Öncelikle “Varlık Fonu nedir? Neye yarar?” sorusuna yanıt vermemiz gerekiyor. Bir ülke düşünün; cari fazla veriyor, doğalgaz, petrol ihraç ediyor ve ticaret fazlası veriyor. Nitekim bu ülke kazandığı fazla parayı ülkesinin, milletinin geleceği için değerlendirmek istiyor. İşte Devletin kazandığı bu fazla paralarla varlık fonu kurulur ve bu varlık fonuyla Uluslararası piyasalarda hisseler, fonlar satın alınır; döviz-altın ticareti yapılır. Başka ülkelerin önemli şirketlerinin hatta kamu şirketlerinin hisseleri ve fonları satın alınır. Böylece bu varlık fonları üzerinden aynı zamanda başka ülkelerin şirketlerinde hatta kamu şirketlerinde söz sahibi bile olunabilir.
Varlık fonları her türlü finansal işlemi yapabilme yetkisine sahiptir, her türlü ticari faaliyette bulunabilir, gayri menkul alıp satabilir. Bu yönüyle Varlık Fonlarının yetkilerinin ve faaliyetlerinin ucu açıktır.
Bu varlık fonları o devletin serveti gibidir. Varlık fonu olan böyle ülkeler kredi bulmaktada zorlanmazlar ve devlet borcunu ödeyemese bile varlık fonu devletin borcunu ödemeyi garanti eder. Bu varlık fonu üzerinden kazanılan paralar ayrıca yatırım amaçlı kullanılabilir. Birleşik Arap Emirlikleri, Norveç, Çin, Malezya gibi cari fazla veren ülkeler için varlık fonu özetle budur.
Ülkemizde Varlık Fonu
Ama Türkiye’de varlık fonu bambaşkadır. Türkiye’nin cari fazlası değil cari açığı var, milletin 450 milyar dolar borcu var. Bir o kadar devletin dış borcu var. Haliyle bizim varlık fonuna sahip olmamız bizim için hiçbir anlam iktiza etmemektedir. Üstelik Türkiye’de Varlık Fonu, yabancı ülkelerin hisselerini ve fonlarını alan bir fonda değildir. Daha doğrusu bu konuda rakiplerine göre oldukça yetersizdir. Çünkü büyük oynayacak kadar büyük bir sermayeye sahip değildir.
Kamu ve özel şirketler (THY, BOTAŞ, Ziraat Bankası, Çaykur…) Varlık Fonuna devredildi. Ancak bunlar bir varlık fonunun amacının gerçekleştirilmesi adına yetersizdir. Ayrıca varlık fonunun amacı kendi ülkesindeki şirketler üzerinden yatırım yapmak değil, yabancı şirketler üzerinden yatırım yapmaktır. Yine varlık fonu devletin ve milletin artan parası üzerinden kurulan bir kurumdır. Ama Türkiye’de varlık fonu, devletin ve milletin artan parası olmadığı halde bilinçsizce kurulmuştur.
Üstelik devlet aldığı kredileri ödeyemediği takdirde bu borçların garantörü varlık fonudur, eğer alınan kredilerde böyle bir anlaşma yapılmışsa! Lakin Varlık Fonu bu borçları ödeyemezse, o zaman varlık fonundaki şirketlere haciz gelir. Bu uluslararası hukukta böyledir. Tıpkı kefalet gibi. Devlet borçlanır, varlık fonu kefil olur. Devlet ödeyemezse varlık fonu bu borçların ödenmesini garanti eder. Varlık fonuda bu borçları ödeyemezse, o zaman varlık fonuna ait şirketlere haciz kapısı açılır ki, bu da bizim ülkemiz için felaket olur. Çünkü hem ülke ekonomisinin temelleri olan hemde kamu şirketleri ve kuruluşları olan şirketlerin yönetimi varlık fonuna aittir.
Eğer devlet bir gün kredi borcu taksitlerini ödeyemez duruma gelirse, varlık fonunun yönetimindeki kalan kamu şirketlerinin yabancı ellere gitme riski oldukça yüksektir. Bu durumda ülke ekonomisi için büyük bir yıkım demek olacaktır. Olayı bu perspektiften ele aldığımız zaman, Türkiye’de varlık fonu kurulması stratejik bir hatadır desek yanılmış olmayız diye düşünüyorum.
Ancak şöyle bir durumda var. Doğu Akdeniz’de Türkiye doğalgaz bulursa ve bu doğalgazı hem kullanıp hemde ihraç ederse, imalat sanayindeki hammadde ihtiyacı büyük oranda yerli hale gelirse, Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığı son bulursa, cari ve ticari fazla vermeye başlarsak; o zaman varlık fonu, güvenilir ellerde iyi yönetilmek şartıyla ülkemizin geleceği için mükemmel bir kurum olmuş olacaktır.
Türkiye’de varlık fonu yönetim kurulu başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vekili ise Hazine ve Maliye Bakanı olan Damat Berat Albayrak’tır.
Sonuç
Şu anki atmosfer ışığında değerlendirildiği zaman Türkiye’de Varlık Fonu pek bir işe yaramamaktadır. Lakin hükümet, gelecek bazı planlar için şimdiden Varlık Fonu’nu kurmuşlarsa, o zaman deriz ki dereyi görmeden paçaları sıvamak olur mu? Biz önce cari fazla veren bir ülke konumuna gelip, ondan sonra Varlık Fonu kurmalıydık. Ama hükümetimiz, cari açığımız ve giderek kötüleşen bir ekonomimiz olmasına rağmen Türkiye’de Varlık Fonu kurdu ve yine kendi ülkesinin en önemli kamu şirketlerinin yönetimini bu Varlık Fonu’na devretti.
Oysa en başta dediğimiz gibi, varlık fonunun özetle asıl maksadı, başka ülkelerin stratejik ve kamu şirketlerinin hisselerini, fonlarını satın almaktır. Kendi ülkesinin değil! Dolayısıyla Türkiye’de kurulan Varlık Fonu bu yönüyle diğer ülkelerin varlık fonlarındanda ayrılmaktadır.
Ayrıca Türkiye’de Varlık Fonu yönetiminde olan şirketlerin hisselerinin rehin verildiği, varlık fonundaki şirketlerin Araplara ya da başka karanlık güçlere peşkeş çekildiği ve bunların mülkiyetinin artık Türkiye’de olmadığı, Varlık Fonu vesilesiyle Ak Parti ve yakın çevresine çeşitli kıyaklar yapıldığı yönünde iddialarda vardır.
Ancak bunlarla alakalı bir delil yoktur. Delil olmamasına rağmen düşünülmesi ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Eğer ilerde bu ve benzeri iddiaları destekleyeci deliller ortaya çıkarsa, o zaman o deliller üzerinden bir makale yazabilirim. Ancak her iddiaya, bir yerlerde not etmek şartıyla itibar etmemek en doğru olanıdır. Her şeye rağmen şu an Türkiye’nin fazla bir işine yaramayan varlık fonu, belki yakın gelecekte doğma ihtimali olan fırsatlarla birlikte iyi yönetilmek şartıyla çok iyi işlere yarayabilir ve gelecek vaad edebilir.