Tarikatlar ve Cemaatler Yasa Dışı mı?

Tarikatlar ve Cemaatler Yasa Dışı mı?

Tarikatlar ve Cemaatler Yasa Dışı mı? Kemalist Türkçülerin sıklıkla dile getirdikleri bir mevzu var. Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına dair olan 677 Sayılı Kanun kapsamında, bugünkü tarikatların ve cemaatlerin yasa dışı olduklarını iddia ediyorlar. Tekke ve Zaviyeler elbette ki kanunen kapatılmıştır. Bu kanun ise milletin inanç hürriyetine, Kemalist Türkçü İstibdadı tarafından vurulmuş en büyük darbelerden birisidir. Tarikatlar ve Cemaatlerde bu kanun kapsamında Kemalist Türkçüler tarafından ele alınmakta ve hepsinin yasal olmadığı, kapatılması gerektiği iddia edilmektedir. Peki ama Kemalist Türkçülerin iddia ettikleri gibi, Tarikatlar ve Cemaatler Yasa Dışı mı?

Her ne kadar inanç hürriyetine bir darbe vurularak Tekke ve Zaviyeler yasa dışı ilan edilse bile, bu durum tarikatlar ve cemaatler için geçerli değildir. Çünkü Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasından sonra tarikatlar, cemaatleşme şeklinde sivil toplum kuruluşları olarak varlıklarını devam ettirmektedirler. Sivil toplum kuruluşları şeklinde örgütlenmek, dernek ve vakıf kurmak ise her vatandaşın en doğal hakkıdır.

Bugün bu ülkede her türlü görüşten kesimler sivil toplum kuruluşları adı altında faaliyetlerini yasal sınırlar çerçevesinde yürütme hakkına sahiptirler. Bunlar arasında Komünistler dahi yer almaktadır. Ancak ne büyük bir hezeyandır ki, Kemalist Türkçüler bir yandan tarikatları ve cemaatleri yasa dışı olarak nitelendirirken, diğer yandan asıl yasa dışı olan PKK ile, Komünistler ile el ele ve kol kola birlikte hareket etmektedirler.

Ülkemizde en çok tartışılan Gezi Olayları sırasında PKK’lıların, her türlü yasa dışı bilinen/bilinmeyen Komünist marjinal grupların ve Kemalist Türkçülerin nasılda el ele ve kol kola olduklarına cümle âlem şahit olmadı mı?

Tarikat ve Cemaat karşıtı olanların diğer bir acebül acayip çelişkisi de, sadece Sünni olan tarikatları ve cemaatleri hedef almalarıdır. Hristiyan ve Yahudi Cemaatlerine ise hiç değinmemeleridir. Çünkü bunların asıl derdi İslam dininin kendisidir. İslam dinini bu topraklardan tasfiye edememelerinin karın ağrısını yaşıyorlar.

Mesele Aleviler Olunca!

Tarikatların ve Cemaatlerin yasa dışı olduğunu iddia eden iki ruhlu Kemalist Türkçülerin diğer bir çelişkisi ise, Alevilerin haklarını savunurlar ve Aleviliğin bir inanç olarak kabul edilip anayasal güvence altına alınmasını, cem evlerinin Alevilerin inanç merkezi olarak kabul edilip yasal statü kazanmasını, Alevi köy ve mahallelerine Cami yapımının durdurulmasını ve mevcut camilerin ise kapatılmasını… talep etmektedirler.

Alevilere gelince onlara her türlü hakkın verilmesini talep eden iki ruhlu Kemalist Türkçüler, mesele Sünni (Ehli Sünnet ve Cemaat) Müslümanlar olan Tarikatlar ve Cemaatler olunca onların kapatılmasını, dağıtılmasını, devlet içinde tarikatlara ve cemaatlere bağlılığı tespit edilen memurların ve askerlerin tespit edilip memuriyetlerine son verilmesini, devletin bütün kademelerinden ve siyasetten uzak tutulmasını… talep etmektedirler.

