Afganistan ve Pakistan çatışmalarının arka yüzü nedir? Bu konuda çok ciddi bilgi kirliliği olduğundan insanların çoğu kalıplaşmış ön yargılarla konuyu değerlendiriyor. Afganistan İslam Emirliği mi, yoksa Pakistan mı haklı? Birçoklarına göre Pakistan haklı ama gerçek meselenin iç yüzü göründüğü gibi değil. Afganistan İslam Emirliği, yeni bir devlet inşa ediyor ve bu yolda çok ciddi çaba sarf ederek aslında önemli mesafe katetti.
Afganistan İslam Emirliği son zamanlarda su, elektrik, internet, ulaşım altyapılarına yatırımlar yoğunlaştırdı ve başlattığı projeler tamamladıktan sonra altyapı sorununu çok büyük oranda çözmüş olacak ve artık hızlı bir kalkınma sürecine girecek. Hukuki açıdan da İslam Şeriatı uygulanmakta olup şeri bir nizam önemli ölçüde sağlanmış durumda. Kurulan şeri nizamla ülkeye kısa sürede asayiş ve huzur geldi. Ancak tüm bunlar, kalıplaşmış ön yargılar sebebiyle göz ardı ediliyor.
Bagram Hava Üssü
ABD 2021 yılında, 20 yıllık işgalin ardından amacına ulaşamayıp Afganistan topraklarından çekildi. Son ABD Hava Kuvvetlerine ait uçağın Afganistan’ı terk etmesiyle birlikte Bagram Hava Üssü, Afganistan İslam Emirliğine kaldı. Yani artık orası işgalci ABD’nin değil, işgale uğrayan Afganistan İslam Emirliği’nin oldu. 21 Eylül 2025’te ABD Başkanı Donald Trump, “Eğer Afganistan Bagram Hava Üssünü geri vermezse kötü şeyler olacak.” Şeklinde bir açıklama yaparak açıkça Afganistan İslam Emirliği’ni tehdit etmiştir.
Afganistan İslam Emirliği ise, Afgan topraklarında tek bir yabancı askerin olmasını dahi istemiyoruz diyerek bu talebi kesin dille reddetmiştir. Hatta Afganistan İslam Emirliğini resmi olarak tanısa, bütün Afganistan’ı tekrar inşa etse bile bunun mümkün olmayacağını daha önceden belirtmiştir.
Bagram Hava Üssü’nün, Çin’in nükleer tesislerine sadece bir saat uzaklıkta olması, bu üssü ABD için önemli kılıyor. Ancak bazı ABD’li askeri yetkililer ve stratejistler, bu üssün zannedildiği kadar stratejik bir önemi olmadığını, bu üssü ele geçirmek için çok sayıda asker ve aracın sevkinin gerektiği, bununda çok pahalı olduğu, bu sebepten buna değmeyeceğini belirterek ABD’nin bu üssü ele geçirmek istemesinin yanlış olduğunu da belirtmektedir.
Barış güvercini (!) ABD Başkanı Donald Trump’un, Bagram Üssünü istemesine karşın Afganistan İslam Emirliği tarafından kesin bir dille red yemesi tabi ki de ABD’yi rahatsız etmiştir. Çok kısa süre sonra Pakistan, Afganistan İslam Emirliğinin hava sahasını ihlal ederek ABD ve Pakistan tarafından terör örgütü olarak tanınan Pakistan Talibanına yönelik hava operasyonu gerçekleştirmiştir.
Afganistan İslam Emirliği Misillemesi
Pakistan’ın, Afganistan İslam Emirliği hava sahasını ihlal etmesinin ardından Afganistan İslam Emirliği 7 ayrı noktadan Pakistan’ın, Afgan topraklarına ihlal yaparak zaman zaman saldırılarda bulunduğu sınır karakollarına misilleme saldırısı düzenlemiştir. Tabi bu saldırının ardından Afganistan İslam Emirliğini hafife alanlar olmuştur.
Pakistan güçlü bir orduya ve silahlara sahip olan bir devlettir. Yakın geçmişte Hindistan’a karşı yapmış olduğu misilleme de Hindistan ordusunun canını okumuştur. Afganlar kim ki Pakistan’a misilleme yapıyor. Pakistan Ordusu ile denk bile olamaz. Bu tarz söylemler stratejist kisvesindeki kimseler tarafından yapılınca kamuoyunda insanlar itibar ediyorlar.
