Trend Fitneler Karşısında Ehli Sünnet’in Nuru Eksilir mi? Hiçbir ideoloji sahip olduğunuz hissiyat, aidiyet duygusu, heyecan ve hamaset ile savunulmaz. İdeolojiyi silah, kılıç, sopa ile zorla yayamaz, ikna edemezsiniz. Bir ideoloji delil, ilim, sağlam kaynak, kıyas, muteber kıstaslar, mantık, metodoloji ve ilmi retorikler ile doğruluğu sabitlenerek yayılabilir, ikna ettirilebilir.
Ehli Sünnet ve Cemaat akidesi İslam’ın asıl hali ve özüdür. Ehli Sünnet akidesinden ayrılarak cemaatten kopan fırkalar sapkın fikirler, mantıksal hatalar, fasit kıyaslar gaziyeler (önermeler), ve kıstasları esas alarak itikâdi veya politik, siyasi sebepler ile ayrılıp bâtıl çukuruna düşmüştür. Şia’nın kendini nispet ettiği Muhammed Bakır Hazretleri, İmamı Cafer hazretleri, Selefilerin nisbet ettiği Selef-i Sâlihin hepsi Ehli Sünnet ve Cemaat akidesi üzerine yaşamıştır.
Fakat asıl olan Ehli Sünnet ve Cemaat akidesi her dönem rabbani ve ilimde hüccet olan saygıdeğer alimler ve onların takipçisi olan Ehli Sünnet kitleler tarafından şiddetle can pahasına savunulmuş muhafaza edilmiş ve günümüze ulaştırılmıştır.
Ehli Sünnet ve Cemaat akidesinin 4 ameli mezhebinden Hanbeli Mezhebinin reisi İmamı Ahmet bin Hanbel Hazretleri, Abbasi iktidarını siyaseten ele geçiren Mutezilenin sapkın Halku’l Kur’an itikadını kabul etmediği için uzun süre siyasi baskı altında kalmış, hapis yatmış ve işkence görmüştür. Fakat canını kurtarmak için olsa bile Ehli Sünnete mugayir hiç bir fikri onaylamamıştır.
Atalarımız Ehli Sünnet Akidesini Muhafaza Altına Almıştır
Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Gazneliler, Osmanlı devletleri Ehli Sünnet akidesinin mihmandar ve muhafızları olmuş, Ehli Sünnete mugayir yayılmaya çalışılan her sapkın akidenin başı ve sesi kesilmiş halkın itikadı ve İslam’ın özü olan Ehli Sünnet akidesi muhafaza altına alınmıştır.
Peki o günlerde Şia’nın, Selefiyye’nin ve bilumum sapkın akidesinin soluğunu kesen Ehli Sünnet ve Cemaat akidesi neden bugün öz vatanında Anadolu İslamı, yahut geleneksel din anlayışı denilerek küçümsenip modası geçmiş köhne bir düşünce gibi anlatılır hale geldi?
Neden Şia, Vehhabi-Selefi-Reformist ve Tarihselci sapkın görüşler popülarite yakalayıp rağbet görürken Ehli Sünnet ve Cemaat akidesinin ipe dizilmiş inciler gibi olan mesele ve sabiteleri televizyon ekranlarında baldırı çıplak tesettürsüz dekolteli moderatörlerin sunumu ile taharetsiz cahil gazeteciler ve her renge bürünen fırıldak sözüm ona hocaefendilerin reyting ve şov alanı haline gelmiştir?
Neden rotary kulüpleri, mason locaları, LGBT dernekleri, ruhban okulları, kerhaneler, misyoner lobilerin vatan millet, din, ahlak, namus aleyhine haince, kahpece faaliyetleri dikkat çekmez iken; Ehli Sünnet ile özdeşleşmiş olan Tarikatlar ve bağlıları, tarikat tasavvuf ve din ile alakası olmayan sahte şeylerin proje adamların hainlikleri sebebi ile küfür ve hakaret altında kalıyor?
Ehli Sünnet ve Cemaat Akidesi Zayıf mı Kalıyor?
Ehli Sünnet ve Cemaat akidesi bu sapkın fikirler karşısında zayıf, tutarsız sahte yahut arkasında devlet ve halife gücü olmadan hiçbir şey ifade etmediği için mi?
Hâşâ ve Kellâ! Böyle bir durumun varlığından elbette bahsedilmez. Lakin bu fikirler karşısında zayıf kalan, tutarsız olan arkasında destekleyecek hiçbir güç, hiçbir kaynak neredeyse bulunmayan Ehli Sünnet ve Cemaat akidesinin müntesip ve savunucusu olan ilim ehli hocaefendilerdir.
Evvela Ehli Sünnet ve Cemaat akidesi şu an her zamanki bâtıl ve sapkın fikirlerden daha fazla saldırı, tahrifat ve tahribat çalışması ile karşı karşıya olduğunu idrak etmemiz ve hazmetmemiz lazım.
Şia, Selefiyye, Vehhabiyye, Reformizm, Tarihselcilik, Ateizm, Deizm, Mealizm, Misyonerlik, Mezhepsizlik gibi hepsi birbirinden daha fecaatli ve daha şerli akımlar ile mücadele halindeyiz. Bir yandan bunlara reddiye ve karşı yayın yapmak; diğer taraftan Ümmeti Muhammedin akidesini koruma ve gelecek nesillerin akidesini sağlam zeminler üzere oturması için Ehli Sünnet akidesi üzere talim ve terbiye etme gibi mesuliyetlerimiz var.
Üstelik bunları yaparken önce temizleyip sonra işlemek zorunda olduğumuz televizyon, internet, kapitalist proje ve zorlamalar ile çok fazla cephesi olan büyük bir mücadele ve akide savaşı içerisindeyiz.
Sapı Bizden Olan Baltalar ile Köklerimize Saldırıyorlar
İç mihrakların sürekli gazladığı dış mihraklar zamanında tekke ve zaviyeler kanunu, tevhidi-tedrisat kanunu, harf inkılabı gibi proje kanunlar ile Ehli Sünnet çınarının dallarını budamaya muvaffak oldular. Büyük mücadeleler, uzun emekler ve gözyaşları neticesinde rabbani alimler ve mücahitlerin gayret ve cihadı ile can geldi tekrar ulu çınarın dalları büyümeye yeşermeye ve çiçek açmaya başlamışken, görüntüyü ve inkişafı hazmedemeyen, önlerinde engel olarak gören aynı mihraklar bu sefer sapı bizden olan baltalar ile köklerimize saldırıyor. Ehli Sünnet hocaların seslerini kesip faaliyetlerinin dizlerini kesiyorlar. Meşru zeminde hak olarak tanıdıkları faaliyetler ise mücadelenin ateşini söndürmeye kafi gelmiyor.
İran ve benzeri Şia ekolü hususi yetiştirip, örgütleyip finanse edip içimize yolladığı ajanlar vasıtası ile son sürat Şia propagandası yapmak ile meşgul, Selefi gruplar tevhit daveti adı altında örgütleniyor, Selefi müntesiplerin ve dış mihrakların destekleri ile yayınlar yapıyor neşriyat yapıyor silahlanıp kılıçlarını bilemekle meşguller. Reformist, Tarihselcilik, Mezhepsizlik, Mealcilik ve Hadis münkirliği ilahiyat fakültelerinde ümmetin gençlerine enjekte ediliyor, ordan zehiri kapanlar; imam hatip lise ve ortaokullarında, diyanet kadrolarında görev alıp boncuk dağıtıyor.
Her Köşe Başında Bir Misyoner Yuvası
Ateizm, Deizm desen hepsinin dernekleri, faaliyetleri, sosyal yayın kanalları mevcut ve hiçbirinin argümanı Hristiyanlık veya Yahudilik üzerine değil. Yani hiçbiri bir Hristiyan ve Yahudiyi, ateizm veya deizme davet etmez iken tüm saldırıları hassaten Ehli Sünnet argümanlar üzerine kurulu ve İslam’dan koparabildiklerini koparma gayretindeler. Hiçbir bilgisi olmayan birine uydurma argümanlar ile peygamberimizin haşa yaşamadığını bile iknaya çalışıyorlar.
Velhasıl kelam mücadele çok çetin, fitne çok muazzam.
Ey kardeşler!
Unutmayın tank, top, tüfek bizi korumaz. Vatan bölünmez şehitler ölmez edebiyatı yapmayalım. Evet şehitler ölmez ama vatanımız bölünüyor. Fiziki işgal artık eskisi kadar faydalı değil; masraflı, zor, uzun bir süreç gerektiriyor. Amerika’nın; Vietnam, Irak, Afganistan’daki fiziki işgal girişimlerini inceleyin. Hepsinde çuvalladılar.
Artık düşman beklemeyin. Bizimle savaşmaya gözü yemeyen düşman fiziki işgal ile değil fikri işgal ile ülkemizi bölmüş vaziyette. Ülkemiz Müslümanları daha taklidi iman mertebesinde ve bizim bir şeyler yapıp bu hususta çalışmalar yapmamız lazım.
- Ümmetin zenginleri Ehli Sünnet yayınları, neşriyatları desteklemeli, finanse etmeli,
- Özel üniversiteler kurarak, Ehli Sünnet müktesebatı baz alıp ehil kadrolar ve seçkin öğrencilerden müteşekkil bir ilim ordusu teçhiz edip meydanlara salıverilmeli.
Bunu yapabilecek Ehli Sünnet ve Cemaat akidesi üzere olan bir kaç tarikat ve akademisyenden ibaret Ehli Sünnetin derdinde olanlar. Zenginliğimizi, vaktimizi, ilmimizi, mesaimizi İslam’ın, Ehli Sünnet ve Cemaat akidesinin kalkınması ihya olması için harcamadıktan sonra sloganik şekilde Fırkâi Naciye, Ehli Sünnet ve Cemaat terimlerinin arkasına sığınarak eleştiri yapmak, tekfir ve telin etmek hiçbir işe yaramaz!
İhtiyacımız olan şey slogan değil, müktesebatı inkişaf ettirecek pratik hamlelerdir.
Allah’a emanet olun!