Z Kuşağına Sesleniyorum! Öncelikle bilinizki sizler Z Kuşağı olmayacaksınız. Bu sizin elinizde! Ben sizlere Z Kuşağı tabirini doğru bulmuyorum. Bu yüzden sizlere yeni kuşak veya yeni nesil diyerek hitap edeceğim. Sizler yeni kuşaksınız, gelecek içinde umudumuzsunuz. Siz insanlık neslinin son kuşağı, yani Z Kuşağı değilsiniz! Sizden sonrada Kıyamete kadar kuşaklar gelmeye devam edecek. Hiç düşündünüz mü acaba size neden Z Kuşağı diyorlar?
İnsanlık tarihi şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı bir dönemle karşı karşıyadır. Bir grup elit dediğimiz, küreselci dediğimiz kimseler Dünya’da kendilerine bir düzen kurmak istiyorlar. Bu düzende ise kendileri adeta Tanrılık iddiasında bulunuyorlar. Bilim ve teknolojinin gücünü kullanarak bütün dünyayı ve insanları mutlak olarak kontrolleri ve yönetimleri altına almak istiyorlar.
Hali hazırda 8 milyar küsür olan ve artmaya devam eden insan nüfusu ise Küreselciler için bir tehdittir. Çünkü bu kadar insanı kontrol etmek ve yönetmek zordur. O halde insan nüfusunu azaltmak ve kontrol altında tutmak lazımdır. Bunun içinde Dünya’nın kapasitesinin 8 milyar ve daha fazlası için çok yetersiz olduğu ve Dünya’nın en fazla 1 milyar insanı doyurabileceği yalanını insanlara kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Ne yazık ki bu insanlık dışı anlayış yine insanlar tarafından belirgin bir şekilde kabul görmeyede ufaktan ufaktan başladı. Ancak bu görüşü kabul edenler bilsinlerki, eğer dünya nüfusu azaltması projesi başarılı olursa (ki bizce kesinlikle başaramayacaklar ama ciddi bir soykırım yapacaklar!) sizler hayatta kalan 1 milyar ya da 500 milyon insandan birisi olmayacaksanız. 8/7 veya 8/7.5 ihtimalle öleceksiniz! O halde sonu sizin ve nesillerinizin ölümüyle bitecek olan bir gidişata neden dur denilmez? Neden kabul edilir?
Peki bu Küreselciler böylesine gözü kara olan hedeflerini gerçekleştirebilecekler mi? Ya da öncelikle sormamız gereken soru, Küreselcilerin gerçektende böyle gözü kara hedefleri var mı? Bu sorunun cevabını Transhümanizm dediğimiz kavram ile izah edebiliriz. Transhümanizm kısaca, bilim ve teknolojinin gücüyle insanı daha mükemmel bir hale getirmek ve yarı insan yarı robot bir yapay evrim meydana getirmektir. Transhümanizm aynı zamanda Darwinizm ideolojisinden de beslenir.
Darwinizm ideolojisine göre insanlar tarihi süreç içerisinde maymundan insana doğru doğal şekilde evrim geçirmiştir. Ama Transhümanistler bilim ve teknoloji gücüyle yapay ve kusursuz bir evrim hayal ediyorlar. Güya haşa Allah Azze ve Celle, insanları defolu yaratmış ama onlar kusursuz bir yapay insan evrimi gerçekleştireceklermiş. Tabiki bu düşünce Allah’a kafa tutmaktan başka bir şey değildir ve başarılıda olamayacaklardır. Allah’a kafa tutupta kim galip olmuş?
Z Kuşağını Bekleyen Tehlike
Z Kuşağı diye adlandırılan yeni nesli büyük bir tehlike beklemektedir. Transhümanizm ideolojisinden beslenen Küreselciler, bilim ve teknolojinin gücüyle insanların hayrına hizmet etmek yerine, insanları tamamen kontrol etmeyi ve yönetmeyi amaçlamaktadır. Yani insanları modern ve dijital köleler haline getirmeyi amaçlamaktadırlar. O yüzen yeni nesiller bir an evvel gözlerini açmalıdırlar.
Yoksa çok ciddi kitlesel ölümler ve akabinde modern ve dijital kölelik kapıdadır. İnsanların güya faydasına olacağı söylenerekten adım adım insanlar modern ve dijital köleler haline getirilmeye başladılar bile! Küresel Pandemi Süreci olarak adlandırılan bu içinde bulunduğumuz dönemde acaba gerçektende Pandemi var mı? Yoksa birileri Yeni Dünya Düzenine sert bir şekilde geçiş mi yapıyor?
Baktığımız zaman PCR Testi, HES Kodu, Aşı Pasaportu, Umuma açık yerlere girerken insanların ateşlerinin ölçülmesi… gibi acebül acayip uygulamalar karşımıza çıkmaktadır. PCR Testine baktığımızda, bu test kitlerinin asıl maksadının labaratuvar ortamında insan DNA’sını erişilebilir hale getirilmek olduğunu görmekteyiz. Yani PCR Testi aslında DNA ile alakalı veri toplamak ve bu verilerin büyük datalarda labaratuvar ortamında incelenmesidir.
HES Koduna baktığımız zaman herkesin aynı aşılanmış hayvanlarda olduğu gibi bir kodu var. O kod ile insanların konumları, aşılanma durumları, sözde Covid-19 hastası olup olmadıkları, risk durumları görülebilmektedir. Bu HES Koduyla birlikte başlayan sürecin insanların deri altlarında çip takmakla sonuçlanacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yoktur.
İnsanlar fiziksel zorlamayla aşılanmasada baskı yoluyla, sindirme yoluyla aşıya mecbur edilmektedir. Aşı olan insanlar aşı passportları çıkarmakta ve bu aşı pasaportları sayesinde ayrıcalıklı insan olmaktadır. Aşı olmayan insanlar ise adeta ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürülmektedir. Yani insanlar bir kedi, bir köpek, bir koyun, bir inek yerine, bir hayvan yerine konuluyor ama buna ses çıkarmıyorlar!
Çünkü yalanlara inanmışlar!
İnsanlar umuma açık yerlere girdiklerinde onların ateşleri ölçülüyor. Bunun bir sonraki adımı ise yukarıda bahsettiğimiz deri altı çipler insanlar takılmaya başlanıldığı zaman bu deri altı çipler bir çok işlemi yapabilecek. Bunlardan biriside insanların nabızları, tansiyonlarını, şeker durumunu, ateş durumu, aşı durumunu, konumunu, dijital para cüzdanını, eve giriş-çıkış kodu, işe giriş-çıkış kodu, akbil…
velhasıl özel olan olmayan her şeyini içinde barındıracak. Eğer bu çipli insan modern ve dijital köleliğe karşı olduğunu sadece beyan etse bile belkide bir tuşla etkisiz hale getirilebilecek veya bütün hayatları bir tuşla işlevsiz hale getirilebilecek!
CRISPR-CAS9 denen teknoloji ile birlikte insanların DNA’sında artık değişiklik yapmakta mümkündür. Yani bilimi ve teknolojiyi mutlak anlamda elinde bulunduran Küreselciler, insanların DNA’sını değiştirmeyi, kontrol etmeyi kafalarına koymuşlar. Görünürde ise hep bu projelerin, bu fikirlerin olumlu yönlerini insanlara anlatmaktalar. İnsanların deri altlarına çip takılınca insanların sağlık durumları anlık olarak takip edilebilecek ve böylece en ufak bir riskte en kısa sürede müdahale edilebilecek! Ama kimse, “Peki ben muhalif olursam ne olacak?” Diye sormuyuyor!
Sormanıza gerek yok. Ben size söyleyeyim. Muhalif olmak gibi bir tercihiniz bile olamaz! Buna rağmen olmaya kalkarsanız sizin anında işinizi bitirirler! Sizi öldürmeseler bile tek tuşla bütün paranızın kullanımını kapatırlar. Evinize bile giremezsiniz. Çünkü Yeni Dünya Düzeninin bir ayağıda Dijital Dünya! Her şeyi ile dijital dünya! Artık insanlar akıllı şehirlerde yaşayacak.
Bütün işlerini deri altındaki çiplerle gördüğü gibi, ödemelerinide, eve giriş çıkışlarınıda, işe giriş çıkışlarınıda deri altındaki çipleri okutmak suretiyle yapacaklar. Bindikleri özel arabalarını bile deri altı çipleriyle okutarak çalıştıracaklar. Böyle olunca sisteme karşı olanlar sistemden adeta dışlanacak ve dışarıda dımdızlak kalacaktır. Ya da ölecektir! Tam anlamıyla çaresiz bir dijital köle!
Z Kuşağı Ne Yapmalıdır?
Sanırım olaylara daha geniş perspektiften, farklı pencereden baktığımız zaman aslında yeni dünya düzeninin modern ve dijital kölelik olarak şekilleneceğini, devletlerin artık hiçbir anlamının kalmayacağını, zaten var olan Şirketokrasi düzeninin en baskın şekilde Küreselciler tarafından açıktan yönetileceği bir düzen olduğunu rahatlıkla görebilmekteyiz. İşte Z Kuşağına bu yüzden Z Kuşağı diyorlar. Yani Eski Dünya’nın son nesli! Ama son nesil olmamak yine Z Kuşağı olarak adlandırılan yeni kuşağın elindedir.
Biz bilim ve teknoloji karşıtı insanlar değiliz. Biz bilim ve teknolojinin şeytanileştirilmesine karşıyız. Bu güç ile insanlar üzerinde mutlak hakimiyet sağlanmaya çalışılmasına, haşa tanrılık iddiasında bulunulmasına karşıyız. Bilim Müslümanaların elinde olduğunda her daim insanların hayrına kullanılmıştır.
Ama son birkaç asırlık süreç içerisinde bilim ve teknoloji Müslümanlardan bugünkü Küreselcilere geçti ve onların eliyle hızla gelişti. Şimdi ise bu bilim ve teknoloji insanların hayrına değil, insanların çoğunu yok etmek ve kalanını ise modern ve dijital köle haline getirmek için kullanılıyor. İşte Z Kuşağı denen yeni neslin evvela bunun idrakinde olması gerekmektedir.
Yukarıda saydığımız PCR Testi, HES Kodu, deri altı çip, aşı… bunların hepsi elbette insanların hayrınada kullanılabilir. Ancak şerrine de kullanılabilir. Bir silahtan örnek verelim. Bir polisin belinde asayişi, huzuru, güvenliği sağlamak için durur.
Ama bir katilin belinde ise insanları öldürmek için durur. Ya da üzüm şarapta olur, sirkede olur. Şarap haram ve zararlı iken, sirke helal ve faydalıdır. Kimi insanlar ilimlerini ve güçlerini insanların hayrına kullanmaya gayret ederlerken, kimi insalarda ilimlerini ve güçlerini insanların şerrine kullanmaya gayret eder! Bizim anlatmak istediğimiz budur.
Z Kuşağı denen yeni nesil uyanmalıdır ve biz Z Kuşağı değiliz demelidir! Bugünün dünyasındaki en büyük tehdidin ise bilim ve teknolojiyi insanların çoğunu yok edip kalanları modern dijital köleler olarak yönetmeyi amaçlayan Transhümist Küreselciler olduğunu bilmelidir.
Bu düzene karşı en sert şekilde muhalif olmalıdır ve kamuoyunda bu bilincin en belirgin şekilde oluşmasını sağlamalıdır. Ölümü gösterip sıtmaya razı edenlere inanmamalıdır. Onların insanları ikna etmek için kullandıkları yaldızlı yalanlara aldanmamalıdır.
İblis Hazreti Adem ve Hazreti Havva’yı Kandırması
İblis Cennet’ten kovulduktan sonra ilk insan ve ilk Peygamber olan Hazreti Adem (aleyhisselam) ile Hazreti Havva annemizi kandırmıştır. Hazreti Adem ve Hazreti Havva günlerini Cennet’e güzel şekilde geçiriyorlardı. İstedikleri her şeyi yiyebiliyorlardı. Ancak Allah Azze ve Celle onlara bir ağaçtaki meyveleri yasak etmişti. Her şey serbest ama o ağaçtaki meyveler müstesna!
İblis bir gün Hazreti Adem ve Hazreti Havva’nın yanına varıp üzgün şekilde onlara bakmış. Hazreti Adem sorunca neden öyle üzgünsün diye, İblis’te: “Size üzülüyorum. Ölene kadar Cennet’te böyle güzel yaşıyorsunuz ama ölünce tüm bu güzellikler bitecek. Ama o yasak ağaçtan meyve yerseniz sonsuza kadar Cennet’te kalacaksınız.” Diyerek Hazreti Adem’i ve Hazreti Havva’yı kandırdı.
Hazreti Havva meyveyi yutmuştur ama Hazreti Adem yutmamış gırtlağında kalmıştır. Bu sebepten erkeklerin gırtlağında çıkık olur. Yasak ağaçtan meyve yedikleri için Hazreti Adem ve Hazreti Havva, Cennet’ten kovuldular.
Bugünkü Transhümanist Küreselcilerde Z Kuşağından sonra Alfa Kuşak gelecek diye insanları kandırıyorlar. Halbuki eğer bu yalanlara insanlar kanarsa, tıpki Hazreti Adem ve Hazreti Havva’nın, İblis’e inanıp Cennet’ten kovulup Cennet nimetlerinden mahrum kalması gibi, insanlarda Allah’ın verdiği Dünya nimetlerinden, en önemli nimetler olan özgürlük ve irade hürriyetinden mahrum olacaklardır! Çünkü Transhümanist Küreselciler, Şeytanın izinden gidenlerdir!
Yazarlarımızdan Yusuf Yiğit kardeşimizin yazmış olduğu Resmi Toplu Katliam Olan Öjeni Uygulamaları başlık makaleyi, başlığın üzerine tıklayarak okuyabilirsiniz.