Artan İntihar Vakaları ve Kötü Ekonomi

Artan İntihar Vakaları ve Kötü Ekonomi

Ülkede herkes; gergin, mutsuz, umutsuz düşünceli ve kaygılı! Antidepresan, narkotik etkisi olan ilaçlar bayram şekeri mesabesinde, herkesin elinde! Sokağa çıkın izleyin insanları, tahlil edin ve konuşun. Hergün haberlerde bir intihar vakası duyuyoruz. Sözde iman ehli ve Müslümanız! Artan İntihar Vakaları ve Kötü Ekonomi bugün ülkemizin en önemli meselelerinden birisidir.

Kamyonuna kendini asan, binanın çatısından atlayan, evinde kendini asan… çaresiz, borçlu, kaygılı tükenmiş bir millet ve toplum haline getirildik!

Geçen yıl peşpeşe toplu intiharlar yaşanmıştı. Hatırladınız mı? Siyanür alıp ailesini, eşini, çocuklarını katleden babalar; toplu halde ölmek için siyanür çeken aileler.

Elbette maneviyat ve iman eksikliği bu intihar furyasında önemli bir yer tutuyor. Üstüne iman zayıflığı ve maneviyatsızlık insanın intihardan çekinmemesine sebep oluyor ve kolayca intihar etmesinin önünü açıyor. Lakin insanları kendi canından vazgeçirecek hale getiren, varlık ile yokluk arasına yokluğu, tüm sevdiklerini geride bırakıp yok olmayı tercih ettiren sebebler çok fazla!

Bu sebeblerden en önde geleni ise hiç şüphesiz maddiyat ve ekonomi zayıflığıdır. Bakınız bu olayı ve zamanı 1400 küsür yıl evvel Resülü-Ali Şan Efendimiz (aleyhisselatüvesselam) nasıl anlatmış:

“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki… kişinin helak olması; eşinin, anne-babasının ve çocuklarının elinden olacaktır. Onu fakirlikle ayıplarlar, gücünün üstünde tekliflerde bulunurlar. O da dinini kaybedecek işlere girer ve helak olur.”

İntiharların Sebepleri Nelerdir?

Dehşet derecede tüketim çılgınlığı var. Yeme-içme, tekstil, elektronik, otomotiv, seyahat, turizm sektörlerinde insanlar hınca hınç önüne geleni tüketme, alıp istifade etme hastalığına esir olmuş vaziyetteler!

Coşkun bir şekilde akan nehirden dahi abdest alıyor olsak, abdest için bile olsa suyu israf etmememizi salık veren mükemmel bir dinin; arabası düşük model olduğu için, telefonu eski olduğu için, yazları güneye inip günah deryasına dalmadığı için birbirini horlayıp, aşağı ve aciz gören asalak, itibar ve kıymeti dünya malına nisbetle ölçen materyalist bireyleri haline geldik.

Markaların televizyonlarda iştah kabartan, nefis kudurtan, ihtiyacın olmasa dahi seni tüketime zorlayan reklamları; pazarlama ve bilinçaltına telkin veren yöntemleri…

Diğer yandan bedava önüne gelene kredi kartı veren, kredi açan bankalar,;peşinatsız ve kefilsiz satış diyerek ederinin çok fazla üzerinde satış yapan mağazalar…

Vatandaşın ise ayağını yorganına göre uzatmaması, aldığı kredi ve kredi kartlarını hiç ödemeyecekmiş gibi harcaması, her alışverişinde sonunu düşünmeden sayfa sayfa senet imzalaması ve borç batağına batması…

Hükümetin ve yetkililerin başarısız ekonomik politikaları, siyasi koltuk ve rantlarını kaybetmemek için kötü ekonomik verileri yalanlarla örtmesi… ülkemizin ve ticaret piyasalarımızın yatırımcıya, üreticiye ve tüketiciye güven vermemesi; halkımızı enflasyon ve döviz canavarına ezdirmeleri… bu intihar silsilelerinin oluşumunda etki eden konulardır!

İntihar Vakalarının Sorumlusu Kimdir?

Bu faktör tablosunda insan etkeni haricinde diğer 3 faktörün sorumluluk sahibi devlettir ve devletin emanetçisi olan hükümettir. Devletin ve dolayısı ile emanetçisi olan hükümetin evvel vazifesi; halkını, vatandaşını düşünmek; ruhen-fiziken ve madden, refahını ve sağlığını korumaktır.

Evet insanlar ailelerinin ve nefislerinin kurbanı olup güç yetiremeyemeyeceği şeylere ulaşmak için helal ve haramı bir kenara koyarak dünya ve ahiretini perişan edecek işlere imza atıyorlar. Fakat insanların içine düştüğü arzuladığı bu şatafatlı, süslü-püslü saadet zincirinin uygulayıcısı bizatihi milletin emanetçisi olan hükümettir.

Evvela tüketime teşvik, tüketime ulaşımda kolaylık ve akabinde hiçbir durum ve hale insaf etmeden acımasızca tahsilat dönemi.

Ülkemizde kepenk indiren, e-hacize yakalanan, çeki ödeyemediği için hapse düşen, borçlarını tahsil edemediği için işçisine maaş ödeyemeyen, ödemelerini yapamayıp işyerini küçültüp, işçileri çıkartmak zorunda kalan esnaf sayısı milyonlara yaklaştı. Bir sektördeki kriz domino taşı etkisi yaparak sanayiciyi, sanayicinin işçisini, işçinin borçlu olduğu esnafı, esnafın borçlu olduğu toptancıyı, toptancının borçlu olduğu üreticiyi, hammadde tedarikçisi ve lojistikçiyi silsile yolu ile milyonları etkiliyor.

Tüm bu daralma ve ekonomik kriz karşısında hükümetin milleti enflasyon canavarına kurban etmesi, vergilere fahiş miktarda zam verilmesi, ceza ve harç adı altında resmen vatandaştan haraç kesmesi ve insanları zor durumda bırakması ve toplanan varlıkların dönüp dolaşıp kılıfına uydurularak akraba, eş, dost, partili ve şahsi vakıfların hizmetine sunulması… vatandaşın omzundan geçinmeleri açık adı ile ihanettir!

İtibar etmeyin, kıymet vermeyin süslü ve yalan sözlere! Bu ülkede çocuğuna pantolon alamadığı için kendini asan babalar var! Çalışmadığı ve ailesine bakamadığı için kendisini yakan, binadan aşağı atan, vuran, zehirleyen aile reisleri var! Bu ülkede toplu intihar diye bir kavram var. Borcunu ödeyemeyen, iş bulamayan, ailesinin yüzüne bakamadığı için kendisi ölünce perişan olmasınlar diye düşünüp ailesinin canına kıyan çaresiz ve maddî-manevi problemli insanlar var!

Cenabı-Hak Hazretleri Kuran-ı Kerim’de: ”Yiyin, için fakat israf etmeyin!” Diye buyurduğu halde, sırf kendi şahsi görgüsüzlüklerini ve ezilmişliklerini tatmin için insanı küfre düşürecek kadar tehlikeli “İtibardan tasarruf olmaz!” Sloganı atarak kamu malını sömürenlerin, israf edip peşkeş çekenlerin sözlerini kaale almayın!

Ekonomik kriz var diyenleri hain ilan eden, televizyon ekranlarında vatandaşın anlamayacağı akademik kelimeler ile laf cambazlığı yapan hükümet yetkililerine itibar etmeyin!

Zira sizin, ailenizin, vatandaşların dertleri, açıkları, borçları, ödemeleri, senetleri… hiçbirinin umurunda değil. Zaten Siyonizm’in aileyi kökünden kurutmak için ürettiği şeytani projelerin müteahhitğini yapıyorlar. Sizi bu hale getiren bu hale gelmenize sebeb olan süslü sözler, mesnedsiz hayaller ile kandıranlar zaten kendileri! Siz onları kahraman, mücahit ilan ediyorsunuz ve yollarına canınızı vermeye razı olduğunuzu söyleyip destekliyorsunuz. Fakat sizin yaşamınız, ölmeniz, intihar etmeniz dahi onların umurlarında değil! Onlar için tek kıymetli olan altlarındaki makam araçları, meclisteki ceylan derisi koltukları, dolgun maaşları ve siyasi gücün menfaatleridir!

Kemikleri dahi un ufak olan Bülent Ecevit’e her fırsatta lanet okuyup, yazarkasa fırlatan adamı kahraman ilan edip belgeselini yapan adama iş, aş, memuriyet verip… kendilerinin başarısız ekonomi ama bir o kadar başarılı talan politikaları yüzünden canına tak edip kendini yakan ve ölen adamın arkasından “Bunlar ucuz siyasi manevralar bunları yemeyiz biz!” Diyecek kadar haysiyet yoksunu insanlar!

Bunların çözümü varmı?

Tabiki var! Lakin ölçünüz namaz kılan ama mescid kapısınsa rüşvet yiyen siyasetçi olduğu müddetçe, ölçünüz yerli ve milliyiz diyen fakat yersiz ve milli olmayan Siyonist projelerin müteahhiti olan siyasiler olduğu müddetçe, her şeyi bilip, her şeyin profesörü olduğunuz müddetçe, Laiklik ve Kemalizm sultasını yıkıp, Allah’ın ahkam ve şeriatını ışık olarak görüp egemen kılmadığınız müddetçe, Allah’ın kulu-kölesi olduğunuzu unutup, yeryüzünde efendilik taslamayı bırakmadığınız müddetçe; hiç bir çare ilaç değildir.

Bu devran böyle gittikçe ensesi yağlı kalantorlar milletin cehaletini, samimiyetini ve dinini sömürüp vatandaşın; intiharlarını, ailelerin yok oluşunu sırça saraylarından ejder meyveli smottiesini yudumlayarak izlemeye devam edeceklerdir!

Allahü Teala bu hengameli günlerde, imanını zayi edenlerden, neslini ifsat ve idlal akıntısına kaptıranlardan olmaktan muhafaza buyursun. Borçlulara eda, zor durumda olanlara deva ihsan eylesin!

Hayır ve selamet ile.

Yazan - Yusuf Yiğit

Avatar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir