HDP’nin Belediyelerine Kayyum Atanması konusu üzere diyoruz ki; Terörü destekleyenler ve onların propagandasını yapanlar elbette cezalandırılmalıdır. Hele ki bu destek verenler siyasi, gazeteci, veya memur ya da aydın hüviyetinde kimseler ise; misliyle cezalandırılmalıdırlar. Tabi ki, buna hiç kimsenin itirazı yoktur. İtiraz olunan nokta, cezanın vaktinde değilde kendi işlerine gelen vakitte verilmesi ve bunun sosyolojik etkisinin, ilgili kitlelerin teröre yönelmesine zemin hazırlamasıdır.
Eğer bu HDP’li belediye başkanları, henüz seçim sürecinde iken terör destekçileri ve propagandacıları oldukları gerekçesiyle adaylıkları kabul edilmeseydi (ayrıca bu suçun cezası adaylıklarının kabul edilmemesi veya görevden alınma değil, hapis cezasıdır), o zaman kamuoyu bu kadar hararetli olmazdı ve kimse tepki göstermezdi. Lakin bizim uyanık iktidarımız kendi hesabına başka bir şeyler düşünmüş belli ki!
Eğer seçimden önce bu şahısların adaylığı onaylanmasaydı HDP’den başkaları aday olacak ve her halükarda HDP, seçimleri kazanacaktı. Ama AKP, onların seçimleri kazanmasına müsaade etti ve seçimden sonra onları görevden alıp, belediyelere kendi adamlarını kayyum atamak suretiyle, belediyeleri kendi yönetimlerine aldılar. Kendi namlarına elbette akıllıca bir adımdır. Seçimden evvel bu şahısları sabote etselerdi, seçimden sonra bu şahısları görevden almak suretiyle yerlerine kendi adamlarını kayyum olarak atayıp belediyeleri yönetme fırsatından mahrum kalacaklardı. Lakin, sosyolojik açıdan bölge halkını belkide teröre yaklaştıran bir adım attıklarının acaba ne kadar idrakinde haşmetli AKP iktidarımız?
Yani ne yazık ki, kendi ikballeri ve güç hırsları uğruna memleketi ateşe atmaktan çekinmeyen birileri iktidarda! Bu durumda son derece endişe vericidir. İktidarın terörle mücadele politikaları ne yazık ki yapıcı değildir. (Zaten halkın genelini kutuplaştırmalarıda ayrı bir meseledir. Ama bu mesele bu yazının konusu olmadığından es geçiyorum.) Yapılan bu hamle, bölge Kürt halkının iradesine saygısızlık ve suikast olarak algı oluşturmuştur. Bölge halkını ve özellikle bölge gençliğini teröre yakınlaştırma tehdidi meydana çıkmıştır. Tabi bu bir varsayımdır ve umarım korktuğumuz gibi olmaz.
Herkes biliyor ki terörden dolayı en büyük mağduriyeti yaşayan kesim, Doğu halkı olan Kürt vatandaşlarımızdır ve halkın çoğunluğu, terörün bitmesinden yanadır. Eğer ki Kürt halkı temsil edilecekse demokratik yollardan temsil edilip, Kürt halkının hakkı demokratik yollarla savunulmalıdır. Halk bu düşünceler doğrultusunda HDP’ye oy vermektedir. Kürt halkının bu siyasi görüşü elbette makuldur.
Sonuçta kendilerini siyasi, toplumsal mecralarda temsil eden birilerini görmek istiyorlar ve terörden illallah etmişler, çok acılar yaşamışlar. Ama HDP’nin vaziyeti ayrıca tartışılır elbette! (Ayrıca ne yazık ki PKK’yı destekleyen ve HDP’ye, PKK’nın siyasi temsilcisi olduğu için destek verenlerde var. Lakin bu çoğunluğun görüşü değildir. Çoğunluk Kürt halkı HDP’yi, Kürt halkını siyasi olarak temsil etsin diye desteklemektedir. Ama gerçek olan; HDP’nin, PKK’nın siyasi uzantısı olduğudur.) Bu hassasiyetten yola çıkarak iktidarımızın daha hassas haraket etmesi gerektiği yerde, görünen vaziyetten anladığımız; iktidarımız üç şehrin daha belediye yönetimini ele geçirmek için şeytanın aklına gelmeyen ali cengiz oyunları çevirmiştir.
Zamanında Müdahale
Müdahale zamanında yapılmalıdır. Yani terörle ilişkisi olanlar, onları destekleyenler daha siyasi bir hüviyet kazanmadan yolları tıkanmalıdır ve gereken yasal işlemler tatbik edilmelidir. Ancak onların siyasi her mecraya girmesine bilerek göz yumup, sonrada bunlar terörist veya terör yandaşı demek hem akla ziyandır, hemde etik değildir.
Akla ziyan olmasının sebebi, terörle ilişkisi olduğu bilinen şahısların siyasi mecraya dahil olmasına bilerek göz yumulmasıdır. Etik olmayan kısmı ise, bunlara bilerek göz yumduktan sonra kendi işlerine geldiği zamanlarda operasyon yapıp, bu siyasilerin devre dışı bırakılmalarıdır. Bunun sebebi ise, Kürt halkının tercihlerine saygısızlık yapılmasıdır ve Kürt halkının yanlış tercih yapmasına bilerek sebebiyet verilmesidir. Çünkü Kürt halkı, yukarıdada belirttiğim gibi HDP’yi PKK güçlensin diye değil, PKK’nın bitmesi ve Kürt halkının siyasi platformda temsil edilmesi için destekliyor. Ama haşmetli iktidarımız, bu şekilde fırsat operasyonları ile Kürt halkı gözünde hem kendilerine olan güveni zedeliyorlar, hemde onların iradelerine suikast düzenlemek suretiyle; PKK’nın elinin güçlenmesine zemin hazırlıyorlar.
Ayrıca en büyük handikap şudur ki, belediyeye bir çöpçü almak için bile işe başvuranların yedi sülalesinin özellikle FETÖ başta olmak üzere terörle ilişkisi var mı diye araştırılıyor ve işe başvuran vatandaşın ailesinden hatta akrabalarından birinin Bank Asya’dan hesabı var diye bu vatandaş belediyeye çöpçü bile olamıyorken, nasıl oluyorda terörle ilişkili olan şahıslar belediye başkanı olabiliyor ve hatta milletvekili seçilip meclise girebiliyor? Hatta bakan, cumhurbaşkanı başdanışmanı bile olabiliyor da, oralara girmeyelim şimdi! Ak trollerin cevabı, bizim vatan haini ve münafık olduğumuz yönündedir!