İnsanlık Kimin Zürriyetinden Geldi?

İnsanlık Kimin Zürriyetinden Geldi?

İnsanlık Kimin Zürriyetinden Geldi? Zürriyet, kelime anlamı olarak soy ve nesil anlamlarına gelmektedir. İslam dininde ise zürriyet kelimesi denince insanlığın tamamının Hazreti Adem Aleyhisselam zürriyetinden geldiğini ifade etmek için kullanılır. İslam inancına göre bütün insanlar Hazreti Adem Aleyhisselam soyundan yani zürriyetinden gelmiştir.

Bu görüşün aksini savunanların dinde gösterebileceği kuvvetli bir dayanakta yoktur. Ne yazık ki günümüzde Evrim Teorisi ve Evrim Ağacı bilimcilerin ağzında sakız olmuş ve sürekli olarak Evrim Teorisinin bilimsel mutlak bir hakikat olduğu yönünde yoğun propaganda faaliyetleri yapıyorlar. Bu da sanki Evrim Teorisinin artık tartışmaya kapalı bir hakikat olduğu yönünde insanların önemli bir kısmı tarafından intiba oluşturuyor. Halbuki gerçekler hiçte öyle değildir.

Evrim Teorisi halen doğruluğu ispatlanabilmiş ve burhan seviyesine ulaşmış bir hakikat değildir. Ama ne yazık ki oluşturulan küresel algı sebebiyle bazı ilim ehli ya da kendini öyle zanneden kimseler, Evrim Teorisinin burhan seviyesinde bir hakikat olduğunu ya da olmak üzere olduğu zannına kapılarak şimdiden İslam dinini, bu sözde bilimsel teoriye göre tevil yoluna gitmeye başladılar. Onlara göre İslam dini ile bilim kesinlikle çelişmez. Eğer çelişiyor gibi gözüküyorsa da, ayetler ve hadisler bilimsel hakikatlere göre tevil edilir. Bu şekilde çelişki gibi gözüken bu durum giderilmiş olur.

Bu anlayıştan hareketle diyorlar ki; evrim teorisi bugün kesin bir bilimsel gerçeklik olsa bile bu İslam dinine zarar vermez. Çünkü İslam dini, evrimi yalanlayan bir ayet ve hadise sahip değildir. O yüzden Evrim Teorisini bilimsel bir gerçeklik olarak kabul etsek bile, Ateistlerin iddia ettiği gibi İslam dini çürümüş olmaz. Evrim Teorisine göre İslam dini ya da Evrim Teorisi İslam dinine göre tevil edilir. Böylece orta yol bulunmuş olur.

İnsanlar Evrim Geçirdi mi?

Tabi buradan Pokemon çizgi filminde Pikachu’nun Raichu olarak evrim geçirmesi gibi bir evrimden bahsetmiyoruz. İnsanların güya maymunlardan milyonlarca ve hatta milyarlarca yıla yayılan süreç içerisinde evrimleşmesi teorisinden bahsediyoruz. İnsanların evrim geçirdiğine dair aslında halen Evrimcilerin yani Darwinistlerin elinde burhan seviyesinde bir delil bulunmamaktadır. Ama algı yönetimi ve yoğun varsayımlarla bu konuda o kadar çok sözlü, yazılı vesaire propaganda yapıyorlar ki, sanırsın Evrim Teorisi bilimsel gerçeklik derecesine ha ulaştı ha ulaşacak!

Tabi Bilimi sömüren Bilimcilik ideolojini benimsemiş başta Ateistler olmak üzere tüm Bilimcilere göre Evrim Teorisinin Bilimsel gerçeklik olduğu hususu tartışmaya bile kapalıdır. Öyle ki bu inançlar onlarda bir din olmuştur. İnsanlar ve şempazelerin DNA’ların da %99 benzerlik olduğu safsatasını da sürekli olarak ağızlarında sakız ettiler ki buna da aşağı da değineceğim.

İslam dinini Evrim teorisine göre tevil gafletine düşen ilim ehli ya da kendini öyle zannedenler şöyle bir varsayımda bulunurlar; Hazreti Adem ve Hazreti Havva’nın yaratıldığı ve Cennet’ten dünyaya indirildiği ayetle sabittir. Ancak insanlık nesli Hazreti Adem ve Hazreti Havva’dan önce Dünya’da maymunların soyundan evrimleşerek gelmiş olabilir.

Hazreti Adem ve Hazreti Havva’da daha sonradan ayrı bir insan olarak Dünya’ya indirilmiş ve Hazreti Adem bu insanlara peygamber olmuş olabilir diyorlar. Zamanla Hazreti Adem soyundan gelenlerle, maymunların soyundan gelen insanlar da birbirine akrabalık yoluyla karışmış ve böyle devam etmiş olabilir diyorlar. Bunun ise İslam dinine ters olmadığını iddia ediyorlar.

Halbuki onların bu söylemleri tamamen dalalettir. İslam dini zanna dayalı nakli desteği olmayan akıl yürütmelerle tevil edilemez. Din kimsenin oyuncağı değildir. Nisa Suresi 1. Ayet-i Kerime, İslam dinini Evrim Teorisine göre yorumlama cüretini gösterenleri yalanlamaktadır:

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan rabbinize itaatsizlikten sakının. Adını anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlıktan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.”

Biz bu ayetten açıkça anlıyoruz ki, bütün insanlık Hazreti Adem ve Hazreti Havva’nın zürriyetinden gelmiştir. Evrimsel süreçle insanlaşan bir durum söz konusu bile değildir. Allah Azze ve Celle, “Ey İnsanlar” diye ayrım yapmaksızın bütün insanlara hitap edip onlara zürriyetlerini hatırlatmış ve insanları Allah’a itaatsizlikten sakınmayı emretmiştir.

İbn Kesir rahmetullahi aleyh, Nisa Suresi 1. Ayetinin tefsirinde şöyle demektedir:

“Allah Teala, halkına kendinden korkmalarını (takvayı) emrediyor, o da ortağı olmayan bir tek Allah’a ibadet etmektir. Kendilerini bir tek nefisten yaratma gücünü gözler önüne seriyor. O da Adem Aleyhisselam’dır. “Eşini ondan yarattı” o da Havva’dır. Allah’ın selamı onun üzerine olsun. Onu Adem’in uyurken sol arka eğesinden yarattı. Uyandı, onu gördü, ondan hoşlandı, ona ısındı, O da ona ısındı…”

“O ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretti.” Yani Adem ile Havva’dan birçok erkekler ve kadınlar meydana getirdi. Onları sınıfları, sıfatları, renk ve dilleri farklı olarak dünyanın dört bucağına yaydı. Sonrada ona dönecek ve huzurunda toplanacaklardır.”

İbn Kesir rahmetullahi aleyh tefsirinde gayet kısa ve öz ayetin nasıl anlaşılması gerektiğini belirtmiştir. Hucurât Suresi 13. Ayet-i Kerime’de Allah Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır:

“Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.”

Yani Evrim Teorisine göre İslam dinini tevil etme ve bu suretle güya dini kurtarma telaşına düşen ilim ehli ya da kendini öyle zannedenlerin iddia ettiği gibi insanların atası maymunlar değildir. Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile onun soyundan gelenler, Allah’ın yarattığı başka bir insan topluluğu iken; ayrıca evrimsel süreçle insanlaşan maymunların olduğu zannının hiçbir dayanağı yoktur. Oysaki zan, haktan yana hiçbir şey ifade etmez. Allah Azze ve Celle, Yunus Suresi 36. Ayet-i Kerime de şöyle buyurmaktadır:

“Onların (kafirlerin) çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir.”

Bugün bilim silahı da kafirlerin elindedir. Onlar elinde bulundurdukları bu bilim silahı ile zannın ardından gidiyorlar ki, bu zan Evrim Teorisi yani Darwinizmdir. İşte onların bu zannı, hak namına hiçbir şey ifade etmez. Allah, onların yapmakta olduklarını elbette bilir. O halde Allah’ın dinine sımsıkı bir iman ile sarılmak lazım. Onların bilimcilik ideolojisi ile bilim sömürüsüne aldanıp dini zanna dayalı sözde bilimsel gerçeklik olduğu iddia edilen Evrim Teorisine göre tevil etmeyelim. Bu büyük bir bidattir. Dinden sapmadır. Allah korusun!

İnsan ve Şempanze DNA Uyumu

Ateist Evrimci Bilim İdeolojisini savunan bilim sömürücülerinin en çok dillerine doladıkları propagandalardan birisi de, insan ile şempanze arasında %99 oranında DNA uyumu olduğu algısıdır. Halbuki burada tamamen algı operasyonu yapmaktadırlar. Bunu duyduğum zaman aklıma her seferinde Evrimci sözde bilim adamlarının Piltdown Adam sahtekarlığı skandalı gelmektedir. Bu skandala değinmiş olduğum ➡️ Evrim Teorisi Yalan mı? ⬅️ Başlıklı yazımı okumak için başlık üzerine tıklayabilirsiniz. Tunuslu İslam Alimi Sami Amiri tarafından kaleme alınmış olan Türkçe Çevirisi Bilimcilik İdeolojisi: Ateizmin Bilim Sömürüsü eserinin ilk baskısının 127. Sayfasında şöyle yazmaktadır:

“Gözlem ve araştırma sürecine dair ortaya çıkan tarafgirlik örneklerinden birisi de insan ve şempanze arasında, ciddi derecede gen uyumunun var olduğunu iddia eden araştırmaların, bünyesinde barındırdığı çarpıtma ve çelişkilerdir. Halbuki evrimciler, insan ve şempanze arasındaki gensel yakınlığın, insan ile diğer canlılar arasındaki yakınlıktan iddia edildiği kadar çok olduğunu ispat etmeye muhtaçtır. Bu gerçekleşmeden insan ve şempanzenin birbirine yakın bir türden evrimleştiğini iddia etmek doğru değildir.

Popüler bilim kitaplarında bilimin, her iki türün genlerini tarafsız ve hassas bir şekilde karşılaştırdıktan sonra insan ile şempanze arasındaki gen benzerliğinin %99 oranında olduğunu ispatladığı bilgisi yer alır. Bu iddia, Darwinizmi müdafaa eden kitaplarda argüman olarak sunulmakta ve evrimin önemli savlarından biri haline gelmiş bulunmaktadır.

Okuyucular “%99” iddiasının büyük bir safsata olduğunu öğrendiklerinde ise şaşkına dönmektedir. Çünkü bu iddiayı ortaya atan araştırmanın tarafsızlık ilkesine riayet etmediği ortaya çıkmış durumdadır. Bu nedenle “%99″ iddiası, son yıllarda sadece bir efsane olarak anılır olmuştur. Buradaki esas problem ise araştırmada bahsedilen karşılaştırmanın, insan ve şempanze genlerinin tamamını kapsamamasıdır.

Aksine araştırmada insan genlerinin %3’ten bile daha az bir kısmı esas alınmış, hurda gen olduğu zannıyla büyük bir kısım ise ihmal edilmiştir. Oysa insandaki genlerin büyük bir kısmını bu genler teşkil etmektedir. Ayrıca araştırmada kullanılan metot nedeniyle iki türün genleri arasındaki birçok farklılık da göz ardı edilmiştir. Bu durum, araştırmada icra edilen gözlem sürecinin bilimsel tarafsızlık ilkesinden tamamen saptığını ortaya koymaktadır.”

Teistik Evrim Düşüncesinin Eleştirisi

Faruk Buğra SARPER tarafından kaleme alınan Teistik Evrim Düşüncesinin Eleştirisi isimli eserin ilk baskısının 187. Sayfasında, insan ve şempanze DNA’larının %98.7 benzerlik içinde olduğu iddiası ile alakalı şöyle yazmaktadır:

Yıllardır sürdürülen insanın şempanze ile %98.7 nispetinde benzerliği propagandasına karşılık ünlü bilim dergisi Nature’nin 429. Sayfasında yayımlanan “Şempanze Kromozomu Şaşkınlığa Sebep Oldu!” Başlıklı makalede insan ve şempanze genlerinin bugüne kadar sanılandan çok daha farklı olduğu açıklandı. Şempanzelerin 22. kromozomunun dizilimi ile bunun insanda karşılığı olan 21. kromozomunun diziliminin karşılaştırıldığı çalışmada, şempanzenin 22. kromozomunda önemli farklılıklar ortaya çıktı. Buna bağlı olarak çıkan bir yorum yazısında, “Yapılan ilk detaylı karşılaştırma, şempanze ve insan genlerini beklenmedik şekilde farklı çıkardı.” Şeklinde kaydedildi. Aynı yazıda, Fransa’dan Dr. Jean Weissenbach’ın “22. kromozomun, genomun %1’ini temsil ettiği, şempanze ve insanda farklılık gösterebilecek binlerce gen olabileceği” sözleri de aktarıldı. Bu sonuç, insanın menşei açısından, Darwin’in teorisini büyük bir açmaza sokmaktadır.

Özetle birazcık bir araştırma ile dahi anlıyoruz ki tıpkı geçmişte Piltdown Adam sahtekarlığı yaparak tüm bilim camiasını ve insanlığı aldatan Evrimciler, aynı şeyi şempanze ve insan DNA’sı %98.7 benzer yalanıyla yapmaktalar. Piltdown Adam sahtekarlığı ifşa olana kadar hakkında 500’ün üzerinde doktora tezi ve binlerce de makale yazılmıştır. Aynı zamanda Piltdown Adam sahtekarlığı bizim için örnek olmalıdır.

Bilim Dünyasının herhangi bir konu hakkında aldanması ve aldandığı konu sebebiyle insanları da aldatması ama bunun farkına bile varmaması gayet olağandır. Yani bir şeyin bilimsel olması bile, o şeyin gerçekten kesin bilgi olduğu anlamına her zaman gelmez. Bir gün o bilginin yeni verilere göre yanlış olduğu ya da yalan olduğu ortaya çıkabilir. Piltdown Adam yalanının ve insan ile şempanze DNA’larının %99 uyumlu olduğu yalanının ortaya çıktığı gibi!

Bunun bir başka örneğini de Covid-19 denen Pandemi sürecinde gördük. İnsanlara zorla maske taktırdılar, aşılar yaptırdılar ve bilime güvenmemizi söylediler. Ama sonradan aşıların hiçbir işe yaramadığı, ciddi yan etkilerinin olduğu, bilimsel testlerden aslında geçmediği, yüksek düzeyde virüsten koruyucu özelliği olduğunun yalan olduğuna dair itirafların yapıldığı, maske takmanın hastalığın yayılmasını azaltma konusunda zannedildiği şekilde bir etkisinin olmadığı, hatta bilakis takmanın daha da zararlı olduğunun ortaya çıkması gibi durumlar yaşandı. Ama tabi halen bu gerçeklerle yüzleşmekten kaçan yığınlar da var.

Aynı yanılgı Evrim Teorisi içinde geçerlidir. Hakkında çok sayıda bilimsel çalışma yapılması, o şeyin artık burhan seviyesinde bir hakikat olduğu anlamına gelmiyor. Kaldı ki bilim bugün kafirin elinde bir silah olarak kullanılıyor ve bir şey bilimsel ise o şeye herkes inanmak zorunda, inanmayan cahil ve yobaz gibi bir algı oluşturulup kamuoyu baskısı yapılıyor. Din ve bilimi elbette birbiri ile çatıştırmak yanlıştır.

Biz iman ediyoruz ki, hakikatten gayri bir şey olmayan İslam dini kesinlikle bilimle çelişmez ama bilim sömürüsü yaparak zannın peşinden koşan ve hak namına hiçbir şey ifade etmeyen bilimcilik ile çelişir. Bilim ise geliştikçe, bu ancak İslam dininin ne kadar hak bir din olduğunu tesciller. İnsaf ve samimiyet sahibi olanlar için bu hususta nice apaçık deliller vardır.

Evrim Ağacı Teorisi İslam ile Çelişir mi?

Aynı zamanda evrim ağacı teorisi konusuna da değinmek çok önemlidir. Evrim Ağacı Teorisine göre tüm canlıların ortak bir atası vardır ve tüm canlılar bu ortak atadan çeşitli canlı türlerine evrimleşti derler. Tabi bu tamamen zanna dayalı bir bilgidir. Bugün bilim sömürücüsü olan kafirler, bunu bilimsel bir gerçeklik gibi pazarlasa bile, bu zanları bizce hak namına hiçbir şey ifade etmez. Allah Azze ve Celle, Yasin Suresi 36. Ayette şöyle buyurmaktadır:

“Toprağın bitirdiklerini, kendilerini ve daha bilmedikleri nice şeyleri çifter çifter yaratan Allah her türlü eksiklikten uzaktır.”

Biz bu ayetten açıkça anlıyoruz ki Allah Azze ve Celle bütün canlı çeşitlerini ayrı ayrı olarak çifter çifter yarattı. Bizim buradan anlamamız gereken tek şey, hiçbir canlının birbirinden evrimleşmediği ve Allah’ın onları çifter çifter yarattığıdır. Allah Azze ve Celle, Secde Suresi 7. Ayette şöyle buyurmaktadır:

“O yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır. “

Ayetlerden açıkça anlıyoruz ki ne insan evrimleşerek insan oldu, ne de canlılar ortak bir atadan evrimleşti! Bu durumda kafirler zanlarının peşinden gidiyorlar. Onların bu zannı ise hak namına hiçbir şey ifade etmez. O halde onların bu zannına göre ne diye İslam dinini tevil edelim?

İslam İnancına Göre İnsanın Zürriyeti Nedir?

Bütün bu yazılanları toparlayacak olursak. Evrim Teorisi, bilimsel bir hakikat değildir. İçinde yaşadığımız bu devirde güç kafirin elindedir. Bilimde bunlardan birisidir. Kafirler bilimde öncü konumdalar. Ama onlar bilim alanında dahi zanlarının peşinde giderler. Ama zan, hakikatten yana hiçbir şey ifade etmez. İslam dini bilimle çelişmez ama bilim sömürüsü yapan bilimcilik ile çelişir. Kafirler bilimi, insanları saptırmak için bir araç olarak kullanıyorlar. O yüzden bilimsellik diye pazarlanan her şeye mutlak hakikat gibi inanmak doğru değildir.

Daha evvel Piltdown Adam yalanı ile hem bilim camiasını hem de tüm insanlığı yıllarca aldatan Evrimciler, bugünde şempanze ile insan DNA’larının %98.7 benzerlik içinde olduğu algısıyla bunu yapmaktalar. Ayetlerden açık bir şekilde insanın zürriyetinin Hazreti Adem ve Hazreti Havva’ya dayandığını anlıyoruz. Ayrıca yine ayetlerden açık bir şekilde tüm canlıların ortak bir tek atadan evrimleşerek türemediğini, bilakis Allah’ın tüm canlıları çifter çifter yarattığını anlıyoruz. Evrimcilerin iddiaları bizce hakikatten uzak ve zandan öte bir şey değilken, Allah’ın kelamı haktan gayri bir şey değildir.

Ayetlerde ve hadislerde hiçbir şekilde insanın, maymundan ya da başka bir canlıdan evrimsel bir süreçle bugünkü insana dönüştüğüne dair delil yoktur. O yüzden Evrim Teorisi bugün burhan seviyesinde hakikat olarak bilimsel bir gerçeklik olarak kabul edilecek olsa bile, İslam dinini böyle bir şeye göre tevil etmek mümkün olmayacaktır. O halde ya İslam haktır, ya da bilimsel gerçekliği ortaya çıkmış olan Evrim Teorisi haktır. İslam bâtıl olamayacağına göre, o halde anlayacağız ki, birileri bilimi silah olarak kullanıp aslında hak olmayan bir şeyi hak gibi bilim camiasına ve insanlığa kabul ettirmiştir. Bu ise Allah’ın imtihanıdır.

Biz Müslümanlara düşen ise, bilim maskesiyle dayatılan bir takım bâtıl ve küfür şeylere karşı uyanık olmak ve imanımızı, itikadımızı muhafaza etmektir. Unutmayalım ki dini sömürüp insanları dinle aldatan alimler olabileceği gibi, bilimi sömürüp insanları bilimle aldatan bilim insanları da olabilir. Öyle ki dinle aldatan alimler nasıl kendileri gibi alim olan kimseleri dahi aldatabiliyor ise, aynı şekilde bilimle aldatan bilim insanları da, kendileri gibi bilim insanlarını aldatabilir. O yüzden bilim insanı diye bir kimsenin ağzından çıkan her şey hüccet değildir. Her şeyin en doğrusunu Allah Azze ve Celle bilir. Hidayete ulaşmak ancak Allah’ın yardımı ile mümkündür.

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir