Mülkiyetsizleştirme Projesi Nedir? İnsanların bilinçlenmesi gereken en önemli meselelerden birisi de budur. Eğer insanlar bu konuda bilinçlenip kendilerini bu mülkiyetsizleştirme tuzağından korumazlarsa, öyle gözüküyor ki ellerinde ne var ne yok her şey gidecek. Ancak böyle bir sürece insanlar gözü kapalı ve gönüllü olarak sürükleniyorlar. Öyle ya! Ne ediyorsa insan kendine ediyor!
Dünyada yaşayan belli bir takım insanlar düşünün. Bu insanlar doymak ve tatmin olmak bilmiyorlar. Dünya servetinin belki de yarısı bu azınlık elinde bulunuyor. Ama onlar daha fazlasını istiyorlar. Daha fazlası az olur. Dünya da ne varsa tamamını istiyorlar. Dünyanın kendisini de istiyorlar. Onlar açıkça tanrı olmak istiyorlar. İşte bu azınlık, insanların tamamını mülkiyetsizleştirmek istiyor.
İnsanların tamamı mülkiyetsizleştiğinde, Dünyada ki her şeyin tek mutlak sahibi bu azınlık olacaktır. İnsanlar ise, o azınlığın istediği standartlarda yaşayacaklar. Her insan birer köle olacak. Ama bu kölelik, Firavun devrindeki kölelikten çok daha farklı bir köleliktir. Öncelikle Mülkiyetsizleştirme Projesi Nedir? Nasıl bir Dünya Düzeni kurmak isteniyor? Bunu anlatayım!
Dünya Ekonomik Formunun 2016 yılında yayınladığı 2030 Planı sloganı aynen şu şekildedir:
“Hiçbir şeye sahip olmayacaksınız ama mutlu olacaksınız!”
İnsanların Mülkiyetsizleştirildiği Dünya
İnsanların mülkiyetsizleştirilmesini istiyorlar. Ama her şeyden evvel nüfus çok fazladır. Bu nüfusun en fazla 500 milyon olması lazımdır ki, insanların tamamı onların güdümünde olabilsinler. Bunun içinde sinsi bir şekilde nüfusu azaltmaya çalışıyorlar. Dünya nüfusunu azaltmak için, büyük kıyımların ve yıkımların yaşanacağı yeni bir Dünya savaşını bile gözlerini kırpmadan çıkarabilirler.
Dünya nüfusunun bir yandan 500 milyonun altına inmesi amaçlanırken, diğer yandan da Dijitalizm Çağının temelleri atılıyor. İnsanlık tarihi boyunca altın ve gümüş paraydı. İnsanların toprağı vardı, altını vardı. Bunlar insanın temel mülkleriydi. Daha sonra altın ve gümüşün yerini banknotlar aldı. En nihayetinde ise Küresel olarak kağıt para devrine geçildi. Ancak toprak ve altın halen insanların sahip oldukları en değerli mülkler olarak varlıklarını koruyorlar.
Son yıllarda Kripto paralar ortaya çıktı. İnsanlar altın, gümüş, hisse ve hatta döviz almak yerine elle tutulmayan ve sadece ekranda sayısal bir değerden ibaret olan kripto paraları almaya başladı. Artık kağıt para devrinin de bitip, dijital (kripto) para devrinin başlayacağının sinyalleri çoktan verilmeye başlandı.
DEFİ Platformu ile bağımsız bir dijital ekonomi sistemi kurulmaya çalışılıyor. Son yüzyılın en büyük icadı olan Yapay Zeka bu noktada kilit bir role sahip. Ardından Web 3.0 ve Metaverse ortaya çıkıyor. Akıllı Şehir projeleri ve tüm bunların birbirine entegre edilmiş şekilde tasarlanan yeni bir Dünya düzeni karşımıza çıkıyor.
Mülkiyetsizleştirmenin sac ayağını DEFİ, Web 3.0, Yapay Zeka, Metaverse, NFT ve Akıllı şehirler oluşturmaktadır. Yani Dijital çağa geçiş tamamlandığında, artık insanların hiçbir mülkü olmayacaktır.
Küresel azınlık olan Siyonistler gerçek toprak ve gerçek altın satın alırken, insanlar Metaverse Aleminde sanal arsalar almaya, kripto para piyasasında sanal paralar almaya teşvik ediliyor. Tabi bunun reklamı da kusursuzca yapılıyor. Metaverse’den 100 Dolarlık arsa alanlar, kısa sürede bunu binlerce dolara satabiliyor. Bu da diğer insanları cezbediyor.
Dijital Çağ ve 2030
Öyle anlaşılıyor ki Siyonist Küreselciler, insanların tamamen mülkiyetsizleştirildiği dijitalizm çağına geçişi 2030 yılında tamamlamayı planlıyorlar. Böyle bir çağda deri altınızda çip takılı olduğunu düşünün. Evinize o çipi okutarak giriyorsunuz. Arabanıza o çipi okutarak giriyorsunuz. Alışverişlerinizi o çipi okutarak yapıyorsunuz. Kamu hizmetlerinden o çipi okutarak faydalanabiliyorsunuz.
O çip sayesinde nerede olduğunuz, hangi güzergahları kullandığınız, daha önce nerelere uğrayıp ne kadar vakit geçirdiğiniz en detaylı şekilde bilinebiliyor. O çip artık sizin hayatınızın olmazsa olmazı haline geliyor. Hatta eğer sisteme karşı olursanız belki de bir sinyal ile çipteki miligramlık bir zehir aktif olacak ve o anda öleceksiniz. Böylece sistem için tehdit oluşturan bir insan daha henüz karşı eyleme geçemeden ölecek.
Bütün hayatınızı bir çipe bağladıktan sonra acaba sisteme ne kadar karşı çıkabilirsiniz? Sistem aleyhinde konuştuğunuz anda belki de artık kamu hizmetlerinden faydalanmanız engellenecek. İş yerinize giremeyeceksiniz. Evinize dahi giremeyeceksiniz. Bütün alışverişinizi çiple yaptığınız için bakiyeniz bloke olacak ve alışverişte yapamayacaksınız. Çok aç kalsanız en zor durumda bir ekmek çalmak isteseniz nereye kaçacaksınız? Çipli olduğunuz için anında yakalanacaksınız ve hapse atılacaksınız.
Eğer sistem için ciddi bir tehdit olma potansiyeliniz varsa bir şekilde kaza süsüyle öldürülmeniz için alternatifler oldukça geniştir. Zira sistem tamamen yapay zekadır. Mesela arabanıza binip normal çalıştıracaksınız. Ancak arabanızın sistemi dışarıdan bir müdahale ile seyir halindeyken kitlenecek, hızınız 200 kilometreye kadar çıkacak ve bir kaza sonucu öleceksiniz. Buna ise muhtemelen kronik arıza sonucu araba kitlendi diyecekler.
Yani özetle Dijital Çağ denen bu çağa geçiş tamamlandıktan sonra insanlar artık isteseler de itirazda bulunamayacaklar. Her şeyin çok güzel olacağı vaadiyle insanların gözünü boyayarak bu sisteme geçişi yapacaklar ama finalde dijital diktatörlüklerini ilan edecekler.
O gün geldiğinde ise artık iş işten geçmiş olacak. Çünkü artık kimsenin üzerine kayıtlı ne bir toprak, ne bir ev, ne bir dükkan, ne bir şirket olmayacak. Kıyıda köşede altın ve gümüş gibi emtiası da olmayacak. Nakit para olsa bile artık bir hükmü kalmamış olacak.
Finalde Dijital Diktatörlük
Yani bütün ipler çoktan Siyonist Küresel Azınlık eline verilmiş olacak. Dünya nüfusu ise belki de çok ciddi oranda azalmış olacak ve azalmaya da devam edecek. Çünkü Mülkiyetsizleştirme tek başına bir proje değildir. Dinsizleştirme, Cinsiyetsizleştirme projeleri de beraberindedir. Evlilikler ve nesillerin devamı oldukça azalırken, ölümler artacak. Eşcinsellik ve her türlü gayri meşru ilişki zaten halihazırda yaygınlaştırılıyor.
İnsanlar evlenip çocuk sahibi olmak gibi insani bir eylem yerine, gayri meşru olarak birlikte oluyorlar ve evlerinde kedi-köpek besliyorlar. Böyle bir hayat tarzı ise her geçen gün normalleştiriliyor. Bu durum ise nüfusun sürekli olarak azalması sonucunu doğuracaktır. İnsanlar diğer yandan da sanal aleme hapsolup bireyselleşiyorlar. Yani insanlar yalnızlaşıyorlar.
Bu yalnızlık insanları kendi iç dünyalarında daha da karanlığa sürükleniyor. Tek dostları ise sanal dünya ve içindekiler oluyor. Gerçek hayatta yaşamıyorlar, sanal alemde yaşıyorlar. Bu hayat ise onlara sahte bir haz veriyor. Bütün insanlık böyle yapılmak isteniyor.
Bu gidişatın sonu ise hiç şüphesiz Dijital İşgal ve Dijital Diktatörlüktür. Çünkü sorgulayan, sosyalleşen, insan ilişkilerine önem veren, gerçek hayatta kariyer peşinde koşup mülk edinen, inanç ve ideal sahibi olan, girişken ve yetenek sahibi olan, tembel değil çalışkan olan, asalak değil ekmeğini taştan çıkaran insanların yerini gönüllü dijital kölelerle doldurmak istiyorlar.
Neden İnsanları Mülkiyetsizleştirmek İstiyorlar?
Siyonist Küreselci Azınlık olarak tarif ettiğim kimseler, Yahudilerin ta kendileridir. Eğer Yahudilik inancını ve zihniyeti bilirsek, insanları neden mülkiyetsizleştirmek istediklerini de gayet iyi biliriz. Bu konuda bizi aydınlatan Muharref (tahrif edilmiş) Tevratta ki bazı metinlere bakalım:
“Yahova, milletlerin sütünü, kralların memelerini emeceksin…” (İşaya 60/16)
“Milletlerin servetini yiyeceksin. Onların şerefine sahip olacaksın.” (İşaya 61/6)
Bu iki metin aslında bu makalede anlattıklarımın özetidir. Yahudilere göre dünyada ki her şey ve Yahudi olmayan insanların hepsi dahil onlara hizmet için yaratılmıştır. Diğer insanların elinde bulunan her şeyde onların gasp edilmiş mallarıdır. Bu sebepten dolayı da Kendilerinden olmayan diğer bütün insanlardan çalmak onlara helaldir. Kendi aralarında birbirine faizli borç vermek haram iken, diğer milletlere faizle borç vermek helaldir.
Yahudiler de, inançları gereği kendilerinin gasp edilmiş malı olan Dünyadaki her şeyi almak istiyorlar. Bunun içinde Mülkiyetsizleştirme Projesini gerçekleştirmek istiyorlar. Ancak biz biliyoruz ki onlar bu amaçlarına asla ulaşamayacak. İlahi müdahale ile helak olacaklar!
Biz Müslümanlara ve bütün insanlara düşen en büyük vazife ise, uyanık olmaktır. Toprak ve altın sahibi olarak Siyonist Küreselci Azınlığın bu projesine direnmektir. Ne olursa olsun elinde toprak ve altın olanların bunları satmaması gerekmektedir. İnsanlara çip takma projesine, cinsiyetsizleştirme projesine, dinsizleştirme projesine karşı durulması gerekmektedir. Bütün uyanıklar, uyuyanları uyandırmak için çalışmalıdır.