İstanbul Sözleşmesi Meclise Nasıl Teklif Edildi? İstanbul Sözleşmesi, HDP’li bir milletvekili tarafından meclise teklif edilmiştir. Mecliste AKP ve MHP milletvekilleri başta olmak üzere tüm partilerin milletvekilleri fikir birliği ile hareket edip, hiçbir şekilde istişare etmeden; sorgusuz ve sualsiz bir şekilde bu İstanbul Sözleşmesi’ni (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi) 1 Ağustos 2011 tarihinde kabul etmişlerdir! İstanbul Sözleşmesi olarak anılan bu sözleşme, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılmıştır.
İstanbul Sözleşmesi’ni Rusya bile reddetmiş ve bu sözleşmenin, nesilleri mahvedeceğini gerekçe göstererek, 100 yıl görüşülmesini dahi yasaklamıştır.
Şu AKP’yi savunan at gözlüklüler bir o gözlükleri çıkarsalar CİNNET geçirecekler. Allah’ım ben hangi şerlere, fitnelere ortak olmuşum diye!
Ak Troller ve bu trollerin etkisinde narkozlanan saf AKP destekçileri, sadece İstanbul Sözleşmesi’nin ne olduğunu birazcık vakit ayırıp araştırsalar, bazı şeyleri sorgulamaya başlayacaklarını düşünüyorum.
Berbat yönetilen ekonomi ve eğitim politikalarından dolayı bugün ekonomi en zayıf karnımız haline gelmiştir ve ülkemizin geleceği adına vasıflı insanlar çok ama çok az yetişmektedir. Bu yetişen vasıflı insanlarda zaten devlet eliyle yetişmemektedir. Şimdide İstanbul Sözleşmesi ve onun mahsulu olan bir takım kanunlar ve uygulamalar neticesinde milletimizin fıtratı, ahlakı ve aile değerleri yıkılma tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu tehdidin müsebbipleri ise, Ak Troller tarafından İslam davası güttükleri iddia edilen AKP İktidarıdır.
İşin en can alıcı noktası ise; İstanbul Sözleşmesi denen kahredici uluslararası anlaşma, HDP milletvekili Pervin Buldan tarafından meclise sunulmuştur! Hani her seçimde PKK terör örgütünün siyasi uzantısı olduğu söylenen HDP’nin milletvekili! Kaldıki HDP, gerçektende PKK terör örgütünün siyasi uzantısıdır. Bizim bunu inkar ettiğimiz düşünülmesin! Lakin aklımızın almadığı nokta, Terör örgütünün uzantısı olan siyasi parti halen neden varlığını devam ettiriyor? Daha vahimi; böyle bir terör partisinin meclisimize sunmuş olduğu İstanbul Sözleşmesi, nasıl oluyorda sorgusuz sualsiz ve istişare edilmeksizin, oldu bittiye getirilerek AKP ve MHP milletvekilleri oyları başta olmak üzere tüm siyasi partilerin oylarıyla kabul ediliyor! Buna akıl erdirmek ve mantıklı izah yapmak son derece zordur. Denilebilecek tek şey: “Bu ne perhiz ne lahana turşusu!”
Ayrıca Derin Tahkik sitemizin değerli yazarlarından araştırmacı, tarihçi, hocaefendi ve Arapça tercüman olan Harun Çetin’nin kısa ve öz olan tespitini paylaşarak yazıma son vermek istiyorum:
İslam tarihinde üç büyük ihanetin anatomisini yazarsak;
1-Mihne ile akideyi hedef aldılar.
2-Tanzimat Fermanı ile fıkhı hedef aldılar.
3-İstanbul Sözleşmesi ile fıtratı hedef aldılar.
Birincisine Halife Memun, ikincisine Halife Sultan Abdülmecid, üçüncüsüne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imza atmıştır.
Mihne ile akide devletten, ulema sultadan uzaklaştırılmıştır. Halife Memun’u Mutezile kandırdı dediler.
Tanzimat ile İslam fıkhı saf dışı bırakılmış, kâfirlerle müminler müsavi (eşit) sayılmıştır. Sultan Abdülmecid çocuktu, Masonlar kandırdı dediler.
İstanbul Sözleşmesi ise, İslamî kurumları değil direk Müslüman ferdleri tek tek, İslam ahlakından soyutlamayı hedef almış ve aileyi dinamitlemistir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ise FETÖ kandırdı dediler.
En acısı ise Mihne’nin zararlarını Abbasileri hatasız gören ve kutsayanlar sebebiyle, Tanzimat’ın zararlarını Osmanlı’yı hatasız görenler sebebiyle ve İstanbul Sözleşmesi’nin zararlarını iktidarı kutsayanlar sebebiyle tam manasıyla anlatamadık.
Akide, fıkıh, fıtrat giderse neyimiz kalır İslam adına?
“Tarih tekerrürden ibaret değildir, hatalardan ibarettir.”