sahte kahramanları Müslüman coğrafyalarında örnek olarak gösterdiler. Müslümanlar, İslamcılık denen zırvayla bu sahte kahramanları kendilerine rehber edindiler. Halbuki küllerimizden yeniden doğmak için ilham almamız gerekenler, İslam tarihinin altın çağlarındadır. O çağlara nasıl gelmişti bu Müslümanlar?

Müslümanlar slogan üretmekle bu dinin yeniden ayağa kalkacağını mı zannediyorlar? Bu din ancak gereği gibi kadrolaşarak ve bu kadroların cihad etmesiyle yeniden ayağa kalkabilir. İlmi ve siyasi otoritenin kurulması için, bu işi yapacak kadroların yetişmesi elzemdir. Yukarıda dediğim gibi, İslam Coğrafyasını hem ilmi, hem siyasi olarak ayağa kaldıracak bütün kadrolar saf dışı edildi. O halde bu kadroları yeniden kurmak icab ediyor.

Tıraş Edilen Sakal Daha Gür Büyür

Osmanlı tarihinde 1573 yılında İnebahtı’da Osmanlı Donanmasının yok edilmesi üzerine Sokullu Mehmet Paşa, Venedik Büyükelçisine şu tarihi cevabı vermiştir:

“Biz Kıbrıs Krallığını almakla sizin kolunuzu kestik. Siz donanmamızı yakmakla sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilen kol geri gelmez. Fakat tıraş edilen sakal daha gür büyür.”

Onlar İslam Coğrafyasında hem ilmi hem siyasi otoriteyi yıktılar. Yetmedi İslam Coğrafyasını hem ilmi, hem siyasi olarak ayağa kaldıracak kadroları da saf dışı bıraktılar. Türkiye Cumhuriyeti, Kemalizm ve Laiklik ile adeta felç edildi. Ancak tıpkı kesilen sakalın daha gür büyümesi gibi, daha güçlü kadrolar kurmak elzemdir. Zira Sünni Diriliş ancak güçlü kadroların yeniden yetişmesiyle gerçekleşebilir.

Sadece Hoca Yetiştirmek Hatadır

Bugün Müslüman cemaatlere, tarikatlara, derneklere, vakıflara baktığımız zaman çoğunun sadece hoca yetiştirildiğini görüyoruz. Elbette ki her Müslüman dinini en iyi şekilde öğrenmelidir. Alimler ve hocalar yetişmelidir. Bu İslami ilimlerin gelişmesinde, ilmi otoritenin tesis edilmesinde elzemdir. Ancak sadece hocalar ve alimler yetiştirmeye odaklanmak hatadır. Siyasi otorite ne olacak?

Siyasi otorite yeniden tesis edilmediği sürece, küffarın zulmü artarak devam edecektir. Oysaki Müslümanların en büyük gayesi cihad etmek ve küffarı cezalandırmak olmalıdır. Onların zulümlerini sonlandırmak ve Allah’ın emrettiği adaleti tesis etmek olmalıdır. Bunun içinse yetişmiş insan gücü lazımdır.

Sürekli olarak sadece hocalar yetiştirmek, bir fabrika bandından birbirinin aynısı ürünler çıkarmaya benzemektedir. Kemalist eğitim sistemi nasıl ki tek tip öğrenci yetiştiriyor, hiçbir farkı yok. Ona karşı bir reaksiyon olarak sadece hoca yetiştirmeye odaklanmak, tekerleğin sürekli aynı metrekarede dönmesine, ilerleyememesine sebeptir.

İslam Coğrafyasının ilmi, siyasi, askeri, iktisadi, içtimai olarak her sahada Sünni Dirilişe ihtiyacı vardır. Bu Sünni Dirilişin gerçekleşmesi içinde sadece ilmi sahada değil; siyasi, askeri, iktisadi ve içtimai sahada da insan gücünün oluşması gerekmektedir. Bu insan gücü ise ancak bu sahalarda yetişmiş kadroların oluşması ile mümkündür.

Müslüman cemaatlerin, tarikatların, vakıfların ve derneklerin neredeyse tamamı sadece hoca yetiştirmeye odaklanmışlar, işgal altında ya da fakir olan Müslüman ülkelere yardım hizmetleri, Afrika’da kuyu açma hizmetleri gibi elzem ama pasif hizmetlere odaklanmışlar. Azıcık imkanı olan sadece dini eğitimler vermek amacıyla dernek kurmakta, medrese açmaktadır. Yahut açtığı dernekle yardım, kurban, hac ve umre hizmetleri yapmaktadır.

Oysaki bunları belli bir grup Müslümanların yapması yeterlidir. İlla bu işleri yapacaksa yeni bir dernek ya da medrese açmanın ne anlamı var? Zaten var olan derneklerden veya medreselerden birisinde bu hizmetleri ifa edebilir.

Yapılan hizmet öyle bir olmalı ki, gerçekten kimsenin yapmadığı işlerden olmalıdır. Gerçekten ihtiyaç olan bir alanda hizmet olmalıdır. Ancak o zaman dine hakiki manada fayda sağlanmış olur. O alan ise Sünni Dirilişi siyasi, askeri, iktisadi ve içtimai alanlarda gerçekleştirecek kadroları yetiştirme hizmetidir.

Bugün bazı Müslümanlar ve hocalar, İslam’ın ilerlediği zannına kapılıyorlar. Onların bakış açısına göre medreseler ve okuyan talebeler çoğalıyor. Ama bu büyüme zombi büyümesidir. Büyüme iki çeşittir. Dikey büyüme ve yatay büyümedir. Dikey büyüme sadece insan nüfusunun ve binaların artmasıdır.

Yatay büyüme ise nitelikli kadroların oluşması ve bu kadroların teşkilatlanmasıdır. Müslümanlar şu anda dikey olarak büyüyorlar. Yatay büyüme çok geri planda kalıyor. Hem dikey hem yatay olarak büyüyen güzide İslam toplulukları da elbette var. Sözüm meclisten dışarıdır.

Enderun Mektebi

Osmanlı İmparatorluğu’nu süper güç yapan kadrolar ve Osmanlı İmparatorluğunun aynı zamanda İslam halifeleri olan padişahları, Enderun Mektebinde yetişmiştir. II. Murad yahut Fatih Sultan Mehmed Han tarafından kurulmuştur. Bu mektepten yetişenler, Osmanlı İmparatorluğunun stratejik liderleri oluyorlardı. Osmanlı İmparatorluğunun stratejik devlet aklı bu mektepten yetişiyordu.

Günümüzde Sünni Diriliş gerçekleşmesini arzu ediyoruz. Ancak bunu kimler gerçekleştirecek? Eğer ki siyasi otorite yeniden tesis edilirse, bu otoritenin stratejik lider kadrosu kimler olacak? Bu soruları sorduğumuz zaman çıkmaza girmekteyiz. Şu anda görünürde ne yazık ki böyle bir kadro yok.

Acil olarak hazır yetişmiş olanlardan çekirdek bir kadronun kurulması, bu kadronun ise stratejik yeni bir lider kadronun yetişeceği birkaç özel kolej kurması gerekmektedir. Bu kolejlerde okuyacak öğrenciler özel olarak seçilecektir.

Ayrıca önde gelen üniversitelerde okuyan Müslüman kesimlerden öğrencilerinde tamamlayıcı eğitimler alabilmesi, özel kolejlerde yetişecek olan stratejik lider kadroya yardımcı kadroların yetişmesi açısından oldukça elzemdir. Böylece Türkiye’de Sünni Dirilişi gerçekleştirecek eskisinden bile daha gür bir kadro İnşaAllah 10-20 yılda yetişmiş olacaktır.

Kadro olmadan olmaz! Bir hayal var ancak o hayali gerçekleştirecek yol haritası yok. O yol haritasını oluşturup faaliyete geçirecek stratejik lider kadro yok. Faaliyetleri sahada tatbik edecek ekip liderleri ve o ekiplerin kendileri yok. Bunlar olmazsa Sünni Diriliş sadece bir hayalden ibaret olur. Slogan üretmeyip bu dine hakkıyla hizmet eden, kaş yapayım derken göz çıkarmayan Müslümanlara ne mutlu!

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir