Bu yazımda, Adana’da gerçekleştirilen Furkan Vakfı Özgürlük Yürüyüşü ve bu yürüyüşe yapılan hukuk dışı aynı zamanda zalimane olan polis müdahalesine değineceğim. 20.03.2022 Pazar günü saat 14.30 ‘da Furkan Vakfı ve gönüllüleri Adana ‘nın Cevat Yurdakul Caddesinden, İstasyon Meydanına kadar yürüyüş gerçekleştirip İstasyon Meydanında ise Furkan Vakfı gönüllüsü tutuklu olan 8 kişinin hukuksuz olarak tutuklandığı ve serbest bırakılması yönünde basın açıklaması yapıp dağılacaklardı.
Ancak Adana Emniyeti, gösteri yürüyüşüne müdahale etti ve Furkan Vakfı gönüllülerinin bir kısmıyla Alparslan KUYTUL’u bir marketin içine hapsetti. Göstericiler arasında kadınlarda vardı ve kadınlara dahi sert şekilde müdahaleler edildi.
Biber gazları ve plastik mermiler dahi kullanıldı. En tuhaf manzara ise, başı örtülü bir bayan polisin, tesettürlü bir göstericiye copla vurması oldu! Burada başörtülü veya tesettürlü demek yerine, neden başı örtülü dediğimi umarım anlamışsınızdır! Tesettürlü olmakla, başörtülü (başı örtülü) olmak aynı şeyler değildir. Aralarında dağlar kadar fark var!
Daha fazla hukuksuzluklar ve zalimlikler var. Bunlardan gördüklerimi İnşallah yazımda ele alacağım. Bakalım hangi vicdan bunları kaldıracak ve onaylayacak?
Alparslan KUYTUL ve Furkan Vakfı Yanlış Yapıyor!
Adana Emniyetinin hukuksuzluklarına ve Furkan Vakfına yapılanlara değinmeden evvel, Alparslan KUYTUL ve Furkan Vakfı gönüllülerinin düştüğü hataya değinmek ve bu konuda onları ikaz etmek istiyorum. Furkan Vakfı, şeriatı savunan ve din davası güden bir sivil toplum hareketidir.
Kendisi AKP’yi desteklemediği içinde siyasi baskılara maruz kalmaktadır. Kaldıkları bu siyasi baskılar ise Alparslan KUYTUL’u ve Furkan Vakfını hırçınlaştırmıştır. Bu hırçınlık ve gurur ise onları hataya sevk etmiştir.
Alparslan KUYTUL, din davasından çok artık sadece AKP düşmanlığı yapmaktadır. Gururuna yenik düşüp din davasından uzaklaşmaktadır. Kendisine ve liderlik ettiği harekete yapılan baskılara karşı bu kadar hırçınlaşmaması, mevzuyu kişiselleştirmemesi lazımdır.
Devlet ile karşı karşıya gelmeden hakkını araması lazımdır. Aksi halde boşu boşuna çok insan onun yüzünden mağduriyetler ve zulümler yaşayacaktır ve yaşamaktadır da!
Polis müdahalesinde kadınların polislerle karşı karşıya gelmesi ve kaçınılmaz olarak şiddet görmesi büyük bir talihsizliktir! Bu noktada polisten daha çok, kadınların polis müdahalesinde zulüm görmesinin Furkan Vakfının ve onun lideri Alparslan KUYTUL’un sorumluluğu vardır. Din davası güden bir hareketin, bu şekilde vahim bir hata yapması doğru değildir. Kendilerini bu tarz hatalara karşı dikkatli olmaya davet ediyorum.
En başta zaten mimlenmiş bir İslami Hareket oldukları için yürüyüş ve gösteri yapmaktan imtina etmeleri lazımdır. Bu şekilde ancak kendilerine zarar verirler. Nitekim bugün bunu net bir şekilde gördük!
Biz Adaletsizliğe Karşı Tepkiliyiz!
Bu makalemde Furkan Vakfının Özgürlük Yürüyüşü ve yapılan hukuk dışı müdahaleye değinip tepki göstermem, benim Furkan Vakfı gönüllüsü olduğum anlamına gelmez. Furkan Vakfını ve Alparslan KUYTUL’u İslâmi ve birkaç arızalı görüşe sahip olmakla beraber, genel olarak Ehli Sünnet ve Cemaate düşman olmayan, yakın duran bir topluluk olarak görüyorum.
Şialarla mücadele edilmesinin, mezhep savaşlarını tetikleyeceğini ve böyle bir savaşta ise ABD’nin çıkarı olacağını savunmaktadır. Bu ise onun itikat görüşü olmayıp, siyasi bir analizinden ibarettir. Yoksa Şia olduğundan değil! Ancak bu görüşüne ben kesinlikle katılmıyorum. Şiilik bugün ABD’den çok daha ciddi ve derin tehdittir. Kendisine ise bunu görme ve idrak etme çağrısı yapıyorum!
AKP ve Trollerine göre, AKP’yi destekliyorsan küfür ehli bile olsan, Bakara Suresine makara bile desen baş tacısın! Ancak eğer desteklemezsen, Ehli Sünnetin hası bile olsan dışlanırsın. Ya onları desteklersiniz, ya da onların hışmına uğrarsınız. Her türlü zulüm size müstahak olur. Ancak zulmün bedeli ahirette ödetilecek. Zalimlere ise Cehennem müstahak olacak!
Bugün AKP’yi desteklemediği için Furkan Vakfına siyasi bir takım baskılar yapıldığı açıktır. Furkan Vakfına yapılan bu adaletsizliklere karşı bir Müslüman kesinlikle sessiz kalamaz. Zira yarın bu adaletsizlikler dönüp kendilerini de bulabilir. Bulacaktır da! Bu işler sırayla! Sırası gelen ne demek istediğimi anlayacak!
Özgürlük Yürüyüşü Hukuksuz mu?
Ben AKP’nin propaganda kalelerinden olan Yeni Şafak haberine baktığımda, gösteri yürüyüşünün yasa dışı olduğunu yazmıştı Eminim ki diğer haber kaynakları da benzer şekilde yazmıştır. Oysa ki ortada yasa dışı olan bir durum yoktur. Anayasa’nın 34. Maddesine göre herkes ya bireysel ya da toplu olarak önceden devletten izin almadan silahsız ve saldırısız olarak gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması yapma hakkına sahiptir.
Bir gösteri yürüyüşü ancak kamu güvenliğini tehdit ederse, suç işlenmesinin önlenmesi için, genel sağlık ve ahlakın korunması için gibi sebeplerden dolayı engellenebilir. Oysa bunların hiçbirisi yok.
Güzergah olarak da kanuna aykırı bir durum yoktur. Alparslan KUYTUL’un gösteri yürüyüşü evvelinde yaptığı bir sohbetinde yazının başında bahsettiğimiz güzergahtan yürüyüş yapıp İstiklal Meydanında toplanacaklarını ve burada basın açıklaması yapıp dağılacaklarını söylemişti. Bu yürüyüş güzergahı ve toplanma alanı ise, Adana Valiliği tarafından belirlenen güzergahlardır. Dolayısı ile yasa dışı değildir.
Yasaları bilmeyen insanlara her şeyi yasa dışı gösterebilirler. Ancak yasalar bakalım ne diyor?
Polis Müdahalesi Hukuksuz mu?
Polislerin müdahalesi hukuksuzdur ve çok sayıda suçu içinde barındırmaktadır. Müdahalede polisler adeta birer suç makinesi gibi hareket ettiler. Adeta bütün öfkelerini Furkan Vakfı gönüllülerine kustular! Anayasanın 137. Maddesine göre kanunsuz olarak verilen emir uygulanmaz. Eğer uygulanırsa konusu suç teşkil etmiyorsa uygulayan değil emri veren sorumludur. Ama konusu suç teşkil ediyorsa uygulayanda sorumludur.
Furkan Vakfının Özgürlük Yürüyüşü polis tarafından anayasaya ve kanunlara aykırı olarak engellenmiştir. Üstelik bu esnada orantısız güç kullanılarak şiddetli ve zalimane bir şekilde gösterilere müdahale edilmiştir. Daha da yetmezmiş gibi Alparslan KUYTUL ve gönüllülerinden bir grup, bir marketin içerisine kitlenerek 5-6 saat hürriyetlerinden yoksun bırakılmışlardır.
Yukarıda bahsettik! Anayasa’nın 34. Maddesine göre bir kimse ya da grup gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması yapmak için devletten izin almak zorunda değildir. Gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması yapacak olanlarda da, ancak valiliklerin belirledikleri güzergahlarda yürüyüş ve toplantı yapabilirler.
Bu yürüyüşlere ve toplantılara ise ancak kamu güvenliğinin tehdit altında olması, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve ahlakın tehdit altında olması gibi durumlarda müdahale edilebilir. Eğer bunun harici sebeplerden müdahale edilirse bu iş TCK’nın 115. Maddesine göre suçtur.
TCK’nın 115. Maddesinde; inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasının engellenmesi suçu yer almaktadır. Eğer cebir ve tehdit yoluyla bir kişinin ya da grubun kendi inanç, düşünce ve kanaatlerini ifade etmesi engellenirse, bunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasını gerektirir.
Ayrıca Alparslan KUYTUL ve Furkan Vakfı gönüllüleri en az 5-6 saat bir markette tutularak açıkça hukuka aykırı olarak ve insan haklarına aykırı olarak hürriyetlerinden yoksun bırakılmışlardır. Bu ise TCK’nın 109. Maddesine göre 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasını gerektirir.
Ancak bu suçu işlerken cebir, tehdit ve hile kullanması durumunda bu ceza 2 yıldan 5 yıla kadar olur. Silahla ve birden fazla kişi olarak ve kamu görevinin sağladığı nüfusu kötüye kullanarak işlenmesi halinde ise iki katı yani 4 yıldan 14 yıla kadar olur.
Peki Polislerin müdahalesine baktığımız zaman bu suçların hepsinin çok net bir şekilde işlendiği açık değil mi? Tabi bu saydığım suçlar benim gözüme çarpan önde gelen suçlardır. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakırken kasten yaralama suçu işlenmişse, bu suçtan da ayrı olarak yargılanırlar. Kasten yarala suçunun cezası ise 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.
Bu Polislerin FETÖ’den Ne Farkları Var?
Kasten yaralamalardan bir tanesine denk geldim. Bir tane polis memuru, yaşlı bir göstericinin sol kulak tarafına cop ile iki tane vuruyor adam direk yere düşüyor. Görüntüler ise çok net.
https://twitter.com/i/status/1505505388669636610
Bu polis memuru esasında direk açığa alınmalıdır. Yaptığı hareket ise kasten adam öldürmeye teşebbüs suçuna girmektedir. TCK 81. Maddesine göre cezası 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu polisler cop kullanma eğitimi almıyorlar mı?
Bir başka videoda da polisler birkaç Furkan gönüllüsü kadını ve bir ya da iki erkeği, bir yerde toplayıp onlara bağırıyorlardı. Aralarından erkek olan birini de adeta ölümüne copluyorlardı. Kadınları yere çömeltmişler ve gitmelerine de müsaade etmiyorlardı! Bunu yapan polisler bu ülkenin polisleri olamaz!
https://twitter.com/i/status/1505645429261754370
Bu görüntüler Kemalistlerin, Solcuların bu ülkeyi yönettiği zamanlarda bile yaşanmadı! Bu zalimliklere bir Müslümanlar sessiz kalamaz! Üç maymunu oynayamaz! Allah bela verir! Allah daha beterine müstahak eder!
Başka bir videoda onlarca polis bir adama defalarca copla vuruyor sonra adam polisler arasından çıkıyor ve bir başka polis adam diz üstü yere oturunca defalarca şiddetle sırtına vuruyor.
KAÇ KİŞİ TEK BAŞINA YERE ÇÖKMÜŞ ADAMI COPLA DÖVÜYOR!!!
ALLAH O ELLERİNİZİ KIRMAZ MI!!!
Soylu GörevdenAlınsın
Yürüyüşe PolisMüdahalesi#AdanaEmniyeti pic.twitter.com/ouCL4bA7NY— Eda Tarhan (@_EdaTrh) March 20, 2022
Bu da kasten adam öldürmeye teşebbüs suçuna girmektedir. TCK 81. Maddesine göre cezası 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır.
Videoları izleyiniz! Hangi vicdan bunları kabul edebilir? Bunları yapan Türk polisi olabilir mi? Ben en son FETÖ’cüleri gördüm kendi halkına bu kadar düşmanca davranan! FETÖ’den ne farkları var bunların? Acaba adalet mekanizması bu polisler için işleyecek mi?
Acaba kadına şiddet edebiyatı yapanlar, insan hakları ve demokrasi çığırtkanlığı yapanlar bu görüntülere karşı ne tepki gösterecekler? Yoksa üç maymunu mu oynayacaklar? Üstelik bu videolar sadece üç tanesi! Sosyal medyada sayısız video var!
PKK’lı Göstericilere Ancak Böyle Müdahale Edilir!
Alparslan KUYTUL ve Furkan Vakfı Özgürlük Yürüyüşü adeta sanki PKK’nın gösteri yürüyüşleriymiş gibi muamele görmüş ve müdahale edilmiştir. Oysaki yürüyüş silahsız ve saldırısızdı. Toplumsal Olay Görünümlü Terör Eylemi yoktu! Ancak terör yandaşlarının yürüyüşlerine gösterilmesi gereken sert müdahale, siyasi sebeplerden dolayı devletin gücünü kendi siyasi hesapları için kullananlar tarafından en sert şekilde kullanılmıştır.
Alparslan KUYTUL ve Furkan Vakfı Özgürlük Yürüyüşüne karşı yapılan bu kadar yasa dışı müdahalenin birazı bir Feminist grubun gösteri yürüyüşüne ya da LGBT örgütünün gösteri yürüyüşüne yapılsaydı ya da başka bir grubun gösteri yürüyüşüne yapılsaydı, bu polislerin ve amirlerinin çoğu yargılanırdı. Ya da Aleviler herhangi bir sebepten yürüyüş yapsa idi acaba kaç polis giderdi müdahale etmeye? Yiyorsa bir delikanlı müdahale etsin!
Bu yazımda Alparslan KUYTUL ve Furkan Vakfına yapılan yasa dışı müdahaleye özetle değinmek istedim. Ortada açık bir haksızlık ve zulüm vardır. Bu haksızlık ve zulüm karşısında sessiz kalmak Müslümana yakışmaz. Üç maymunu oynamak Müslümana yakışmaz! Bugün üç maymunu oynayanların aynı duruma düşmeyeceklerinde garantisi yok!
Bu yazımda Alparslan KUYTUL’a da gerekli eleştiri ve ikazı yaptım ve son kez yapmak istiyorum! Öfkeyle kalkan zararla oturur! Devleti karşısına alması, AKP’ye olan muhalefetini düşmanlığa dönüştürmesi yanlıştır. Devletle çatışmak yersizdir ve boşa kürek çekmektir. Eğer hukuksuzluğa uğruyorsanız, bunun yolu hukuki mücadeledir. Eğer yürüyüş ve toplantı yapacaksanız da, kadınları uzak tutun!
Bugün tecrübe ettiniz ki bunlar kadın erkek ayrımı yapmıyorlar! Sonra orada başörtülü polisin tesettürlü bir kadını coplaması, kadınların tahammül edilemeyecek muamelelere ve şiddetlere uğraması gibi durumların yaşanması kaçınılmaz oluyor! İzlerken sinirlerim zıpladı, elim ayağım titredi! O kadınların bir çoğu evlidir diye düşünüyorum. Eşlerinizi gösterilere götürmeyin, gitmelerine müsaade etmeyin!
Ayrıca Furkan Vakfı çokta büyük siyasi baskılara uğramış değildir. O yüzden mevzuları çok büyütmesinin anlamı da yok. Eğer böyle devam ederlerse, yarın Furkan Vakfına bir takım iftiralar atılması ve sonunda çok daha farklı bir pozisyona düşmeleri kaçınılmaz olur.
Kimsenin eline malzeme vermemelerini kendilerine tavsiye ediyorum. Bu saatten sonra yapmaları gereken şey, kendi kabuklarına çekilip asıl İslami hizmet faaliyetlerine odaklanmaları ve haklarını ise hukuki olarak aramalarıdır.
Ayrıca Özgürlük Yürüyüşünde yaşadıklarını zulümlerle alakalı da hukuki olarak mücadele başlatıp müsebbiplerinin tespit edilip en ağır şekilde cezalandırmalarını sağlamaları lazımdır. Eminim ki bunu da zaten yapacaklardır. Allah kendilerine yardımcı olsun. Tek diyeceğim, kendilerini bu pozisyona düşürmesinler!
Üç maymunu oynayan bütün İslami kesimlere ise şu mesajım vardır!
“İbret alın ki ibret olmayın! Eğer uyanmazsanız, Erdoğanizm ve AKP sizin sonunuz olacak!”