Ayrıca diğer acebül acayip olan durum ise, bu Kemalist Türkçülerin birçoğunun aynı zamanda Alevi olmalarıdır. Mesela CHP kadrosunda, medya ve film sektöründe, sanat camiasında… birçok Alevinin olduğunu herkes biliyor. Şu anki CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’da Tuncelili bir Alevidir. Atatürkçülük, yani Kemalizm Türkçülüğü ve Alevilik birbiriyle iç içedir. Çünkü bugüne kadar ne kadar Alevi tanıdıysam, hepsinin aynı zamanda koyu Kemalist (Atatürkçü) olduğuna şahit oldum. O halde karşımıza şöyle bir sorun çıkmaktadır. Acaba bazı Aleviler, Kemalist Türkçülük maskesi altında Sünni düşmanlığı mı yapıyorlar? Kemalizm İstibdadını, Sünni Müslümanlar üzerine bir kırbaç olarak mı kullanıyorlar? Bu konunun da ciddi şekilde irdelenmesi gerekmektedir.

Bunların dertleri tarikatların cemaatlerin yasal olup olmaması değildir. Bunların dertleri İslam dininin, Ehli Sünnet Müslümanlarının bu topraklardan tasfiye edilmesidir. Toplumun kıyama kalkmasından çekindikleri için direk olarak İslam dinini hedef almaktan çekiniyorlar. Ancak Tarikat ve Cemaat karşıtlığı üzerinden İslam Düşmanlığı yapıyorlar. Bu da iki ruhlu olduklarının göstergesidir.

Tarikat ve Cemaat karşıtlığının yanında Alevilerin statü ve haklar kazanmasını savunmaları ise, Kemalizm İstibdadı üzerinden Alevi tahakkümü kurup, Sünni Müslümanları ezmek gibi bir niyetlerinin olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sinsilerin iç yüzlerini ise milletimizin idrak etmesi lazımdır.

Kemalist Türkçülerde çok iyi bilmektedir ki, Ehli Sünnet ve Cemaat mezhebine mensup olan tarikatlar ve cemaatler, bu topraklarda İslam dinini ayakta tutan tıpkı bir binanın kolonları gibidirler. Eğer bu topraklardan tarikatlar ve cemaatler tasfiye olursa, onlara göre İslam dininin de tasfiye olması kolay olur.

Ancak Kemalizm; tarikatları ve cemaatleri her türlü yasaklara, zulümlere ve katliamlara rağmen bu topraklardan tasfiye etmeyi başaramadı! İnşaAllah başaramayacakta! Hatta gün gelecek Allah’ın izniyle Kemalizm İstibdadı tasfiye olacak! Çünkü bu milletin dinine, tarihine, genetiğine, hürriyetine, kültürüne ve medeniyetine düşman olan bir zihniyet daha ne kadar varlığını sürdürebilir? İster hayır olsun, ister şer olsun! Her şeyin bir başlangıcı olduğu gibi birde sonu var!

Tarikatlar ve Cemaatler Yasaldır!

Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması hiç şüphesiz ki Müslümanların inanç hürriyetine vurulmuş bir darbedir. Kendi savundukları ve sık sık dillendirip başvurdukları Avrupa İnsan Hakları Beyannamesine göre de insan hakları ihlalidir. Avrupa İnsan Hakları Beyannamesinin 9. Maddesine göre:

“Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir; bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, kamuya açık veya kapalı ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.”

Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi 11. Maddesine göre:

“Herkes barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkına sahiptir.”

Aynı 11. Maddenin devamında; inanç özgürlüğü ve toplanma, dernek kurma özgürlüğü ancak yasayla öngörülen ulusal ve kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla sınırlandırılabileceği yazmaktadır.

Kemalist Türkçülerden bu noktada; malum FETÖ’nün 15 Temmuz darbe ve iç savaş teşebbüsünde, tarikatların ve cemaatlerin ne kadar tehlikeli olabileceğini bütün millet ve hatta bütün dünya gördü. Benzer hadiselerin bir daha vuku bulmaması için tarikatlar ve cemaatlerin kapatılması gerekir. Şeklinde bir itiraz gelebilir.

Bu onların sadece bir bahanesi ve iftirasıdır. İslami bir topluluk kisvesine bürünüp ihanet eden bir örgütün yaptıkları, diğerlerini bağlamaz. Ayrıca Kemalist Türkçülerinde çok sevdiği Avrupa ile ABD, FETÖ tarafından bir darbe yapıldığını dahi kabul etmemekteler. Hatta kaçan FETÖ’cüleri kendi ülkelerinde korumaktadırlar. Bu noktadan da kendilerine ekmek çıkmamaktadır.

15 Temmuz FETÖ Darbe ve İç Savaş teşebbüsü sadece FETÖ tarafından değil, askeri darbeleri pek seven Kemalistlerle birlikte gerçekleştirilmiştir. Ancak tek günah keçisi FETÖ ilan edilmiş, yakalanan herkes FETÖ üyesi olarak yargılanmıştır. Peki neden? Bunu da siz düşünün kafa yorup!

Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi 11. Maddesinde:

 “Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.”

AİHB 11. Maddesine göre tarikatlar ve cemaatlere siyasi sebeplerden dolayı ayrımcılık yapılamaz. AİHB 17. Maddesine göre, bu hakları kötüye kullanmakta yasaktır:

“Bu Sözleşme’deki hiçbir hüküm, bu devlete, topluluğa veya kişiye, Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesi veya bunların Sözleşme’de öngörülmüş olandan daha geniş ölçüde sınırlandırılmasını amaçlayan bir etkinliğe girişme ya da eylemde bulunma hakkı verdiği biçiminde yorumlanamaz.”

Yani Kemalist Türkçüler kendi kafalarından uydurdukları yalanları benimseyip, onları mutlak doğru gibi kabul edip hareket edemezler. Attıkları iftiralar üzerinden, ellerinde hiçbir somut delil olmadığı halde tarikatlara ve cemaatlere yasak getiremezler. Kamu güvenliğini tehdit ediyorlar diyerekten, varsayımlar üzerine tarikatlara ve cemaatlere kısıtlamalar getiremezler.

Tarikatlar ve Cemaatler yasaldır dedim ama halen bir kanun maddesi bile getirmedim. Bu yönde bir itiraz gelebilir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90. Maddesine göre, usulüne göre ortaya konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.

Bu durumda Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun olan 677 Sayılı kanununda aslında bir bağlayıcılığı kalmamış olmaktadır. Çünkü bugün zaten tekke ve zaviyeler yoktur.

Onun yerine dernekler ve vakıflar vardır. Tarikatlar ve Cemaatlerde, dernekler ve vakıflar şeklinde sivil toplum kuruluşları olarak meşru zeminde faaliyetlerini sürdürmektedirler. 677 Sayılı Kanun, hiçbir tarikat ve cemaati bağlamaz. Tarikatları ve cemaatleri ancak sivil toplum kuruluşları ile alakalı Anayasa maddeleri ve kanunları, yönetmelikleri, genelgeleri… bağlar.

Bu konuda da daha da yazmaya hacet görmemekteyim. Kısacası Müslümanların dernekler ve vakıflar şeklinde sivil toplum kuruluşları olarak varlıklarını koruma, yasal her türlü faaliyetlerde bulunma hakları vardır. Bu onların insanlık, özgürlük haklarıdır. Kemalist Türkçüler, sırf kendileri gibi düşünmedikleri için siyasal ve inançsal sebeplerden dolayı tarikatları ve cemaatleri yasa dışı ilan edemezler! Allah bunların hiçbirisine fırsat vermesin!

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir