Doğu Türkistan Zulmü ve Milli Acziyetimiz

Doğu Türkistan Zulmü ve Milli Acziyetimiz

Doğu Türkistan Zulmü ve Milli Acziyetimiz Allah’ın aslanlarından bir aslan; siyah sarıklı, çatık kaşlı ve büyük komutan, Kudüs fatihi Selahüddin Eyyübi Hazretleri! Gülmemeye yeminli, tebessüm sadaka iken mümin nasıl yemin eder tebessüm dahi etmemeye?

İslamın en mukaddes üç şehrinden Kudüs; haçlı kafirinin elinde iken Kudüs’ü fetih edip İslam yurdu yapana kadar gülmek yakışmaz deyip başına sardığı siyah sarığını çıkartmamaya, gülmemeye yemin etmiş büyük komutan, sonunda Allah’ın inayeti ile Kudüs’ü fetih eyleyip, sarığını çıkartmış.

Bugün öz yurdumuz, ata toprağımız Türkistan ellerinde öz kardeşlerimize, Peygamber Ümmetine; kafir ve Komünist Çin tarafından akıl almaz ve vicdan kabul etmez işkenceler yapıyor. Evlerine Komünist Çin kafiri erkekler veriyor kontrol altına almak için! Namazını, abdestini yasak edip esir ediyor.

Dertleri kuş kadar canları değil, o kuş kadar canlarında taşıdıkları dağlar kadar büyük iman!

Dertleri İslam olmaları, dertleri Peygamberimizin Ümmeti olmaları! Dertleri; 80-100 milyon küsür Müslüman Uygur Türkü asimile etmek, yozlaştırıp İslam’a düşman etmektir.

Peki bize ne oluyor, biz nasıl Müslüman, nasıl şehit evladıyız?

Nasıl İslam ocağında kendimizi Selahüddin Eyyübi ile aynı çizgide görebiliyoruz?

Ne oldu bizim sağlam itikadımıza, imanımıza, gücümüze, kardeşliğimize?

Anca lanet okuyup vicdanımızı hafifletip, üzüldüğümüzü söyleyip kendimizi avutuyoruz!

Bizim acımamız gereken, üzülmemiz gereken Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz değildir.

Onlar Hazreti Yasir, Hazreti Sümeyye, Hazreti Bilal gibi iman etmenin, Peygambere, Allah Azze ve Celle Hazretlerine bağlılıklarının bedelini ödüyorlar. Canlarını, mallarını, vücutlarını, evlatlarını Cennet, Cemal-i İlahi ve şehadet karşılığında bedel olarak ödüyorlar.

Biz kendimize acıyalım, kendi Müslümanlığımıza acıyalım! Hangi hayatın bedelini ödüyoruz ona acıyalım!

Bir köpek ölse insan hümanist oluyoruz!

Yılbaşı kutlayanları tazir, telkin ve yetmezse telin etmezsek rahatsız oluyoruz. Beşiktaş bir gol kaçırıp mağlup olsa kendimizi tarumar edip parçalıyor, sakatlanan oyuncularına günlerce yas tutuyoruz!

Avrupa’da bir manyak on-on beş kişiyi vurunca, devlet erkanı ayaklarına gidip yürüyüşe katılıp acılarını paylaşıyoruz!

Ama bir değil, yüz değil, bin değil milyon Müslüman; sinek gibi avlanırken sesimiz çıkmıyor!

Ümmetin hali kıyıya vuran bir fok balığı kadar, derisi için avlanan hayvanlar, sosyal medyada fenomen olan bir ibnenin hakkı kadar bile gündem olmuyor.

Neden yahu neden?

Neden yeryüzünün en ucuz kanı Fahri-Kainat Efendimizin ümmetinin kanı?

Ey insanlar bizde öleceğiz, bizde toprak olacağız, yeryüzünde adımızı bilen son kişi öldüğünde hiç yaşamamış olacağız. Yerimiz, yurdumuz, işimiz, aşımız, tarlamız, dükkanımız hiç bilmediğimiz insanların, nesillerin malları olacak. Götürebileceğimiz tek şey iman, haysiyet ve şerefimiz olacak.

Nasıl, nerede, ne zaman öleceğimizi Allah’dan gayrı bilemez. Ama biz nasıl öleceğimizi bilebiliriz. Ya zillet ve rezalet, ya şeref ve haysiyet ile ölmek.

Unutmayın!

Doğu beldelerinden bir beldede Müslüman bir hanım kafirin eline esir düşse doğu, batı, kuzey, güney nerde, ne kadar Müslüman var ise hepsine o hanımı kurtarmak, hepsine cihad etmek farz olur. Ama bizim kanımız donmuş! Şuurumuz, bilincimiz silinmiş, cesaretimiz tükenmiş bir değil, bir milyon Müslüman hanım öldürülürken hala korkuyor, hala susuyoruz.

Din aynı din! Peygamber aynı peygamber!

Sırf senin Peygamberine iman ettiği için zulmedilen kardeşine sahip çıkmıyor, görmezden geliyorsan; aynı peygamberden nasıl şefaat bekler, nasıl ümmetlik isteyebilirsin ki?

Kafir dediğimiz, dış güçler diye bilendiğimiz, Kuran’ın necaset diye tarif ettiği kafirler; o kafirlerin devletleri bile bu zulme sessiz kalmayıp; Çin kafirine ültimatom verirken, bildiri yayınlayıp kınayıp bu zulme son verilmesi gerekir derken bize ne oluyor!

Bize ne oluyorda sessiz kalıyoruz? Sessiz kaldığımız yetmezmiş gibi Uygur mazlum din kardeşlerimize terörist deyip, kafirlere Hak sahibi denilmesine neden müsaade ediyoruz?

Neden Çin’in ulusal ve ve iç güvenliği bizim Erkan-ı Hükümet için büyük önem arz ediyor?

Çin’in verdiği, hükümetin yandaşına arpalık edeceği 3-5 Milyar Dolar kredimi susturuyor bizi?

Milletin umudu, ümmetin ümidi diye peşinden gittiğiniz eski mücahit yeni müteahhit kodoman heriflerin ticari faaliyetlerinin sekteye uğraması mı korkutuyor?

Yahut Çin kafirinin ticaret yolu projesimi elimizi kolumuzu bağlıyor?

Gördünüz değil mi? Almanya’da yetişen bir Türk olan Mesut Özil’in bir tweeti bile nasıl göze çarpıp Çin’den tepki geldiğini?

Eli ile düzeltebilen eli ile, dili ile düzeltebilen dili ile, hiç birini yapamıyorsan kalbinle buğz ederek zulme mani ol diyor Peygamber Efendimiz!

Herkesin eli var, dili var, kalben buğz etmenize gerek yok.

Ama buğz eden öyle bir kısım insanlar varki, buğzları Allah için değil, buğzları reisleri için olan, ölen bizden biri ise salya sümük ağlayan, bizden olmasa bile reislerini seviyorsa Mısır için ağlayan, bizden değilse ve reisleri için değer ifade etmiyorsa Doğu Türkistan için gıkını dahi çıkaramayan, dilini dahi oynatamayan, Allah zulmü er ya da geç yerle yeksan edecek! Ama sadece zulüm yapan değil, sessiz kalanlarda, şakşak tutanlarda yerle yeksan olacak!

Rabbim ya onları bizim elimiz ile zulümden kurtarsın, yahut bizleride onlarla beraber etsin.

Evvela bana ibret alabilmeyi, samimi olabilmeyi nasip etsin!

Allah sıcak yatağımda, sıcak evimde değil; razı olacağı yerde, razı olacağı hal üzere; ya zulme karşı dururken mazlum için adalet ararken, yada yolunda hizmet ederken emaneti teslim etmeyi nasip eylesin.

Yazan - Yusuf Yiğit

Avatar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir