Başörtüsü Sorunu Çözüldü mü?

Başörtüsü Sorunu Çözüldü mü?

Başörtüsü Sorunu Çözüldü mü? CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU, sosyal medya üzerinden yayınladığı bir videoda TBMM Başkanlığına başörtüsü sorununun çözümü için üç maddelik kanun teklifinde bulunduğunu açıkladı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Eğer samimiysen bunu yasa düzeyinde değil, anayasa düzeyinde sağlayalım.” Teklifinde bulundu. Erdoğan’ın bu teklifi ile şöyle bir soru gündeme gelmektedir. Başörtüsü Sorunu Çözüldü mü?

AKP, iktidarı boyunca her zaman başörtüsü sorununun çözüldüğünü iddia etmiştir. Bunu her zaman siyasi bir propaganda yapmıştır. Bu siyasi propaganda ile Müslüman kesimin dini duyguları sömürülmüştür. CHP ve zihniyetinden sebepte Müslüman kesimden niceleri AKP’ye oy vermiştir.

Buna ise denize düşüp yılana sarılmak denir. Ancak CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’nun, başörtüsü konusunda yasal düzenleme yapalım teklifi, aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’nin maskesini düşürmüştür.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Kemal KILIÇDAROĞLU’na, başörtüsü meselesini tamamen bu ülkenin gündeminden çıkaralım. Yasal değil anayasal düzeyde çözüm sağlayalım teklifi ne anlama geliyor?

Aslında AKP iktidarının, başörtüsü meselesini yasal veya anayasal düzeyde çözmediği anlamına geliyor. Kemal KILIÇDAROĞLU ve CHP zihniyetinin bu hususta samimiyeti ise ayrı bir tartışma konusudur. Geçmiş ne kadar samimi olduklarına şahittir.

AKP İktidarı döneminde başörtüsü serbestliğinin asıl sebebi neydi? Yıllardır bütün Müslüman kesimler başörtüsü sorununun çözüldüğünü zannetmiyorlar mıydı? İşin aslı ise, genelgeler ve talimatlarla başörtüsü meselesi AKP iktidarda olduğu sürece çözüme kavuşturulmuş gibi gözüktü.

Eğer yarın öbür gün AKP iktidardan gider ve CHP veya başka bir parti iktidara gelirse başörtüsü meselesi tekrar ülkenin gündemine oturacaktı. Kim bilir belki de yasaklar tekrar gelecekti.

AKP neden 20 yıllık iktidarları boyunca başörtüsü meselesini yasal veya anayasal düzeyde kesin olarak çözüme kavuşturmadı? Eğer başörtüsü sorunu yasal veya anayasal düzeyde kesin olarak çözüme kavuşturulsa, yarın öbür gün iktidar değişse bile kimse başörtüsünü tekrar yasaklayamazdı.

Bunun için öncelikle yasalarda ve anayasada değişiklik yapması gerekirdi. Böyle bir durumda Siyasal İslamcı olan AKP’nin işine gelmezdi. Çünkü Müslüman kesim kendilerine gebe kalmamış olurdu. Yarın öbür gün seçimi kaybetseler, tekrar iktidara gelmek için ellerindeki en etkili propaganda malzemesi olan başörtüsü meselesi olmamış olurdu.

Başörtüsü Sorununun Perde Arkası

Kemalist ve Laik olan bu rejimin devamı için Kemalist-Sol partiler hep kötü polis olmuştur. Siyasal İslamcı-Sağ partiler ise hep iyi polis olmuştur. Kötü polisten kaçan halk, iyi polisi kendine sığınak yapmıştır. Ancak en nihayetinde her iki tarafta polistir. Her iki tarafında gerçek gayesi, Kemalist ve Laik olan bu rejimi korumaktır. Bunun içinde toplum mühendisliği yapılmaktadır.

Eğer bir kimse anayasayı ve kanunları iyi biliyorsa, Devlet rejiminin aynı zamanda CHP’nin parti ideoloji olduğunu fark edecektir. Hal böyle olunca hangi parti iktidar olursa olsun, anayasa ve kanunlar CHP ideolojisinin ta kendisi olduğu için, aslında CHP’nin ruhu her zaman iktidardadır.

Geri kalan partiler sadece değişik suretlerden ibarettir. Anayasa ve kanunlar, CHP parti rejimi olan Kemalist ve Laik rejiminden arındırılmadıkça da ülkede bu konular hiç bitmeyecektir.

Eğer ki büyük bir galibiyet amaçlanıyorsa, küçük mağlubiyetler yaşanmalıdır. Küçük mağlubiyetler, büyük galibiyetlere gidecek olan basamaklardır. Kemalist-Sol kesim açısından başörtüsü sorununun sözde çözülmesi onlar adına küçük bir mağlubiyettir.

Ama Kemalist ve Laik rejimin halen zaafa uğramadan devam etmesi de bu gibi küçük mağlubiyetler sayesindedir. O yüzden Kemalist ve Laik rejimin halen zaafa uğramadan devam etmesi, Kemalist-Sol kesim açısından büyük bir galibiyettir. Bu galibiyetin asıl baş aktörleri ise iyi polis olan Siyasal İslamcı-Sağ partilerdir.

Eğer ki başörtüsü meselesi yasal ve anayasal olarak net bir şekilde çözüme kavuşturulmuş olsaydı, buna o zaman Müslümanların zaferi demek mümkün olabilirdi. Ancak başörtüsü meselesi, Kemalist ve Laik düzenin asıl koruyucusu olan iyi polislerin (Siyasal İslamcı-Sağ partiler) en güçlü silahlarındandır.

Başörtüsü meselesinin çözüme kavuşması, Siyasal İslamcı-Sağ partilerin elindeki en büyük kozlardan birisini kaybetmesine sebep olacaktır. Bu açıdan baktığımız zaman, başörtüsü meselesinin neden bugüne kadar anayasal ve yasal düzeyde çözüme kavuşmadığını daha iyi idrak edebiliriz.

Tek Derdimiz Başörtüsü mü?

Tek derdimiz başörtüsü mü? Bizim aslında tek derdimiz İslam dinidir. Dünya görüşümüz ve hayata bakışımız tamamen İslam dininin çizdiği sınırlar çerçevesinde şekillenmektedir. Başörtüsü elbette bu ülkede önemli bir meseledir. Ancak olaya şeri pencereden baktığımız zaman başörtüsü meselesi farklı bir boyuta geçmektedir.

İslam nizamında karma eğitim tahayyül dahi edilemez. Yani tesettürlü ya da tesettürsüz hiç fark etmez, kadınlarla erkekler aynı çatı altında eğitim alamazlar. İslam dininde bu kesin olarak caiz değildir. Dolayısıyla başörtüsü meselesi yasal ve anayasal olarak kalıcı bir şekilde düzelmiş olsa bile, karma eğitim olduğu sürece bununda hiçbir anlamı yoktur.

Olması gereken şey, eğitim sisteminde karma eğitimin haricinde sadece kız öğrencilerin ve sadece erkek öğrencilerin okuyacağı bir düzeninde getirilmesidir. Hem ilkokul, ortaokul ve liselerde, hem üniversitelerde bu düzen getirilmelidir. Ancak o zaman şeri olarak caiz olan bir eğitim sistemi mümkün olabilir.

Kadınların ve erkeklerin karışık olarak bulunduğu mahremiyetten yoksun bir ortamda hayır yoktur. Bu ortamlar Allah’ın razı olacağı ortamlar değildir. Dinen kesinlikle caiz olabilecek ortamlar değildir.

Müslümanlar, kızların eğitim almasına karşı değiller. Kız-Erkek karışık bir şekilde eğitim alınmasına karşılar. Çoğunluğu Müslüman olan bu ülkede, Müslümanların talepleri Laiklik bahanesiyle reddediliyor ve aşağılanıyor.

Birde tesettür sadece başörtüsünden ibaret değildir. Bugün baktığımız zaman nice başı örtülü ama süslüman dediğimiz kadınlar var. Bunların giydiği başörtüsünden Allah razı mı? Bunların giyimlerine tesettür demek mümkün mü? Başörtüsü meselesi aslında ahir zaman fitnesi olarak ne yazık ki karşımıza çıkmıştır.

Ölçüsü İslam olmayan her zaman aldanır. Öyle aldanır ki, aldandığını dahi fark etmez! Ama ölçüsü İslam olan her daim doğru yol üzere olur. Allah cümlemizi doğru yol üzere sabit kılsın!

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir