Savunma Sanayinde Yeterli miyiz?

Savunma Sanayinde Yeterli miyiz?

Diyelimki hasbelkader amiral gemisi olarak korvet sınıfı uçak ve çıkartma gemisi ürettik, (destroyer veya kruvazör sınıfı savaş gemisi, amiral gemi olabilir ama biz korvet sınıfı bir uçak gemisi üretiyoruz) ondan sonraki planımız nedir? Savunma sanayinde yeterlimiyiz?

Önce 5. Nesil savaş uçağı üretmeliyiz, sonra o savaş uçakları için birkaç tane uçak gemisi üretmenin bir mantığı olur.

Her Şeyden Önce Motor Motor Motor!

Her şeyden önemlisi, savunma sanayine o kadar yatırım yapılıyor ama asıl odaklanılması gereken motor sanayine yeterince neden odaklanılmıyor hiç anlamıyorum. Motor sanayinde henüz yolun başındayız ve bu durum, savunma sanayimizin en büyük dezavantajlarındandır. Diyelim ki yerli savaş uçağı geliştirdik! Peki ya motor? Batı bize motor satmadan nasıl seri üretimini gerçekleştireceğiz? Şuanki ürettiklerimizin bile neredeyse hiçbirisinin motorları yerli değil. Ayrıca üretilmediği veya üretilmek için kollar sıvanmadığı halde bir çok şey sanki üretilmiş veya sona gelinmiş gibi yalan haberler geziniyor trol ve havuz medyada zaman zaman! Bu yalan haberlerede asla inanmamak lazımdır.

Bir savaş çıksa, Batı bize neden motor satsın?

Geri zekalı mı?

Savunma Sanayimizin Kapasitesi Nedir?

Eğer ki savunma sanayimizin kapasitesi nedir? Diye sorulacak olursa, cevabım şu şekildedir.

Bizim askeri savunma sanayimiz sadece terör örgütleriyle mücadele edebilecek kapasitede başarılı bir şekilde gelişmiştir. Büyük bir savaşta üretilen çoğu füzenin, silahın, aracın, cihazın… bize pek bir faydası olmayacaktır. Düşmanı durdurucu değil, ancak yavaşlatıcı veya kısmen durdurucu faydası olacaktır. Savunma sanayimizin caydırıcılık seviyesi oldukça düşüktür. Çünkü bizim; kendi üretimimiz olan uzun menzilli hava savunma sistemimiz yok, 2500 km ve daha uzun menzilli füzelerimiz yok, kendi üretimimiz olan savaş uçağımız yok, destroyer ve kruvazör sınıfı son teknoloji bir tane bile büyük savaş gemimiz yok, nükleer caydırıcı gücümüz yok. Ama birinci tehdit olarak algılayabileceğimiz ABD, Avrupa ülkeleri ve Rusya’da bunların hepsi fazlasıyla mevcut!

Yine komşumuz olan İran’da nükleer caydırıcı güç ve uzun menzilli füzeler mevcut. Kirpiler, kobralar, ataklar, ciritler, somlar, İHA’lar… bunların hiçbirisi gerçek bir savaşta çok fazla etkili olamayacaktır. Zira ABD, Avrupa ülkeleri ve Rusya benzer teknolojilere, elimizdeki silahları etkisiz hale getirecek üstünlüğe ve hatta daha fazlasına sahiptir. Her şeyden önemlisi teknik lojistik ve en önemlisi maddi imkana sahiptir! Her şeye, bizden çok daha fazla sahiptir. Çok daha fazla yetişmiş profesyonel personeli de mevcuttur. Uzun menzilli kendi üretimleri olan füze savunma sistemleri mevcuttur. Savunma sanayilerinde hiçbir şekilde dışa bağımlılıkları da yoktur.

Bizim ise coğrafi avantajımız vardır ve işgal edilmesi çok güç bir ülkeyizdir. Herhangi bir işgal girişiminde düşmana çok ciddi zayiatlar verilebilir. Özellikle komando birliklerimizin arazi şartlarında gerçekleştireceği operasyonlar, bu toprakları olası bir işgal durumunda düşmana dar edebilir. Ayrıca halkın Özel birliklerimiz tarafından örgütlenip-eğitilip gayri nizami harp yapması durumunda düşmanın bu topraklarda kalıcı olarak kalmayı planlaması ancak hayalden ibaret olabilir.

Lakin şu var ki, düşman bu topraklara karadan girip yerleşmek istemeyecektir. Füzeleriyle, savaş uçaklarıyla bizi yıpratıp kendilerine dahada esir yapacaklardır. Çünkü kendileri de çok iyi biliyorlar ki karadan askeri harekat düzenlemeleri durumunda, bu topraklar kendileri için sadece bataklık veya Cehennem olacaktır. Uzun süre barınamayacaklardır. Misal olarak ABD, daha Afganistan’da ve Irak’ta adeta bataklıktadır. Tarihte Vietnam’a düzenlediği kara harekatında tartışmasız bir mağlubiyet yaşamıştır.

Ruslar ise Sovyet döneminde Afganistan işgalinde, ABD ve Pakistan askeri kuvvetlerinin eğitip örgütlediği mücahitlere karşı yaptıkları savaşta ciddi zayiatlar vermiş ve pes edip geri çekilmek zorunda kalmıştır. Yine Ruslar, Çeçenistan’ı iki günde alacağız deyip başlattıkları karadan askeri operasyonda adeta bataklığa saplanmışlardı ve savaş iki sene sürmüştü. Savaşın kazananı ise Ruslar değil, Çeçen mücahitler olmuştu. Ancak garip bir şekilde hepsi, cephede kaybettikleri bu savaşlardan diplomatik ve ekonomik zaferle çıkmayı başarmışlardır.

Savunma Sanayi Üretimleri Ne Kadar Yerli?

Bizim ürettiklerimizin hepsinin birde %100 yerli olduğu iddiası yok mu! Gerçekten çok üzülüyorum. İnsanlarımızı kandırıyorlar. Savunma sanayi hakkında yapılan abartılı ve şişirme haberler, trol ve havuz medyasının insanları kandırması beni çok rahatsız ediyor. Hoş! Her konuda gerçekler gizleniyor ve millet resmen hayal dünyasında yaşatılmaya çalışılıyor! Yukarıda belirttiğim gibi özellikle motor sanayindeki bağımlılığımız bizim en büyük dezavantajlarımızdan ve halen motor sanayi konusunda gerekenler yeterli düzeyde yapılmamaktadır. Altay tankımızın seri üretime geçememesinin en önemli sebebi ise, motor üretimi yapamamamızdır.

Aylar önce Pakistan’a Atak helikopter ihraç edecektik. Lakin Almanlar bize, Pakistan’a ihraç etmek için üreteceğimiz Atak helikopterin motorlarını satmadıklarından dolayı sıkıntı yaşadık. Atak helikopterleri için Polonya’dan motor alınması düşünüldü. Lakin Polonya’dan alınması düşünülen motorlar, Pakistan’da Himalaya Dağlarında Atak helikopterlerini o kadar yüksek uçurabilecek güçte değildir. İşin özü bir motor yüzünden elimiz kolumuz bağlı olabiliyor. Allah korusun! Gerçek bir savaş yaşamamız durumunda, yerli savunma sanayi üretimlerimizi gerçekleştirmek için halen ciddi ve kritik eksikliklerimiz mevcut ve bu eksiklikler bizim elimizi kolumuzu bağlayabilir.

Savunma sanayindeki en başarılı şirketimiz ise hiç şüphesiz ASELSAN’dır. Elektronik harp ve yazılım konusunda ciddi başarılara imza attığımız söylenebilir. Ama yaptığımız işleri her zaman birinci derecede tehdit olarak görebileceğimiz ABD, Avrupa ülkeleri ve Rusya’yla kıyaslamalıyız. Bu kıyaslamayı yapıncada, halen istenilen düzeyde olmadığımızı söyleyebiliriz.

Dünya’nın En Büyük Uçak Gemisine mi Sahibiz?

Diyorlarki biz Dünyanın en büyük uçak gemisine sahibiz! Kıbrıs yarım adasını kasdediyorlar. Peki gerçekten Dünya’nın en büyük uçak gemisine mi sahibiz? Bunu diyen troller, Kıbrıs’ın diğer yarısının Batının kontrolünde olduğundan sanırım habersizler. Hatta Batı, kendileri için çoktan Kıbrıs’ın diğer yarısını zaten en büyük savaş ve uçak gemisi haline getirmiş durumdadır. Batı, biz daha ABD yapımı F16’larımızın motorunu çalıştırmadan bizim oradaki varlığımızı yok edecek teknolojiye ve güce sahiptir! Ancak bu konudada abartılı şişirme haberlerle milletimiz aldatılıyor.

Şunu kabul edebiliriz, savunma sanayimiz hatrı sayılır bir yere gelmiştir. İlerde büyük projelere imza atabilecek altyapıyada sahiptir. Ancak daha gitmemiz gereken çok yol vardır. Bazı trollerin anlattığı kadarda muazzam bir yol gidilmemiştir.

Ama bu gerçekleri hiçe sayan bir takım Troller, milletimizi resmen hayal dünyasında yaşatıyor!

Yanlış Anlamlar Çıkarılmasın!

Bu yazdıklarımdan yanlış anlamlar çıkarılmasın! Biz Müslüman Türk milleti olarak en başta özümüzü bilmeliyiz. Sonra eksiklerimizi bilmeliyiz. Gerekli hazırlarımızı yapmalıyız. Sonra mazlumlara hami, zalimlere kadı olmalıyız! Ama bizimkiler cin olmadan adam çapmaya çalışıyorlar. Bu da bizim en büyük eksiklerimizden! Ne kendimizi hafife alıyorum, ne de düşmanı gözümde çok büyütüyorum. Şeytan ne kadar kurnaz olsada insanoğlunu aldatmak için planları ve tuzakları bellidir. Aynı şekilde düşman ne kadar güçlü ve imkanları geniş olsada, planları ve tuzakları bellidir. Bunun ötesi yoktur. Önemli olan hayal dünyasını bırakıp, rasyonel planlar üzerine düşünmektir.

Hayal dünyasından çıkıp rasyonel olarak düşündüğümüz zaman ise gerçek şudur:

Biz esir bir ülkeyiz. Zaten en başta bu ülke, esir bir ülke olarak kuruldu ve o esarettende ancak gücümüzün esası olan İslama sarılarak çıkabiliriz!

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir