Tek Gözün Panda Hamlesi

Tek Gözün Panda Hamlesi

Korku, panik, endişe halini pompalayanların büyük projelerinden biri: “Dünya ekonomisine darbe!” Tek gözün panda hamlesi!

“Biz bu süreçten güçlü çıkacağız!” diyen ülkelerin harita üzerinde çizgiden geçen ülkeler olduğunu görmekteyiz. Yeni İpek Yolu Projesi ile Çin yıllardır sinyallerini verdiği adımlarını hızla atmaya, küresel ticarete şekil vermeye devam etmekte. İstanbul’da alacakları (veya aldıkları) 20 bin konut olduğunu hiç duydunuz mu? Yalnız “biz bu süreçten güçlü çıkacağız!” sözünden sakın milletin güçlü çıkacağı algısına kapılmayın. Milyar dolarlarla oynayan şirketlerin büyüdüğüne şahit olduğumuz gibi küçük esnafın ve küçük işletmelerin batışına da şahit oluyoruz.

Çin’in e-ticaret devi Alibaba gibi sitelerden alınan ürünlerin tüketiciye ulaşması çok uzun sürmekteydi. Bu ve benzeri sitelerin seçilen ülkelerde bayileri olacak ve herkes istediği ürüne daha çabuk ulaşacak. Tabi bu projenin; kuşak ve yol, yeni ipek yolu hattı ile doğrudan bağlantısı var. Yine gece gündüz reklamını izlediğimiz ve online alışverişin yoğun olarak yapıldığı Trendyol, Alibaba tarafından 728 Milyon dolara satın alındı. İstanbul Kumport Limanı, 2015 yılında 3 Çin şirketi tarafından 920 Milyon dolara satın alındı. Bunlar sadece birkaç örnek, araştırdığımız vakit Çinli şirketlerin büyüdüğünü, stratejik konumları gereği ön plana çıkan şehirlere yatırım yaptıklarını ve işlerine yarayacak önemli şirketlerin hisselerini satın aldıklarını görüyoruz.

Corona virüsün ardından batan/batacak olan dünyaca ünlü şirketleri ve markaları da Çin satın almaya başlayacak. Londra’nın ortasında bulunan ve Vatikan’a benzeyen minik bir Rothschild şehri olan City of London’da düğmeye basıldı ve temsilci olarak bu kez Çin seçildi. Bunu yıllardır anlatıyorlardı zaten, şaşıracak bir durum yok. Tek gözün ve hizmetkarlarının milletin başına bela ettiği yeni güç Panda oldu…

Medyanın çok etkili bir silah olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Dünya genelinde yaklaşık 2 aydır yapılan ekonomik bir darbenin ayak sesleri geçtiğimiz yıllarda sinyallerini vermişti.

“İtalya da, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesine dahil olacağını açıkladı. (20.03.2019)”

“ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü ve Başkan Donald Trump’ın Özel Asistanı Garrett Marquis dün sosyal medyada yazdığı mesajda İtalyan hükümetinin Çin’in Bir Kuşak, Bir Yol Projesi’ne katılarak “meşruluk kazandırmasına” karşı çıktı. Marquis, Twitter’daki mesajında, “İtalya önemli bir küresel ekonomi ve büyük bir yatırım mekanıdır. İtalyan hükümetinin Çin’in gösteriş amaçlı altyapı projesine meşruluk kazandırmasına gerek yok” dedi.” (bbc.com 10 Mart 2019)

Amerika’da küreselcilerin sözünü dinlemeyen Trump onların gözünde yaramaz çocuk olduğu için başkanlık Biden’a geçti.

Bahsettiğimiz konular işin ticari kısımları idi. Bizi ilgilendirmiyor diyemeyiz çünkü özgürlüğümüzden güvenliğimize, sağlığımızdan eğitimimize kadar tüm hususlar aynı projenin içinde. Test kitleri, aşılar, maske, yasaklar, kısıtlamalar ve normal gösterilen ve reklam edilen kölelik sistemi…

Bir Kuşak Bir Yol Projesi ile Corona Salgınının Ne Alakası Var?

Öncelikle yeni ipek yolu güzergahına bir bakalım. Türkiye’nin Doğu Türkistan’daki Müslüman kardeşlerimize yapılan zulmü neden dile getirmediğini de böylelikle görmüş oluruz. Ardından Azerbaycan’a bir bakalım, sonra Türkiye’de bize en son sunulan rengarenk haritamızı da bunun yanına ekleyelim ve puzzle parçalarını bir bütün olarak görelim. Eğer düzene dar bir çerçeveden bakarsak karşımızda sadece maske takan insanları görürüz. Bu da; bizi kontrol etmek isteyen yeni düzenin kurucularının istediği tuzağa düşmek olur.

Peki bizim evlerimize kapanmamızla veya hayatlarımızın kısıtlanmasıyla bir kuşak bir yol projesinin ne alakası var? Aslında çok alakası var. Çünkü tüm dünyanın sistemini ve ticaret anlayışını değiştirirken ulus devletleri ve halklarını oyalayacak bir sıkıntı vermezseniz amacınıza ulaşmanız tehlikeye düşebilir. Örneğin küçük esnafların sonunun gelmesi. Virüs var dersiniz insanlar sorgulamaz. Küçük esnaf batarken boğazda bir liman satılır insanların ruhu duymaz. Cebinde beş kuruş parası olmayan adamı reklamlarla online alışverişe yönlendirirler, online eğitim, online iş, online toplantı. Çünkü yeni dünya düzeninin sizlerden istediği tam da bu işte! Küresel güçlerin ve Çin’in sizin için tasarlamış olduğu yeni normale alışabildiniz mi?

İnsanlar baskı altındayken yönlendirilerek yaşarlar. Size eve gireceğiniz saatler ile evden çıkacağınız saatleri söylerler. Size seçenek sunmadan seyahat kısıtlaması getirirler. Size sağlığınızı korumanızın sizin elinizde olmadığını baskı ile anlatırlar. Size mikroplu, taşıyıcı muamelesi yaparlar. Ağzınıza da bir maske takarlar ki sesiniz çıkmasın. Diğer yandan? Küreselcilere para akan her kaynağı serbest bırakırlar. Turizm sektörü, eğlence sektörü, ilaç ve aşı sektörü devam eder. Sorgulamamanız için korkmanız gerekiyor. Bunu başarmadılar mı?

Korku insanlara bulaşan en büyük virüstür. Korku virüsünü yayan ise medyadır. Medya tek elden yönetilmekte ve kitlelere her zaman olduğu gibi komutlar verilmektedir. Ekonomik yönü olduğu gibi bir de işin; dini boyutu var ve yeni adımların atıldığını görmekteyiz. Düşman uyumuyor…

İşin Bir de İnanç Yönüne Bakalım

Şimdi işin bir de inanç yönüne bakalım. Bu kadar kozu elinde tutan adamların herhalde sizleri tek bir çatı altında toplayan dininize karışmamaları beklenemez. Camilerde bir daha birleştirmemek üzere safları ayırırlar, haccı yasaklar veya aşı şartı getirirler, eş dost akraba ziyaretini yasaklar ve insanları birbirinden ayırırlar, bayram ziyaretleri, iftar yemekleri yasaklanır. Çocuklar büyüklerin ellerini öpmüyor artık. Torunlar dedelerini ziyaret etmiyor! Ve sırada kurban var! Aniden gündeme gelen ve emir büyük elden geldiği için üretimine başlanan; yapay et! Kuş gribi yalanını ortaya çıkarıp, milyonlarca tavuğu telef edip fabrikalarda antibiyotikle beslenen tavukları millete yediriyorlar. Şimdi gözlerini kırmızı ete diktiler ve asıl amaçları başka! Ah bir de millet sorgulasaydı, görseydi!

Peki ölümler? Yoğun bakımlar? Bulaşıcı salgın? Bunların hiçbiri yok mu? Düzen değiştirmek için öldürür, yoğun bakımlarda onlar için kıymeti olmayan bağışıklığı düşük ve yaşlı insanları amaçları için harcarlar. Size biri bin gösterir, korkudan tir tir titretirler. Siz bu üç soruyu bırakın da yukarıda yazmış olduğum onlarca hadiseyi bir araya getirin ve şunu sorun: “Biz bu kuşatmadan nasıl kurtulacağız?”

Yazan - Serhat Arvas

Bir Yorum

  1. Avatar

    Allah razı olsun kardeşim kalemine kuvvet!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir