Günümüzün en önemli içtimai meselelerinden biriside; şüphesiz süresiz nafaka zulmü olarak karşımıza çıkıyor. Sözümona kadına şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek adı altında eğer erkek, karısına şiddet uygularsa ve kadında şikayetçi olup boşanırsa, erkek bir ömür boyu bu kadına süresiz olarak nafaka ödemeye mahkum edilmektedir. Tabi sadece şiddet uygulamak suretiyle boşanma değil, her ne sebepten olursa olsun eğer eşler boşanırsa, kadının talep etmesi halinde Türk Medeni Kanununa göre süresiz nafaka alma hakkı vardır.
İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanı kararıyla feshedildi ve Resmi Gazetede yayınlandı ama bu sözleşmenin enkazı olan kanunlar ve uygulamalar ne yazık ki halen devam etmektedir. Bunların başında ise her ne kadar İstanbul Sözleşmesi ile beraber gelmemiş olsa bile en çok tartışılan süresiz nafaka zulmü gelmektedir.
Süresiz nafaka ile alakalı Türk Medeni Kanunu 175. Maddesi esasında 12 Mayıs 1988 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yani 30 yıldan fazladır var olan bir zulümdür. Ancak İstanbul Sözleşmesi ve akabinde çıkarılan 6284 sayılı kanunla birlikte süresiz nafaka zulmü adeta patlamıştır ve hiç olmadığı kadar ciddi mağduriyetlere sebebiyet vermiştir.
Türk Medeni Kanunu 175. Maddesi şu şekildedir:
“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”
Oysaki bu durum ciddi şekilde adaletsizliklere ve suistimallere sebebiyet vermektedir.
Süresiz Nafaka Adaletsizliktir
Süresiz nafaka elbetteki adaletsizliktir. Çünkü her ne olursa olsun bir boşanmadan sonra kadına en fazla üç aylık bir nafaka verilmesi ya da hamileyse doğurana kadar nafaka verilmesi gerekmektedir. Ömür boyu veya 10 yıl gibi uzun süre bir kadına, bir erkeğin sırf boşandılar diye nafaka vermesi kabul edilebilir bir şey değildir. Kadın maddi açıdan mağdur olmasın diye böyle bir kanun çıkarılıyor ama erkek mağdur olmuyor mu? Bu adam boşandıktan sonra tekrar evlenip kendisine yeni bir aile kurmayacak mı? Onun yeni bir aile kurma hakkı yok mu? Süresiz nafaka alan boşandığı kadının kendi anası babası veya akrabaları yok mu? Eğer hiç kimsenin olmadığını varsaysak bile devlet yok mu?
Süresiz nafaka ile alakalı kanun maddesi birçok suistimalleri içinde barındırmaktadır. Sadece bu kanun değil, örneğin 6284 sayılı kanunda kadının beyanı esas kabul ediliyor ve kadın eğer evlendiği eşinden boşanmak isterse ve ondan ömür boyu nafaka almak isterse, ona pek ala iftira atabilir ve boşanma ile süresiz nafaka talebinde bulunabilir. Aldığı süresiz nafaka ile başka erkekle veya erkeklerle hayat yaşayabilir ve eski eşi nafaka ödediği için onlara sponsor olmuş olur.
Süresiz nafaka aynı zamanda kaş yapayım derken göz çıkarmaktır. Kadına olan şiddeti ise artırmaktadır. Hiçbir insan devlet tarafından başka bir insana onun rızası olmadan borç biçemez. Eşler boşandıktan sonra artık her ikisi de birbirine yabancıdırlar. Birbirlerine karşı bir sorumlulukları yoktur. Eğer anlaşamıyorlarsa veya ortada şiddet mağduriyeti varsa boşanırlar. Erkek iddet süresi boyunca nafaka öder, eğer çocukları varsa onların maddi ihtiyaçlarını karşılar ve mesele kapanır. Eğer kadının boşandıktan sonra bakacak hiç kimsesi yoksa bu sefer o kadına devlet bakmak mecburiyetindedir. Sosyal devlet olmak bunu gerektirir.
Aşağıdaki 1.08 dakikalık videoyu mutlaka izleyiniz ve 6284 sayılı kanunla süresiz nafakanın ne kadar istismara açık ve adaletsiz olduğunu görünüz!
Süresiz Nafaka Dinen Caiz Değildir
İslam’da Nafaka, eğer eşler arasında halvet-i sahiha ya da zifaf gerçekleşmişse, kadın hakkı olan mehrin tamamını alır. Eğer gerçekleşmemişse yarısını almaya hak kazanır. Eşler boşandıktan sonra kadının iddet süresi dolana kadar erkek onun yiyecek, giyinme, barınma gibi temel ve zaruri ihtiyacını karşılamalıdır. Kadının iddet süresi dolduktan sonra erkek artık ona bakmak mecburiyetinde değildir.
Kadının iddet süresi, boşandıktan sonra üç kere hayız geçirecek kadardır bu da ortalama üç aydır. Eğer hamile ise doğurana kadar iddet süresi devam etmektedir. Bir kadın üç kere hayız geçirdikten sonra artık eski kocasından nafaka alamaz. Bu sebepten bir kadının üç aydan sonra eski eşinden nafaka alması dinen caiz değildir.
Nafaka haricinde erkeğin ikinci bir maddi sorumluluğu vardır. Bu da eğer boşanan eşlerin çocukları varsa; erkek çocuk ergenlik dönemine gelene kadar, kız çocuk ise evlenene kadar bunların maddi yükümlülüğü babaya aittir. Bu ise nafakadan hariç bir yükümlülük olmaktadır.
Süresiz Nafaka Acilen Kaldırılmalıdır
Süresiz nafaka acilen kaldırılmalıdır. Bir kere olsun çözüm Batı’da veya deneme yanılma yoluyla doğru yolu arama emeliyle gerçekleştirilen uygulamalarda değilde İslam’da aranmalıdır. Süresiz nafaka, kadının hakkını koruyacağım derken, erkeğin hakkını gasp etmek ve iktisadi gelişimini ipotek altına almak demektir.
Eşler boşandıktan sonra nafaka; eğer kadın hamile ise doğum yapana kadar, eğer değilse en fazla 3 ay olmalıdır. Nafaka haricinde ise zaten eğer boşanan çiftlerin çocukları varsa, bu çocuklar eğer erkek ise ergenlik dönemine kadar, eğer kız ise evlenene kadar maddi ihtiyaçlarının yükümlülüğü babaya ait olmalıdır.
Kadın boşandığı eşinden nafakayı sadece iddet süresinde alır ve iddet süresi bittikten sonra kadının bakımını anası ve babası üstlenmelidir. Eğer kadının sahip çıkacak bir ailesi yoksa da, o zaman o kadının elinden devlet tutmalıdır ve devlet o kadının maddi ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Böylece kaş yapayım derken göz çıkarmak yerine, hem kadının ve hemde erkeğin hakkı koruma altına alınmış olur.
İstanbul Sözleşmesinden Ayrılmak Yetmiyor! Başlıklı makalemi, başlığın üzerine tıklayarak okuyabilirsiniz.
Sizce hangisi daha adil?