Erdoğan Hesap Sorulamaz mı?

Erdoğan Hesap Sorulamaz mı?

AKP’nin trolleri o kadar azıttılarki, artık Reis Erdoğan’ın hesap sorulamaz olduğunu gururla söyleyebiliyorlar. Erdoğan Hesap Sorulamaz mı? Onun ve partisinin yaptıklarına muhalefet edilemez mi? Tepki gösterilemez mi? Neymiş efendim, Reis ciddi bir ekonomik savaşın içerisindeymiş. Dört bir yanımız düşmanlarla çevriliymiş. O sebepten dolayı Reislerine hesap sormak kimsenin haddine değilmiş!

Zaten o Reis dedikleri Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne yaptıysa en doğrusunu yapmıştır. O Dünya ile savaşan, Büyük devletlere ayar veren cihan lideridir. O dahili ve harici düşmanları bitirendir. O olmasaydı dinimiz elden gidecekti, namusumuz elden gidecekti, açlıktan ve susuzluktan ölecektik. O geldi ve biz kurtulduk. Millet olarak şaha kalktık. İslam dini adeta dirildi. Ehli küffar ve ehli bidat mahvı perişan oldu.

Almanya Şansölyesi Merkel, her gün kıskançlıklarından dolayı sara nöbetleri geçirmeye başladı. Psikiyatristler Merkel’e şizofreni teşhisi koydular. Trump zaten Reis Erdoğan sebebiyle sonunda delirdi. Biden geldi ABD’nin başına, o da yakında aklını sıyırır. Putin ise Türkiye’nin her zaman yanında. Çünkü Reisle düşman olmak istemiyor. Paranoyak olmuş ve her gün Reisi rüyasında görüyormuş. Geceleri uyuyamıyormuş. Reis korkusu Putin’in iliklerine işlemiş.

Tövbe estağfurullah! İşte hayal dünyasında yaşamak böyle bir şey. Ancak bilinsinki, hayallerle yaşayanı gerçeklerle öperler.

Reis Ekonomi Savaşı mı Veriyor?

Peki gerçekten Reis ekonomi savaşı mı veriyor? Bu iddiaya yer gök şahit olsunki eşşekler bile güler! Yahu gerçekten buna inanan bir Allah’ın kulu kaldı mı şu güzelim memlekette? Bu saçmalığa, beyin fonksiyonları çalışan hangi insan inanabilir?

AKP’yi ölümüne destekleyen kaç kişi açıpta AKP’nin parti programını okudu? Milletin ekseri kahirinin tepki gösterdiği özelleştirme ve yap-işlet-devret politikaları, parti programının öncelikli politikaları olarak geçmektedir. Bu politikalar neticesinde vergi zulmü bu milletin sırtına kırbaç gibi vurulmuştur. Çünkü milli olan bütün kurum ve kuruluşlar, bütün milli şirketler; her yerde millilik ve yerlilik salvolarıyla milleti aldatmayı kendisine şiar edinmiş AKP’nin özelleştirme politikaları kapsamında yabancılara ve yerli işbirlikçilerine satılmıştır. Yap-işlet-devret politikaları kapsamında adeta kasıtlı olarak kazık yiyerek ihale yoluyla yaptırılan projelerde, devletin üzerine mali bir yük olmuştur. Nihayetinde devletin gelir kaynağının %99 küsuratı vergilerden ve millete kesilen saçma sapan cezalardan gelmektedir.

ABD’den Alınan Milyarlarca Dolar Ne Oldu?

2007’de yaşanan ekonomik krizde ABD, parasal genişleme politikasıyla basmış olduğu yüz milyarlarca doları gelişmekte olan ülkelere dağıtmıştır ve bu politika sayesinde ekonomik kriz atlatılmış, daha doğrusu ertelenmişti. Gelişmekte olan ülke statüsünde olan Türkiye’ye de, ABD merkez bankası FED tarafından onlarca milyar dolar verilmiştir. Ancak AKP yönetimindeki Türkiye, gelen bu paraları gayrimenkul yatırımlara (AVM, Konut, Sosyal tesis, köprü, yol, park…) yani betona gömerek hiç etmiştir. Eğitime, katma değeri yüksek üretime, ham madde üretimine, tarıma ve tarım teknolojisine… yatırılarak bu paralar değerlendirilmemiştir.

Bu hataların sancılarını ise millet olarak hepimiz çekiyoruz ve hal böyleyken Reis’e kimse hesap soramaz öyle mi! Ekonomi politikalarında yapılan hatalar zinciri bu yazının konusu olmadığından hepsine değinmeyeceğim. Ancak el insaf diyorum! Medyaya neredeyse hiç yansımayan intihar haberlerinden kimsenin haberi yok. Her gün ülke genelinde ekonomik bunalımlardan dolayı depresyona girip onlarca kişi kendi canına kıyıyor. Bunun müsebbipleri kimler?

Devlet ve Millet Olarak Düştüğümüz Faiz Bataklığı

Bugün devlet ve millet olarak düştüğümüz faiz bataklığı içler acısıdır. Bütün haneler, esnaflar, şirketler bankalara adeta köledir. Devlette küresel finans sisteminin sahiplerine adeta köledir. Devletin resmi kaynaklara göre 500 Milyar Dolar üzerinde yüksek faizli dış borcu vardır. İçerideki borçlanmayı saymıyorum bile!

Reis hem faizle güya savaşıyor, hemde devlet ve millet olarak dağlar kadar faizli borç bataklığına girmişiz bir dal uzatıp kurtarmaya çalışanımız yok! Hâl böyle iken, görünen köy ortada iken, hakikat güneş gibi parlak delillerle gözümüzün önündeyken; hangi akıl ve vicdan sahibi kalkıpta Reis faizle savaşıyor diyebilir? Sadece partisini din yapmış Ak Troller der!

Ekonomide yapılan hatalara tepki göstermek, yanlış politikaları gündeme getirmek ihanet mi ey Ak Trol zavallılar! Evet sizler zavallısınız! Partinizi din haline getirip sizin partinizi desteklemeyenlere münafık ve hain damgası vuruyorsunuz! Bizler ise bu yanlışlar silsilesini Allah rızası için dillendiriyoruz!

Hazreti Ömer ile Reisin Kıyas Edilmesi

Acebül ucâb olan en gülünç şey ise, Hazreti Ömer ile Reisin kıyas edilmesi saçmalığıdır. Bu kıyas birçok trol tarafından yapılmaktadır ama bu seferki çok farklı! Şimdi söyleyeceğim kıyası, Youtube’de Kanal Türkiye isimli sokak röportajları kanalının sahibi Mert Armağan isimli şahıs yapmıştır. Öyle bir laf ettiki bunu diyen Ak Trol sokak röportajcısı, bu kıyası bu şekilde ancak Şialar ya da bilmeyerek cahilliğinden onlardan etkilenen kimseler yapar.

Neymiş efendim, “Reise hesap sormak kimsenin haddi değilmiş! Uhud Savaşında Hazreti Ömer’e kimse hesap sordu mu?” Benzer şekilde kurmuş olduğu cümlede meseleyi Uhud Savaşı ve Hazreti Ömer’e bağlamasının bir sebebi vardır. Şialar, Uhud Savaşında Ömer kaçtı diyerek iftira atmaktadırlar. Mert Armağan denen Ak Trol, Reisi ile Hazret Ömer’i bu şekilde kıyaslayarak gerçek yüzünü göstermiş oldu, ya da gerçekte Şia değilse bile, bu söylediği ile cahil olduğunu, akaidinde bir takım sıkınlar olabileceği izlenimini bizde doğurdu.

Cahil her yerde cahildir. Kendisini Anti Kemalist ve Şeriatçı, Osmanlıcı olarak tanımlayan bu şahsiyet, dinin boynunu kendi kılıcıyla vurmaya memur olmuş olan Reis’inin ve partisi AKP’nin yularında kendine yazık etmektedir. Partisini din addederek, aslında inandığı İslam dinine en büyük ihaneti yapmaktadır.

Seni Kılıçlarımızla Düzeltiriz Ya Ömer!

Adaletin Reisi ve her türlü fitneye karşı kalkan olan Hazreti Ömer (radiyallahü anha) halife iken bir Cuma Namazında sahabeye sorar:

“Ben haktan ayrılırsam ne yaparsınız?”

Sahabelerden birisi kılıcını çekerek;

“Seni kılıçlarımızla düzeltiriz Ya Ömer!” Demiştir.

Hazreti Ömer ise Allah’a hamd ederek;

“Allah’ım sana hamd olsun, Ömer eğrildiği zaman bu cemaat içinde onu düzeltecekler var.” Der.

Ne dinler Ne de İtaat Ederiz!

Hazreti Ömer bir hutbesinde:

“Ey insanlar! Dinleyin ve itaat edin!” Der.

Bunun üzerine bir sahabe ayağa kalkar ve yerinden fırlayarak:

“Ne dinler ne de itaat ederiz!” Der.

Hazreti Ömer sebebini sorduğunda ise sahabe şöyle der:

“Giymiş olduğun şu elbisenin hesabını vermedikçe seni dinlemeyeceğiz ve sana itaat etmeyeceğiz. Zira beytülmaldan sanada banada aynı kumaş düşmüştü. Ben kendime ondan bir elbise yaptıramadım. Ama görüyorumki sen kendine elbise yaptırmışsın. Bu nasıl oldu?” Diye sorar.

Hazreti Ömer ise oğlu Abdullah’a kalkıp meseleyi anlatmasını emreder. Abdullah:

“Banada babamada birer parça kumaş düşmüştü. Ben kendi hakkımı babama verdim ve şu anda üzerinde gördüğünüz elbise, ikimizin hakkından meydana gelmiştir.” Der.

Bunun üzerine o sahabe:

“Konuş Allah’ın Peygamberinin Halifesi. Şimdi seni hem dinleriz, hemde itaat ederiz.” Der.

Erdoğan Hesap Sorulamaz mı?

Şimdi soruyorum sizlere, partisini din edinen Ak Trol gafiller! Erdoğan’a hesap sorulamaz mı? Hazreti Ömer’e bile bir parça kumaş sebebiyle dahi hesap sorulurken, sizin reisiniz kim oluyor? Hazreti Ömer’e Uhudda bile hesap sorulmadı diyerek, siz kim oluyorsunuzda Hazreti Ömer’e iftira atıyorsunuz! Hazreti Ömer, Allah’ın Resulünün halifesiyken kendisine bir parça kumaşın hesabı dahi sorulabiliyorken, Şiaların iftira attığı gibi Uhud’da Hazreti Ömer’in kaçtığını örtülü şekilde imâ etmek ve hesap soran olmadı diye iftira atmak sizin haddinize ve çapınıza mı?

Biz AKP içinde pineklenen AKP gücüyle devlette nüfuzlanan Şia casuslarınında farkındayız. Hatta sadece AKP değil, her yerdeler! Nasıl ki FETÖ’nün gerçek yüzü aşikar oldu, zamanı geldiğinde Şia casuslarınında yüzü aşikar olacaktır. İnşallah ülkede bir iç savaş çıkması suretiyle Şia casuslarının gerçek yüzü aşikar olmaz! O zaman her şey için çok geç olmuş demektir. FETÖ, AKP döneminde gücüne güç katıp AKP içinden ve onlarla kurmuş olduğu sıkı ittifakla devletin her yerine on binlerde adamını 10-15 yılda yerleştirmiş ve oluşturduğu güçle devleti ele geçirmeye yeltenmişti. Şimdi yine aynı AKP içindeki benzer asıl tehdit Şialardır. Şialar öyle FETÖ gibide yapmazlar. Bir günde müdahale edilemez. Yıllarca sürecek bir iç savaş ve akabinde devletin yıkılmasına, vatanın bölünmesine yol açarlar. Hasan Sabbah ve Haşaşiler Şia idiler ve Büyük Selçuklu İmparatorluğunu bitirdiler. Benzer tehdidin çok daha tehlikelisiyle karşı karşıyayız.

AKP döneminde İslam’a kendi kılıcıyla saldırılması hız kazanmıştır. Hakiki İslam’ın karşısına, AKP aracılığıyla sahte (Truva Atı) İslamlar çıkarılmıştır. Bu suretle din tahrif edilmektedir. En çok karşısında durduğumuz meselede budur! Dinin mihraptan yıkılmaya çalışılması!

Dinimizde Koşulsuz Biat Yok!

Partisini din haline getiren Ak Troller bilmelidirlerki, dinimizde koşulsuz biat yok! Biz koyun değiliz. Biz hakkın ve hakikatın peşinde olan Müslüman insanlarız. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır! Muhalefet ettiğimiz ve karşı çıktığımız meseleler bellidir.

Biz ne körü körüne herhangi bir partiyi destekleriz, ne de körü körüne bir partiye hususiyetle iktidara muhalefet ederiz. Çünkü biz ahmak ve gafil değiliz! Bizim desteklerimizinde altı doludur, muhalefet ettiğimiz meselelerinde altı doludur. Biz Cenabı Haktan başta kimsedende korkmayız! Resulü Ekrem Efendimiz (aleyhisselâtüvesselam) bir hadisi şerifte:

“Cihadın en faziletlisi, zalim sultanın karşısında hakkı ve adaleti söylemektir.” (Ebu Davud, Melâhim, 17/Tirmizi, Fiten, 13)

Siyaset, dinin yeniden inkişafı ve yücelmesi için bir araçtır. Ama dini siyasete alet edenler, siyasetle dini tahrif edip mihraptan yıkanlar lanetlidir. Allahın, Peygamberin, bütün peygamberlerin, meleklerin, sahabelerin, gelmiş geçmiş bütün Müslümanların laneti; dini siyasi emellerine alet eden ve dini tahrif edip mihraptan yıkma faaliyetleri yürütenlerin üzerlerine olsun! Ahirette kimse onların yüzlerine bakmasın. Burunları sürtüne sürtüne Cehennemin dibini boylasın!

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir