Tarih İlminin Önemi ve Tarih…
Çevremizde tarihe ilgi duymayan, tarih hakkında konuşmayan çok nadir insan vardır. Tarih İlminin Önemi ‘ne dair kimileri yazar; kimileri okur, kimileride bulunduğu sohbetlerden üç-beş paragraf bilgi edinir, kimileri de öğrendiği yalan-yanlış bilgilerle çevresine ahkam keser. Kimse; “Ben bilmiyorum” diyerek vebalden kurtulmaya çalışmaz. Aksine, çevremizdeki herkes tarih bilir, tarih konuşur. Tıpkı siyaset ve spor konuştukları gibi… Bu noktadan hareketle, büyük bir çoğunluğun tarihe olan merakı tartışılamaz elbette. Fakat insanların yeterli eğitim alamadığı ve parça parça öğrendiği tarih bilgisi kime yarar?
Peki, tarih ilmine vâkıf olmanın yolu nedir? Hangi kaynaklardan gerçeğe ulaşabiliriz?
İşte bu gibi sorular her zaman kafaları kurcalamış ve doğru bilgiye duyulan açlık, insanların tarih yazarlarına şüpheyle yaklaşmalarına sebep olmuştur. Örnek verecek olursak; Osmanlı tarihi yazan bir şahıs, oryantalist kaynaklardan besleniyorsa? Ya da; Osmanlı’nın son dönemlerinde, sultanlara atılan iftiraların sebeplerini öğrenemeden ve araştırma ihtiyacı hissetmeden o iftiraları bizlere “gerçek” olarak sunduysa? Ne vahim bir tablo! Maalesef elimize aldığımız her tarih kitabı muteber kabul edilemediği gibi her diploma sahibi tarihçi de gerçeği dile getirememektedir…
Tarafsız tarihçilik demek; her yazılanı hiçbir kıyasa başvurmadan ve araştırma yapmadan alıp, nakletmek değildir.Örneğin; Avrupa’da birçok tarihçi, Fatih Sultan Mehmed Han’ın zâlim olduğunu yazar, bizim kaynaklarımıza ve eserlerimize bakarsak; âdil ve âlim yazar. Demek ki; önce tarihçinin kim olduğuna ve ne amaçla tarih yazdığına da bakmalıyız.
Ne gariptir ki; bizi taraf tutmakla suçlayan güruh, kendi ırkına ve inancına saldıran adamların yazdığı tarihe inanıyor…
Bir milletin tarihini, asırlardır savaştığı düşmanı yazdıysa o kaynaklara nasıl güvenebiliriz?
Tarih kitaplarını sadece zevk almak için değil, ders almak için de okumamız gerekir.. Tarih bir milletin hafızasıdır. Hafızasını kaybeden bir millet yıkılmaya mahkumdur. Geçmişine, özüne sahip çıkmayan milletler, başka milletlerin kölesi olur. Gün gelir, o başka milletler seni; kendi tarihine ve geçmişine de düşman ederler.
Merhum Seyyid Ahmet Arvasi hoca, “Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz” isimli eserinde, bu konu hakkında şu açıklamayı yapıyor:
“Yine tarihten öğreniyoruz ki, kendi kültür ve medeniyetine sahip çıkan, kendi milli zevkini korumasını bilen bir kavim, vatanını ve devletini uzun müddet kaybetse bile er geç yeniden silkinip ayağa kalkabilmektedir. Fakat tarih, kendi kültür ve medeniyet değerlerini kaybetmiş, kendi milli zevk ve estetiğine yabancı düşmüş bir milletin yeniden dirildiğinden söz etmemektedir.”
Tarihin ne kadar değerli bir ilim olduğunu ve nesillere doğru aktarımının ne denli önemli olduğunu kavrayabiliyor muyuz? Bu hususu çok iyi bilen batılılar, her fırsatta tarihimizi tahrif edip, yazdıklarını gerçekmiş gibi sundular bizlere…
Önemini idrak etmek. Belki de başlangıç noktamız bu olmalı. Neden tarih okumalıyım? Tarih ilminin önemi hakkında Vakanüvis Mustafa Nâima şöyle demektedir;
“Târih, faydası herkese şâmil olan bir ilimdir. Ulemânın zekâsını arttırır, ukalâyı uyararak basiret gözlerini açar, avamı, eski haberlere, havassı da gizli sırlara vâkıf eder. Bu hudutsuz denizin derinliklerine vâkıf olan kimseler her türlü hakikatleri ve devirlerin değişmesi ile değişen hususların esrarını öğrenirler. Böylece eski milletlerde ne gibi değişiklikler olduğunu, bunların hangi sebeplerle parçalanıp mahvolduklarını öğrenirler. Bu suretle de vukuatı mukayese ve tahlil ederek, mücerret sözlere kani olmayıp mugalâta ve hurafelerin zebunu olmazlar. Gaibi şahitten kıyas ve olmayanı mevcuttan iktibas ederek pek çok tecrübe ve uzun mümarese ile bir işin başlangıcından sonunun ne olacağını idrâk ederler. Tarih fenni fevkalâde faydalı bir ilimdir. Eskilerden nice değerli kimseler dünyanın her tarafında vukua gelen hâdiseleri toplamışlar, işittiklerini yazmışlar ve böylece muhtasar veya mufassal birçok kitaplar vücuda getirmişlerdir.”
Tarihçi Nâima; eserinde, tarihin öneminden ve toplumun hemen her kesiminden insanların bu ilimden faydalanabileceğinden bahsetmiş. Bugün bırakın ders almayı, sanki ders almamayı amaç edinmiş bir millet olma yolunda ilerliyoruz. Neden tarih okuyoruz ki? Ders çıkarmadıktan sonra neye yarar?
Günümüzde, tarihimizi dizilerden öğrenmeye çalışıyoruz. Bu cümleyi bilerek yazdım. “Ben eğlenmek için izliyorum” diyen adam, bir sonraki gün; “Sultanımız şöyle buyurdu” diyerek senaryodaki replik ile çıkıyor karşımıza. Sanal âlemde sanal kalan bir sevgi, boş muhabbet, yararı olmayan bilgi ile devam ediyor hayat. Dizi film izlemeye eve koşan sözde aşık; Eyüp Sultan bölgesindeki ve İstanbul’un hemen her semtindeki kırık mezar taşlarının, akmayan çeşmelerin, yıkık dökük eserlerin ve okuyamadığı cami kitabelerinin yanından koşuyor dizisini kaçırmamak için…
Milletin itirazlarına ve tepkilerine rağmen yıllarca ekranlarda yer alan mâlum Harem dizisi son bölümüne kadar oynamaya devam etmişti. Bu dizi Yunanistan’da veya Fransa’da çekilse ve oynatılsa çok şaşırmazdık belki ama oryantalistleri bile geride bırakan, onların bile bu kadar olmaz diyeceği rezaleti Türk yapımı olarak dünyaya pazarladık!
Diziden tarih öğrenilmez ama milyonlarca insan öğrendiğini sanıyor. Bu gerçeği görmezden gelemeyiz.
Okuyalım ve araştıralım. Okuduğumuz yazarların hata yapabileceğini bilerek okuyalım. İzlediğimiz dizilerin senaryo olduğunu bilelim. Ülkemizde Osmanlı Tarihi anlatan insanların bir kısmının Osmanlı düşmanı olduğunu görelim. Her doğruyu konuşana hemen güvenmeyelim çünkü araya sıkıştırdığı bir yanlış ile bizi uçuruma sürükleyebilir. Edebi elden bırakmayalım, ceddimize sövenlerden, lakap takanlardan uzak duralım. Sevgiyi, saygıyı ve en önemlisi edebi elden bırakmadan yaşayalım…
Bilmek lazım, sevmek lazım,
Görmek lazım, duymak lazım…
Tarih ilmi, kapısını ardına kadar açık bırakıyor.
Ders almak istemeden girsen ne fayda?