Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Önemi Nedir?

Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Önemi Nedir?

Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Önemi Nedir? TBMM Başkanı Mustafa Şentop, İstanbul Sözleşmesinin başkan kararı ile fesih edilmesinden sonra, Sözleşmeleri feshetme yetkisinin başkana ait olduğunu belirtmiş ve yetkinin Montrö Boğazlar Sözleşmesi için de geçerli olduğunu söylemiştir. Peki Montrö Boğazlar Sözleşmesinin önemi nedir? Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözleşmeyi feshederse ne olur? Yazımda buna değineceğim.

Her şeyden evvel TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un böyle bir örnek vermesi, aslında sıradan bir şey değildir. Çünkü şu anda AKP’nin en büyük projelerinden birisi olan Kanal İstanbul, hararetli bir şekilde tartışılmaktadır. Kanal İstanbul’un faaliyete geçmesi, Montrö Boğazlar Sözleşmesinin anlamını yitirmesinede sebep olabilecektir. O sebepten bu söylem son derece ehemmiyeti haizdir ve endişe vericidir.

Lozan Barış Antlaşmasında Boğazlarla İlgili Hükümler

Türkiye Cumhuriyetinin adeta tapusu olan Lozan Barış Antlaşması, elbette Türkiye için bir hezimetti. Lozan Barış Antlaşmasında Boğazlarla ilgili hükümler incelendiğinde ise, Türkiye’nin her türlü saldırıya açık olduğu net bir şekilde ortadadır.

Çünkü Lozan Barış Antlaşması’nın Boğazlarla ilgili hükümlerine göre Türkiye, İstanbul Boğazından 15, Çanakkale Boğazından ise 20 kmlik alanın ve Marmara denizin güney kıyılarının askerden arındırılmasına karar verilmişti.

Türkiye Boğazların askerlerden arındırılmasıyla, ciddi bir güvenlik tehdidi yaşamaktaydı. Bu şartlarda Marmara Bölgesinin güvenliğinin sağlanması imkansızdı. Tek güvence, olağanüstü bir saldırı durumunda garantör devletlerin müdahalede bulunmasıydı. Ancak gelişen olaylar, bunun gerçekçi olmadığını ortaya koydu.

Türkiye’nin Boğazlarla İlgili Hükümlerin Kaldırılması Talebinde Bulunması

Birinci Dünya Harbinden sonra kurulan Milletler Cemiyeti, temelde Dünyanın yeni bir savaşa sürüklenmesini önlemeyi amaçlıyordu. Ancak 1933 yılında Japonya’nın Mançurya’ya, 1935 yılında ise İtalya’nın Habeşistan’a yapmış olduğu saldırılar karşısında Millet Cemiyeti hiçbir şey yapamamıştı. Türkiye ise bu gelişmelerden ders çıkarmış ve kendi güvenliğini sağlayacak tedbirler almaya koyulmuştur.

İlk olarak 1935 tarihinde düzenlenen Silahsızlandırma Konferansında Türkiye, Lozan Barış Antlaşmasında yer alan Boğazlarla ilgili hükümlerin kaldırılması talebinde bulunmuştur. Lakin gündemle alakalı olmadığı gerekçesiyle Türkiye’nin talebi reddedilmiştir.

Bu sırada Almanya silahlanmaya başlamıştı. Milletler Cemiyeti Güvenlik Konseyinin, Almanya’nın silahlanması meselesini konuşması Türkiye için yeni bir fırsattı. Dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, Lozan Barış Antlaşmasındaki Boğazlarla ilgili hükümlerin kaldırılması talebini yeniden gündeme taşıdı. İngiltere, Fransa ve İtalya’nın olumsuz tutumuna karşın Sovyetler Birliği, Türkiye’nin talebini haklı buldu. Bu durumda Sovyetler Birliği ve Türkiye arasında yakınlaşmaya sebep oldu.

Sovyetler Birliği ve Türkiye arasındaki yakınlaşma, Türkiye’nin kararlı duruşu; İngiltere’yi politika değişikliğine sevk etmiştir. İngiltere’nin düşüncesine göre, Akdeniz’de kuvvetli bir Türkiye, iyi bir dost ülke olabilirdi. İngiltere’nin ardından Fransa’da Türkiye’nin talebine olumlu bakmaya başlamıştı. İtalya ise Türk-İngiliz yakınlaşmasından rahatsız oluyor ve Türkiye’nin talebine karşı çıkıyordu.

Montrö Boğazlar Sözleşmesinin İmzalanması

İsviçre’nin Montrö Kentinde 20 Temmuz 1936 yılında toplanan konferans, yeni bir sözleşmenin kabulüyle sonuçlandı. Bu sözleşmeye göre Lozan Barış Antlaşmasında yer alan Boğazlarla alakalı bütün hükümler kaldırılıyor, Boğazlar üzerindeki egemenlik hakları tamamen Türkiye’ye devrediliyor. Askeri gemilerin geçişleri serbest bırakılıyor, ancak savaş durumunda askeri gemilerin geçisi Türkiye’nin iznine bağlı tutuluyordu.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi; Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya ve Japonya devleti arasında imzalanmıştır. Sözleşmeye karşı çıkan İtalya ise, 1938 yılında sözleşmeye dahil olmuştur.

İngiltere’nin geniş desteği, Boğazlar sorunun çözülmesinde ve Montrö Boğazlar Sözleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bunun sonucunca Türk-İngiliz ilişkileri yeni bir döneme girmiştir. İngilizlerin desteği ile Türkiye’de Karabük Demir ve Çelik Fabrikası kurulmuştur.

Aslında Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 20 yıllık bir geçerliliğe sahiptir. Lakin sözleşmeyi imzalayan herhangi bir devlet tarafından sözleşme feshedilmediğinden dolayı bugün halen geçerliliğini korumaktadır.

Türk Boğazları ve Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Önemi

Napolyon Bonaparte’ın: “O dar Boğazları Rusya’ya bırakmaktansa dünyanın yarısını bırakmayı yeğlerim.” sözü ve Çar I. Alexandre’nın: “Coğrafya benim Boğazlara sahip olmamı emrediyor; eğer Boğazlar başkasının elinde ise kendi evimin sahibi olmam olanaksızdır.” şeklindeki ortak anlamlı ifadeleri Türk Boğazları’nın tarih içerisindeki önemini vurgulamaktadır.

Boğazlar, başta Rusya olmak üzere Karadeniz’e kıyı olan bütün devletler için Dünya’ya açılan kapıdır. Türkiye’nin güvenliğinin mihenk taşlarından olduğu gibi, Avrupa ve Asya kıtalarını birleştiren en önemli köprüdür.

Hazar Denizi ve Orta Asya bölgesindeki petrolleri Dünya pazarına ulaştırmak için en az maliyetli güzergah Türk Boğazlarıdır.

Dünya’da ticarete konu olan bütün malların %90’ı deniz yolu ile taşınmaktadır. Bu noktadan bakıldığı zamanda Türk Boğazlarının ticari ve ekonomik açıdan ne derece ehemmiyeti haiz olduğu anlaşılacaktır. 1938 yılında İstanbul Boğazından geçen gemi sayısı 4500 iken, 2013 yılında bu sayı 46532’ye ulaşmıştır. Son olarak 2020 yılında ise 38404 gemi geçiş yapmıştır.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi ABD’yi Rahatsız Ediyor

Rusya’nın güvenliği açısından Boğazlar son derece ehemmiyeti haizdir. ABD, Montrö Boğazlar Sözleşmesi sebebiyle Karadeniz sularında askeri bir hegemonya kuramıyor. Çünkü sözleşme, ABD’nin Karadeniz sularında kalıcı olarak bulunmasını engelliyor. Yine sözleşme kapsamında Boğazlar üzerinde Türkiye onayı olmadan başka devletler savaş uçaklarıda kaldıramazlar.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi sayesinde ABD Karadeniz Bölgesinde ne hava hakimiyeti ne de deniz hakimiyeti sağlayabilmektedir. Montrö Boğazlar Sözleşmesinin bozulması durumunda yerine Karadeniz sularına kıyısı olan devletlerin ve özellikle Türkiye’nin çıkarlarını koruyan yeni bir sözleşme sağlanamazsa ABD, Karadenizde hem hava hemde deniz hakimiyeti kurmak için bölgeye çökecektir.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi Feshedilirse Edilirse Ne Olur?

Montrö Boğazlar Sözleşmesi feshedilir ve yerine yeni bir sözleşme yapılmazsa, 1982 yılında BMDHS’de (Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi) “Uluslararası Ulaştırma Amacıyla Kullanılan Boğazlar” için öngörülen transit geçiş rejiminin Türk Boğazlarında uygulanması girişimi gerçekleşebilir.

BMDHS’nin 38. Maddesine göre uluslarası boğazlardan bütün ülkelerin, eğer geçecek alternatif başka bir güzergah yoksa askeri ve ticari gemileri geçiş yapabilir. Ayrıca savaş uçaklarıda geçiş yapabilir. Burada belirtilen koşul ise, geçiş yapan ülkeler hiç oyalanmadan hızlı bir şekilde geçeceklerdir. Yani amiyane bir tabirle, eğerki Montrö Boğazlar Sözleşmesi feshedilir ve yerine yeni bir sözleşme yapılmazsa; Türk Boğazları yol geçen hanı olacaktır. Türkiye’nin geçişlere hiçbir şekilde müdahale hakkı olmayacaktır. Boğazların egemenlik hakları Türkiye’nin elinden alınmış olacaktır.

Türkiye içinde Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Önemi umarım anlaşılmıştır. Türkiye, inşallah yepyeni maceralara yelken açmaz ve Montrö Boğazlar Sözleşmesini feshetmek gibi bir hataya kalkışmaz! Yoksa bu işin sonu, Türklerin tamamen Avrupa’daki son toprak parçası olan Trakya Bölgesinden ve hatta Marmara Bölgesinden dahi atılmasıyla sonuçlanabilir. Böyle bir senaryoyu hayal bile etmek istemeyiz.

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir