Türkiyeden Neden Büyük Lider Çıkmıyor? Sanırım bizim millet olarak asıl sorunumuz budur. Türkiye, kurulduğundan beri lider ve lider kadro sorunu yaşamaktadır. Bu sorun ise, diğer bütün sorunların başını çekmektedir. Çünkü ancak büyük liderler, sorunları çözebilir ve devrin şartlarına, gerekliliklerine göre yenilikler ve icraatler gerçekleştirebilir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulalı 100 yıl olmuş. Ancak halen Dünya’nın gerisinden gidiyoruz. Medeniyet olarak yozlaşıyoruz, bilim ve teknoloji alanında ise ancak geriden takip edebiliyoruz. Halen daha net dış politika çizgimiz yok. Bir oyana bir bu yana savruluyoruz. Bir ABD’nin ağzına bakıyoruz, bir Rusya’nın ağzına bakıyoruz, bir Çin’in ağzına, bir Almanya’nın, bir İngiltere’nin ağzına…
Oysaki Mustafa Kemal’in 10. Yıl Nutkundaki vaadi, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak değil miydi? Atatürk İlke ve İnkılapları ile amaçlanan, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak değil miydi? Ama aslında olan ise, Atatürk İlke ve İnkılaplarının ülkenin gelişimini sonlandırdığı gerçeğidir. Bırakın gelişimini sonlandırmasını, Türk ve İslam tarihi boyunca elde edilen bütün kazanımların temeline dinamit yerleştirmektir.
Çünkü baktığımız zaman Atatürk İlke ve İnkılaplarının özünde kendi geçmişini reddetmek ve düşman olmak vardır. Kendi geçmişini reddedip, kadim düşmanlarımız olan Batı Dünyasının medeniyetine duyulan tarifsiz bir aşk vardır. Peki biz Batı Dünyasının medeniyetini taklit ederek mi, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkacağız?
Öncelikle biz ne idik, ne olduk? Bunun bir sorusunu sormalıyız kendimize!
Biz İslam ile büyük bir medeniyettik. Ne zamanki yüz çevirdik, o vakit bedbaht olduk! O vakit düştük ve kalkamadık! İçimizden bir lider çıkıp bu ümmeti kaldıramadı! Çünkü bizi ayakta tutan İslam dinine yüz çevirip, bizi yere düşüren düşmanlarımızın bize sunduğu sahte medeniyetin büyüsüne kapıldık.
Halen daha bu büyünün etkisindeyiz. Bir türlü neden halen iki yakamız bir araya gelemiyor diye kendimizi muhasebe edemiyoruz. Çünkü bunu muhasebe etmek bile yasak. Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan ilk 3 maddesinden ikincisinde, Türkiye’nin Laik ve aynı zamanda Atatürkçü olduğu yazmaktadır. Kimse bu maddelerin anayasadan çıkarılmasını teklif dahi edemez!
En Büyük Engel Laik ve Kemalizm İstibdadı
Laik ve Kemalist İstibdadının yaşandığı, düşünmenin engellendiği bu milletten büyük lider ve kadro çıkmaz! Bunun için evvela Laiklik ve Kemalizm İstibdadından kurtulmak lazımdır. ülkenin artık ölüler tarafından değil, diriler tarafından yönetilmesi lazımdır.
Bu millet tarih boyunca İslam dinine hizmet etmiş. İslam diniyle güç ve ihtişam kazanmış. İslam medeniyeti ile, muasır medeniyetler seviyesinin üzerinde olmuştur. O yüzden gücümüzün esası olan İslam dinine tekrar yüzümüzü çevirmedikçe, büyük lider ve kadro çıkmaz! Gelen gideni aratır. bugünü kötüleriz ama yarınlar bugünleri aratır.
Gel gör ki bunları konuşmak bile suç addediliyor. Bir yandan hürriyet var deniyor. Seçme ve seçilme hakkı var deniyor. İfade özgürlüğü var deniyor. Diğer yandan Kemalizm ve Laik İstibdadı eleştirmeye başladım mı hürriyetin bitiyor. İfade özgürlüğün bitiyor. Seçilme hakkın ortadan kalkıyor. Seçme hakkın olsa bile, bütün siyasi partiler senin karşı olduğun Atatürk İlke ve İnkılaplarına, Laiklik ilkesine bağlı olmak zorunda oldukları için aslında kimi seçtiğinin de pek bir anlamı olmuyor.
Eğitim sistemi tamamen beyin yıkama üzerine dizayn edilmiş. Anaokulundan itibaren üniversite dahil sürekli olarak Atatürk İlke ve İnkılapları dayatılır. Düşünmek gericilik ve çağ dışılıktır. 100 yıl önce Atatürk diye bir lider geldi. O bizim yerimize her şeyi düşündü ve bizim için en iyi olan sistemi kurdu. Bizi yeni bir ulus olarak haşa yarattı. Biz onun ulusu olduğumuz içinde onu ata kabul ettik. Hatta onu bu ulusun haşa tanrısı kabul ettik.
Her kim ki onun hakkında olumsuz düşünür haindir, gericidir, çağ dışıdır, örümcek kafalıdır. Her kim ki ona tapar ise de o kimse çağdaştır, aydındır, bu milletin gerçek evladıdır!
Fikirlerin sınırlarının belirlendiği bir ortamda nasıl büyük liderler çıkabilir? Türkiye, Kemalizm ile ne yazık ki düşüncenin ve fikirlerin kısıtlandığı Orta Çağ Avrupasına dönmüştür. Türkiye 100 yıldır adeta Avrupa’nın Orta Çağdaki skolastik düşünce devrini yaşamaktadır. Ancak Kemalizm çizgisinde bir kimsenin fikirlerinin bir kıymeti vardır. Eğer Kemalizmi eleştirirsen, bu millete Kemalizmden başka bir alternatif sunarsan dışlanırsın!
Türkiye’den Ne Zaman Büyük Lider Çıkar?
Türkiye’den ne zaman büyük lider çıkar? Eğer fikir hürriyetinin önündeki prangalar yıkılırsa büyük lider ve kadro çıkabilir. Eğitim sistemindeki Kemalizm ve Laiklik üzerine kurulmuş olan skolastik düşünce hakimiyeti son bulursa, o zaman büyük lider ve kadro çıkabilir. Ancak Kemalizm ve Laiklik ile düşüncenin kısırlaştırıldığı bir eğitim sistemi, bizi her geçen gün daha da geriye götürür!
Tarihe baktığımız zaman kendi inancımız olan İslam fıtratı ve İslam dinine uygun olan törelerimize göre yetiştirilen nesillerden sayısız liderler çıkmıştır. Bu liderler etrafında bu millet defalarca, bugün aşık olduğumuz Batı Dünyasını hezimete uğratmıştır. Hem askeri, hem siyasi, hem ilmi, hem kültürel olarak Batı karşısında her daim üstün olunmuştur. Batı Dünyası her devirde Müslümanların üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalmıştır.
O halde bugün bizler neden gücümüzün esası olan İslam dinine dönmüyoruz? Bu akıllı işi midir? Bugünkü Batı Dünyasının ürettiği demokrasi, laiklik, insan hakları, ifade özgürlüğü, cumhuriyet gibi kavramlar; Batı Dünyasının kendi karanlığındaki iç hesaplaşmanın ürünleridir. Yoksa onların bu kendi içinde hesaplaştığı dönemde İslam Dünyası Muhteşem Yüzyılı yaşıyordu.
Biz Batı Dünyasını taklit edelim derkene, onlar kendileri bize üstün geldiler ve bizi hileyle bir zamanlar kendilerinin içine düşmüş oldukları karanlık çağa gerilettiler. Kendileri demokrasi, laiklik, insan hakları, ifade özgürlüğü, cumhuriyet gibi kavramlarla sorunlarını çözdüler. Ancak kendilerine panzehir olan bu kavramlar bize zehir oldu. Bizi karanlığa gömdü!
İşte biz bu karanlıktan sıyrılıp kendi panzehirimiz olan Kuran-ı Kerim, Sünnet-i Seniyye çizgisinde, Ehli Sünnet ve Cemaat yolunda, geçmiş birikimlerinden ilham alıp geleceği inşa edecek nesiller yetiştirdiğimiz vakit büyük lider ve kadroda Allahü Teala Hazretlerinin izniyle çıkmış olacaktır. İhtiyacımız olan tek şey, aslı hüviyetimize dönmektir.
Mustafa Kemal’in dediği gibi, “muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” İşte o asil damarlara baktığımız zaman, o damarlar Mustafa Kemal’in kendisini de, Kemalizm İstibdadını da, Laiklik fitnesini de reddetmektedir.
Temmuz ayında yazmış olduğum ➡️ İslam Dünyası Neden Bu Halde? ⬅️ Başlıklı makalemi okumak için, başlığın üzerine tıklayınız!