İslami Dayanışma Oyunları mı?

İslami Dayanışma Oyunları mı?

İslami Dayanışma Oyunları mı? Bu yıl Konya’da düzenlenen 5. İslami Dayanışma Oyunları, nice Müslüman kimseyi hayretler içerisinde bırakmıştır. Konya İslami Dayanışma Oyunları 2022 olarak da adlandırılan bu organizasyon, hiç şüphesiz ki küfür ve haram organizasyonudur. Bu organizasyonun devlet eliyle İslam adı altında düzenlenmesi, İslam dinine yapılabilecek en büyük ihanetlerdendir. Dini siyasete alet edip, milletin dini duygularını sömürenlerden başka ne beklenir ki?

Bir yandan yaptıkları organizasyonun adını İslam koyuyorlar, İslami Dayanışma Oyunları diyorlar! Diğer yandan ise İslam’ın haram ve küfür olarak gördüğü ne kadar cürüm varsa işliyorlar! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Bu İslam diniyle alay etmek değil de nedir?

Geçmişte FETÖ’nün henüz AKP ile etle tırnak gibi olduğu dönemlerde Türkçe Olimpiyatları vardı. Fetullah Gülen, Muhterem hocaefendi olarak dillerden düşmezdi. Ümmetin kızları ve oğlanları Türkçe şarkılar söylerdi. İslam’ın haram kabul ettiği şarkılar!

Bugünde, kadınlar yarı çıplak olarak çeşitli spor oyunları oynuyorlar. Hatta başında örtü lakin altında sadece don olan kadınlar koşu sporu yapıyorlar. Adına ise İslami Dayanışma Oyunları deniliyor!

Kadınların İslami adı altında yarı çıplak oyunlar oynaması da, başörtülü kadının donla bu oyunlarda bulunmasıda faciadır. İslam diniyle alay etmektir, İslam dinini ve haramı hafife almaktır. Bunlar ise küfürdür.

Bu oyunlarda yer alanlarda, bu oyunları düzenleyenlerde sorumludur ve haram işlemelerinin yanında, İslam diniyle adeta alay ederek küfre düşmüşlerdir. En başta da, bir takım sözüm ona Ehli Sünnet çevreler tarafından Ümmetin reisi ve mazlumların umudu olarak kabul edilen, ehveni şer olarak kabul edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan küfre düşmüştür. Çünkü haram bir işe besmele ile başlamak kişiyi dinden çıkarır. Evliyse nikahı düşer! Hem iman hemde nikah tazelemesi icap eder!

Et Görmekten Bıkanlar Neredeler?

Cenabı Allah bazı kimselerin ikinci yüzünü, yani gerçek yüzünü insanlar görsün diye bir takım havadisler yaratır. Bu havadislerle insanlar aynı zamanda ikaz edilmiş, uyandırılmış olur. Ancak insanların uyanmasıda bir nasip meselesidir.

Diyanet İşlerinde vazifeli olan bir vaiz, haftalar evvel bir sohbetinde coşmuştu. Kürsünün verdiği gazla celallenip, açık gezen kadınlara tepkisini en sert şekilde ortaya koymuştu. Sohbetin sloganı ise, “Et görmekten bıktık!” İdi.

Vaizin bu sohbetinden sonra Ak Trol olan bütün sözde İslami kesimler bu vaizi sosyal medyada destekledi. Millet İttifakı olan altılı masayı hedefe koydular. AKP giderse işte bunlar gelecek dediler. Vaize muhalif kanattan gelen tepkilere karşı vaize sahip çıktılar. “O yalnız değildir!” Dediler.

Vaiz adeta Ümmetin sesi olmuştu. Korkusuz vaiz baktıki bütün Ak Trol ordusu arkasında, gaza gelip “azdan az çoktan çok gider!” Diyerek kendisine tepki gösterenlere racon dahi kesmişti.

Bu vaizin, “Et görmekten bıktık!” Demesinden az vakit geçmedi, 5. İslami Dayanışma Oyunları skandalı patlak verdi. Adı İslami olan bu organizasyon adeta et pazarıydı. Lakin et görmekten bıktığını söyleyip isyan eden cesur vaiz suspus olmuştu. Kendisinden beklenen o aslan kükremesi bir türlü gelmiyordu. Ancak kükremeye cesaret edemeyen o vaiz sonunda ürkekte olsa şöyle bir tweet atmıştı:

 


Halbuki bu vaizden beklenen çıkış bu kadar sönük olmamalıydı. Ancak bu vaiz eğer 5. İslami Dayanışma Oyunları konusunda kürsüden en sert şekilde tepkisini gösterseydi, acaba Ak Trol ordusu kendisine yine de sahip çıkar mıydı? Ben hiç zannetmiyorum! Bunu kendiside çok iyi bildiği için, aslan gibi kükreyemedi.

Tepkisini kedi gibi miyavlayarak ortaya koydu. O da hadiseden günler sonra kendisine yapılan baskın taleplerin neticesinde zoraki olarak! Önce bir ortamı yokladı. Baktıki çok kimse, ne şiş yansın ne de kebap şeklinde tepki ortaya koydu ve susması da karizmasına zarar verecekti. En iyisi bende miyavlayarakta olsa tepkimi ortaya koyayımda, sessiz kaldı demesinler düşüncesiyle!

Yapılan Şey Toplum Mühendisliğidir

Her şey AKP’nin oylarını korumasına ve artırmasına hizmet ediyor. Toplum psikolojisi bu şekilde işliyor.

Bunun adı emri bil maruf nehyi anil münker değildir. Bunun adı emri bil maruf nehyi anil münker kisvesine bürünmüş toplum mühendisliğidir!

Bir yanda topluma hakikatları kürsüde cesurca anlatan vaiz, diğer yanda onun vaazı üzerinden hem vaizi hemde iktidardaki partiyi ve cumhurbaşkanını hedef alan muhalefet İslam düşmanları!

Bu senaryoda saf niyetli Müslümanlarda manzarayı değerlendirip Erdoğan ve AKP’ye oy verecekler. Yani tipik iyi polis kötü polis taktiğinden başka bir şey değil! Nihayetinde ikiside polis! Görevleri ise Kemalizmin emniyet ve asayişini sağlamak!

Kötü polisle Kemalizmin emniyet ve asayişini daha fazla sağlayamayacaklarını, dinde reform ve güncelleme yapamayacaklarını çok iyi bilen dış mihraklar, iyi polisle bu düzeni devam ettiriyorlar. Dinde reform ve güncelleme operasyonlarını gerçekleştiriyorlar.

Her şey tefekkür ve idrak meselesi!

Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az!

Halil KONAKÇI’yı Göreve Davet!

Derin Tahkik sitemizin değerli yazarı ve dava arkadaşım, din kardeşim Yusuf YİĞİT kendi Facebook hesabında, Halil KONAKÇI’yı Göreve Davet Çağrısı başlıklı bir yazı yazmıştı. Bende onun yazısını makaleme ekledim.

Yıllardır “İslâmi Oyunlar!” alanında tarih yazarak iktidarda kalan İslâmcı iktidar ve tâbi oldukları Protestan İslâm Hilafeti hamiliğinde Konya’da İslami Dayanışma Oyunları adı altında ümmetin kızları daracık elbiseler içinde kıçı başı her yeri açık kızlar ve oğlanlar birbiri ile yarıştırılıyor!

TRT SPOR ekranı fenomen vaizin tabiri ile Et Pazarı gibi! Ama İslami Et Pazarı!

Senin dinleyenin çok, kameran daha kaliteli Halil hocam.

Hadi çık şimdi kameralar karşısına aslanlar gibi kükre!

De ki onlara:

“Başına “İslâmi” kelimesini ekleyerek, İslam’ın ismini, Allah’ın dinini, Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) şeriatını hoşgörü ve kardeşlik mottosu ile istismar edenler, çıplak ve dandik tesettürlü kızları, oğlanları yarıştırıp üstüne birde şarkıları ile ümmeti küfre sürükleyenlere konser verdirenler bu küfre siyasi ve dünyevi endişeleri ile sessiz kalıp alkış tutanlar, hatta gurur duyup hürmet duyanlar imansızdır, hatta daha ağırı münafıktır.”

Bunları sen demezsen kim der hocam?

Nede olsa #HalilKonakçıYalnızDeğildir…

İslam Dininin Protestanlaştırılmaya Çalışılması

Siyasal İslamcı AKP’nin, asıl gayesi din ya da vatan değildir. Gayeleri milletin dini duygularını suistimal etmek, milleti din ile aldatıp dini tahrif etmektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözünü iyi hatırlayınız:

”İslam dininin güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da acizler bunlar!”

İşte böyle bir kimseyi, “Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin, sizden olan ulü’l emre de…” (Nisa, 59) ayetinin arkasına sığınıp bazı sözde Ehli Sünnet Müslümanlar destekliyorlar. Ümmetin lideri, Dünya lideri, mazlumların umudu olarak kabul ediyorlar.

Ancak itaat ettiğimiz Allah ve Resulüne baktığımız zaman, sözde Ehli Sünnet geçinenlerin kastettiği ulü’l emre itaat etmeyi, Allah ve Resulüne isyan olarak görüyoruz!

Çünkü aynı ayetin devamında Allahü Teâlâ Hazretleri, “…Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz (Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız) onu, Allah’a ve Peygambere götürün. Bu elde edilecek sonuç bakımından hem hayırlıdır hem de en güzelidir.” Diye buyuruyor!

AKP’nin günah galerisini açtığımız zaman ve mevzuyu Allah’a ve Peygambere arz ettiğimiz zaman, sizce sonuç ne çıkacak? Allah ve Resulü, İslam dininin protestanlaştırılmaya çalışılmasından, bunca fitneden, bidattan, küfürden sizce razı mı?

Eğer Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, o vakit sizin işaret ettiğiniz ulü’l emre itaat etmeyenleri kendi iki gram aklınızla mimleyeceğinize, samimi ve yiğitseniz mevzuları Allah ve Resulüne taşıyalım! Bütün mevzuları Şeriat-ı Garra-yı Muhammediye rehberliğinde ele alalım!

Ehli Sünnet Müslümanların bir an evvel uyanması ve silkelenmesi lazım! Unutmayın ki büyük düşmanlar, içimizdeki Müşriklerin eliyle yapamadığını, bizden gözüken Münafıkların eliyle yapmaya çalışmaktadır. Denize düşen yılana sarılır misali, AKP’ye sarılmaktan vazgeçin! O denizden sizi kurtaracak olan Allah ve Resulünün ipine sımsıkı sarılın!

Yazan - Yavuz Şahin

Yavuz Şahin
Bir şeyi bilmek ve istemek başka, onu hayata geçirmek başka şeydir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir