Gerçekten çok enteresan bir çağda yaşıyoruz. XXI. Yüzyıla girmişiz ve 2025 yılının sonundayız. Yani XXI. Yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamışız. Bilim ve fende Dünya almış başını gidiyor. Ama içimizdeki yobazlar halen daha Mustafa Kemal’e Rahmet ve Mevlit Okumak konusunu aşamamışlar.
Müslümanların bu konuda ki görüşü nettir. Mustafa Kemal, Müslüman olmadığı burhan seviyesindeki bilgiler ışığında sabittir. O yüzden Mustafa Kemal’e rahmet ve mevlit okumak kesinlikle caiz değildir. Üstelik Mustafa Kemal’e rahmet ve mevlit okumak küfürdür. Yani okuyan kişi dinden çıkar. Çünkü sadece Müslümanlar için rahmet okunur. Müslüman olmayanlar için rahmet okumak caiz değildir ve küfürdür.
Üstelik Mustafa Kemal yapmış olduğu icraatlarla, İslam dinine ve Müslümanlara büyük darbeler vurmuştur. Ona rahmet okumak ve adına mevlit düzenlemek ise onun yapmış olduğu tüm bu gayr-i islami icraatlardan razı olmak anlamına gelir. Zulümden, küfürden razı olanda kafir olur. Müslümanların görüşleri özetle bu şekildedir. Görüşleri bu şekilde olmayanlar ise Müslümanlık edebiyatı yapan kimselerdir.
Laiklik Ne Demek?
Sürekli olarak Kemalizm ve Laiklik çığırtkanlığı yapıp her fırsatta İslam ve Müslümanlar hakkında tahammül edilmez söylemlerde bulunarak toplumu kin ve düşmanlığa sevk eden yobaz bir kesim güruh var. Bunlar aynı zamanda sürekli olarak cami hutbelerinde, çeşitli etkinliklerde Mustafa Kemal’e rahmet okunmasını, 10 Kasım günü de adına mevlit okunmasını istiyorlar. Bu konuda da sürekli polemiğe giriyorlar. Müslümanlar karşı çıkınca da Mustafa Kemal’in ciddi bakışlı birkaç görselini paylaşarak, “İti çakalı kudurtur. Çünkü o bir Başbuğdur!” şeklinde yorumlar yapıyorlar. O görselleri görünce korkup titrediğimizi düşünüyorlar. Herhalde altımıza bevl ettiğimiz filan düşünüyorlar.
Gerçekten a’cebü-l acâyib ve yobaz bir güruh ile karşı karşıyayız. Kendileriyle ne derece çeliştiklerinin şuurunda değiller. Kemalizm ve Laikliği savunurlar ama savundukları şeyin tam olarak ne anlama geldiğini bilmezler. Zaten bilseler, aramızda bu konuda ihtilaf değil ittifak hasıl olacaktır. Laiklik, kısaca din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olmasıdır.
Kime sorulsa din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olmasıdır diye cevap verecektir. Ancak Laiklik, bir cümle ile aydınlığa kavuşturulacak bir kavram değildir. Laik olan bir devletin aynı zamanda bazı kriterleri vardır. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olmasının haricinde, ne din devlete, ne de devlet dine karışmaz. Ama devlet, bütün dini kesimlere eşit yaklaşır ve bütün dini kesimlerin kendi inançlarını özgürce yaşamasını ve yaşatmasını ilke edinir.
Laiklik ilkesi eğer ülkede tam anlamıyla uygulanacak olsa, ilk işlerden birisi Diyanet İşleri Başkanlığı isimli bu kurumun kapatılması olmalıdır. Diyanetten kalan mevcut camilerin hepsi de, ülkede ki Müslüman kesimlere hibe edilir ve onların tasarrufuna terk edilirdi. Müslümanlar kendi inançlarını koruma ve yaşatma hakkına sahip olurdu. İnsanlara zorunlu eğitim hayatı ile Kemalizm ideolojisi enjekte edilmezdi. Kemalizm de dahil olmak üzere her türlü ideolojiden uzak bir eğitim sistemi uygulanırdı.
İslam öğretilerinin gereğini yapan ve söyleyen Müslümanlar haksız yere yargılanmazdı. Yani Mustafa Kemal’in kafir olduğunu söyleyen, adına hutbe ve mevlit okunmasına karşı çıkan, İslam fıkhına göre bir konunun böyle olması gerektiğini söyleyen kimseler yargılanmazdı. Her yere put dikilip karşısında esas duruş zorunluluğu, saygı gösterme zorunluluğu dayatılmazdı. Hatta Laik olan bir ülkede miras, aile gibi bazı hukuk konularında Müslümanların kendi mahkemelerini kurup kendi içinde çözüme kavuşturmaları dahi sağlanırdı.
Yani bunların hepsi Laik bir ülkede olması gereken şeylerdir. Ama tüm bunlara rağmen Laiklik yine de İslam dinine göre küfürdür. Çünkü İslam dininin siyasi ve fıkhı bir davası da vardır. Adil ve gelişmiş fıkıh sistemini savunur. Laikliğin sözde verdiği hakları İslam fıkhı, yani şeriat zaten vermektedir. İslam tarihi boyunca şeriat ile Müslümanların, gayr-i müslimlere verdiği hakların ve imtiyazların zekatını, Laik rejim çoğunluğu Müslüman olan bu millete vermemiştir.
Türkiye de Laiklik Nasıl Uygulanıyor?
Türkiye’de Laiklik bir tasmadır. Bu tasmanın zinciri ise Kemalizm ideolojisidir. Diyanet İşleri Başkanlığının ise, her ne kadar içinde güzel işler yapan ve yapmaya çalışan kimseler olsa da kurumsal olarak asli vazifesi Kemalist ve Laik Rejimi korumaktır. Diyanet İşleri Başkanlığının amacı, ülkede ki Müslümanları kontrol mekanizmasıdır. Müslümanların fikir ve aksiyon Müslümanı değil, cami Müslümanı olmasını sağlamaktır. Yani İslam’ı camide yaşayacaksın anlayışına hizmet eder.
Oysaki İslam dini emr-i bil maruf ve nehyi anil münker dinidir, tebliğ dinidir, cihad dinidir. Bir Müslümanın gayesi sadece camide beş vakit namaz kılmak ve Kuran okumak olmamalıdır. Allah’ın dinini yüceltmek, bu din için mali ve bedeni cihatta bulunmak lazımdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Müslüman kesim ile Kemalist Laik kesim arasında bir köprü vazifesi görmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle de Müslümanların zihinleri kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır.
Ayrıca ülkede Laiklik, Müslümanlara karşı bir sopa olarak kullanılmaktadır. Müslüman kesimler 102 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca her devirde Kemalist ve Laik zihniyet tarafından rejim için tehdit olarak görülmüştür. İşte bu yüzden de kendileriyle çelişmek zorunda kalıyorlar. Laikliği savunuyorlar ama Müslüman Kesimleri başı boş bırakmak istemiyorlar. Eğer laikliğin gereğini uygulayacak olsalar, doğal bir süreç ile Kemalist ve Laik rejim son bulup, Müslüman kesimlerin oluşturduğu güçlü bir toplumsal uyanışla tekrar hilafet ve şeriat gelebilir.
Bu sebepten 102 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca Müslüman kesimleri kendileri için tehdit olarak görüyorlar ve Müslüman kesimleri itibarsızlaştırma, bölme, kendi aralarında ihtilafa düşürme yönünde sinsi çalışmalar yapıyorlar. Bunda belli bir başarı elde etseler de, hiç olmadığı kadar İslami camiada uyanış ve bilinçlenme var. Bu uyanışın ise asla önüne geçemeyecekler. Müslüman kesimlerde belki bazı cemaat ve tarikatların devri bitecek ama yerini ilim ve cihad şuuruna sahip daha güçlü ve vasıflı Müslüman kesimler alacaktır.
Mustafa Kemal’e Rahmet ve Mevlit Okunur mu?
Bu meseleyi iki kesimin de bakış açısından ele almak istiyorum. Kemalist ve Laik kesimin bakış açısına göre de asla Mustafa Kemal’e rahmet ve mevlit okumak doğru değildir. Çünkü Mustafa Kemal, Laikliği bu ülkeye getiren ve hilafeti kaldıran kimsedir. Hutbelerde ancak halifelerin adı anılıp rahmet okunur. Mustafa Kemal ise halife değil, aksine halifeliği kaldıran kimsedir. Üstelik Müslüman da değil. Aynı şekilde mevlitte okunmaz. Bu laiklikle çelişen açık bir tenakuzdur. Mustafa Kemal’e ve onun getirdiği Laikliğe azıcık saygısı olan Kemalist birisi, Mustafa Kemal’e rahmet ve mevlit okunmasına en başta karşı çıkar.
Mustafa Kemal öldüğünde, kendisi adına ülkede herhangi bir yerde mevlit etkinliği düzenlenmemesi için o dönemde devleti yönetenler tedbir almışlardır. Laiklikle çeliştiği için bu konuda endişe etmişler ve asla müsaade edilmemesini uygun görmüşlerdir. Ancak günümüzde ki Kemalist ve Laik güruh ise tutturmuş Mustafa Kemal’e neden hutbelerde rahmet okunmuyor, neden adına mevlit okunmuyor diye! Böyle bir saçmalık olamaz. Bu, kendi savundukları Kemalizm ve Laikliğe aykırıdır. Dolayısıyla en başta kendilerinin karşı çıkması gerekir.
Müslümanlar açısından da en başta belirttiğim gibi Müslüman olmadığı sabit olan ve aynı zamanda İslam ve Müslümanlara düşman olup büyük zararlar veren birisi hakkında rahmet okumak, mevlit düzenlemek küfürdür. O kimsenin Müslüman olduğuna da şahitlik edilmez. Mustafa Kemal’e rahmet okuyan ve adına mevlit düzenleyen imamın arkasında namaz kılınmaz. Bu fiilleri işleyenlerin cenaze namazları da kılınmaz. Açık bir şekilde küfürdür.
Bu Müslüman Neye Göre Yargılandı?
Bu yazıyı 09.11.2025 günü saat 23.00 sıralarında yazdım. Mesut Kartal isimli kendisini ismen tanıdığım ve birkaç kez gördüğüm ama hiç tanışmadığım bir din kardeşimiz var. Gebze ilinde 10 Kasım saat 12.00’de Arapçeşme isimli bir camide Mustafa Kemal adına mevlit okuma etkinliği düzenlenecekmiş. Bir Müslüman olarak Mesut Kartal, X hesabından 08.11.2025 günü yapmış olduğu bir paylaşımda bu duruma tepki göstermiş ve Müslümanlar olarak buna müsaade edilmemesi yönünde çağrıda bulunmuştur.
Bu sebepten dolayı da ertesi gün hakkında gözaltı kararı çıkartılmış ve bu yazıyı yazdığım sıralarda muhtemelen gözaltındadır. Yarında yüksek ihtimal savcı karşısına çıkarılacaktır. Çok merak ediyorum savcı bey bu kardeşimize hangi konuda adli işlem yapacak. Bu ülke Laik değil mi? Laik olan bir ülkede, Laikliği getiren Mustafa Kemal’in adına mevlit okunması Laikliğe aykırı değil mi? Yani bu savcı bey evvela Laikliğe açıkça aykırı olan mevlit okutma etkinliği düzenleyenlere adli işlem başlatması gerekmiyor mu?
Bu ülke cidden iyi yerlere gitmiyor. Kemalist ve Laik sistemle bu ülke 100 yılını kaybetti. Bu yobaz zihniyetten ve savundukları rejimden kurtulmaması durumunda korkarım ki bir 100 yılını daha kaybedecek. Müslümanlar olarak hiç olmadığı kadar çok çalışmamız gerekiyor. Allah samimi Müslümanları birbirine denk getirsin ve onlardan oluşacak irade ile bu milleti aslı hüviyetine döndürsün.
Derin Tahkik Makro strateji, Mikro analiz…
