Vakıf Vurgunları; Milletimizin kadim kuruluşlarından olan, yaralı askerler ve afet mağduru insanların ihtiyaçları için 1877 yılında Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han Hazretlerinin müsadesi ve desteği ile Marko Paşa ve Dr. Abdullah Beyin girişimleri ile kurulan, tarihinde pek çok savaş ve afette milletimizin yaralarını sarmış güzide milli ve yerli bir kurum. Ne yazık ki böyle saygın bir kurumu vakıf vurgunları başlığı altında ele almak mecburiyetindeyim.
Son dönemde adı sayısız skandal ve insanların hayırları, bağışları ile yaptıkları uçuk ve gereksiz harcamalar, para transferleri ile gündemde olan Kızılay; şahsi nezdimde şaibeli işlemler ve transferler yapan millete değil, iktidar gücü ile yolsuzluğa bulaşmış kimselerin mezbelelik alanına dönmüştür.
Tabi ki bu menfi görüşün sebebi Kızılay gibi bir kurumun yapmış olduğu güzide hizmetler değil, yönetimdeki şaibeli şahıslar sebebiyledir. İktidarın, kendine kamusal ve ekonomik güç elde edebileceği liyakat değil sadakatin ön planda olduğu yönetimlerden Kızılay’da nasibini aldı.
2016 yılında Güroymak adliyesine Çetin Yavuz tarafından yapılan suç duyurusu ile Kızılay yönetiminin kirli çamaşırları göz önüne serildi. Suçlananlar arasında Binali Yıldırım’ın kardeşi İlhami Yıldırım’ında bulunduğu Kızılay yönetimi çok ağır suçlamalar ile karşı karşıya kaldı.
Kızılay Yönetimi Hangi Suçlamalarla Karşı Karşıya Kaldı?
-
-
- Kurban hisselerinin eksik ve hijyenik olmayan İslami kesim usullerine aykırı şekilde kesimesi,
- Yüzlerce gayrı-menkulu olduğu halde AKP’li, MÜSİAD üyesi işadamımın köşkünü 12 bin dolar gibi uçuk rakama kiralamaları,
- 47 yönetim kurulu üyesinin en düşük 14 bin TL, en yüksek 31 bin TL maaş almaları,
- Kızılay’ın iş yaptırdığı yahut sarf malzemesi ve yardım malzemelerini tedarik ettiği firmaların Kızılay yahut AKP yöneticilerine ait olması gibi!
-
Savcılığa bu ve benzeri konularda yapılan şikâyet neticesinde harekete geçen mahkeme ve savcılığın yapmış olduğu tahkikat sonucu Kızılay’a kayyum atanmasına karar verildi. Dr. Kerem Kınık ve yönetimi büyük bir hesaplaşma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Lakin Ankara’dan gelen talimat ve kararlar neticesinde kayyum kararı iptal edilerek mevcut yönetim ipten alındı.
Son günlerde tekrar gündeme gelen yeni bir skandal ile milli ve yerli kadim kurumumuz Kızılay’ın soygun düzeninin bir parçası, hatta adeta çantacısı olduğu ortaya çıktı. Fakat yandaş medya ve sosyal medya trolleri ve yönetimin çok doğru bir şey yapmış gibi açıklamaları ile olayın üzeri örtbas edilmeye çalışıldı.
Son skandala göre BAŞKENT GAZ şirketinin 8 milyon $, yani 48 milyon TL’ye yakın bir rakamı vergi vermekten kaçınarak Kızılay’a; Kızılay’dan Ensar Vakfına, Ensar Vakfından TÜRGEV Vakfına, TÜRGEV Vakfı ise Amerika’da faaliyet gösteren TÜRKEN Vakfına bağışlıyor olmasıdır.
Evet sürekli artan fahiş zamlar ile 40 TL’lik doğalgaza 100 tl ödüyorsunuz ve doğalgaz firması bunun vergisini ödemekten imtina edip kaçındığı için 8 Milyon $ gibi bir rakamı 75 bin dolarını KIZILAY’IN kullanması, geriye kalan 7 milyon 925 bin doların Ensar Vakfının yurt inşaatına verilmesini içeren bir anlaşma ile Kızılay’a bağışlıyor.
ENSAR Vakfı, TÜRGEV ile bir olup TÜRKEN vakfına bu parayı yolluyor ve Amerika’nın en gözde yerlerinden Manhattan bölgesinde 21 katlı öğrenci yurdu yapıldığı söyleniyor. Üstelik bu vakfa aktarılan para 330 Milyon Doların üzerinde!
Bu işin yasal ve kanuni kısmıdır. Yani bu transferler tamamen yasaya uygun yapılıyor. Peki yasayı koyan ve uygulayanlar işin tamamen kılıfına uygun olmasını sağlayanlar kimler. İktidar sahipleri olan AKP!
Bahsi Geçen Para Transferlerinin Yaşandığı Vakıflar Kimlere Ait?
Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlunun, kızının, damadının, akrabalarının, partililerinin, eşinin, dostunun, hemşehrilerinin; kurucusu, yönetim başkanı ve yönetim kurulu üyesi olduğu vakıflar!
TÜRGEV, TÜGVA, KADEM, ENSAR, TÜRKEN, T5 bu ve bunun gibi vakıflar iktidarın, devlet gücü ve yaptırımı ile yandaşa verilen ihale karşılığı bağış, yardım, sponsorluk adı altında kendileri ve yandaşlarını finansal olarak kanalize ettikleri paravan kurumlardır.
Doğalgaz firması iktidara vergi vermekten kaçındığı için yönetim kadrosu iktidarın emrinde olan ve kamu yararına hizmet eden örgütler kapsamında olan Kızılay’a 8 Milyon $ bağış yapıyor. Kızılay, iktidara yakın olan Ensar’a 8 milyon Doları bağış yapıyor.
ENSAR Vakfı ise Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlunun vakfı TÜRGEV ile ortaklaşa anlaşma yapıp gelen 8 milyon Doları yine Recep Tayyip Erdoğan’ın kızının, akrabalarının kısacası elemanlarının yurt dışı vakfına bağışlıyor ve bunu utanmadan sıkılmadan savunup doğru bir şey yapmış gibi bu vurgun ağının elemanlarını kahraman ilan ediyorlar.
Evet ortada bir soygun var ama ne izah nede ispat edebiliyorsunuz. Tüm her şey yasal ve kanuni. Ama unutmayın ki her yasal olan hak değildir.
TÜGVA, ENSAR, TÜRGEV, TÜRKEN bu dosyalar şimdilik bu kadar. Okyanusda damla misali!
Ara ara tafsilat ve yapılan dolapların ifşası gelecek beklemede kalın. Rabbim bu Necip milleti dolandıran, istismar eden herkese gün yüzü göstermesin.