Yap İşlet Devret Nedir? Biz AKP İktidarını eleştirdiğimiz zaman bütün Ak Troller hemen başlıyorlar AKP’yi savunmaya; “AKP İktidarı yol, köprü, hastane, okul, havalimanı, tünel… yaptı. 2002’den önce diğer iktidarlar 80 sene boyunca ne yaptı?” Diyorlar. İlk etapta baktığımız zaman haksızda değiller. Ne yazıkki ülkemiz hep geri kaldı. Ama işi irdelediğimiz zaman başka karmaşık ve aydınlatılması gereken mevzular ortaya çıkıyor.
Yap İşlet Devlet Nedir? Bunu idrak etmeden evvel, offshore hesaplar ne demektir? Bunu bilmek icap ediyor. Çünkü offshore hesapların ne olduğu bilenmez ise, yap işlet devret projesininde gerçekte ne olduğu idrak edilemez. İdrak edebilmek için bilmek lazımdır.
Offshore Hesap Nedir?
Dünyada iki türlü hesap vardır. Birincisi; devletler tarafından denetlenebilen ve kontrol altında tutulabilen, vergilerin tahsil edilebildiği hesaplardır. İkincisi; devletlerin denetiminden ve kontrolünden uzak olan, bu sebeptende vergilerden muaf olan, devletlerin kanuni imtiyazlarından ve açıklarından azami ölçüde faydalanan hesaplardır.
Gerçek Dünya zenginleri, servetlerini işte bu offshore hesaplarda gizlemektedirler. Bu sayede hem insanlardan kendilerini gizlemiş oluyorlar, hem devlet denetiminden ve kontrolünden muaf olmuş oluyorlar, hem özgür olmuş oluyorlar.
Kazançları ne kadar çok olursa olsun kendilerine hiç kimse, bu değirmenin suyu nereden geliyor? Diye hesap sormuyor. Offshore hesaplarının en büyük muhafızları ise muhasebeciler ve avukatlardır.
Bu hesaplara sahip olan insanlar ayrıca dokunulmazlık zırhını kuşanmışlardır. Yani onlar dokunulmaz olduğu sürece, hiçbir şekilde adalet mekanizması devreye giremez. Hiç kimse onları yargılayamaz. Onların bir şekilde ipliği pazara çıkarılmak istense bile, elinde bulunduğu güçle zaten evvelden delillerin büyük bir kısmı ortadan kaldırılmış olur.
Peki ama kim bu dokunulmazlık zırhını kuşanmış olan offshore hesapların sahipleri? Bunlar bir ülkede tüm gücü ve yetkiyi elinde bulunduran siyasiler ile gücü ve yetkiyi elinde bulunduran siyasilerin çevresine yerleşenlerdir.
Offshore hesaplar üzerine ileride daha detaylı bir makale yazacağım için, burada kısaca anlatmakla iktifa ediyorum.
Yap İşlet Devret Nedir?
Devletin paralarını yahut yasa dışı kazançlar yoluyla elde edilen paraları devletlerin denetiminden ve kontrolünden uzak olan offshore hesaplara aktarmak için çeşitli yöntemler vardır. Sanırım bu yöntemler arasından en dahiyane olanlardan birisi Yap İşlet Devret modelidir.
Yap İşlet Devret modelinde misalen devlet, bir şirkete ihale veriyor. Şirket ihaleyle köprü yapıyor. Köprüyü yaparken devletten beş kuruşta para almıyor. 25 yıl boyunca hiçbir şekilde devlete kira ve vergi ödemeden bu köprüyü işletiyor. Ayrıca yıllık geçiş garantisi alıyor. Örneğin bir yılda köprüden 1 milyon araba geçecektir diye garanti veriliyor. Eğer 1 milyon değilde, 500 bin araba geçerse, kalan 500 bin arabanın bedeli neyse devlet o şirkete her yıl ödüyor. 25 yılın sonunda ise ise köprü devletin oluyor.
Yap İşlet Devret modelinin özeti bu şekildedir. Ancak madalyonun görünmeyen tarafı işleri değiştirmektedir. Bu model ile aksi bir durumda devleti yönetenler topu tamamen üzerinden atmış oluyorlar milletin vergileri, yap işlet devret modeliyle ihale alıp projeleri yapan şirketler üzerinden tertemiz bir şekilde offshore hesaplara aktarılıyor.
Paralar Offshore Hesaplara Nasıl Hortumlanıyor?
İhaleler daha en başta örneğin 1 Milyar Dolarlık olması gerekirken 5 Milyar Dolara imzalanıyor. Devleti yönetenler, bankalar aracalığı ile bu ihaleleri alan şirketlere çok ucuz ve uzun vadeli faiz oranlarıyla kredi veriyor. Verilen paranın aslında önemli bir kısmı hokus pokus ile daha en başta sır oluyor. Kalan kısmıyla proje gerçekleşiyor.
Köprü örneğinden yola çıkalım. İhale yapılırken en başta 1 yılda o kadar geçmesi mümkün olmayan arabanın geçişi şirkete garanti ediliyor. Böylece şirket her halükarda yıllık minimum en az 1 milyon arabanın geçeceği garantisi aldığından onun parasını araba geçse de geçmese de alıyor. Bu para ise milletin vergilerinden o şirketlere ödeniyor.
Ne kadar temiz ve risksiz bir iş değil mi? Hem minimum kazancı garantili, hem araba başına geçiş fiyatı zaten fahiş seviyede, hem ihaleyi alınca düşük faizli ve uzun vadeli kredisi hazır. Zaten o kredi borcuda bir süre sonra affediliyor!
Eğer bir gün yolsuzluk (hırsızlık) düzeni deşifre olursa da, devleti yönetenler kendini bir şekilde aklayacaklar. Çünkü bütün iş şirketler üzerinden dönüyor. Devletin hazinesi, şirketler üzerinden kurulan bir pompa ile resmen hortumlanıyor ve offshore hesaplara aktarılıyor!
Türkiye’de Yolsuzluk Oluyor mu?
Hiç kimse kendini kandırmasın. Türkiye’de yolsuzluğun alasının olduğu kabak gibi ortada olan bir gerçektir. Bazı Ak Troller: “Çalsada adam yapıyor kardeşim!” Diyor. Yani AKP’yi her ne pahasına olursa olsun desteklemekten vazgeçmeyip, çalıp çırpmasına razı olan acebül acayip bir kitlede var.
Oliver Bullough tarafından yazılan ve bu makaleme de ilham kaynağı olan Paravatan isimli kitabın 159. Sayfasında aynen şöyle yazıyor:
”Araştırmacılar yolsuzluğun olduğu her yerde sefaletinde hüküm sürdüğünü görüyorlar. Bir ülkede ne kadar çok yolsuzluk varsa, en tepedekiler halkın geriye kalanından o kadar daha zengin olur. Bu durumun yarattığı eşitsizlik, toplumu bir arada tutan bağları zayıflatır. İktisatçıların duygusuz diliyle söylersek, okullara, sağlık sistemine, yollara ve güvenliğe yapılan yatırımın çarpan etkisi vardır; yani buralara harcadığınız her 1 dolardan offshore hesaplara kaçırıp deve kuşu derisinden yapılmış ayakkabılara harcadığınız paraya kıyasla çok daha fazla karşılık alırsınız. Daha iyi yönetilen ülkelerde yaşam standartları daha yüksektir, insanlar daha sağlıklıdır, ortalama yaşam süresi daha uzundur, eğitim düzeyi daha iyidir ve ülke ekonomisi çok daha iyi performans gösterir.”
Baktığımız zaman devleti yönetenler adeta Karun gibi yaşıyorlar. Kendilerine gelen eleştirilere ise pişkince: “İtibardan tasarruf olmaz!” Diyebiliyorlar. En tepedekilerin, halkın geri kalanından daha zengin olmasından dolayı doğan eşitsizlik ve hoşnutsuzluk sebebiyle toplumu bir arada tutan bağlarda zayıflamaktadır.
Ülke nasıl yönetiliyor? İnsanların yaşam standartlarına baktığımız zaman gittikçe zayıfladığını görüyoruz. İnsanların sağlıklarının gittikçe daha da kötüleştiğini görüyoruz. Sağlık hizmetlerin gittikçe daha da kötüleştiğini görüyoruz. Ortalama yaşam süresinin kısaldığını ve ölüm oranlarında da artış olduğunu görüyoruz.
Eğitim düzeyi ve kalitesi ise zaten tartışmaya bile kapalı bir konudur. Ülke ekonomisi ise oldukça kötü bir performans göstermektedir. Ama bunuda sürekli yapay ve saçma gündemler oluşturarak halktan gizlemeye çalışmaktalar.
Biz Yapılan Yolsuzluklara Karşıyız!
Ama halen bizim yol, köprü, havalimanı, hastane, okul, tünel… yapımıma karşı olduğumuzu zannediyorlar. Biz bu projelere değil, bu projeler üzerinden yapılan yolsuzluklara karşıyız! Yap İşlet Devret Nedir? Sorusunun cevabı kısaca bu şekildedir. Dahiyane bir soygun düzenidir. Minareyi çalan kılıfını uydurur misali, her şey kılıfına uygundur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 Kasım 2017’de yapmış olduğu bir konuşmada çok güzel bir tespitte bulunmuştur:
”Hırsız içeride olunca kapı kilit tutmaz!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu tespitine yürekten katılıyorum. Kapı kilit tutmuyor. Hırsız artık gözümüzün içine bakarak pişkince çalıyor, biz ise sadece izliyoruz! Hatta bazıları bu durumdan razılar. Tek dertleri, yeterki CHP başımıza gelmesin!