Ancak gayri nizami harp, bambaşka bir şeydir ve güçlü devletleri bile aciz bırakır. Üstelik Afgan halkı neredeyse yarım asırdır evvela Sovyetlere karşı, ardından ABD’ye karşı cihad etmiş savaşçı bir millettir. O yüzden savaştan ve ölümden çekinmeyen bir millettir. Yani Pakistan’a göre çok daha kararlı ve uzun soluklu bir savaşı göze alacak psikolojik ve sosyolojik iradeye sahipler.
Diğer yandan Afganistan’da bile 15 milyon Peştun varken, Pakistan’ın terör örgütü olarak tanıdığı Pakistan Talibanının da çoğunluğu Peştundur ve Pakistan’da, Afganistan İslam Emirliğinden daha fazla Peştun vardır. Bu Peştunların sayısı ise 20 milyon civarıdır. Daha öte yandan ise Hindistan’da Diyobend Medreseleri çok kalabalıktır ve Taliban’ın kökü de Diyobend Medreselerine ulaşır.
Yani olası bir savaşta Pakistan askeri güç ve teknoloji bakımından her ne kadar Afganistan İslam Emirliğinden üstün gözükse bile, sosyolojik olarak zayıf ve kırılgandır. Böyle bir durum, Afganistan İslam Emirliği ile dost ve bir olmayı tercih eden muhaliflerin Pakistan’da önünü açabilir.
Başka bir hesaplanamayan denklem ise, ABD’nin Bagram Hava Üssüne göz dikmesi Çin’i başta olmak üzere Rusya’yı da rahatsız etmektedir. Bu yüzden onların Afganistan İslam Emirliğini hem siyasi, hem istihbari hem de askeri olarak desteklemesi kuvvetle muhtemeldir. Çünkü Afganistan İslam Emirliğinin düşmesi demek, o topraklara yeniden ABD Ordusunun yerleşmesi demektir. Bu yüzden Afganistan İslam Emirliği özellikle Çin için son derece stratejik bir öneme sahiptir.
Afganistan İslam Emirliği Gerçekten Güçsüz mü?
Afganistan İslam Emirliği ile Pakistan çatışmalarını değerlendiren medya uzmanları Pakistan Ordusunun, Taliban Orduna göre çok daha güçlü olduğunu ve düzenli bir orduya sahip olduğunu söyleyerek, olası bir savaşta Taliban’ın hiçbir şansının olmadığını, Taliban’ın Kolordu düzeninde ve ortalamanın altında olduğunu iddia ettiler. Herhalde bunlar hiç tarih okumadılar. Tarihten örnek vermek istiyorum.
Selçuklular henüz halen devletleşmemiş ve yurt sorunu yaşıyordu. Gazneli Devleti, o dönemin en güçlü devletlerinden birisiydi. Rey toprakları da, esasen Gaznelilere aitti. nasıl ki bugün Pakistan, Afganistan İslam Emirliğini kendisi için tehdit olarak görüyorsa, o devirde de Gazneliler, Selçukluları ve yeni Müslüman olup o topraklara göç eden Türk Müslüman Göçebe Kabileleri kendileri için tehdit olarak görüyordu.
Bu tehdidi ortadan kaldırmak için devrin Gazneli Sultanı olan Sultan I. Mesud, o devrin en büyük ve güçlü kara ordusunu kurup Selçuklular üzerine hareket etti. Bu sırada Selçuklular dağınıktı. Yani küçük birlikler olarak hareket ediyorlardı ve Büyük bir Gazneli Ordusunun geldiğini duyunca derhal toparlandılar. Gaznelilerin, devrin en teknik ve güçlü ordusuna karşın neredeyse tamamı akıncı süvarilerden oluşan Selçuklu Ordusu vardı. Üstelik sayı olarakta Gaznelilere denk değildi. Ama savaşı kazanan Selçuklular oldu. İşte bu savaş Gaznelilerin çöküş, Selçukluların ise yükseliş devrinin başlangıcı oldu. Bu savaşın adı, Dandanakan Savaşıdır.
Bugünkü senaryoda neredeyse tamamen aynı değil midir? Hatta coğrafya bile neredeyse aynı coğrafya değil midir? Pakistan evet bölgede gerçekten güçlü ve caydırıcı bir güçtür. Buna karşın Afganistan İslam Emirliği yeni kurulmuş, tıpkı tarihteki Türk Akıncılar gibi dönemin teknolojisinden büyük ölçüde mahrum daha çok komando ağırlıklı kolordu düzeninde birliklerden oluşuyor. Tıpkı Gaznelilerin, Selçukluları tehdit olarak görmesi gibi Pakistan, Afganistan İslam Emirliğini tehdit olarak görüyor. Hatta Selçuklular da, tıpkı Taliban gibi devletleşmeden önce çok büyük kayıplar vermiş ve bedeller ödemiştir. Senaryo örtüşüyor. Güç sadece sayısal ve teknolojik üstünlük değildir.
Afganistan Hindistan İlişkileri
Pakistan’ın iddiasına göre Afganistan, Pakistan ve bölgedeki Müslümanların düşmanı olan Hindistan ile Pakistan’a karşı gizli bir ittifak içindeymiş. Ama tabi bu onların sadece zannından ibaret bir durumdur. Hakikatte ise Afganistan İslam Emirliği ile Hindistan arasında ki ilişki şeri sınırlar çerçevesinde tamamen diplomatik ve ticari ilişkilerden ibarettir.
Nitekim 10 Ekimde Afganistan İslam Emirliğinin Dış İşleri Bakanı, Hindistan’a ziyarette bulunmuştur ve bu şekilde açıklama yapılmıştır. Hatta bu ziyarette Dış İşleri Bakanı aynı zamanda Diyobend Medreselerini de ziyaret ederek büyük bir ilgi ve saygıyla karşılanmıştır. Pakistan ise, Afganistan İslam Emirliği Dış İşleri Bakanının Hindistan’ı ziyaretini kendisi için bir tehdit olarak değerlendirmiştir.
ABD’nin Afganistan İşgalinde Pakistan’ın Rolü
Bugün Pakistan, Afganistan İslam Emirliği’nin, Hindistan ile ittifak ettiği yönünde tamamen asılsız iddialar ortaya atarak kendilerini meşrulaştırmaya çalışıyor. Ama 2001 yılından itibaren Afganistan işgal ediliği süre zarfı boyunca ABD’ye en büyük desteği kim verdi? Bunu da masaya yatırmak gerekmiyor mu?
Pakistan, ABD’nin 20 yıllık Afganistan işgali boyunca en büyük destekçisi olmuştur. Afganistan işgali boyunca ABD, Pakistan’ı lojistik ve istihbarat desteği için stratejik bir aktör olarak kullanmıştır. ABD’nin, Afganistan’da ki işgal operasyonları için sınır geçişi, hava üslerine erişim, istihbarat paylaşımı vesaire hep Pakistan üzerinden gerçekleştirildi.
Yani 20 yıl boyunca ABD’nin Afganistan işgalinde en büyük stratejik yardımcısı olan Pakistan bu süre zarfı boyunca din kardeşliği ve Müslümanlık hakkını gözetmezken, bugün Afganistan İslam Emirliğinin Hindistan ile olan şeri sınırlar çerçevesindeki diplomatik ve ticari ilişkilerini çarpıtıp kendine tehdit olarak görmektedir. Üstelik bunu bölge Müslümanlarına ihanet olarak değerlendirmektedir.
Peki Pakistan’ın, 20 yıllık Afganistan işgali süresi boyunca ABD’ye yardım etmesi Müslümanlara yapılan bir ihanet değil mi? Madem ki Müslümanlık davası güdüyorlar, o zaman neden Afganistan İslam Emirliğini bir devlet olarak tanımıyorlar ve kendileri için tehdit olarak görüyorlar? Dahası 20 yıllık işgal süreci boyunca ABD’ye yardım ettikleri gibi, henüz yaklaşık 3 hafta önce Bagram Üssünü isteyen ve kötü şeyler olacak diyen ABD’nin bu tehdit açıklamasından kısa süre sonra Afganistan İslam Emirliğinin hava sahasını ihlal ederek kendilerince terör operasyonu yapması tesadüf mü?
Biz buradan açıkça anlıyoruz ki Afganistan İslam Emirliği, ABD için henüz büyümekte olan yılandır ve bu yılanın başı küçükken ezilmelidir. Afganistan İslam Emirliğinin başını ezmek için ise bölgede ki stratejik kuklası olan Pakistan’ı kullanmaktadır. Bu gelişmeleri daha nasıl yorumlayabiliriz?
Pakistan İhanetiyle mi Meşhur?
Pakistan istihbarat servisi ISI (Inter-Services Intelligence) tarafından diplomatik dokunulmazlığı olmasına rağmen tutuklanarak ABD’ye teslim edilen eski Guantanomo tutuklusu Taliban kurucularından olan ve 1998-2001 yılları arasında Afganistan’ın Pakistan Büyükelçiliğini yapan Abdüsselam Zaif derki:
“Amerikalılardan daha kötüsünü yapan bir takım ülkeler var ki dikkatlerden kaçırılıyor. Mısır, Ürdün ve Pakistan gibi ABD tarafından desteklenen ülkeler, İslami olsun olmasın hiçbir kanunla meşru görülmeyecek işler işliyorlar. Komşumuz Pakistan’a bakın. Afganlara nasıl davranıyor?
Asya’da kilit rol oynayan Pakistan, hainliği ile oldukça ünlüdür. Hatta öyle ki onlar boğadan bile süt alabilirler denilir. Onların bir ağızda iki dilleri, bir başta iki yüzleri vardır. Bu yüzden de herkesin dilini konuşurlar, herkesi kullanırlar, herkesi aldatırlar. Arapları İslami nükleer güç kisvesiyle İslam’ı ve İslam ülkelerini koruduklarını söyleyerek aldatırlar. Amerika ve Avrupa’yı terörizme karşı ittifak içinde sağar ve Pakistan ve dünya genelindeki diler Müslümanları da Keşmir cihadı adı altında aldatırlar. Fakat perde arkasında ise onlar herkese ihanet ediyordur.” (Molla Ömer, Muhammet Öner, Sayfa 133, Kudemâ Yayınevi, 1. Baskı)
İşte Abdüsselam Zaif, Pakistan’ın gerçek yüzünü bu şekilde bizlere özetlemiştir. Din kardeşliğinde, Müslüman kardeşini alıp kafire teslim etmek var mıdır? Bugün din kardeşliği edebiyatı yapanlar o gün neredeydiler? Nükleer güç kisvesiyle İslam’ı ve İslam ülkelerini koruduklarını söyleyen Pakistan, Afganistan işgal edildiğinde bırakın korumayı, ABD’ye aktif şekilde destek vermiştir.
Abdüsselam Zaif bu açıklamasında sadece Pakistan demiyor, aynı zamanda Ürdün ve Mısır’dan da bahsediyor. İsrail’in Gazze işgali ve soykırımı süresi boyunca Mısır ve Ürdün’ün nasıl bir politika izlediği ise herkesçe malumdur.
Pakistan’da 13 Ekim 2025 günü Barelvi Hareketi tarafından Gazze ile Dayanışma Yürüyüşü düzenlendi. Ancak Pakistan kolluk kuvvetleri bu yürüyüşe çok sert şekilde müdahale etti. Bu müdahale sonunda ise çok sayıda kimse öldü ve yaralandı. Barelvi Hareketi, ölü sayısının yüzleri bulduğunu açıklamıştır. Alın size bir ihanet daha!
Afganistan Halen Uyuşturucunun Merkezi mi?
Afganistan İslam Emirliğine atılan iftiralardan birisi de, çok miktarda haşhaş ekimi yapıldığı ve oradan Batıya doğru büyük uyuşturucu ihracatının olduğu yönündedir. Ancak Afganistan’da haşhaş ekimi ve uyuşturucu ticareti, 20 yıllık ABD işgaliyle zirveye çıkmıştır. Bunun Taliban ile hiçbir alakası yoktur ve uyuşturucu, hiçbir devirde Taliban’ın geçim kaynağı olmamıştır.
Taliban 2021 yılında tekrar Kabil’i ele geçirip Afganistan İslam Emirliğinin kurulduğunu ilan ettikten sonra ilk icraatlarından birisi haşhaş ile kenevir ekimini ve uyuşturucu ticaretini yasaklamak olmuştur. Bu konuda ki gayretleriyle ülkede haşhaş ekimi ve uyuşturucu ticareti neredeyse tamamen bitmiştir.
Hatta Taliban’ın haşhaş ekimi ve uyuşturucu ile mücadelesi uluslararası toplum, STK’lar ve Akademik çevreler tarafından her ne kadar sert olarak yorumlansa da, insanlık tarihinin en başarılı narkotik mücadelesi olarak değerlendiriliyor. Konu ile alakalı MepaNews sitesinde yayınlanan ilgili raporu ➡️ bağlantıya ⬅️ tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bugün halen ısrarla Afganistan İslam Emirliği haşhaş ve kenevir ekimi ile ticareti yapıyor diye kasıtlı olarak kara propaganda yapılıyor. Ama gerçekte ise insanlık tarihinin en başarılı narkotik mücadelesi yapılıyor. Sadece haşhaş ve kenevir ekimi yasaklanmıyor. Aynı zamanda ülke genelinde on binlerce bağımlı toplanıyor ve cezaevi tarzı rehabilitasyon merkezlerinde tedavi ediliyor. Bu tedavi süresi boyunca aynı zamanda zanaat ve din eğitimi alıyorlar ve tedavi sonlandıktan sonra bir işe girip çalışmaları ya da eğitimi aldıkları zanaat alanında küçük ölçekte iş kurmaları sağlanıyor. Bu şekilde bir mücadele en gelişmiş denen ülkelerde bile yok diyebiliriz.
Afganistan İslam Emirliği, haşhaş ve kenevir ekiyor, uyuşturucu üretiyor ve Dünya’ya satıyor diye iftira atan diğer tüm ülkelere bakınız. Batı ülkelerinin ve özellikle ABD’nin sokaklarında uyuşturucu kullanarak zombiye dönen gençleri görebilirsiniz. Türkiye’de dahi aynı şekilde 12-13 yaşlarında dahi çocukların uyuşturucu kullandığını görebilirsiniz. Ama Afganistan İslam Emirliğinde bunların hiçbirisi yok. Çünkü orada insanlık tarihinin en gelişmiş hukuk sistemi olan İslam Şeriatı uygulanıyor.
Müslümanların İzzeti Afganistan İslam Emirliği
Neredeyse yarım asırlık işgaller ve savaşlardan sonra zorlu şartlar Taliban gibi bir asabiyyeyi bölgede doğurmuştur ve Taliban bugün Afganistan İslam Emirliğinin kurucu gerçek lideridir. Zorlu bir yarım asrın ardından Taliban liderliğindeki Afganistan İslam Emirliği, Asr-ı Saadet devrinde olduğu gibi tam manasıyla tavizsiz bir şekilde Şeriat sisteminde devlet kurmuş, bu devleti madden ve manen sürekli olarak geliştirmektedir.
Bugün Afganistan İslam Emirliğini hafife alanlar, onları yakından takip edip anlayamadıkları için ön yargılarla yaklaşıyorlar. Oysaki Taliban’ın bugün yaptığı icraat ve yatırımlar, önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde ciddi bir kalkınma ve güçlenmenin fitilini ateşleyecektir. Bunu ise İslam’ın ve Afganistan İslam Emirliğinin gerçek düşmanları yakından takip edip öngörmektedir.
Bu sebepten tamda Afganistan İslam Emirliğini son zamanlarda görünür şekilde art arda yatırım ve icraatları olduğu bir dönemde ABD Başkanı Donald Trump, Taliban’dan Bagram Hava Üssünü talep ederek verilmediği takdirde kötü şeyler olacak diye tehdit etmiştir. Bu tehditten sade yaklaşık üç hafta sonra Pakistan ile çatışmalar yaşanmıştır. Pakistan, Afganistan İslam Emirliğini ve kendi ülkesindeki Peştunları ülkesi için tehdit olarak görmektedir.
ABD, Pakistan Talibanını terör örgütü olarak tanımlar ve Pakistan’da ona uyarak aynı şekilde terör örgütü olarak tanımlar. Çünkü işlerine o şekilde gelmektedir. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, herkes kendi işine gelmeyen kimseleri çok kolay şekilde terör örgütü olarak tanımlayabiliyor. Ancak gerçekler çok farklıdır. Gerçekler, Pakistan’ın ihanetleridir.
Afganistan İslam Emirliği her ne kadar davasında haklı olsa da, Pakistan ile savaşmamak, savaşmaktan daha hayırlıdır. Çünkü Afganistan İslam Emirliğinin önceliği, kuruluş sürecinde olan İslam Emirliğini ayaklara yere sağlam basacak şekilde güçlendirmek ve kalkındırmaktır. Ancak ABD gibi düşmanlar, Pakistan gibi maşalarıyla Afganistan İslam Emirliğinin önünü kesmek için çalışacaktır.
Son olarak, Afganistan İslam Emirliğini yöneten Taliban, bazı aklı kısaların sandığı gibi cahil insanlardan oluşan bir topluluk değildir. Aksine davalarından asla taviz vermeyen, çelik gibi bir iradeye sahip olan, ferasetleri ile ümmete örnek olacak olan, hatta Müslümanlara liderlik yapabilecek seviyede stratejik bir kadroya sahipler. Ancak yolun çok başındalar. Hiçbir kafir ve zalim ordunun karşısında duramayacağı ve istikametleri Kudüs olacak olan Siyah Sancakların çıkacağı o kutlu topraklarda büyük bir İslam Devletinin temellerini atıyorlar. Bunu anladığımız zaman gerisi teferruattır.