Turancılık ve İslam Birliği Meselesi

Turancılık ve İslam Birliği Meselesi

Bugün ülkemiz de Türkçü olan kesimler, Turan idealinin gerçekleşmesini hayal ederler. İslami kesimler ise İslam Birliği ’nin gerçekleşmesini isterler. Turancılık ve İslam Birliği meselesi hem her zaman insanımızın gündemindedir. Ama şunu üzülerek söylemek istiyorum ki, Turancılık gerçekten bir hayaldir. Yani gerçekleşmesi stratejik olarak mümkün değildir. Diğer yandan birde İslam Birliği ideali vardır. Ama ne yazık ki o da günümüzde gerçekleşmesi mümkün değil. Gerçekleşmesi belli başlı kısa, orta ve uzun vadeli istikrarlı planlara bağlıdır. O da çok uzun bir yoldur. Yani kısacası Turancılık ideali bir hayalden ibarettir, İslam Birliği ideali hayal değildir ama gerçekleşmesi meşakkatli ve uzun bir yola bağlıdır.

Turancılık İdeali

Bugün ülkemizdeki ülkücü kesimler, Turancılık ideali sevdasıyla olaylara bakarlar ve Dünyada ki tüm Türklerin birlik olması gerektiğini savunurlar ve bunun gerçekleşebileceğine inanırlar. Ama bilmedikleri bir şey var ki, Turan idealini savunanlar Türk Dünyasını yeteri kadar tanımıyorlar ve bu idealin gerçekleşebileceğini hayal ediyor. Ama bu ideal uğruna elle tutulur bir adım olmadığı gibi bu güne kadar, bundan sonrada olmayacaktır. Türklerin birliğinin yolu, İslam Birliğinden geçer ve İslam Birliği olmazsa Türk Birliğide olmayacaktır. Çünkü olamayacaktır!

Turancılık idealinin gerçekleşmesinin önünde ki en büyük engel Rusya ve Çin’dir.

Orta Asya topraklarında Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan devletleri vardır. Afganistan’da Türkler yaşamaktadır. Yine İran’ın Horasan bölgesinde Türkler yaşamaktadır. Çin’in kuzeyinde Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri yaşamaktadır. Rusya’nın Kuzey Doğu bölgesinde Tiva ve Yakuti Türkleri yaşamaktadır. Kazakistan sınırına yakın, Rusya’nın hafif Kuzey bölgesinde ise Başkurdistan Türkleri yaşamaktadır. Kafkasya’da Dağıstanlılar yaşamaktadır. Kırım’da yine Türkler yaşamaktadır. Moldovya’da Gagauz Türkleri yaşamaktadır. Bosna’da Türkler yaşamaktadır. Yine Bulgaristan’da Türkler yaşamaktadır. Irak ve Suriye topraklarında Türkmenler yaşamaktadır. Almanya’nın ortasında, Fransa’da Türkler yaşamaktadır. Kısacası çok geniş bir coğrafyada Türkler yaşamaktadır. Ancak birlik olunması gereken yegane bölgeler Anadolu ve Orta Asya bölgeleridir.

Anadolu ve Orta Asya’nın birliği, Turan idealinin önemli oranda gerçekleşmesini sağlar. Ancak bu birliği sağlamak için çok ciddi engeller mevcut. Tüm Orta Asya Türk devletlerinin nüfusu, bir Türkiye nüfusu bile etmiyor. Yani coğrafya geniş ama nüfus gücü az. Olası bir işgale karşı nüfus zaafiyeti mevcut. Orta Asya’nın kuzeyinde üstün askeri teknolojilere sahip yaklaşık yüz elli milyon nüfuslu Rusya bulunmaktadır. Yine Orta Asya’nın Güney bölgesinde üstün askeri teknolojilere sahip, ekonomik olarak Dünya ikincisi olan ve yaklaşık bir milyar dört yüz milyon nüfuslu Çin bulunmaktadır.

Bu iki ülke, olası bir Turan idealini gerçekleşmesine asla izin vermeyecektir ve bunu engellemek için gerekli güce fazlasıylada sahipler. Hem stratejik olarak, hem ekonomik olarak, hem siyasi olarak, hem askeri olarak, hemde nüfus olarak var olan ciddi zaafiyetten dolayı Turan idealini gerçektişmek imkanı gayri kabildir. Hele ki diğer Müslüman milletleri dışlayıcı bir ırkçı yaklaşımla, Türklerin tek başına birlik olmasını geçin, tek başına kendi bağımsızlıklarını koruması bile mümkün olmaz. Türkler tarihte savaşçılıkları ile bilinirler, bağımsızlıklarına olan düşkünlükleriyle bilinirler. İslam tarihinde Türklerin yeri altın harflerle, şanlı zaferlerle doludur. Müslüman Alemine liderlik edebilecek ayrıca tek millet Anadolu Türkleridir. Bu potansiyel, tarihi hüviyetle ancak biz Anadolu Türklerinde mevcuttur.

Ülkemizde Türkçülüğün Ataları

Türkçülük ve Turancılık fikirleri Osmanlı İmparatorluğu’nun son demlerinde ortaya çıkmıştır. Osmanlı’nın yıkılmasının akabinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde ise Türkçülük son şekli kafatasçılık, pantürkizm olarak almıştır. Türkiye’nin resmi ideolojiside bu kafatasçı Türkçülük üzerine bina edilmiştir. Peki bu ırkçı akımın fikir babası kimdir? Ya da kimlerdir? Baktığımız zaman görüyoruz ki, Türkiye’nin kurucusu olan M. Kemal Atatürk’ün fikir hocası Munis Tekinalp isimli bir şahıstır. Türkçülük fikrinin ve resmi ideolojinin mimarı Munis Tekinalp! İsmi bile buram buram Türklük kokan bu şahıs aslında Mohiz Kohen isimli bir Yahudidir.

Kendisi ömrü boyunca Türkçülük ideolojisini en şedid şekilde savunmuştur ve öldükten sonra Fransa’da bir Yahudi mezarlığına gömülmüştür. Diğer yandan Türkçülük ideolojinin bir fikir hocasıda Ziya Gökalp’tir. Ancak kendisi Türk değil, Kürt asıllıdır. Hiç şüphesiz ki, Türkçülük denildiği zamanda birkaç isimle birlikte ilk akla gelen isimler Munis Tekinalp (Mohiz Kohen) ve Ziya Gökalp’tir. Ancak ikiside Türk değildir. Birisi Yahudi, diğeri Kürt!

İslam Birliği İdeali

Hiç şüphesiz ki İslam Birliği ideali her samimi Müslümanın arzuladığı bir şeydir. Ancak bunu gerçekleştirmek ise öyle zannedildiği kadar kolay değildir. Çünkü her şeye resmen sıfırdan başlanması gerekmektedir ve amaca ulaşmak yaklaşık bir asırı alabilir. Çünkü İslam Dünyası, hem ilmi otorite olarak, hemde siyasi otorite olarak tamamen ortadan kalkmıştır. Bu sebepten dolayıda hiçbir Müslüman devlet kamil anlamda bir ittifak içerisine giremiyor ve ortak kararlar alamıyor. Günümüzde İslam İşbirliği Teşkilatı diye formaliteden bir İslam Birliği vardır. Ama bu birliğe üye olan ülkeler arasında siyasi, ekonomik, askeri, sosyal, teknolojik alanlarda hiçbir şekilde işbirliği yoktur ve aksine üye ülkeler arasında ciddi çekişmeler vardır.

Ayrıca bu çekişmeler ve çatışmalar Batılı devletlerin desteği ile ortaya çıkmaktadır. O yüzden İslam Dünyası İİT bünyesinde siyasi olarak bir çatı altında demek saflık olur. Dünya’da ki tüm Müslüman ülkelerin GSMH’sının toplamı, sadece bir ABD’nin GSMH’sının toplamı kadar bile etmiyorken, Müslümanların birleşip caydırıcı bir güç haline gelmeleri mümkün değildir. Yine işin garibi, ABD ve diğer Batılı devletleri zengin edenlerde yine İslam ülkeleridir. Çünkü Batı Dünyasına göre İslam Dünyası büyük ve geniş bir pazardır. Batı Dünyası üretir, İslam Dünyası satın alır. Sonra Batı kazandığı paralarla silahlar üretir, ajanlar yetiştirir ve Müslüman ülkeler üzerinde stratejiler belirleyip o stratejileri hayata geçirir. Çıkarları doğrultusunda herhangi bir İslam ülkesini işgal etmekten ne korkarlar, ne de çekinirler!

Bugün İslam Dünyası tamamen Batılı devletlerin taşeronloğunu yapan devlet yöneticileri ve tüccarlar tarafından kuşatılmıştır ve onların eliyle yönetilmektedir. Yani İslam Dünyası görünmez bir işgal altındadır. Hem finansal olarak, hem kültürel olarak, hemde siyasal olarak bir işgal altındadır. İslam Birliği’nin kurulması için öncelikle finansal, kültürel ve siyasal esaretten kurtulması gerekmektedir ki bu da oldukça vakit alan bir şeydir. Bu yazının konusu İslam Birliği’nin nasıl kurulacağı olmadığından burada kesiyorum bu mevzuyu!

Turancılık ve İslam Birliği

Turancılık idealini gerçekleştirmek ham bir hayaldir diyoruz. İslam Birliği’ni gerçekleştirmek ise çok uzun bir mücadelenin mahsulü olabilir diyoruz. Ancak Müslüman Türklerin birleşmesinin, İslam Birliği’nin gerçekleşmesine bağlı olduğunu söyleyebiliriz ve İslam Birliği dairesinde, Müslüman Türklerinde birlik olabileceğini söyleyebiliriz. Bilmeliyiz ki, Türk Dünyası güçlenmek için İslam Dünyasına muhtaç, İslam Dünyası güçlenmek için ise Türk Dünyasına muhtaç! Aslında Dünya’da ki tüm Müslümanlar birbirine muhtaç! Kardeş kardeşe muhtaç. Dinimizde Müslüman, Müslümanla kardeştir hükmü vardır.

Yani Allah tüm Müslümanları kardeş ilan etmiştir. Irkçılık ve kavmiyetçiliği ise yasaklamıştır. O yüzden ırkçılık ve kavmiyetçilik lanetlenmiştir. Ancak biz Müslümanlardan din kardeşliği şuuru alınmış ve yerine milliyetçilik kisvesi altında ırkçılık empoze edilmiştir. Bize en büyük ihanetleri ve zulümleri yapan Batı Dünyası değilde, bizim din kardeşimiz olan Araplar bizlere düşman edilmiştir. Araplara ise Türkler düşman edilmiştir. Araplara derlerki, Türkler size ihanet ve zulüm ettiler. Türklere de tam tersini derler. Araplar size ihanet ettiler. Bizi bu gibi safsatalarla oyaladılar ve kendimizi yemekten asıl düşmanı unuttuk! Yahudileri unuttuk, İngilizleri unuttuk, Rusları unuttuk…

Geçmişte bazı kesimlerin yaptıkları ihanetler bir koca millete yıkılmıştır. Araplar içinde Vehhabi cenahları Osmanlı’ya ihanet etmiş ve İngilizlerle işbirliği yapmıştır. Ancak sadece birkaç bin kişiden müteşekkil bir ihanet ordusunun yaptıkları, Türkçüler tarafından tüm Arap milletine mâl edilmiştir. Oysaki gerçekte ne Türkler Araplara, ne de Araplar Türklere ihanet etmiştir. Bugün Arap Dünyasının liderleri, tasmaları Batı Dünyası ve ABD tarafından tutulan kimselerden oluşmaktadır. Bu sebeptende Araplarla biz Anadolu Türkleri birlik olamamaktayız. Ama güçlü olmak içinde birbirimize muhtacız.

Orta Asya’da ki ve özellikle Doğu Türkistanda ki Müslüman Türklerin güçlü ve tam bağımsız olması bile, Anadolu Türkleriyle Arapların birlik olmasına bağlıdır. Orta Asya ancak, arkasında güçlü ve nüfuslu bir İslam milletinin desteği ile güçlenir ve bağımsız olur. Yoksa yok olmaya, ya da esaret altında olmaya mahkumdur.

O yüzden Turancılık idealini hayal edenler, önce Arap düşmanlığından, Kürt düşmanlığından vazgeçmelidirler. Çünkü hepimizin hayatta kalmak, güçlü ve bağımsız olmak için birbirine ihtiyacı vardır. Birde özellikle nüfus gücü bakımndan Afrika’da ki zenci Müslüman nüfusunada ihtiyaç vardır. Oraların kalkınması, refaha erişmeside bizim buradaki birlik olmamıza bağlıdır. Bu birliğe Hindistan Müslümanları, Malezya, Endonezya gibi Uzak Doğu Müslüman ülkeleride dahil olduğu zaman, İslam Dünyası’nın karşısında hiçbir gücün tutunmasıda mümkün olmayacaktır. Ama bunlar öyle birkaç on yılda yapılacak işlerde değildir. İslam Dünyası böyle bir dirilişe stratejik olarakta hazır değildir, ilmi ve fikri olarakta hazır değildir. Önce ilmi bir hegomanya inşa edilmelidir ve akabinde siyasi bir hegomanya inşa edilmelidir İslam Dünyasında!

Yani kısacası, Müslüman Türklerin birliği, İslam Birliği idealine bağlıdır ve tek başına hiçbir anlam ifade etmemektedir.

Sonuç

Biz hangi milletten olursak olalım her şeyden evvel Elhamdülillah Müslümanız! O sebepten dolayıda sadece kendi milletimizi değil, tüm İslam Dünyasını kucaklayıcı bir anlayışa ve Dünya görüşüne sahip olmalıyız. Türkler tarihte İslam Dünyasına büyük hizmetler etmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu, Yavuz Sultan Selim Han ile birlikte İslam Dünyası’nın liderliğinide üstlenmiştir ve Dünya’nın her yerinde ki Müslüman milletlerin sevgisini kazanmayı başarmıştır Osmanlı Hilafeti.

Şimdi soruyorum; Osmanlı Hanedanlığı Türkçülük siyaseti güderek İslam Dünyasına liderlik yapmaya çalışsaydı, İslam Dünyası bu liderliği gönülden benimser miydi? Osmanlı İmparatorluğunu aşkla sever miydi? Liderlik özelliklerinden biriside kucaklayıcılık ilkesidir. Ama Türkçülük ya da başka ırkçı görüşler ise kucaklayıcı değil, dışlayıcı yaklaşımlardır.

Yani Türkçülük yapan zevat, farkına varmadan kendi milletini yalnızlaştırmaktadır. Sonrada “Türkün Türkten başka dostu yoktur!” safsatasına kendilerini inandırmaktadır. Hayır! Sizin sizden başka dostunuz yoktur. Bizde Allah’a şükürler olsun ki Türküz ama her şeyden önce Müslümanız. Bizim için din kardeşliği, kan kardeşliğindende ötedir. Çünkü Allah, yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de tüm Müslümanları kardeş ilan etmiştir.

Allah, bütün Müslümanları bir ve dir eylesin!

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir